23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

23 ARALIK 2012 / SAYI 1396 9 Soldan sağa: Zafer Teber, Mustafa Adnan Akyol, Salih Güneş. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Çalışırken en çok ölen biziz ESRA AÇIKGÖZ “Bak” diye gösteriyor, oturduğumuz kafenin dışındaki iskeleyi Salih Güreş, “yukarı elektrik çekmişler, ama plastik bantla kaplanmış bu elektrik teli iskeleye değse, bütün işçileri elektrik çarpacak”. “İskele dışına gerdikleri file de aşağıdan geçen takım elbiselilere bir şey olmasın diye, yoksa düşecek işçiyi, malzemeyi tutmaz” diye ekliyor Mustafa Adnan Akyol. Onlarla, İnşaat İşçileri Derneği’ni konuşmak için buluştum, İstanbul’un sağı solu inşaat olunca söyleşi de uygulamalı oldu. Haberde üç isim olduğuna bakmayın; onlar, resmi rakamlara göre 1.5 milyon; hayatın gerçeğine göre mevsimlikler, kayıt dışılarla 22.5 milyonu bulan inşaat işçisinin tercümanı. Dile getirdikleri mi? Günde 1015 saat çalışıyorlar. Maaşlarını tam alamadan... Çoğu sigortasız. En çok onlar ölüyor. Olur da aynı anda çokça öldülerse birkaç haberin konusu olmaya “hak” kazanıyorlar ama o da birkaç ah, vah’tan sonra unutulup gidiyor. İnşaat İşçileri Derneği işte bunu değiştirmek için atılan önemli bir adım. Dernek Başkanı Mustafa Adnan Akyol ile kurucu üyeleri Zafer Teber ve Salih Güneş anlatıyor. İnşaatta çalışmaya nasıl başladınız? M. A. Akyol: 49 yaşımdayım, 30 yıllık mermer ustasıyım. 80’lerde problemdi okumak, okuyamayınca ailemin tanıdığı bir mermercinin yanında çırak olarak başladım. Bugüne geldim. Z. Teber: 9 yıllık duvar ustasıyım. Abim inşaatta çalışıyordu, yanına çağırdı Bodrum’a. 13 yaşımdaydım. Geçim sıkıntısından okuyamadım, başka çaresi yoktu, çalışmaya başladım. Şimdi 22 yaşımdayım. S. Güneş: 13 yıldır inşaattayım, alçı ustasıyım. Para kazanmak için ne iş olsa yaptım, sonunda inşaata başladım. 35 yaşımdayım, dört çocuk büyütüyorum. Onlar için çalışıyorum. Nerede iş çıkarsa gidiyorum; İzmir, İstanbul, Bursa... Nerelisiniz? Z. Teber: Vanlı. İki senede bir gidiyorum memlekete, masraf olmasın diye. S. Güneş: Ben de Van Erciş’liyim. Depremde Van’da mıydınız? S. Güneş: Evet. 45 akrabam öldü. Ev hasar gördüğünden ailemi İstanbul’a getirdim, ama burada geçinmek imkânsız, hele de dört öğrenci okutuyorsan. Altı ay dayanabildik, sonra ev çürük filan demeden Van’a döndük. Ama siz yine gurbettesiniz. En büyük sıkıntınız nedir? S. Güneş: Beş ayı gurbette geçiriyorum. O beş ayda sigortam ya yatırılıyor ya yatırılmıyor. Özellikle büyük şantiyelerde su sıkıntısı oluyor, ısınma, yatak… Sadece bir kere on dakika geç kalsak işten atılıyoruz. Bir de ustalık belgesi çıkardılar önümüze. M. A. Akyol: Ustalık belgesi almayanlar 2013’ten itibaren çalışamayacak. Bu işi özel sektöre verdiler, biniki bin kişi çalıştıran firmalar, ustalık belgesi vermek için yan bir firma açıyor. 60100 lira alıp, 35 günlük eğitimle belge veriyor. Bir firma, işçilere eğitim vermeden 100 lirayı almış belge vermiş zorla. İşçilerden biri usta değil, üstelik okuması yok! Ben 30 yıllık mermer ustasıyım, bana ustalık belgesi verebilecek bir firma yok. Gelsinler ben onlara öğreteyim. Böyle altyapısız uygulama olmaz. İnsanları ucuz çalıştırmak için işçiliğin kalitesini arttırmadılar yıllardır. TOKİ projelerindeki ucuz işler, dünyanın parasına satılır. Bir işçinin maaşı dairenin parasının yüzde biri filandır. Kalifiye eleman aramazlar. Yetişmesi için gayret de sarf etmezler. Şimdi dört günlük eğitimle ustalık belgesi verecekler! Ben salak mıydım da iki sene çıraklık yapıp, usta olabildim. Bu bize de becerilerimize de hakaret. Dernek fikri nereden çıktı? M. A. Akyol: 2010 Aralık’ta Safir direnişinde 35 gün oturma eylemi yaptık ve sonunda ücretlerimizi aldık. İşçinin birleştiği zaman bir güç olduğunu Safir, Teknik Yapı, Varyap direnişinde daha iyi gördük. İstisnasız her inşaat işçisi hakkının gasp edildiğini, zor şartlarda çalıştırıldığını bilir, ama neden bir şey yapmıyorsun, dediğinde arkamızda kimse yok, diyor. Bu yüzden önce İnşaat İşçileri Derneği Girişimi’ni oluşturduk. Neler yapabileceğimize bir bakalım, dedik. Ve sonunda dernek olduk. En çok sömürülen, en çok ölen, en çok hakları gasp edilenler inşaat işçileri. En çok nüfusa sahip işçi kesimi de inşaat işçisi. Resmi rakamlara göre, bir buçuk milyon. Gerçekte iki, iki buçuk milyonu rahat bulur. Z. Teber: Dernek fikrini duyunca çok sevindim. Benim çok param gasp edildi firmalar tarafından. En çok da TOKİ’de sorun yaşadım, çünkü taşeron firmalar çok sıkıntı yaratıyor. İşçiye hiç değer yok. İstanbul’da TOKİ’nin işinde çalıştım. Taşeron firmadan, Ercan Baran’dan almıştım işi. Ücretimizden 9 milyar kestiler. Fazla kum, çimento gitmiş diye! 18 milyarlık senet vermişlerdi, onları da yatırmadılar. TOKİ Başkanlığı’na gittim, hakkımı savunayım diye, iki kelimeyle beni Sayıları çok. Resmi rakamlar onları 1.5 milyon olarak gösteriyor, hayatın kendisiyse en az bunun iki katı. 1015 saat çalışıyor, maaşlarını tam aldıklarında kendilerini şanslı sayıyorlar. En çok onlar ölüyor. Ama en az da onlar hakkında konuşuluyor. Artık seslerini duyuracak inşaat işçileri, sorunları için mücadele edecek. Şimdilik, bunu bir dernekle yapacaklar, ama hedef sendika. Şimdi sözü, İnşaat İşçileri Derneği Başkanı Mustafa Adnan Akyol ile kurucu üyeleri Zafer Teber ve Salih Güneş’e bırakalım... BİR İNŞAAT İŞÇİSİ NASIL MI YAŞAR? İnşaat işçisinin bir günü nasıl mı geçer? Yasalar gereği sabah sekiz işbaşı, akşam beş paydos olmalı. “Ama inşaatta bu hiç böyle olmaz” diyor, Akyol, “Çalışma saatlerimiz ana firmanın taşeronu ne kadar sıkıştırdığıyla ilgilidir. İş yetişsin, dediği zaman 101215 saat çalışılır. Öğlen bir saat paydosumuz vardır, kolay kolay bir saati kullanamayız. İşten sonra hem ekonomik, hem yorgunluktan dolayı sosyal aktiviteleri sıfır olan bir yaşam süreriz. Toz toprak içerisinde çıkarsın işten. Şantiyede kalıyorsan temizlenme şansın olmaz, bin kişilik şantiyeye on duş koyarlar. Sinema, tiyatro hayaldir inşaat işçisi için. Şantiyede kalanların en büyük lüksleri televizyon seyretmektir, tabii varsa. Ara sıra kahveye gidip okey filan oynarlarsa ne âlâ… Normalde haftanın altı günü çalışılacağı söylenir, ama o da hiç olmaz. Pazar günü söyleşiye gelmek için de izin aldık. Çalışın, dedi adamlar, çünkü iş yetiştirmesi gerekiyor ana firmaya, itiraz etsen ertesi gün işinden olursun. İnşaatta hiçbir şeye itiraz edilmez, çünkü hemen yerine başkasını bulurlar”. G dışarı attılar. Ercan Baran senin paranı verecek, bizi ilgilendirmiyor, dediler. Ben de, doğru, buraya niye geldim ki diye düşündüm. Haklarımı bilmiyorum ya, inandım… Şimdi dernekle bu durum için eylem yapacağız. S. Güneş: Ben Mustafa Abi’yle tanıştım, sonra Van Edremit’te TOKİ’de çalışmaya gittim. Baktım kimsenin can güvenliği yok, ne baret, ne emniyet kemeri. Zoruma gitti. Mühendise söyledim. Bana dedi ki, “İşine gelirse çalış, yoksa çek, git”. Ben de, “Tek olsam çekip giderim, burada nice kardeşlerim çalışıyor” dedim. İki arkadaşımız kaza geçirdi. Birinin kafasına kalas düştü, bir hafta komada yattı. Bugün onun ailesi ağladı, yarın benimki ağlar, aynı yoldayız. Beni kovdular. Şantiyeden fotoğraflar çekip Mustafa abiye yolladım. Dernek, bir denetim firmasıyla bağlantıya geçti, teftiş sonucu bir hafta durduruldu inşaat. İnternete, müteahhitlerin kâbusu, diye yazmışlar dernek için. Artık gidecek yerimiz var. Derneğin öncelikli talepleri ne? M. A. Akyol: Öncelikle işçilerin inşaat sahalarında insan gibi yaşaması, ölmemesi için uğraşacağız. Bu çalışmayı yaparken bir işçi eksik ölecekse mutlu oluruz… Geçen Ankara’da iş kazaları ve güvenliğiyle ilgili bir çalıştaya katıldım, TOKİ’den, Müteahhitler Birliği Derneği’nden, bakanlıktan temsilciler vardı. Hepsi suçu birbirinin üstüne attı. Öyle ki bana konuşma sırası geldiğinde, “İşçi arkadaşları arayacağım, niye ölüyorsunuz ulan, insanlar sizin yüzünüzden çaresiz diyeceğim” demek zorunda kaldım. Bakanlık temsilcisi yeterli denetmenimiz yok, 16 bin denetmen lazımmış. Yapamıyorsanız, gelin birlikte çalışalım, işçileri gören, gerektiğinde müdahale eden bir konuma getirelim, denetmen yapalım. Zaten işçinin içinde bulunmadığı hiçbir öneri çözüm değildir. Her sene 300 inşaat işçisi ölüyor, artık bahane üretmeyin. Patronlara her istediklerini verdiler, 2B ile, kentsel dönüşümle arsa verdiler. Yetmedi kredilerle, teşviklerle para verdiler. Bizim de ölmeden çalışma hakkımız olsun. S. Güneş: Sigortalarımız doğru düzgün yatırılmıyor. Giriş çıkış yapıyorlar. Sigortaları düşük yatırmak için elden veriyorlar parayı. Şu anda inşaat sektöründe çalışıp, 5700 gün emeklilik süresinin yarısını dolduran inşaat işçisi yoktur, bir tane bile yoktur. Z. Teber: Mesela ben TOKİ’de bir yıl çalıştım, sadece bir günlük sigortam yapılmış. M. A. Akyol: İnşaat işçisinin sigortası maaşı üzerinden değil, asgari ücretten yatırılır. Ayın 1’i ve 5’i arasında inşaat önüne giderseniz elden alınan para kuyruğunu görürsünüz. Çoğu da zamanında alamaz parasını. Sendika gibi bir düşünceniz var mı? M. A. Akyol: İnşaat işçisi şimdiye kadar kimse tarafından, buna işçi dostuyum diyenler de dahil, işçi sınıfından görülmedi. İnşaat işçisi sendikayı, örgütlü olmayı bilmiyor. Önce örgütlülüğün gerekliliğini anlatalım, sonra tabii ki hedef sendika.G SELÇUK EREZ Maria Becket’i yitirdik aria Becket’in yitiminin beni ve kendisini yeterince bilenleri çok üzmesinin birçok nedeni vardır. Onun “yaratıcı bir demokrasi ve insan hakları savaşçısı” olması bunların başında gelir. Maria, Atinalı bir işadamının kızıdır. 2. Dünya Savaşı’nda Atina, Alman işgalindeyken SS görevlilerinin babasını gözlerinin önünde öldüresiye dövdüklerini hiç bir zaman unutamamıştır. Maria, yıllar sonra evlenip Cenevre’ye yerleştiğinde yurdunda iktidara gelen juntanın yaptıkları, ona, Alman işgalinde gördüklerini anımsatır. Kalkar, demokrasi açısından duyarlı sandığı İskandinav ülkelerine gider, yetkililere Junta’nın cinayetlerini anlatır, bu yönetimle ilişkilerini kesmelerini ister. Sonuç alamaz. Cenevre’ye döndükten kısa bir süre sonra bir otelin resepsiyonunda otuz kadar pasaportun bulunduğunu görür. Otel katibi bir an için yerinden uzaklaşmıştır. Pasaportları çantasına atıp kaçar. Maria, bu pasaportlara, ülkesinden yollanan resimleri yapıştırarak Junta’nın aradığı birçok kişinin Yunanistan’dan kaçabilmesini sağlamıştır. Maria’nın pasaportlarından birinin de Mihri Belli’nin sıkıyönetim varlığında Türkiye’den kaçmasını sağladığı bilinir. Junta’nın varlığını sürdürüdüğünü gören Maria, bu sefer Yaser Arafat’a gider, 100 Yunanlı genci gerillacı yetiştirmesini ister. Maria, bu gençlerle adalarda Yunan M Juntasına karşı silahlı kalkınma başlatacaktır. Gençler bu ara kendisi de eğitilir ama Türkiye, Kıbrıs’a çıkınca Junta düşer, kalkışmaya gerek kalmaz. Maria’nın ataları, Yunanistan’a Türkiye’den gitmişlerdir: Özdeşleştiği Patrikhane’nin yeryüzünde etkinliğini arttırmak için ne yapabileceğini düşünür. Maria, Patrikhane adına “Din, Bilim ve Çevre” konferansları düzenler. Bu konferanslarda birçok dinin önde gelenleri, çevre uzmanlarının anlattıklarını dinler, cemaatlarına çevreye saygının önemini açıklamak için gereken bilgileri edinirler. Nobel ödülleri arasında “çevre”yi kollayana verileni yoktur. “Sofinin Dünyası” kitabının getirisiyle desteklenen “SofiÇevre Ödülü” Nobel’in bu eksiğini bütünler. Düzenlenen Çevre Konferansları nedeniyle İstanbul Rum Patriği’ne (dünyanın her yerinde “Ekümenik” olarak anılmaktadır) Sofi ödülü verilmiştir. Maria Becket’i anmamızın nedeni, onun karşı çıktığı, altetmeye çabaladığı faşizmin bu gün de yeryüzünde bir çok yerde ve ülkemde varolmasıdır. Ben, demokrasi için direnen genç eylemcilerin, “direnmede yaratıcılıklar sergileyen” öncüllerinin, özellikle Maria Becket gibi kadın demokrasi savaşçılarının öykülerinden esinlenmelerinin yararına inanmaktayım. G www.selcukerez.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear