25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 2 MAYIS 2010 / SAYI 1258 Karsten Schmidt (Toxi) Tasarımlarını kod yazarak yapan Karsten Schmidt son dönemin en ilham verici dijital sanatçılarından biri. “Kod”u bir tasarım aracı olarak kullanmaya nasıl başladınız? 13 yaşımda bilgisayar kursuna yazıldım, aslında o günden beri işin içindeyim. Çünkü Doğu Almanya’daki bilgisayarlarda pek ilginç yazılımlar olmuyordu. Kendi yazılımlarımızı yaratmak zorundaydık. Bir konsepti bölmeyi, kod olarak yazabilmeyi ve oyun ya da müzik haline getirebilmeyi o yıllarda öğrendim. “Kod”ları her şeyden daha esnek olarak tanımlıyorsunuz. Her gerecin kendisine uyan binlerce aracı vardır. Araç sizi yetenekli yapmaz ama ona ulaşmak iyi bir ilk adım. Dijital veri için de kod doğal bir araç. Eğer kod yazamıyorsanız bilgisayarınızla yapabilecekleriniz başkalarının ürettiği yazılımlarla sınırlı demektir. Dijital veri sonsuz kez şekillenip, kopyalanabilen bir malzeme ve artık her yoldan hayatımıza sızarak yaratıcı ve sosyal anlamda büyük değişikliklere sebep oluyor, güç odakları için önemli bir tehdit oluşturuyor. İnsanlık böylesi süper akışkan bir materyale hiç sahip olmamıştı. Kaynak kodlarınız sitenizden bedava indirilebiliyor. Şirketimiz Postspectacular’da asıl amaç meslektaşlarla sıkı ilişkiler kurarak tasarım tekniklerini açık kaynak kültürüyle sadece bedava yazılımlar kullanarak değil aynı zamanda bu ATAOL BEHRAMOĞLU Selanik Kitap Fuarı’nda İ lki 2004 yılında düzenlendiğine göre Selanik Uluslararası Kitap Fuarı’nın bu yıl 2125 Nisan tarihleri arasında yedincisi gerçekleşmiş oluyor. Selanik’e birkaç kez gitmişliğim var. Fakat kitap fuarına ilk kez bu yıl, orada bir stant açan Heyemola Yayınları’nın davetiyle katıldım. Kentler de insanlar da değiştiğinden, bir kente birkaç kez gitmiş olmak düşüncesi pek de anlamlı sayılamaz… Nitekim bu kez de öyle oldu. Selanik’i her zamankinden daha çok sevdim ve daha yakından tanıdım… Bu benimle mi, Selanik’le mi, yoksa hem onunla hem benimle mi ilgili, bilemem. Fakat herhalde geçen zamanlar içinde ikimizde de değişmeler olmuştu… *** Kentleri haritayla dolaşmayı sevdiğimi daha öncelerde de yazmıştım. Bu alışkanlık belki pek de şairane bulunmayabilir. Fakat kısa süreler içinde bir kenti tanımanın başka yolu da yoktur. Nitekim şu anda, Dragoumi Caddesi üzerinde birkaç gün konakladığımız Pella Oteli’ni merkeze alarak, çevredeki bütün sokakları tek tek ve bağlantılarıyla gözlerimin önüne getirebiliyorum… Bunu sadece gezmelere değil, Selanik üzerine yazılmış bir kitap okur gibi okuduğum şehir haritasına borçluyum. *** Selanik Atatürk’ün doğduğu kent. Her seferinde ziyaret ettiğim evin bu kez içini dolaşmasam da, önünde fotoğraf çektirdik. Kapı yakınındaki plaketin oraya 1933’te (yani Atatürk’ün sağlığında) çakılmış olduğunu ilk kez fark ettim. Galip bir komutanın mağlup ülkedeki doğum yeri olan evinin kapısına daha o hayattayken onu yücelten bir plaketin çakılmış olması büyük bir olaydır… Fuarın son günündeki toplantıda yaptığı konuşmada Hıfzı Topuz, mağlup Yunan ordusunun komutanı Trikopis’le Atina’da genç bir gazeteci olarak karşılaşmasını ve ondan duyduklarını anlattı. İzmir’de karşısına getirilen mağlup ve tutsak Yunan başkomutanına Mustafa Kemal şöyle demiş: “Üzülmeyin komutan, Napolyon da savaş kaybetti…” Bazı giysilerin bazı bedenlere büyük gelmesi gibi, bazı insanlar da bazı ülkelere belki fazlaca büyük gelebiliyor… Günümüz Türkiye’sinin perişan durumunu ve yönetimindeki sefaleti düşündüğümde, ne kadar üzülsem de , zihnimden geçen bu düşünceyi dile getirmekten kendimi alamadım… *** Anlıyorum ki Selanik Kitap Fuarı diye başlayan bu yazı, kendimi frenlemeyecek olursam, değil bir köşe yazısının, bir kitabın bile sınırlarını zorlar… 1430’da, yani İstanbul’un fethinden yaklaşık yarım yüzyıl önce ele geçirilen Selanik, 1912’ye kadar, yine yaklaşık beş yüzyıl bir Osmanlı kenti olarak kalmış… Sadece Mustafa Kemal’in değil Nâzım Hikmet’in de doğduğu yer… Bu iki büyük adın burada bir araya gelmesi hiç de rastlantı sayılamaz… Selanik, devrimci, ilerici düşüncelere ve hareketlere beşiklik etmiş, kucak açmış bir kent… *** Uluslararası kitap fuarı henüz emekleme aşamasında olmasına karşın, belli ki büyük gelişme potansiyeli taşıyor. Türkiye yayıncılığı bu fuarda çok daha etkin olabilir ve olmalıdır da… Fuarın son gününde Heyemola Yayınları’nca düzenlenen, konuşmacıları arasında benim de bulunduğum toplantıya gösterilen büyük ilgi bunun canlı kanıtıdır. Heyemola Yayınları, bu yılın dünya kültür başkentlerinden İstanbul’un kırk semti üzerine yazılan kırk kitabın yayıncısı. Fuara katılmanın başlıca amacı da (kuşkusuz başkaca yayınlarıyla birlikte) bu kitapların tanıtımıydı… Heyemola Yayınları’nın ve sahibi Ömer Asan’ın ilgili resmi kurumlardan destek görmeksizin giriştiği çaba ve kazandığı başarı övgüye değer. Bazı kitapların Yunancaya çevrilip yayımlanması konusunda adımlar atıldığını öğrendim. Selanik Kitap Fuarı, Türkiye ve Yunanistan arasındaki bir dostluk köprüsünün çok sağlam bir ayağı olmaya adaydır… G ataolb@cumhuriyet.com.tr kültüre katkıda bulunarak yaymak. Sonraki kuşakların daha iyi değilse de aynı araç ve en önemlisi deney yapma, bilgilerini paylaşma şansına sahip olmasının bizim sorumluluğumuzda olduğuna inanıyorum. Sadece bireyler değil kurumlar için de konuşuyorum. Genelde açık kaynak tartışması bireyler üzerinde yoğunlaşıyor ama bazı açık kaynak projeleri Fortune 100 şirketleri tarafından yürütülüyor. Açık kaynak lisansı bir projenin normalden çok hızlı gelişmesine zemin hazırlıyor. Bu belki kontrol kaybı demek ama etrafınızla iyi geçiniyorsanız ortaklığa dönüşüyor. Öte yandan tescilli tasarım, tüketim odaklı yapısı ve dışardan sunulan yönlendirmeleri hiçe saymasıyla medyanın yayın modeline fazlasıyla benziyor. Alın size iPhone Android rekabeti. G Sınırsız kuryeler Tomato Elektronik müzik grubu Underworld elemanlarının da üyesi olduğu tasarım ajansı Tomato festivale yapacağı “workshop”la katılacak. Tomato nasıl ortaya çıktı? 1990’da birkaç arkadaş yeni bir ajans kurmak için bir araya geldiğinde fikir “yapılan her işi kolektif bir yaklaşıma dayandırmak”tı. Bir hiyerarşi olmayacaktı ve işler ortak isim altında sunulacaktı. Underworld’ün pek çok üretimi görsel Tomato’ya ait. Konserlerde ortaya çıkan gösteriler genelde planlanmış değildi. Bunun dışında bazı sanat etkinlikleri için projeksiyon gösterileri de yaptık. Popüler kültür işlerinizi etkiliyor mu? Etrafımızda olup bitenleri çeşitli şekillerde kullanıyoruz. Bazıları kaçınılmaz şekilde işlerimizin içine giriyor. Popüler akımları bilinçli şekilde yansıtmakla ilgilendiğimizi sanmıyorum.G Bilgisayar başında sınırlara meydan okuyanlar 716 Mayıs tarihleri arasında Kurye Uluslararası Video ve Dijtal Sanatlar Festivali’nde. Bahçeşehir Üniversitesi ve İstanbul Modern’de yapılacak workshop ve video gösterimlerinde dijital sanatın akıl zorlayan ustaları workshop’lar ve video gösterimleriyle katılımcılarla buluşacak. Joost Korngold (Renascent) MTV için yaptığı animasyonlarla tanınan Joost Korngold Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosluğu’nun katkılarıyla festivalde olacak. Bağımsız olarak çalışmanın sizin için ne gibi artıları var? İlk işim “aslında tam zamanlı işe girmek istediğim” bir şirket içindi. Bence şirketlerde ya da markalarda tecrübe kazanmak her zaman iyidir. Böylece büyük projelerin içinde yer alıp tecrübe kazanabilirsiniz. Kendi tarzını yaratmak isteyen tasarımcılara ne önerirsiniz? Meslek dışında bir yerlerden esinlenin, mesleki akımlardan uzak durun ve yeni şeyler üretmekten korkmayın. Üzerinde çalışmaktan en çok hoşlandığınız araçlar hangileri? Skeç, tasarım, animasyon ve 3D Max’i kurcalamak. Bir de genelde araba bloglarına bakıyorum. G Denizcan Yüzgül Animasyonda bir ekol olan Zlin Film Okulu çocuklar için de bir workshop yapacak. Festivale Türk animasyoncu Denizcan Yüzgül de katılacak. Çek Cumhuriyeti animasyon ekolünün köklerini oluşturan kültürel ve teknik referanslar neler? Çek Cumhuriyeti’nde bulunmak zaten animasyonda yaşamak gibi. İnsanından mimarisine kadar her yerde animatik bir hava hâkim. Animasyonda klasik teknikler geçerliliğini koruyor mu? Animasyon iki kola ayrılıyor. Biri piyasada yer tutan reklam, sinema, diziler diğeri de bağımsız animasyon. Klasik teknikler daha çok deneyim olarak yer buluyor ama geçerliliğini hep koruyacaktır. Görmek gereken şey samimiyet. Bu, dijital tekniklerde insan elinin değmemesinin verdiği bir kayıp ve klasik tekniklerin önemi böyle anlaşılıyor. Videoart artık kısa filmden ayrı bir sanat disiplini olarak görülüyor. Bunda animasyon tekniklerinin rolü nedir? N. Mc Larren, len Lye gibi üstatların işlerine bakınca “videoart” köklerini göruyorum. 3D, motion, pixilasyon, cutout gibi teknikler bu alanda kullanılıyor. Çocukların animasyonla ilişkisi elbette büyüklerden farklı. Bu açıdan yaptığınız workshop’lara ilgileri nasıl? Çocuklar animasyonun illüzyon etkisine kapılıyor. Kâğıt animasyonla prensesi kaleden kurtarmak çekiyor ilgilerini. Önce biraz çekingen, sonra da sizden daha yönetmenler. G Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear