Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 MART 2010 / SAYI 1253 5 İstanbul’un çılgın festivali Zihinsel ve fiziksel engelli olan ya da olmayan sanatçıları sahne üzerinde buluşturan “Çılgın Sanat Festivali” engellileri kültürel etkinliklere ve sosyal alanlara dahil etmeyi amaçlıyor. Festival kapsamında Türkiye’nin yanı sıra, Fransa, İspanya, Portekiz ve Belçika’dan topluluklar gösteri yapacak. ŞİRİN GÜVEN Portekizli dans topluluğunun “Güzel İnsanlar” (üstte) ve Fransız grup Theatre du Cristal’in “Son Çığlık” (altta) isimli gösterileri festivalin önemli etkinliklerinden... E ngellileri günlük yaşama bile dahil etmeyi başaramazken, yollarımız hâlâ engebeli, yapılar bol merdivenli, trafik ışıklarının pek azı sesliyken az da olsa iyi gelişmeler de oluyor. Cuma günü başlayan Çılgın Sanat Festivali bunlardan biri. Bedensel ve zihinsel engellileri kültürel etkinliklere ve sosyal alanlara dahil etmeyi amaçlayan festival, Semaver Kumpanya tiyatro topluluğunun “İstanbul 2010 Kültür Başkenti” etkinlikleri çerçevesinde gerçekleşiyor. Zihinsel ve fiziksel engelli olan ya da olmayan sanatçıları sahne üzerinde buluşturan festivalin diğer bir önemli özelliği de uluslararası olması. Elbette amaç engellileri kültürel yaşama dahil etmek kadar profesyonel olarak sanatçı olabileceklerini de göstermek. Fransa’da 1989 yılından beri engelli kişilerle profesyonel tiyatro yapan Théâtre du Cristal adlı topluluğun inisiyatifinde yola çıkılan ve Avrupa Kültür Komisyonu Kültür Programı tarafından da desteklenen “Çılgın Sanat” festivalinde, Belçika’nın Liège şehrinden zihinsel engellilerle çalışan Creahm topluluğu, İstanbul’dan Semaver Kumpanya, İspanya Sevilla’dan engelli dansçıların da dahil olduğu Danza Mobile ve Théâtre du Cristal, engelli ve bir engeli bulunmayan sanatçıları bir araya getirerek bu kişilerin beraber üretmeleri için gerekli zemini hazırlıyor. İlk festival 2009 yılı Fransa’da Türk yılı olduğu için, Aralık 2009’da Fransa’da yapılmış. Semaver Kumpanya da bir oyunlarıyla bu etkinliğe konuk olmuş. İkincisi 1115 Mart tarihleri arasında İspanya’da Sevilla’da gerçekleşmiş. Üçüncü de hemen onların ardından İstanbul’da... Festivalin son ayağı da Belçika’da yapılacak. İstanbul’da şu günlerde yapılmakta olan Çılgın Sanat, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Fransız Kültür Merkezi ve 1830 yaş arası öğrencilere eğitim veren İstanbul Zihinsel Engelliler ve Dayanışma Vakfı ve Enka Vakfı’nın desteğiyle gerçekleşiyor. Bugünlerde İstanbul’da çeşitli mekânlarda birbirinden çarpıcı gösteriler izlemek mümkün. Festivalin açılışı Portekizli dans topluluğu Grupo Dançando Com a Diferença’nın Rui Horta yönetimindeki “Güzel İnsanlar” gösterisiyle evvelki gün Üsküdar Tekel Sahnesi’nde iki fiziksel ve zihinsel engelli ile dört engeli olmayan sanatçı tarafından sunuldu. Festival kapsamında dün de tamamı duyma ve konuşma engelli öğrencilerden oluşan Kekeça Topluluğu beden perküsyonuyla Italo Calvino’nun “Herkes Hırsız mı?” adlı eserini sergiledi. “Herkes için sanat” yaklaşımı ile engelli ve sosyal dezavantajlı gençlere eğitimler veren Düşler Akademisi de “Bir Aşk Hikâyesi” adlı oyunu izleyiciye sundu. Bugün de 3 farklı mekânda, 3 ayrı gösteri yapılacak. Dansçı, koreograf ve eğitmen Tuğçe Tuna’nın RemDans projesine ait, fiziksel engelli dansçıların sunduğu “Farklı Bedenlerle Dans” bugün saat 16.00’da İstanbul Modern sahnesinde, 30 Mart Salı ise saat 20.30’da Enka İbrahim Betil Oditoryumu’nda olacak. Saat 13.00’de İstanbul Modern Sinema Salonu’nda “Sessiz Aktör” lakaplı, doğuştan işitme ve konuşma engelli oyuncu Levent Beşkardeş’in yönettiği, Brüksel Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde 2001, 2002, 2003 ve 2005 yıllarında “En İyi Belgesel Film” ödüllerini alan “Sanatçı”, “7 Temel Günah”, “OtoFilm” ve “Sessiz Şair” isimli 4 kısa metraj filmi gösterilecek. Akşam 20.30’da ise Çevre Tiyatrosu’nda Sevillalı topluluk Danza Mobile’nin flamenko ve çağdaş dansı buluşturan gösterisi sunulacak. Toplulukta down sendromlu sanatçılar yer alıyor. Geçirdiği bir motosiklet kazası sonucunda fiziksel engelli olan dansçı Mehmet Sefa Öztürk’ün Çıplak Ayaklar Kumpanyası ile hazırladığı video performansı da bugün gösterilecek. Yarın saat 20.00’de Fransız Kültür Merkezi’nde Fransız topluluk Clameur Public korosunun Annie Mako’nun yönetimindeki gösterisi yapılacak. Levent Beşkardeş’in işaret diliyle, Alica Fleury ve Aurore Corominas’in ise sesli sunacağı etkinlikte üç oyuncu ve iki müzisyen, sesler, işaretler, geleneksel ve çağdaş ezgiler eşliğinde, Türk şiirini 13. yüzyıldan günümüze etkileyen Yunus Emre, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet ve Levent Beşkardeş’in eserlerini sahneye taşıyacak. İKSV’de 30 Mart Salı saat 17.00’de yapılacak olan “Sıra dışı yaratıcılığın sınırında yaşam ve sanat” adlı panel, “engelli” ve “öteki” olma kavramlarını sorgulayacak. Aynı gün Çevre Tiyatrosu’nda Theatre du Cristal tiyatro ve mim atölyesi yapacak. Festival 31 Mart Çarşamba akşamı saat 20.30’da Çevre Tiyatrosu’nda Théâtre du Cristal’in gösterisiyle son bulacak. Zihinsel ve bedensel engelli sanatçılar tarafından sunulacak gösterinin ardından 15 yaşındaki görme engelli Diyarbakırlı sanatçı Mazlum Acar, Türkçe, Arapça ve Kürtçe şarkılar seslendirecek. Bu arada Belçika’dan gelen down sendromlu sanatçılarla İZEV’in öğrencilerinin yaptığı eserler gösteri günleri boyunca Çevre Tiyatrosu’nda sergilenecek. Kısaca İstanbul rengârenk günler yaşayacak! G Fuckbuddy aranıyor Fransız okullarından birinden mezun. Galatasaray, St Benoit, St Michel ya da Fransızca bilen, Obama’ya umut bağlayan ama Nobel’in de erken olduğunu bilen Cihangir ya da Moda ikametgâhlı, funk, indie dinleyen mümkünse kızıl saçlı herkes özelden ulaşsın. SİNEM DÖNMEZ ukarıdaki satırlar FuckbuddyAranıyor tiyatro oyununun açılış sahnesi. 20’lerindeki bir gencin Facebook durum güncellemesindeki yazı. İronik bir mesaj ama çok da gerçekdışı değil. Zaten Gaf Tiyatro’nun bütün derdi de hayatın içinde olmak. Yeni oyunları Fuckbuddy Aranıyor, iyi okullarda okumuş, hayattan kopuk olmayan ama bir şeyleri değiştirmeye de gönlü olmayan 80 sonrası kuşakla, 80’lerde ideallerinin peşinden giderken pek çok şeyi göze alabilen kuşağı karşılaştırıyor. Oyun, kuşak karşılaştırması yaparken aynı yaşlardaki insanların dertlerinin 30 yıl içinde nasıl değiştiğini de ortaya koyuyor. Gerçeklerden kaçmayan, insanın yüreğini sızlatırken halimize güldüren bir oyun Fuckbuddy Aranıyor. Oyunun yazarı, yönetmeni ve aynı zamanda oyuncusu Serkan Öz’le konuştuk. Fuckbuddy Aranıyor iki kuşağı karşılaştırırken elbette eleştiri de yapıyor. Oyunda amacının kimseyi yermek ya da övmek olmadığının özellikle altını çiziyor Öz. “80 sonrası kuşak, durmadan eğlenen bir kuşak. Sorsan 80’lerle ilgili konuşabilir, üzerine tartışabilir, ülkenin durumunu analiz edebilir ama hiçbir şey yapmıyor. Konuş adamla inanılmaz, ama sokakta içiyor. Ürettiği bir şey yok. İnsanlara sunduğu bir şey yok. Eskiden sağcı da olsa solcu da olsa inandığının peşinden koşuyormuş” diye anlatıyor çıkış noktasını. Oyunun 80 kuşağı dönemleri için örnekleri çok canlı. İnsan Hakları Derneği’ne yazılan mektuplar, 80’de idam edilen gençlerin bugün ortaya çıkan mektupları gibi çokça somut örneklerden yola çıkmış yazarken Öz. Eşber Yağmurdereli’yle konuşmuş. “Eve Dönüş filminde yaptılar ama işkence sadece elektrik vermek değil ki. Psikolojik işkence de var.” Serkan Öz, Tiyatro Gaf’ı açarken, bize ait, günlük hayatımızda yaşadığımız ancak konuşmadığımız konuları seçmeye özen göstermiş hep. Gaf Tiyatro’yu kurarken de farklı bir şeyler yapmayı ilke edinmiş. “Oyunların hepsi 30 yıl öncesinin, bizim dertlerimizi anlatmayan konular. Artık tiyatroyu kimse sevmiyor. Biz yaptığımız bütün oyunlarda klasik olanın dışına çıkmaya, söylenmeyeni söylemeye çalışıyoruz” diyor. Tüm ekip genç, hepsi konservatuvarlı. Almanya’da yeni gerçekçilik akımı üzerine çalışmış Öz. İzleyicininin sadece gözüne kulağına değil, altı duyusuna birden hitap ediyor. Tiyatroda insanları yine şok ediyor ama seks ve şiddetle değil, gerçekle. Karakterlerin bilinçaltına giriyor, izleyicilere kokuları, tatları hissettirmeye çalışıyor. Oyun her cuma, cumartesi Beyoğlu’ndaki Gaf Tiyatro’da. G Tel: (0212) 244 06 77 Y Fotoğraf: Vedat Arık C M Y B C MY B