23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 24 OCAK 2010 / SAYI 1244 Tiyatro belli bir zümreye ait bir sanat olarak algılansa da çocukların çocuk tiyatrosundan aldıkları keyfin sosyal farklara ATAOL BEHRAMOĞLU göre değişen bir tarafı yok. Bilgi TOG Tiyatro Kulübü de tiyatroya gidemeyen çocuklara tiyatro götürmeyi hedefliyor. Nâzım’dan yoksun bırakılmak... 108. doğum yılını kutladığımız Nâzım Hikmet’i hepimiz yeterince tanıdığımızı, anladığımızı, ona gerektiğince yakın olduğumuzu düşünüyoruz… Ona hayranız… Yapıtına ve kişiliğine konulmuş yasaklar da kalkmış gibi. Yurttaşlık hakkı iade edildi… Tam karşısındaki görüşlerin sahibi siyasetçiler bile ondan ulusal değer olarak söz etmekteler… Mezarının ülkeye getirilmesi her zamankinden daha olabilir görünüyor… vb… Bütün bunlar pek güzel ve hiçbirine itirazım yok… Fakat acaba bütün bunlarla birlikte, “Nâzım’dan yoksun bırakılmak” diye tanımladığım olguyu da gerektiğince görüp algılamakta mıyız? Böyle bir şeyin farkında mıyız? Şimdi bununla ne demek istediğimi anlatmaya çalışacağım… *** Nâzım Hikmet 1938 yılında cezaevine konuldu. 1950’de yarım yamalak bir af yasasıyla serbest bırakıldı. Bu kez de öldürülme tehdidi ve duyumlarıyla (ve yine ölümü göze almak pahasına) ülkesinden gizlice ayrılmak zorunda bırakıldı. Şiirleri, oyunları, bütünüyle yapıtı, 1930 sonlarından (yaşamının ülke dışında sona ereceği) 1963’e kadar ülkesi Türkiye’de yasaklıydı. Kişiliği ise bütün bu dönemlerde ve özellikle de 1950’li yıllarda alçakça iftira ve karalamaların hedefindeydi. Ölümünden sonra yapıtları, onlarla birlikte de kişiliği üzerine yazılanlar, namuslu ve gözü pek bazı insanların girişimleriyle (ülke koşullarının da uygun olmasıyla) yayınlanmaya başladı. Bugün okura ulaşmamış herhangi bir yapıtı yok. Fakat bütün bunlara karşın varlığını sürdürmekte olan bir yoksunluk, edebiyatımızın çok acı bir gerçeği olarak ne yazık ki hep devam edecek… Bu, okurun ve özellikle de birkaç şair, yazar, sanatçı kuşağının, onun yapıtını ve kişiliğini tanımaktan yıllarca yoksun bırakılmış olması ve bu yoksunluğun yol açtığı onulmaz kayıplardır… *** Nâzım Hikmet 1963’te 61 yaşında yaşamdan ayrıldığında ben 21 yaşındaydım. Demek ki ülkede olsa, onunla tanışacak, konuşacaktım. Yaşar Kemal’i, Aziz Nesin’i, Dağlarca’yı, Külebi’yi, Cumalı’yı, A. Kadir’i, Dinamo’yu, Vedat Türkali’yi, Ahmed Arif’i, İlhan Berk’i, Turgut Uyar’ı, sonraki yıllarda A.İlhan’ı, onlar gibi pek çok şairimizi, yazarımızı nasıl tanıdıysam, yapıtlarıyla olduğu kadar kişilikleriyle de nasıl yakınlıklar kurduysam, Nâzım Hikmet de yaşamıma öylece girecekti… Bu, benim kuşağımın, bizden önceki kuşağın, belki sonrakilerin birçok şairi, yazarı, sanatçısı için de böyle olacaktı… Bunun ne önemi var, önemli olan yapıttır, onlar da eninde sonunda yayınlandılar demeyin… Nâzım Hikmet’in bir şair ve yazar olarak yapıtlarının yanı sıra, bireysel ve toplumsal ilişkilerdeki insan kişiliği ile de yaklaşık çeyrek yüzyıl ülkesinin kültürel, toplumsal, güncel yaşamından koparılıp alınmasının yol açtığı yoksunluk ve travma hiçbir zaman onarılamayacak. Bunu yapanlar, sadece büyük şaire karşı değil, ülkemizin edebiyatına, kültürüne, bütün yönleriyle toplumsal yaşamına karşı da bağışlanamaz ve onarılamaz bir suçun sorumlularıdırlar… *** Yapıtlarının 1960’lardan bu günlere kendi ülkesinde de yüz milyonlarca okura ulaşmış olması, gasp edilmiş haklarının ölümünden sonra da olsa iade edilmesi kuşkusuz ki önemlidir ve bunlar zaten kaçınılmaz şeylerdi… Fakat 1940’lı, 50’li ve 60’lı yıllarda yetişen kuşakların onun yapıtını tanımaktan ve insan kişiliğiyle tanışıp yakınlık kurmaktan yoksun bırakılmış olmaları, çağdaş edebiyatımızda hiçbir zaman kapanmayacak derin bir yara izi gibi kalacaktır… G ataolb@cumhuriyet.com.tr Çocuklara tiyatro DENİZ ÜLKÜTEKİN B ilgi Üniversitesi’ndeki Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TOG) bünyesinde faaliyet gösteren tiyatro kulübü geçen yıl tiyatroya gidemeyen çocuklara tiyatro götürmek amacıyla yola çıktı. Amatör tiyatrocular olarak kendi başlarına böylesi bir proje gerçekleştirmiş olmaktan son derece mutlular. Yine de çevreden gelecek tüm yardım tekliflerine sonuna kadar açıklar. Çünkü bu yıl bir başka hedefleri de projelerinin İstanbul’la sınırlı kalmaması. Eğer çağıran olursa Türkiye’nin dört bir yanında tiyatro izleyemeyen çocukları çocuk tiyatrosuyla tanıştırmak istiyorlar. Kulübün ilk gösterimi bugün Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda saat 16.30’da gerçekleştirilecek. TOG Tiyatro Kulübü önceki iki yılda olduğu gibi yine çocukların katılımını sağlayan bir oyunla sahnede olacak. Proje nasıl başladı. Yavuz Çalışır: Amacımız hem çocuklara tiyatro götürmek hem de amatör tiyatrocular olarak kendimiz için bir şeyler yapmak. Aslında bu ikinci amaç sonradan ortaya çıktı. Öncesinde bir ekip olmak konusunda büyük zorluklar yaşadık. Birtakım profesyonel yönetmenler getirdik, onların grupla uyuşma sorunu oldu. Ne zaman bu proje rayına oturdu biz de ekip olmaya başladık. Geçen mayısta Tarlabaşı’nda Milli Eğitim Müdürlüğü’nden izin alarak bir oyun sunduk. Yaklaşık 2 bin çocuk bizi izledi. Onların yüzündeki mut luluk ifadesinin bizde yarattığı hisleri anlatmam çok zor. Dolapdere’de okuyorum, Tarlabaşı’ndan yukarı çıkarken “hop kralım, kraliçe nerede” gibi tepkiler geliyor çocuklardan, gerçekten anlatılacak gibi değil. Bir çocuk için tiyatroya yabancı olmak ne gibi eksiklikler yaratır? Y. Çalışır: Tiyatro izlememek sırf çocuklar için değil yetişkinler için de büyük eksiklik. Ben tiyatro sayesinde kendimi çok geliştirdim. Keşke küçükken biri yönlendirseydi de o yaşlarda başlayabilseydim. Şimdi kişisel olarak amacıma ulaştığımı hissediyorum, çünkü bazı çocuklar gerçekten tiyatroyu bilmiyor. Caner Uzun: Bizim gibi amatör tiyatrocuların çocuklara bunun kolay yapılabilir olduğunu göstermeleri çok iyi bir şey. İnanın ilerde tiyatrocu olsunlar diye bir gayem yok, sadece iyi vakit geçirsinler istiyorum. Taylan Yılmaz: Tiyatro bir yaşam tarzı zaten. Elli yaşına gelmiş bir insan çok şey bilse de bildiklerini anlatamayabilir. Tiyatro bildiklerini anlatmanın en güzel yolu. Buna küçük yaşta başlayanlar ilerde çok başarılı olur. Emre Ünal: Çocuk oyunu yetişkin oyunundan çok daha önemli bir yere sahip. Çünkü bir çocuk için kendisine yakın yaşta insanların sahnede bir şeyler yapması ve ona “bunu ben de yapabilirim” hissini yaşatması çok farklı bir şey. Ancak günümüzde eğitmili bir çok aile bile bunun farkına varmış değil. Siz kişisel olarak tiyatroyla nasıl tanıştınız? T. Yılmaz: Ben zaten çok istiyordum, ailem de çok iyi yönlendirdi. Fakat her çocuk o kadar şanslı olmayabiliyor. Ben de onlar için bir şans olmaya çalışıyorum. E. Ünal: İlk gittiğim oyunu hatırlıyorum. Sahnedekilerin, seyircilerin heyecanı... Herkes eğleniyordu. Seyirci olmak büyük keyif verse de sahnede de bir şeyler yapılabileceğini gördüm. Oyundan biraz bahsedebilir misiniz? Y. Çalışır: İyi kalpli bir kral var. Dünyayı renklendirmesi için kendisine renkler veriliyor. Ancak kötü kalpli sihirbaz krallıktakilerin mutluluğunu kıskanıp renkleri çalıyor. Bir sabah uyanıyorlar, her yer siyah beyaz. İyi kalpli sihirbazı arayıp yardım istiyorlar. Çocuk oyunlarının çocukların gelişimine ne gibi katkıları oluyor? Dilara Karşıdağ: Çocuk iyi ve kötüyü temelden görebiliyor. Böylece kendine bir rol modeli edinebiliyor. Birtakım şelyerin kafasında oluşmasını sağlıyor. Tayfun Bezci: Çocukları biraz da düşünmeye zorluyoruz. İyiyi de kötüyü de olduğu gibi gösteriyoruz. Burada seyircinin de katılabileceği bir oyun olması önemli sanırım. T. Yılmaz: Çocuklar interaktif bir oyunla, katılım sayesinde kendilerinin de bir şeyler değiştirebileceğini anlıyorlar. Zaten oyunun finalini çocuklara soruyoruz. G İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt /İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear