Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 ŞUBAT 2012 / SAYI 1352 3 Gördüm ailesi ve Akademi 35 Buçuk SELÇUK EREZ “Yeter ki kararmasın / sol memenin altındaki cevher” diyor Altan Gördüm. Nâzım gibi o da şartların zorluğuna rağmen, ümidini yitirmeyen bir idealist. Vahide Gördüm’le birlikte bütün kazandığını akademiye yatıran, tiyatro âşığı bir iyimser. Son zamanlarda aileye musallat olan kara bulutlardan biraz olsun sıyrılıp, işlerden konuşalım istedik. Tolga Örnek’le ortak kurdukları Esentepe’deki Akademi 35 Buçuk’ta buluştuk. Gördüm ailesi beş katlı binanın, üç katını restore etmek için hiçbir masraftan kaçınmamış. Akademi’de Milli Eğitim Bakanlığı sertifikalı Sahne Sanatları Oyunculuğu, SpikerlikSunuculuk ve SeslendirmeDublaj kurslarının yanı sıra Uygulamalı Kamera Oyunculuğu, Diksiyon, Kurumsal Eğitim, Atölye ve Seminer eğitim EBRU programları da bulunmakta. Hayallerinde tiyatro ve yapımcılık GÜZEL şirketi kurmak var, ama ülkemizde sanat ya da sanatın bir uzantısıyla uğraşmanın sorunlu doğasından dolayı ekonomik anlamda ciddi bir risk almışlar. Ayrılıklar, özlemler ve sancılarla dolu bir hikâyeleri var. İzmir’de tanışırlar, 1992’de evlenirler. Ankara, İzmir, Adana ve İstanbul arası mekik dokunan, araya yolların, turnelerin ve imkânsızlıkların girdiği bir ilişkidir onlarınki. 1994’te Alize’nin doğumunu, Vahide Hanım’ın büyük sıkıntılara rağmen sürdürdüğü Adana Devlet Tiyatrosu’ndaki görevinden istifası izler. Bir dizi görüşmesi için geldikleri İstanbul’a çift olarak yerleşmeleri, Altan Bey’in Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan emekli olduğu 2008 yılını bulur. Her yeni iş görüşmesinde okulun yükünü de planlayarak masaya oturduklarını açıklayan Altan Gördüm, “Kimse bizi böyle bir yer yapın diye zorlamadı, ama birilerinin yapması gerekiyordu. 12 kişilik sınıflarımıza fazladan iki öğrenci alsak kâra geçebilecekken, eğitimin kalitesini bozmamaya özen gösteriyoruz” diyor. Ya Vahide Hanım? Derslere devam ediyor muydu? Aşağıda karşılaşıyoruz. Tedavi süreci doğal olarak onu biraz zayıflatmış, ama benden iyi görünüyordu. Altan Bey, “Kemoterapinin yorgunluğunu da göz ardı etmeden, haftanın üç günü geliyor. Maskesini Akademi takıp derslere tamam sıra giriyor. Martta kemoterapi süreci tiyatroda diyen sona erecek, kan Altan Gördüm, değerleri iyi” diyor. “Bize boş bir Sonra ver elini dizi, sinema, tiyatro... Tiyatro, ama nasıl? depo versinler, İstanbul’da ortak olarak yeter! 6070 kullanabilecekleri bir salonları dahi yok! Altan Bey, “Bazı kişilik bir belediyelerin elinde atıl duran salonla salonlar var, ama biz isteyince başlarız, yeter kıymete biniyor” diye öykünüyor ve ekliyor: “Özel ki sabit bir salonlar var, ama örneğin tiyatromuz Profilo’nun sadece seansı olsun". 700 TL, artı KDV. Kaç kişiye İsyancı gençlik gerek! aşbakan, “dindar nesil yetiştirme” sözlerini eleştirenlere sert çıktı, “Hem dindar hem çağdaş bir neslin nasıl yetiştirileceğini bekleyip görsünler” dedi. Ona göre, bu düşünceye karşı çıkmak, gençlerin tinerci olmalarını istemektir. Dindar olarak yetiştirilmeyen gençler, büyüklerine isyankâr olur... Bunları söyledikten sonra eskiyi de kötüledi: Köy Enstitüleri’nde öğretmenler formatlanmıştı, ellerine verilen öğrenciler de formatlanmışlardı. R. Çakır ve F. Çalmuk’un “Recep Tayyip Erdoğan Bir Dönüşüm Öyküsü” adlı kitaplarında, Başbakan’ın çocukluğu da anlatılır: Recep Tayyip, babasını üzdüğü zaman ilginç bir yola başvururdu: Eğilir ayakkabılarını öperdi. Bunu gören Reis Kaptan sakinleşir, gözlerinden yaşlar süzülürdü. Pekİ Köy Enstitüleri’nde nasıl bir gençlik yetiştirilirdi? Onu da Mahmut Makal’dan* dinleyelim: Antalya’ya yakın Aksu Köy Enstitüsü’ne Sağlık Bakanı gelir bir gün. Öğrenciler toplanacak, bakanı dinleyeceklerdir. Alan dolunca Bakan konuşmaya başlar, “Siz ne biçim öğrencisiniz? Kiminizin paçası, kiminizin yeni sallanıyor...” der. Bir öğrenci fırlar ortaya, “Toplantınıza yetişebilmek için koştum, paçamın lastiği koptu. Sözünü ettiğiniz öğrenci benim. Herkesi suçlamayın!” der. Bu öğrenci Abdullah Aksakal’dır. Aksakal’ın, o zamana dek böyle bir şeyle karşılaşmamış olan Bakan’ı kızdıran tepkisi, Köy Enstitüleri’nde yadırganacak bir şey değildi. Öğrenciler, saygısevgi sınırı içinde müdürü de, öğretmenleri de eleştirmeye alışmışlardı; bu okullarda gençlerin düşündüklerini söylemekten onları alıkoyacak hiçbir engel yaratılmamaktaydı. Nasıl bir gençlik gerekir bize? Bu ülkeye, büyükleri kızdığında onların ayaklarını öpen değil, inandığı doğruları saygının akılla çelişmeyen sınırlarını aşmadan kalkıp söyleyebilen gençler gerekir! Böyle yetiştirilmeyen gençler ne yaparlar? Görüyoruz: Karşılarına dikilen her diktatör adayını sadece alkışlar, haksızlıkları, hukuksuzlukları savunmak için birbirleriyle yarışırlar. selcukerez@gmail.com Vahide ve Altan Gördüm öğrencileriyle. bilet satacağız? Bilet fiyatlarını yüksek tutsan olmaz. Bize boş bir depo versinler, yeter! 6070 kişilik bir salonla başlarız, yeter ki sabit bir tiyatromuz olsun”. Akademide, 2009’dan bu yana 300 civarında öğrenci içinden sektörde yer edinmeyi başaran kişiler olmuş. “İnandığımız öğrencilerimizi reklam, sinema ya da dizi gibi alanlara yönlendiriyor, menajerlik sistemi ile çalışıyoruz. Adını Feriha Koydum dizisinin oyuncusu Çağatay (Ulusoy) derslere devam edemese de burada başladı. Ayrıca biz bir diziye başladığımızda, mutlaka kast olarak okulumuzun da değerlendirilmesini istiyoruz. Bunlar işin güzel tarafları, ama iş garantisi vermek doğru değil. Biz böyle bir gerekçe ile öğrencilerimizin karşısına asla çıkmıyoruz”. Kendini ifade etme, diksiyon ya da beden dili gibi iletişim becerilerini geliştirmek için eğitim almaya gelen doktor, avukat ya da işadamından oluşan geniş bir öğrenci skalasına sahip olduklarını belirten Gördüm’ler, olumsuz bütün koşullara rağmen gelecekten umutlular. Akademi onlar için bir çeşit kurtarılmış bölge, nefes aldıkları yer. ebru@ebruguzel.com.tr B Her çocuk mucit doğar! İ *Köy Enstitüleri ya da Deli Mehmed’in Türküsü / Güldiken Yayınları / 1993 İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr twitter.com/cumdergi lköğretim öğrencilerinden oluşan “Bilim Kahramanları”, bu yıl '“gıda etkeni” üzerine buluş ve projeler gerçekleştiriyorlar. Amaç, ilköğretim düzeyinde bir takımın bir yıl içinde patent başvurusu yapması! Etkinliği düzenleyen Bilim Kahramanları Derneği diyor ki: “Bugün patent, yarın girişimci, ertesi gün Nobel ödülü adayları çıkabilir!” Teknoloji ve bilim alanında topluma yararlı liderler yetiştirmek üzere programlar geliştirmeyi amaçlayan FIRST® LEGO® Ligi (FLL), ülkemizde “Bilim Kahramanları Buluşuyor” adı altında düzenleniyor. FLL’ye, bu sene 60 ülkeden 200 bin çocuk katılıyor. 916 yaş arası çocuklardan oluşan, 410 kişilik takımların katıldığı bir program olan olan FLL’nin sezon turnuvasında 22 ilden 80 takımda 800 çocuk yarışacak. Çocukların pop star ve futbolcu olma hayaliyle büyüdüğü ve büyütüldüğü, ama istatiksel olarak bu düzeye gelme şanslarının çok küçük olduğu dünyamızda, FLL çocuklara farklı bir yol açıyor: “Bilim insanı, mühendis olabilirsiniz.” Takımlar, gıda güvenliği ile ilgili hazırladıkları projelerini sunacaklar. Genç mucitler çiftlikten çatalımıza kadar aldığımız gıdaların güvenli olması için özgün çözümler üretecekler. Turnuvada dereceye giren takımlar, uluslararası platformlara katılmaya hak kazanacaklar. C M Y B C MY B