Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 AĞUSTOS 2011 / SAYI 1327 3 Eski bayramları arıyorsanız... ESRA AÇIKGÖZ aşınıza ya da onu hissetmenize göre adlandırmanız değişir, hayat şeklinize göre kutlamanız da. Ramazan ya da başka bir deyişle şeker bayramına sadece iki gün kaldı. Kimi dokuz günlük izinden yararlanıp tatile çıkacak, kimi en şık kıyafetlerini giyip, misafirler için sofrayı, çocuklar için şekerlikleri dolduracak. Kuşkusuz yine herkesin kalbinde özlem, ağzında değişmez bir cümle dolaşacak; “Ah, nerede o eski bayramlar”. şte Kent açtığı “Geçmişten günümüze bayramlar” sergisi ile sizi yeniden o günlere, bayram öncesi çıkılan alışveriş telaşına, kalabalık kutlamalara, çocuklar için kurulan panayırlara götürecek. Üstelik de Ara Güler, Fatih Pınar ve Cengiz Kahraman gibi tanınmış birçok fotoğrafçının vizöründen ve Yapı Kredi Arşivi’ndeki Selahattin Giz Koleksiyonu’ndan. Palladium'da açılan sergiyi gezmek için 4 Eylül'e kadar vaktiniz var. Ama önce sergiyi Kent Gıda Hediyelik ve kramlık kategori müdürü Barış Çolakoğlu dinleyelim. Geçmişten günümüze bayramlara dair bir sergi açma fikri nereden çıktı? Kent, 1970'lerden beri var olan, ticari varlığının yanı sıra bayram geleneğini yaşatmayı da misyon edinen bir marka… 2000'den bu yana her yıl yayınladığımız reklam filmleriyle bayram değerlerini gündemde tutmaya özen gösteriyoruz. Son reklam filmimizde bir ailenin 1970'lerden günümüze büyük bir aileye dönüşürken her bayram yaşadığı Y beraberliğe ve mutluluğa vurgu yapan sahnelere yer verdik, bu sahneler arası geçişleri de bayram günlerinde ailece çektirdikleri fotoğraf kareleriyle gerçekleştirdik. Bir fotoğraf sergisi açma fikri de buradan çıktı. HAVADA BAYRAM KOKUSU VAR Serginin hazırlık süreci nasıl gelişti? Neler var sergide? Serginin hazırlık sürecinde Kurumsal Yayınlar ajansıyla çalıştık. Fotoğraf sanatının tanınmış isimleriyle iletişime geçtik, gazete ve özel kurumların arşivlerini ve özel koleksiyonları taradık. Ara Güler, Fatih Pınar ve Cengiz Kahraman gibi tanınmış birçok fotoğrafçının yanı sıra Yapı Kredi Arşivi, Selahattin Giz Koleksiyonu’ndan, Cumhuriyet gazetesi ve Anadolu Ajansı arşivinden de faydalanarak; bayram neşesini ve duygusallığını ölümsüzleştiren, geçmişten günümüze bayramları belgeleyen 70’in üzerinde esere ulaştık. En sonunda da Palladium’le işbirliği yaparak bir alışveriş merkezinde sergilemeye karar verdik. Arşivlerden elde edilen eserler çoğunlukla stanbul’dan kareler olsa da, Trabzon, Gönen gibi farklı şehir ve yörelerden bayram yerlerinin de yer aldığı; şehirlerden çok, toplumumuzda bayramın yaşanış tarzının geçmişten günümüze nasıl değiştiğini ortaya koyan bir sergi. Herkesin ağzında genelde "Ah nerede o eski bayramlar" lafı dolanır. Sergi de bu lafı destekler nitelikte mi? Hasret edilecek neler var mesela? “Ah nerede o eski bayramlar” sözleri ardından anlatılan pek çok bayram hikâyesini sergideki fotoğraf karelerinde yakalamak mümkün. Mahmutpaşa’dan, Sultanhamam’dan, Kapalıçarşı’daki tezgâhlardan kumaş alışverişi yapıp terzilerin yolunu tutanlar, bayramlık kıyafet ve ayakkabılarına sarılarak uyuyan çocuklar, şekerci dükkânları önündeki uzun kuyruklar ve rengârenk bayram tebrik kartları… Ama bizce en çok özlem duyulan bayramlarda yaşanan birlik, beraberlik ve coşku, namı diğer “bayram havası”. Sergi panoları arasında gezinirken fotoğraflarda hep bir kalabalık görüyoruz. Bazen sadece çocuklar, bazen de geniş aileler ama her daim kalabalık. Esas nokta da bu kalabalıkların sokaklarda, meydanlarda olması. Bayram coşkusu dışarıda, “bayram yeri” tabir edilen alanlarda yaşanıyor. Çocuklar bayram yerlerinde kurulan atlıkarıncalarda, dönme dolaplarda, tahterevallilerde, kayık ya da beşik şeklindeki salıncaklarda eğleniyor, uçurtma uçuruyor. Bir ellerinde de mutlaka seyyar satıcılardan aldıkları pamuk helva, macun ya da horoz şekeri oluyor. Bayramların yıllara rağmen değişmeyen yanları neler? Bayram geleneğini sürdürmeyi misyon edinen bir marka olarak, mutlulukla gözlemliyoruz ki halen değişmeyen geleneklerimiz var. Geçmişte olduğu gibi bugün de heyecanla bayrama hazırlanıyoruz. Evlerimizi temizliyor, alışverişimizi yapıyor, ikramlıklarımızı hazırlıyor, şekerliklerimizi dolduruyoruz. Mümkün olduğu ölçüde çocuklarımıza yeni kıyafetler alıp onları mutlu etmeye çalışıyoruz. Bayram ziyaretlerinde bulunuyor, uzakta olanları arayıp bayramlarını kutluyoruz. G ZÜLAL KALKANDELEN Amerika’nın Gizli Ordusu Bizde genellikle yazarlar, Amerika’yı The New York Times, The Washington Post, The Wall Street Journal ya da Time dergisi gibi ana akım medyadan izler. Elbette bu yayınlara bakmak gerekir; ama sadece onlarla sınırlı kalınca olan bitenin tam resmini görmek olanaklı olmuyor. Pentagon ve Wall Street ile bağlantıları bulunan bu tür ana akım medyanın geri plana ittiği birçok önemli konu var. Amerika’daki durumu iyi değerlendirebilmek için bağımsız medyaya bakmak şarttır. Örneğin Türkiye’yi anlamak isteyen bir yabancı gazeteci sadece Zaman, Sabah ve Hürriyet’i okursa, isabetli bir değerlendirme yapması olanaklı olamaz. Aynen bunun gibi... Ben internet sayesinde çok sayıda bağımsız yayını izliyorum. Bunlardan biri de TomDispatch.com. lerici görüşleri yaymak amacıyla kurulan ve kâr amacı gütmeyen The Nation Institute’un bünyesindeki Tom Dispatch, Amerika’da araştırmacı gazeteciliğin en iyi örneklerini veren sitelerden birisi. Kasım 2001’de gazeteciyazar Tom Engelhardt tarafından 9/11 sonrası dünyada yaşanan ve ana akım medyanın görmediği gerçekleri ortaya koymak için kuruldu. Önceleri abonelerine eposta yoluyla ulaşan site, kısa sürede büyük beğeni toplayarak The Nation Institute’ün desteklediği bir proje haline geldi. Geçenlerde sitenin yardımcı editörü yazar Nick Turse’ün “A Secret War in 120 Countries” adlı bir yazısı yayımlandı. Türkiye’de büyük medyada yer almayan bu yazı çok önemli. “Amerikan ordusunun içinde yer alan gizli bir kuvvet, Amerikan halkının bilgisi dışında yabancı ülkelerin çoğunda operasyonlar yapıyor. Bu yeni seçkin Pentagon gücü, büyüklüğü ve kapsamı şu ana kadar hiçbir şekilde açıklanmayan bir küresel savaşı yürütüyor” diyor Turse. Bugüne kadar Amerika’nın açıkça askeri operasyonlar yaptığı Irak ve Afganistan gibi ülkelerin yanında, Yemen ve Somali’de de askeri güç bulundurduğu biliniyor. Ancak 2011 yılı itibarıyla ABD ordusunun dünyanın ne kadarına yayıldığı tam açıklanmıyor. Turse, geçen yıl bu sayının 75 olarak medyada yer aldığını, oysa bu sayının 2011 yılı sonuna kadar 120’ye ulaşacağını yazdı. Bu bilgiyi dayandırdığı kaynaksa, Amerikan Ordusu Özel Operasyon Komutanlığı’ndan (SOCOM) Albay Tim Nye. Turse, Amerikan askeri gücünün dünya nüfusunun % 60’ını kapsayan bir bölgedeki varlığının, Pentagon’da iktidarı elinde tutanların dünyanın dört bir yanında gizli bir savaşı yürüttükleri anlamına geldiğini belirtiyor. Özel Operasyonlar adı altında, önemli kişilere yönelik suikastlar, daha düşük profilli hedeflerin öldürülmesi, adam kaçırma, kontrgerilla baskınları, yabancı güçlerle ortak harekat ve eğitim gibi çeşitli gizli faaliyetler yapılıyor. Bunların % 85’i Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki 20 ülkede gerçekleştiriliyor. Tim Nye, “Elbette operasyon yürüttüğümüzü tam olarak açıklamayacağımız yerler de var. Bunları söylemek bizim için avantajlı olmayabilir. Bazı ülkeler de iç sebepler ya da bölgesel nedenlerle bunun bilinmesini istemiyor” diyerek özel kuvvetlerin tam olarak hangi ülkelerde yer aldığını açıklamıyor. 1980 yılında ran’daki Amerikalı rehinelerin kurtarılamaması üzerine, 1987 yılında kurulan SOCOM, bugün artık kendi özel bütçesi olan, her türlü olanağa sahip bir güç. 1990’larda 37 bin personeli varken bugün sayıları 60 bine ulaştı. 2.3 milyar dolarlık bütçeleri 11 Eylül sonrasında neredeyse 3 katına çıkarak 6.3 milyar dolara ulaştı. Amerikan ordusunun içindeki bu gizli orduya dikkatinizi çekerim... www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com