23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 28 ŞUBAT 2010 / SAYI 1249 ATAOL BEHRAMOĞLU Amerika Amerika eni cahil bulanlarınız olacaktır ama birkaç gün öncesine kadar Tiger Woods adlı birinin varlığından haberim yoktu. Geç bir saatte “CNN International” haberlerini izlerken bir Tiger Woods tevatürüdür başladı ve sürüp gitti. Ne olup bittiğini önce yine anlayamadım. Bir perdenin ardından bir salon dolusu insanın önüne çıkarak “itiraf”ta bulunan ve “özür” dileyen bu esmer genç adam kimdi? Bir cenaze töreni ya da bir ayine benzeyen bu tuhaf seremoni neyin nesiydi? İlgilendim ve defalarca tekrarlanan sahneyi daha dikkatle izlemeye başlayınca mesele anlaşıldı. Dünyanın en ünlü golfçusu olduğunu böylece öğrendiğim Tiger Woods, eşine sadakatsizliği nedeniyle topluluk önünde özür diliyordu. Gerçi eşi (İsveçli Elin Nordegren) orada değildi, fakat ünlü golfçunun annesi (ufak tefek, esmer bir kadın) törende hazır bulunmaktaydı. Törenin gerçekleşeceği salonun bulunduğu otelin çevresi bir kameraman ordusunca kuşatılmıştı. Daha sonra, ünlü golfçuyu izlemek için milyonlarca Amerikalının tüm bu tören boyunca, dakikalarca ekran başına kitlendiğini, bu süre zarfında Amerika’da yaşamın adeta durduğunu öğrendim… B Kadın olmaya doğru gidiyorum Zeki Demirkubuz ve Uğur Yücel gibi iki isimle çalışmak ona hayli tecrübe kazandırmış. “Kendi adıma bir kariyer başlattım” diyor Berrak Tüzünataç, şimdi bir de kadın yönetmenle kamera karşısına geçmek istiyor. *** Amerika Birleşik Devletleri’ne iki kez gitmişliğim var. Birinde Indiana Üniversitesi’nde bir toplantıya katılmak üzere, ikincisinde bu ülkede yayınlanan kitabımla ilgili olarak bu kez Seatle’da düzenlen bir toplantı için. Amerikalı dostlarım her zaman oldu. Amerikalılar bana Avrupalı’dan daha naif, daha saf bir halk olarak göründü… Fakat sanırım asıl sorun da burada. Bu ülkede her iki bulunuşumda da Amerikalılar için düşündüğüm şey, sanki devlet aygıtına bir halk gerektiği için bu halkın var olduğuydu… Örgütlü, politik Avrupalı’dan farklı bir halktı bu. Sanki ayrı bir uzayda, ayrı bir gezegende yaşamaktaydılar. Her iki bulunuşumda da, dünyada o sıralarda yaşanmakta olan şeyler her ne ise, sokaktaki Amerikalı’nın günlük yaşamında bunların izini göremedim… Tümüyle kendi içine kapalı, olsa olsa sadece kendisiyle ilgili bir toplum… Ve her türlü yönlendirilmeye açık… *** Tiger Woods, asıl adıyla Eldrick Tont Woods olayına dönelim… 1975 doğumlu olduğuna göre şu anda 35 yaşındaki bu golf şampiyonu için “Google”da 42.600.000 kayıt var. Şu anda dünyanın 1. sıradaki golf oyuncusu olan Woods, 2008 yılındaki “Masters Şampiyona”sında 110 milyon dolar kazanarak bu alanda en büyük kazanç sağlayan sporcu olmuş. 110 milyon doların TL karşılığını hesaplayamadım. Fakat şu kadarını anlayabildim: Ayda 1000 dolar (1,5 milyar TL) geliri olan bir kişi, yılda 12.000 dolar kazanacağına göre, 110 milyon doları (eğer yanlış hesaplamıyorsam!) yaklaşık 9167 yılda kazanabilir! Tiger Woods’un bu parayla ne yaptığını bilemem. Fakat birkaç ay önce, çok ihmal ettiği ailesiyle ilgilenmek için golfu bıraktığını açıklamış. Kısa bir süre önce de, birçok kez ihanet ettiği karısından dayak yediğine ilişkin haberler yayılmış.… İtiraf ve özür töreni sırasında Woods bunu reddediyor, karısıyla aralarında bu anlamda bir “şiddet” ilişkisinin hiçbir zaman söz konusu olmadığını söylüyordu… Törende öne çıkan başlıca motif “aile” kavramıydı… Golfe tekrar dönmek istediğini söyleyen Woods, eşi ve çocuklarına ve bütün ailesine sevecenlikle sahip çıkıyor, yaptıklarının sorumluğunu üstlenerek onlardan ve bütün toplumdan özür diliyor, duygu dolu anlar anne Woods’un oğulcuğunu sevecenlikle kucaklamasıyla doruk noktasına ulaşıyordu... *** Amerikalı’nın yaşamında efsaneler hep olacak. Bu efsaneler oradan bütün dünyaya yayılacak. Dünün şeytan Saddam’ının yerini bugün İran aldı. Tiger Woods’lar da değişecek, ama hep olacaklar. Bu böyle devam ettiği sürece de ABD emperyalizmi her türlü zulüm, yalan ve kandırmacayla hükmünü yürütmeye devam edecek. G ataolb@cumhuriyet.com.tr B ALPER TURGUT errak Tüzünataç, tek kelimeyle güzel bir kadın. O, oyunculuğu setlerde öğreniyor ve giderek yükselen bir ivme yakaladığını görmemek imkânsız. Evet, 2010 resmen onun yılı. Hem “Bu Kalp Seni Unutur mu?” adlı TV dizisinde oynuyor, hem de Zeki Demirkubuz’dan Uğur Yücel’e tüm ünlü ve yetenekli yönetmenler, filmleri için onu seçiyorlar. “Büyüyorum” diyor Berrak ve ekliyor; “kız çocuğundan kadın olmaya doğru gidiyorum. Ve artık daha dişi rollere ilgi duyuyor ve yeni yeni şeyler denemek istiyorum.” Zeki Demirkubuz’un “Kıskanmak” adlı son filminde, güzel ve bahtsız kadın Mükerrem’i canlandırdınız? Demirkubuz, setteki otoritesiyle bilinir. Zorlandınız mı? Demirkubuz, mutlak bir otorite... Onun çektiği bir filmde yer almak benim için çok önemliydi. Ve üstelik Kıskanmak, Zeki Demirkubuz’un yedi yıl boyunca hayal ettiği bir projeydi. O, inanmadığı bir kastla asla yola çıkmaz. Çok ciddi bir uğraş verdiğini bildiğim ve hayal ettiğim insanlarla çalışmak, oyunculuğa devam etme kararında yanılmadığımı gösteriyor. Bir sonraki filminiz “Ejder Kapanı”nda da Uğur Yücel ile çalıştınız. Evet, bu yıl hayli tecrübe kazandım. Kendi adıma bir kariyer başlattım. Yönetmenler konusunda gerçekten şanslıyım. Ve “tercih” yapma lüksüm bulunduğu sürece bu şansın yanımda olduğunu hissedeceğim. Kadın yönetmenlerle ise hiç çalışmadım, çok isterim. Uğur Yücel, Türk Sineması için önemli bir isim, neler öğrendiniz? Sezen Aksu müzik için neyse, Uğur Yücel de sinema için odur. Bunun adı “sorgulanmaz saygınlık”tır. Uğur Ağabey, oyunculuk da yaptığı için bizleri çok iyi anladı. Onunla, severek, eğlenerek ve öğrenerek çalıştık. Hem Kıskanmak hem de Ejder Kapanı’ndaki sevişme sahneleri çok konuşuldu. Sonuçta ve temel olarak, film içerisindeki sevişme sahneleri, oyuncudan gizlenilen bir şey değil. Yönetmene ve karşındaki partnere güvenmek gerekiyor. Asıl olan, yönetmenin kendi anlayışı içinde sahnenin çirkin görünmemesini sağlamak. Estetik elbette çok önemli... Kıskanmak’taki tensel bir şey idi, romantizm yoktu. Mükerrem, buna daha sonra belli anlamlar yükledi. Ejder Kapanı’nda canlandırdığım Ezo’nun sevişme sahnesi aslında romantik başlıyor. Sonra erkek karakterin (Kenan İmirzalıoğlu Akrep Celal) dönüşüm ve işin çözülme anında giderek kontrolünü kaybetmesi üzerine, Ezo rahatsız oluyor. Biri yabancı diğeri yerli iki yetenekli ve başarılı aktrisi, bizim için tarif edebilir misiniz? İlki Meryl Streep. Her yaşın rolünü hakkıyla oynuyor ve ödüle doymuyor. “Sophie’nin Seçimi”nde de iyiydi, bugün de öyle... Komediye, drama, dansa, müziğe, istisnasız her şeye yatkın... Ve başarı insanı yaşın kaç olursa olsun güzel ve seksi kılar. MÜJDE AR SAYESİNDE RAHATIZ Ya Müjde Ar? Türk Sineması’nın öncülerinden biri de Müjde Ar’dır. Onun sayesinde çıplaklık denilen tabu yıkılmış oldu. Benim jenerasyonum onun sayesinde rahat etti, belli şeyleri ailelerimiz de gördü. İyi bir yönetmen ve senaryo ile kimse saygınlığından ödün vermez. Yeter ki; gerçekten niyetine sadık işler kotarılsın. Oyunculuk adına herhangi bir eğitim aldınız mı? Hayır, oyunculuğu setlerde öğreniyorum. Üç buçuk yıldır aralıksız çalışıyorum. Tatil bile yapamadım. Dizilerde rol alacaksan özel hayatı, özel zevkleri unutmak zorunda kalıyorsun. Telefon elinde çağrılmayı bekliyorsun. Adeta yorgunluktan ölüyorsun. Bakın dizilere, ilk iki bölüm herkes güzel ve canlıdır. Üçüncü bölümden sonra yüzler düşmeye başlar. Bir senem şöyle dizisiz, koşturmasız geçerse, planlarımın arasında oyunculuk eğitimi almak da var. Aileniz, oyuncu olma isteğinize destek verdi mi? 10, 11 yaşlarında yatılı okudum. Sonra benim üniversite tercihlerimi annem doldurdu. Yani işletme okumayı ben seçmedim. Ardından bir TV kanalında staja başladım. Sonra 19 yaşındayken “Organize İşler” adlı filmde rol aldım. Aileme oyuncu olmak istediğimi söyleyince mutlu olmadılar, en başta desteklemediler de. Kısa süreli bir macera diye düşündüler, vazgeçerim sandılar. Ama zamanla büyüyorsun. Direnme gücün kadar ikna kabiliyetin de artıyor. Güzel olmak başa bela mıdır? Avantajı da var dezavantajı da... Önüne fırsatlar çıkartabilir, seni daha yargılanabilir bir hale de sokabilir. Çirkin bulunup zeki olduğu düşünülen bir kadın, birçok noktada güzel kadına tercih edilebilir. Kıskanmak’taki rol arkadaşım Nergis Öztürk, çirkin bir kadını canlandırabilmek için Türkiye’de pek örneği bulunmayan büyük bir özveride bulundu. Tam altı kilo verdi, kaşını, yüzünü, gözünü bıraktı. Aylarca bu filmle yattı, kalktı. Dünya standartlarında bir performans sergiledi. Magazin basını, Nejat İşler ile size, “alkolik ikili” gibi bir benzetmeyi uygun görmüş. Ünlü olunca içki içmek de yasak mı oluyor? Alkol kullanmak kriminal bir vaka mıdır? Zaten “eğlendi” de denilmiyor, kullandıkları kelime “dağıttılar”. Tanınmışsan edebinle içmen gerekiyor. Magazin basınının terbiyesinden geçeceksin, onları gördün mü gülümseyeceksin. Yoksa aksini yazarlar. Numara yapacak halim yok. Sempati güzeli olmak gibi bir çabam da... Onlara göre ben, ifade özürlüyüm ve sürekli sinir krizleri geçiren, marjinal bir tipim. Şimdilik böylesi işlerine geliyor. Belki zamanla vazgeçerler. Sizin için nereden türetildiğini pek anlayamadığım “Sosyetik Güzel” tabirini kullananlar, 12 Eylül Cuntası sürecini anlatan dizide ne aradığınızı da soruyorlar. Ben ise dönem dizisine nasıl hazırlandığınızı öğrenmek istiyorum. “Bu Kalp Seni Unutur mu?”dan önce de yakın tarihimize elimden geldiğince ilgi duyardım. Ancak şimdi sorumluluklarım daha da arttı. Yönetmenimiz Aydın Bulut’un yönlendirmesiyle, siyasi kitaplar okumaya, DVD’ler seyretmeye başladım. G 28 Şubat 1997: Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlar Türk siyasi tarihine damgasını vurdu. 11 Ocak 1997 tarihinde dönemin Başbakanı Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan’ın başbakanlık konutunda tarikat liderlerine ve şeyhlere iftar yemeği vermesi ve ardından yaşanan olaylar “28 Şubat Kararları”nın alınmasında etkili oldu. MGK toplantısında kuvvet komutanları laik cumhuriyet ilkelerine aykırı uygulamalardan şikâyetçi olduklarını belirtti. Anayasanın dördüncü maddesiyle teminat altına alınan laiklik ilkesinin korunması, tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okulların denetim altına alınması, mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmesi, ülke sorunlarının 1 Mart 1916: Ruslar Bitlis’i işgal etti. 1921: Mehmet Akif Ersoy’un sözlerini yazdığı “İstiklâl Marşı” Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından TBMM’de ilk kez okundu. Gümrük Birliği Antlaşması imzalandı. Böylece Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye olmadan Gümrük Birliği’ne giren ilk ve tek ülke oldu! Hazırlayan: ALİ SELİM EMEÇ aliselim@yahoo.com C M Y B C MY B çözümünü “Millet kavramı yerine ümmet kavramı” bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimlerin önlenmesi gibi birçok irticai faaliyetleri önlemeye yönelik kararlar alındı. Sonrasında Başbakan Erbakan MGK kararlarının altına imza atmadığını sadece ön yazıyı imzaladığını söyledi. 3 ay sonra Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ‘‘Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini’’ söyleyerek, RP’nin kapatılması için dava açtı. 2 Mart 1950: Orgeneral Mustafa Muğlalı, Van’ın Özalp ilçesinde 33 kişiyi kurşuna dizdirdiği gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırıldı. 1960: Necip Fazıl Kısakürek (sol üst), Atatürk’ün hatırasına yayın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. 4 Mart 1967: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay (sol alt) kendisine “baba”, “beyefendi”, “paşam” biçimlerinde hitap edilmesini genelge yayımlayarak yasakladığını duyurdu. 3 Mart 1911: Platin rengi saçlarıyla dönemin en dikkat çekici oyuncularından olan Amerikalı Jean Harlow dünyaya geldi. 1924: Halifelik kaldırıldı. Son Halife Abdülmecid Efendi aynı gece ülkeyi terk etti. 1955: Elvis Presley ilk kez televizyona çıktı.1974: THY’nin DC10 Ankara yolcu uçağı Paris yakınlarındaki ormana düştü. Kazada 346 kişi hayatını kaybetti. 1983: Ünlü çizgi roman “Tenten”in çizeri Geroges Remi (Hergé) hayata veda etti. 5 Mart 1920: “Türkiye Yeşilay Cemiyeti” olarak bilinen “Hilâlı Ahdar Cemiyeti” İstanbul’da kuruldu. 6 Mart 1995: TürkiyeAvrupa Birliği arasında
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear