Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 1 23 MAYIS 2010 / SAYI 1261 Antik dönemin kuyumculuk merkezi Aliağa İzmir Arkeoloji Müzesi’nin Kyme antik kentine bir kilometre ötedeki bir “nekropol” alanında yaptığı kazılar sonucunda çeşitli altın takıların bulunduğu mezarlar gün yüzüne çıktı. Bu görkemli ÖZGEN ACAR 2 altın takıların bazılarının tam 135 yıl önce British Müzesi’ne kaçırılan parçalarla aynı kalıptan çıkmış olduğu görüldü. ünümüzden tam 5 gün sonra ancak 135 yıl önceİzmir’deki Osmanlı Bankasının Müdürü Alfred J. Lavson, Londra’daki British Müzesi’ne (27 Mayıs 1875) şu mektubu göndermişti: “Bay Lambros’a sattığım altın takıların geri kalan bölümünü de kısa bir süre önce satın aldım. Bu bölümü elinde bulunduran ve aynı zamanda bir başkası ile birlikte bu mücevherlerin bulunduğı mezarı açan kişi, bana aracılık yapanın yardımıyla, öteki buluntularla bütünleşmesine şimdi razı oldu. Dönemindeki kargaşadan dolayı bunlara oldukça yüksek bir bedel ödemek zorunda kaldım. Ancak açıklayacağım nedenle bunu yapmam gerekiyordu. Bunları elinde bulunduran ve isteksizce gösteren kişinin koşullarına başka kişilerin de devreye girmemesi için, o anda uymak zorundaydım. Seri hareket etmemin bir nedeni de adamın arazisinde oldukça başka eski mezarların varlığı idi. Adam, pek güvenli olmayan bu yörede, komşularının dikkatini çekmeden, abartılı bir ihbarla, kişisel güvenliğini ve yaşamanı tehlikeye düşürmeden, bu mezarları açmak durumundadır. Kışa kadar çalışıp yeni ‘keşiflerini’ bana getirmesini bekliyorum.” British Müzesi o yıllarda üç aşamada İzmir “Kyme (Aliağa)” çıkışlı çeşitli altın takılar almıştı. Lavson’un gönderdiği mektupta sözü edilen kişi, Atina’da bu işle uğraşan J. P. Lambros adlı bir Yunan antikacı olup Anadolu çıkışlı pek çok sikkeyi de Avrupa’ya pazarlamıştı. Kyme’nin ilk altın takı grubunu onun aracılığı ile pazarlayan Lavson, ikinci grubu kendisi doğrudan Müzeye satmıştı. Fotoğraflar: Londra British ve İzmir Arkeoloji Müzeleri G Altının getirdiği zenginlikler! 3 4 A 5 6 Kyme’den gönderilen altın takılar yaklaşık 100 parça idi. İÖ 53. yüzyıllardan değişik altın takılar arasında 11 “diadem (alınlık)”e ait parçalar vardı. Müze, Rus ve Amerikan müzeleri ile işbirliği yaparak onlardaki Anadolu çıkışlı öteki altın takılarla birlikte, 1994’te bir sergi açtı. Ben, sergiyi bir yıl sonra Nev York Metropolitan Sanat Müzesi’nde görebildim. Sergideki Kyme alınlıklarından biri üstte görülüyor. Aradan bunca zaman ve SicilyaCatanya Üniversitesi’nce 1980’de Kyme’de başlatılan arkeolojik kazılardan bu yana da 30 yıl geçti. İzmir Arkeoloji Müzesi, petrol rafinerisi bağlantılı sanayi yapılanması ile her gün genişleyen Aliağa’da 2007’de bir yoklama kazısı yaptı. Kyme antik kentine bir kilometre ötede bir “nekropol (mezarlık)” alanının varlığı saptandı. Müze 20082009’da kazılarını “kurtarma” amaçlı genişlettiğinde çeşitli altın takıların bulunduğu mezarlar açtı. Bunlar arasında Lavson’un sattığı alınlığı yapan aynı ustanın yalnızca elinden değil, belki de aynı kalıbından çıkmış bir başka alınlık da bulundu. British Müzesi’ne 11 alınlığın çeşitli parçaları gitmişti. Ancak İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü Mehmet Tuna’nın başkanlığında, Müdür Yardımcısı Nuray Çırak ve arkeolog Selma Kaya’nın yürüttükleri kazılarda “parçalar halinde” değil “tam” 11 alınlık bulundu. Bazı alınlıklarda, ruhun bedenden çıkmasına eşlik eden, “uykuyu” ve “ölümü” simgeleyen “hypnos” ve “tanatos” betimlenmişti. Çanakkale’de Madytos (Eceabat) kentinde bulunan Dionysos ile eşi Ariadne’ye simgeleyen ve 1906’da Nev York Metropolitan Müzesine satılan bir alınlık da yörenin ürünü olarak algılanıyor. Kadın mezarlarında tunçtan tutamaçlı aynalar, kozmetik araçlar ve başka yörelerden ithal cam eşya da çıkmıştı. Kadının aynasız makyajsız olması düşünülebilir mi? Çünkü kadın her zaman her yerde kadındı! Arkeologlar, benzerleri Çanakkale’nin karşısındaki Semadirek adasında da bulunan bu aynaların “ölümün karanlığını aydınlatmak amacıyla mezarlara sarkıtılarak konulduğunu” varsayıyorlar. Dönemin kadın saçı modasını yansıtan pişmiş topraktan figürünler de ilgi çekiyor. Bir başka mezarda kuğu üzerine oturmuş bir kadın figürünün yerel bir tanrıçayı simgelediği düşünülüyor. Ayrıca pek çok kadın, tiyatro maskı ve özellikle çocuk mezarlarından oyuncak hayvan figürünleri de ele geçti. 1. “Madytos (Ecebat)” alınlığı. 2. Herkül düğüm tokalı altın kemer. 3. Çocuk oyuncağı hayvan heykelcikleri. 4. İzmir Arkeoloji Müzesi’nin bulduğu 11 altın alınlık. 5. “Skrabe” yüzük ve Menad. 6. Altın küpe. 7. İthal cam kap. 8. Tunçtan kozmetik araçlar ve tutamaçlı aynalar. 9. Dönemin kadınının saç modasını yansıtan figürün. nadolu’nun Kuzey Ege kıyısındaki 12 Aiolia kentinden biri olan Kyme’nin antik mezarlığındaki lahitler dışında, doğrudan toprağa gömülen iskeletlerin yanındaki buluntular bile kent insanlarının ne kadar zengin olduklarını kanıtlıyor. Ege’ye, Akdeniz’e ve hatta Karadeniz’deki kolonilere ticaret açılımında önemli rol oynamasının Kyme’ye bu zenginliği getirmesinin yanı sıra, yöredeki altın madenlerinin varlığı da bir başka nedendir. İÖ 2600 yıllarına dayanan ünlü Troia Hazinesi altınlarını Çanakkale’deki Kazdağı altın madenlerine; İÖ 86. yy Lidya’ya zenginliği ile ün katan “Karun gibi zengin” tanımlamasını “Paktalos (Sart Çayı’nın)” getirdiği altınlara borçludur. Kyme de Pergamon ve Fokeia antik kentleri gibi zenginliklerini Bergama yöresindeki altın kaynaklarından sağlamışlardı. G 7 9 8 Aliağalıların ataları! 2008’de iki aylık çalışmada 48 mezar açılmış, 22 kadın, 16 erkek iskeleti bulunmuş, 7’sinin cinsiyetleri saptanamamıştı. 2009’da ise Mayıs’tan yıl sonuna kadar 215 mezarda 73 erkek, 52 kadın, 25 çocuk iskeleti bulunmuş, 66’sının cinsiyeti henüz belirlenememişti. İskeletleri Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi uzmanı Asuman Alpagut inceliyor. Bazı iskeletlerde beslenme bozukluğundan kaynaklanan kansızlık, birkaçında ise kemik erimesi, dişler ve kulakta iltihaplanma saptandı. Genelde sağlık durumları iyi idi! Mezarlar, kireçtaşı plakalardan, taş sanduka ve lahitlerden oluşmaktaydı. Buluntular İÖ 6. yüzyıldan başlayıp “doğululaşma, arkaik, klasik, Hellenistik dönem” aşamalarını geçirerek İÖ 3. yy başına kadar çeşitli seramikleri kapsıyor. (üstte) Bu veriler Biritish Müzesi’nin yargılarını da doğruluyor. G KymeAliağa altın takılarına göz atmaya Eski Mısır dünyasında “yeniden doğuşun” simgesi nazarmuska amaçlı, Anadolu’da az rastlanan “skrabe (b.k böceğinden)” biçimli yüzükten başlayalım! Bir mezarda bulunan altın yüzüğün dışbükey alanı “skrabe”, içbükey yanı ise şarap tanrısı Dionysos’ün ünlü çılgın kadını Menad betimlemesi ile mühür amaçlı kazınmış. Bu yüzüğün bir benzeri, bu yöreden göç edenlerin Kırım’da kurdukları bir kolonide de bulundu. Kyme mezarlarında en çok dikkati çeken denizcilerin “camadan”, arkeologların “Herkül” düğümü dedikleri biçimde yapılmış tokalı altın kemerlerin bolluğudur. Ayrıca değerli taş tokalı altın kemerlere de rastlanıyor. Küpelere gelince… Sallantılı “Eros”lu, “Nike”li ya da yunus balığı üzerinde “Eros”lu çeşitli küpeler, yöre kuyumculuk işliğinin ürünleri olgusunu düşündürüyor. İzmir Arkeoloji Müzesi kazıları bu yıl da sürdürürüyor. G Aliağa Kuyumculuk Okulu’nun ihracatı! ge ve Karadeniz’deki çağdaş dönem buluntuları ile birebir benzerlikler kuyumculuk işliği için pergelin sivri ucunu Aliağa’ya koymaya itiyor insanı. KymeAliağa’nın bir “kuyumculuk merkezi” olduğu düşüncemizi İzmir Arkeoloji Müzesi buluntuları ile doğruladı. Kazıyı yürüten arkeolog Nuray Çırak da görüşümüzü paylaşırken, British Müzesi’nin sergi kataloğunun 87. sayfasındaki şu sözleri de göz ardı E C M Y B C MY B edemeyiz: “Kyme işliğinin yalnızca Aiolia ve İonia (KuzeyGüney Batı Anadolu kıyısı) yöresinde çalışmadığı, hatta çok daha ötelere bile ihracat yapmış olması olanaklıdır.” İzmir Arkeoloji Müzesi’nin başarılı kazıları yalnız tarihsel mirası kurtarmakla kalmıyor, Anadolu’nun kuyumculuk tarihini de aydınlatıyor. Son olarak üç ayrı mezarın zenginliğini kendi içlerinde de görüntüleyelim (sağda)! G