23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 21 ŞUBAT 2010 / SAYI 1248 ATAOL BEHRAMOĞLU Bir ülkeye dışarıdan bakmak abancı bir ülkeyi, ona dışarıdan bakarak, kültürüyle ve insanıyla yakın ilişkiler kurmaksızın, o ülkenin diliyle ve halkıyla bağlantınız olmaksızın, ne ölçüde tanıyabilirsiniz? Yazarsanız ve o ülkeye ilişkin bir şey yazacaksanız, yazacağınız şey gerçekliğe ne ölçüde uygun olacaktır? Ya da, ille uygun olmak zorunda mıdır? Ben böyle hissettim, böyle algıladım demek yeterli midir? Bu ve benzer soruları geçen yıl Güney Afrikalı J. M. Cootzee’nin “Petersburglu Usta” adlı romanını okurken aklımdan geçirmiştim. “Petersburglu Usta” dilimizde yayınlanalı beri ilk fırsatta okumak istediğim kitapların başında gelenlerdendi. 2003 yılında Nobel Ödülü verilen yazarın “Barbarları Beklerken” ve “Düşman “adlı romanlarını beğeniyle okumuş, her ikisi üzerine yazmıştım da. Dostoyevski’den söz edildiğini bildiğim “Petersburglu Usta”yı okumaya koyulduğumda aynı zevki duymaya hazırlanıyordum. Fakat sonuç hemen hemen bir hayal kırıklığı oldu. Sigaranın özgürlük mücadelesi ESRA AÇIKGÖZ igara içmek sağlığa zararlıdır... Sigara içmek damarları tıkar, kalp krizine ve felçlere neden olur… Sağlık kuruluşları sigarayı bırakmada size yardımcı olabilir… Bunlar sigara kutularında yazan birkaç uyarı. İnsanlar yine de sigara almaya devam ediyor, çünkü herkesin nasıl yaşayacağını seçme hakkı var, en azından teoride. Geçen temmuzdan beri Türkiye’de uygulanan sigara yasağı nedeniyle bu seçme hakkı insanların elinden alındı. Peki devlet tarafından “sağlıklı” yaşama zorlanmak bir hak ihlali değil mi? Bu haber belki sigara karşıtlarını sinirlendirecek, ancak anayasada “Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” deniyor. Yani sigara içenlerin kapalı alanlarda tutulmaması; kışın soğuğuna, kara, yağmura mahkum edilmesi bu kuralın uygulanmadığını gösteriyor. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Bölümü doktora öğrencisi Tevfik Sönmez Küçük, bu nedenle sigara yasağına karşı hukuki bir mücadele başlattı. Sorunun, bazı Avrupa ülkelerindeki gibi sigara içilen ve içilmeyen mekânlarla çözülmesini istiyor. Söz artık onda.… Sigara yasağı için anayasaya aykırılık itirazında bulunma fikri nereden çıktı? Bir anayasa hukukçusu olarak, bu yasağın anayasaya aykırı olduğunu düşünüyorum. Özellikle özel kişilere ait olan kahvehane, lokanta, eğlence merkezlerinde sigara içmenin yasak olması özgürlükleri kısıtlayıcı. Bu yüzden de kendinizi sigara içerken yakalattınız... Evet, Çanakkale’ye aile ziyareti için gitmiştim, orada bir restoranda içtim, uyardılar. Hakkımda ne uygulanması gerekiyorsa uygulayın dedim. Emniyet müdürlüğünden geldiler, cezayı kestiler. Zaten anayasaya ait argümanlarım hazırdı, bu çerçevede idari cezanın iptali için Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdum, anayasaya aykırılık itirazında buldum. Sulh Ceza Mahkemesi itirazımı yerinde görürse anayasaya intikal ettirecek. Anayasa Mahkemesi de yasanın iptal edilip edilmeyeceğine karar verecek. Y S *** Dostoyevski’yi hem yazar hem insan olarak ele geçirebilmek kolay değil. Sözgelimi, yine hem insan ve hem yazar olarak kişiliğinde, hem de yaşantıları bakımından, onda Lev Tolstoy’daki saydamlığı bulamazsınız. “Puşkin Üzerine Söylev”ini dilimize çevirirken de buna benzer şeyler düşünmüştüm. O söylevde, “Suç ve Ceza”nın, “Karamazov Kardeşler”in yazarının yerini, sanki bir gazetecinin ses tonu almıştı. Bu nedenle, Coetzee’nin Dostoyevski’sini yargılarken sakınganlığı elden bırakmak istemem. Fakat, açıkçası, hiç Dostoyevski okumamış bir okurda “Petersburglu Usta”dan geriye kalacak Fyodor Mihayloviç izlenimi, sevimsiz, soğuk, şaşkın, neredeyse sapkın, kendisiyle ve yazdıklarıyla tanışma isteği duyamayacağınız bir adamdır. Bunlarda ne var diyeceksiniz. Bunlarda bir şey yok. Zaten sorun da bu... *** J. M. Coetzee’nin bir Dostoyevski hayranı olduğundan kuşku duymam. Yoksa ne diye oturup onu kahramanlaştırarak roman yazsın. Rusya’yı, Rus kültürünü de muhakkak tanıyordur. Fakat böyle de olsa, kitabında yansıttığı Rusya ortamı da bana oldukça yapay, oldukça yüzeysel ve Batılı gözlüklerle bakılmış bir Rusya olarak göründü. Hele o ne idüğü belirsiz Neçayev tipi! Kadın kılığı dahil çeşitli kılıklara girip çıkan, şiddet yanlısı, nihilist devrimci... Kitaptaki işlevi, romanlarında yoksul Rusya’yı anlatan Dostoyevski’ye gerçek yoksulluğun ne demek olduğunu gösterip onu kendi kendisiyle yüzleşmeye zorlamak. Bunu başarabiliyor mu? Aradan zaman geçtiği için anımsamıyorum ve doğrusu pek sanmıyorum... *** Amacım Coetzee’nin kitabını kötülemek değil. Fakat Dostoyevski okumadan bu kitabı okuyanlar Petersburg’lu ustayı tanımış olduklarını sanmasınlar. Fyodor Mihayloviç, Güney Afrikalı yazarın kitabındaki kişilikten çok daha karmaşık, çok daha derinlikleri olan biri. Yabancı bir ülkeyi ve o ülkenin kültürünün ürünü büyük bir yazarı dışarıdan bir bakışla yazmaya kalkışmak, kolay kolay göze alınacak bir şey olmasa gerek... G ataolb@cumhuriyet.com.tr Sigara içmenin sağlığa zararlı olduğunu biliyor, yine de içmeyi seçiyorlar. Çünkü herkesin yaşamını biçimlendirme hakkı var. Oysa sigara yasağıyla bu hak ellerinden alınıyor. Tevfik Sönmez Küçük, sigara yasağına karşı hukuki bir mücadele başlattı, içenlerin de içmeyenlerin de hakkını koruyan bir uygulama istiyor. SİGARA İÇME ÖZGÜRLÜĞÜ... Argümanlarınız neler, anayasaya neden aykırı sigara içme yasağı? Türkiye’de sigara içmenin özgürlük olup olmadığına dair tartışmalar yaşanıyor. Şunun anlaşılması gerek; özgürlük, belli bir davranışta bulunma serbestliğidir ve eğer iradeniz hür değilse, baskı altındaysa özgürlükten söz etmek mümkün olmaz. Ancak sigara insan iradesini ortadan kaldırmıyor. Tamam, bağımlılık içeren maddeler var ama, mesela insanlar ramazanda sigara içmeden durabiliyor, oruç tutuyor. Bir uyuşturucu madde değil. O nedenle de özgürlük olarak görülmesi gerekiyor. Sorunuza gelirsek... Anayasanın 12. maddesi açık, “Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” deniyor, “Özgürlükler devletin bir lütfu değildir”. Dolayısıyla genel bir davranış özgürlüğü var. Sigara içmek ya da içmemek de bunlardan biri. O halde iki özgürlüğü birden korumanın yolu aranmalı... Yapılması gereken, bir özgürlüğün diğerine feda edilmesi değil, aksine özgürlükler arasında uzlaşının sağlanması. Devlet, özgürlükleri birbirine kıydırmamalı, onları ortak bir paydada buluşturmaya çalışmalı. Buna “pratik uyuşum ilkesi” deniyor. Anayasa Mahkemesi 2002’de iki özgürlüğün çatıştığı başka bir durumla ilgili “Eğer çatışma varsa, bunu görmezden gelmeyeceksiniz. Optimal faydayı, pratik uyuşum ilkesini sağlayacaksınız” diyor. Almanya’da da bu uygulandı. 2009’da Alman Anayasa Mahkemesi, Berlin ve BadenWüttemberg’de birahanelerdeki, restoranlardaki, diskolardaki sigara yasağını iptal etti; işletme sahiplerinin temel hakları ciddi şekilde etkileniyor, diye. Almanya’daki diğer kimi eyaletlerde de, mesela Aşağı Saksonya eyaletinde sigara yasağı, “kapalı alanlarda içmek yasak, ancak sigara içilen özel bir yan oda oluşturmak zorundasınız” şeklinde düzenlenmiş. Belçika’da da “kapalı alanı sigara içilen ve içilmeyen olarak ikiye böleceksiniz, sigara içilmeyen alan, toplam alanın yüzde 50’sinden az olamaz” diyor. İki tarafı da koruyor. Türkiye’de de bu yapılmalı. Eğer ben sigara içilen alana giriyorsam, sağlık hakkımdan kendim feragat ediyorumdur, sonuçta herkesin kendi yaşamını belirleme hakkı var. Mekân sahipleri ile hiç görüştünüz mü? Hayır, bu tamamen benim kişisel projem. Bu dava Türkiye’de ilk. Daha önce anayasaya aykırılık itirazıyla hiç mahkemeye gidilmedi. Yürütmeyi durdurma talebinde bulunduğumdan sonuç daha hızlı işleyecek, 23 ay içinde sonuçlanır diye tahmin ediyorum. Davayı açtıktan sonra nasıl tepkiler aldınız, sigara içmeyenlerden olumsuz eleştiriler geldi mi? Aslında onlardan daha çok destek aldım. Sosyolojik ya da tıbbi açıdan belki yaptığım eleştirilebilir, ancak ben tamamen hukuki çerçevede değerlendiriyorum konuyu. Bütün özgürlükler kısıtlanabilir ancak bunu yaparken anayasaya uygun davranmak zorundayız, aksi takdirde polis devletine çıkar bu. Yoksa, sivil toplum kuruluşlarının sigara üreticileriyle olan mücadelesini ben de destekliyorum, ancak sigarayla mücadele etmek için bir özgürlüğü tamamen görmezden gelemezsiniz. Sigara içenlerin ikinci sınıf vatandaş gibi görülmeleri başta zaten devletin eşit davranma yükümlülüğüne aykırı. 10. madde; herkes kanun önünde eşittir, diyor. Siz sigara kullanıyor musunuz? Kullanıyorum, ama bırakmayı düşünüyorum. Sigara içmesem de bu mücadeleyi verirdim, bu bir hukuk mücadelesi. G esraacikgoz@cumhuriyet.com.tr 21 Şubat 1959: Türkiye Profesyonel Futbol Ligi’nin ilk maçı İzmirsporBeykoz arasında oynandı. İlk golü İzmirsporlu Özcan Altuğ attı. 1965: ABD’li siyaset adamı Malcolm X (sağ üstte), Manhattan’da bulunan Audubon Balo Salonu’nda konuşma yaparken 3 kişi tarafından 16 yerinden silahla vurularak öldürüldü. Asıl adı “Malcom Little” olan Malcolm X “Siyah Müslümanlar Hareketine” girerek kendini peygamber ilan eden Elijah Muhammed’in yolunu izlemişti. Afrika’ya ve Mekke’ye hacca giden Malcolm X, İslamın sömürgecilik ve ırkçılık karşıtı mesajını benimseyerek Elijah Muahmmed’le yollarını ayırdı. 1 yıl sonra da öldürüldü. 22 Şubat 1933: Belçika kökenli WagonLit (yataklı vagon) Firması’nın İstanbul Beyoğlu’nda bulunan bürosu üniversiteliler tarafından tahrip edildi. Olayın sebebi müşterileriyle Türkçe konuşan memurun müdürü tarafından hakarete uğraması ve resmi dilin Fransızca olduğunu belirtmesiydi. Müdüre tepki olarak öğrenciler olayı protesto etti ve büroyu taşladı. 1962: Ankara’da Harp Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir hükümetin yaptığı atama ve tutuklamalara karşı, askeri öğrencilerin de desteğini alarak darbe girişiminde bulundu. Başarısız olan darbeye katılan subaylar emekliye sevk edildi. Bazı üst rütbeli subayların görev yerleri değiştirildi. Aydemir ise 10 Mayıs 1962’de çıkarılan özel af yasasıyla serbest bırakıldı. 23 Şubat 1921: İtilaf Devletleri’yle İstanbul ve Ankara hükümet temsilcilerinin bir araya geldiği ve sonuçsuz kalan Londra Konferansı başladı. 26 Şubat 1964: Amerikalı boksör Muahmmed Ali, Sonny Liston’u 6 raundluk maçta yenerek Dünya Profesyonel Ağır Sıklet Boks Şampiyonu oldu. 27 Şubat 1933: Alman parlamentosunun toplandığı yer olan Reichstag, çıkan yangın sonucu kül oldu. Yangını çıkaranın komünistler olduğunu söyleyen Hitler, ertesi gün Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg’a anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıran bir kararnameyi imzalattı. Nazi Partisi ve milliyetçiler dışındaki tüm partilerin yayınları ve seçim çalışmaları durduruldu. Hazırlayan: ALİ SELİM EMEÇ aliselim@yahoo.com 24 Şubat 1910: İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kurucusu, “Kaplumbağa Terbiyecisi” gibi birçok tablosuyla tanınan ünlü ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey (sol alt) hayata veda etti. Fotoğraf: VEDAT ARIK 25 Şubat 1954: Tuna Nehri’nden kopup Karadeniz’e gelen irili ufaklı buz parçaları İstanbul Boğazı’nı kapladı. Şehir hatları vapurlarının seferlerini de aksatan buzullar mart ayının ortalarına kadar Boğaz’da kaldı. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear