23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 22 ŞUBAT 2009 / SAYI 1196 2009’un yükselen değerleri Büyük bir uyarı! Adnan Binyazar ğitim, kişiyi bilgili kılar, ona beceri kazandırır. Bu kazanımlar üreticiliğe dönüşmedikçe eğitimde amaca varılamaz. Üretimsizlik ise kişiyi eylemsizliğe sürükler. Düşünsel eylemden yoksun kişiden de ne gerçek anlamda aydın çıkar, ne bilinçli yurttaş. Bunun yarattığı boşluğu bilgi yoksunu niteliksiz adamlar doldurur! Eğitimden geçen yeni kuşakların her alanda üretici bir ruhla yetişmeleri, yalnız bizim değil, her toplumun sorunudur. Böyle giderse, gelecekte, iyi yetişmiş yurttaşların yerini yalnızca etkemiksinir yığını kitlelerin alacağını öne süren eğitimcileri haklı bulmak gerekecek... ABD Houston Polis Müdürlüğü’nce alaysamalı (ironik) bir yöntemle oluşturulup kentteki tüm ailelere ve okullara dağıtılan bildirideki önerileri okuyunca bunları düşündüm. Dilini yalınlaştırıp bir ölçüde bize uyarladığım öneriler şöyle: Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi verin ki, geçimini başkalarının sağlamak zorunda olduğuna inansın! Çocuğunuzun kötü sözler söylemesini iyi karşılayın ki, bunu marifet belleyip kendini akıllı sansın! Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı öğretmeyin ki, yirmi bir yaşına geldiğinde nasıl olsa kararlarını kendisi verecektir! Oraya buraya attığı kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini siz toplayın ki, sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın! Aylin Kotil S E izlere bu hafta Alman Bunte dergisi tarafından yazılmış 2009’un yeni yaşam tarzı ile ilgili yazıyı çevirmek istedim. Aslında oldukça uzun, birçoğu kültür farklılığından bize uymuyor, onları çevirmedim. Bazıları biraz uzak olsa da çevirdim, çünkü varmak istediğim yeri anlamanızda yardımcı olacağını düşünüyorum. Onlar giden değer, gelen değer demiş, hiç değiştirmeden öylece çevirdim ben de. Ve isterseniz seyahatten başlayalım: Giden değer, Dubai (fazla yeni zengin demişler) bana kalırsa da çok arabesk. Medeniyetin gözünü seveyim diyor insan. O kocaman görgüsüz otelde kalacağıma Avusturya’da bir aile pansiyonunda kalmayı tercih ederim. Neyse uzatmayayım, gelen değer; Buenos Aires (Tangolu Avrupa). Cep telefonu: Giden değer; küçücük cep telefonları, parmaklarımızla tuşlayamayacak kadar küçük olanlar. Gelen değer; Kocaman ekranlı telefonlar. Yani rahatlık ve kullanılabilirlik. Ev sinemasında: Giden değer DVD (eski teknik), gelen değer; blu ray yeni lazer tekniği. Hislerde giden değer; Ego, gelen değer, başkalarının ne düşündüğüne kafa yorma. Erkeklerin bunda zorlanmayacaklarını sanıyorum çünkü denemeyecekler bile! Topluluk içersinde: giden değer; bizi ilgi merkezi haline getiren ses tonuyla konuşmak, gelen değer; dinleyebilmek (yorum yapmayacağım, siz anladınız). Tırnaklar: Giden değer; Fransız manikürü, gelen değer; kırmızının her tonu ve bordo. Saçlar: Giden değer; uzun saçlar, gelen değer; Kısa ya da ortadan ayrılmış saçlar (tam da biraz uzatayım derken). Bisiklete binmek: giden değer; dağ bisikleti, gelen değer; gezmek için yapılan bisiklet turları. Burada da sanırım kasmayın kendinizi rahat olun mesajı verilmek isteniyor. Müzik dinlerken: Giden değer; CD’ler, gelen değer; eski plaklar (ıssız adam orda da oynadı mı acaba?), giden değer; genç pop grupları, gelen değer; eskiler (Tina Turner’ın konser biletleri aylar öncesinden tükenmiş. Kadına ben çocukken süper babaanne diyorlardı benim çocuğum ergen oldu kadın hâlâ sahnede! Nasıl olduğunu anlayan varsa biri bana anlatsın). Yemekte: Giden değer; beyaz ekmek, gelen değer; siyah ekmek. Giden değer; Uzakdoğu mutfağı, gelen değer; yerel mutfaklar (anlamakta hiç zorlanmadım). Ressamlar: Giden değer; yaptıkları resimlerden daha çok sesleri çıkanlar, gelen değer; ModernKlasikler (Picasso, Warhol). Günlük konuşma: Giden değer; paradan konuşmak (kalmadı çünkü), gelen değer; iflastan konuşmak. Arabalar: giden değer; beyaz arabalar, gelen değer; kahve renginin her tonu. Giden değer; benzin yiyen panzerler, gelen değer; enerji tasarruflu küçük arabalar. Sizlerin de anladığı gibi sadece parayı değil, değerleri ve duyguları da arsızca tükettiğimiz için, her şeyin özüne bir dönüş yaşıyoruz ve yaşayacağız. Uçlarda yaşayanlar, her türlü hareketi uçlarda yaşayanlar, nihayet örnek alınmayacak, görgüsüz oldukları anlaşılacak. Ve bizler her şeyin doğal olanını, özümüze uygun olanını hatırlayıp hayatımıza geçirmeye başlayacağız. İyi pazarlar. G Aylin@kotil.web.tr SAĞLIK Doğal demir takviyesi... İ yi dinlenseniz de kendinizi gün boyu yorgun mu hissediyorsunuz? Dikkatinizi toplamakta zorlanıyor musunuz? Hafıza problemleri mi yaşıyorsunuz? Neden, demir eksikliği olabilir. Doğal sıvı demir takviyesi Floradix size yardımcı olabilir. ABD’de “En İyi Besin Takviyesi” ve Kanada’da da besin takviyesi kategorisinde “Mükemmellik” ödüllerine sahip olan Floradix, özellikle hamileler, emziren anneler, yeni doğanlar ve çocuklar için demir eksikliği anemisini önlemede çok kullanılıyor. Doğal meyve ve sebzelerin bir araya getirilerek hazırlandığı Floradix sentetik katkı maddesi, koruyucu, maya veya tatlandırıcı içermiyor. İçerdiği tüm doğal organik sebze ve meyveler, bu alanda Avrupa Birliği “EcoAudıt Scheme” ödülünü alan SalusHaus’un, Şili’deki yüzde 100 doğal, organik tarım uygulanan arazilerinde yetiştiriliyor. Lezzetini içinde bulundurduğu ebegümeci, papatya, rezene, ıspanak, siyah üzüm, kuşüzümü, vişne, havuç ve kuşburnu gibi sebze ve meyvelerin tadından alıyor. Tamamen sebze ve meyvelerden oluştuğu için biyoyararlanımı arttırıyor ve sindirim kolaylığı da sağlıyor. Ayrıca uzun süreli kullanımda vücut için risk taşımaması nedeniyle büyümegelişme çağında, hamilelikte ve emziren annelerde güvenle kullanılabilen doğal demir ve vitamin takviyesi özelliğini taşıyan Floradix artık Türkiye’de de bulunabiliyor. Allergo İlaç tarafından bu yıl ilk kez Türkiye’ye sunulan Floradix, multivitamin (c, b komplex) ve demire ek olarak içerdiği tamamıyla doğal ve organik meyve, sebze ve bitki özleri ile iştah açıcı ve kan yapıcı özellik taşıyor. Floradix vücudun genel direncini, enerjisini, dayanıklılığını ve zihinsel işlevlerini de destekliyor. Ayrıca konsantre siyah üzüm (vıtıs vınıfera) özütü başta olmak üzere, içindeki tüm doğal maddeler, antioksidanlardan zengin ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirici niteliğe sahip. G Floradix ile ilgili ayrıntılı bilgiye, www.floradix.info ve www.floradixtr.com sitelerinden ulaşılabiliyor. Gözünün önünde sık sık kavga edin ki, aile bir gün parçalanırsa, çocuğunuz fazla üzülmesin. Ona istediği kadar harçlık verin ki, kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin. Yiyecek, giyecek ve lüksle ilgili tüm isteklerini eksiksiz karşılayın ki, amacına ulaşmak için çalışmak gerektiğini düşünmesin! Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı her zaman ondan yana olun ki, onlara hep kötülük yapacakları önyargısıyla yaklaşsın! Tüm bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün önemli bir suç işlerse, ondan özür dileyin... Asıl ironi, ana babaların, öğretmenlerin uyarıldığı şu tümcede: Çocuğunuzu felaket dolu bir yaşama hazırladığınızdan dolayı kendinize teşekkür etmeyi sakın unutmayın!.. Aynı zamanda, her gün yeni marifetlerini duyduğumuz çocuk gemicileri, yumurtacıları, mısırcıları, altıncıları, deha sahibi küçük tacirleri çağrıştıran bu öneriler, bildirinin önemini daha da arttırıyor... İroninin olduğu yerde sağlam düşünce de vardır. Polis müdürlüğü, bu bildiri ile çocukların emek vermeden kazanma, kötülüğe yönelme, düşüncesini geliştirmeme, düzensizlik, bencillik, alnının teriyle kazanmama, devlet erkine saygısızlık vb. özelliklerini öne çıkarırken, bir yandan da hangi can alıcı virüslerin Amerikan gençlerinin kanını zehirlediğini açıklamış oluyor. Bunlar; canilerin, hırsızların, haksız kazanç elde edenlerin, uyuşturucu bağımlılarının, acıma duygusu nedir bilmeyenlerin gittikçe yaygınlaştığı ABD’de, artık bıçağın kemiğe dayandığının belirtisidir. İnanıyorum ki, çok değil, yüzyılın sonu alınmadan, yeni bir bilim dalı oluşturularak, kazı yapılırcasına, geçmişte yaşamış insanların davranışları, ahlakları, erdemleri aranıp gün yüzüne çıkarılacaktır. G binyazar@gmail.com İlahi komedya... Zülal Kalkandelen eçen hafta sonu !f İstanbul AFM Bağımsız Filmler Festivali’nde “Religulous” adlı belgeseli izledim. Festivalde “İlahi Komedya” ismiyle gösterilen film, bugüne kadar gördüğüm dine karşı en sert eleştirileri içeren yapımdı. Organize dinleri ve inancı sorgulayan belgeselin yönetmeni Larry Charles, senaryo yazarı ise Bill Maher. Larry Charles, ülkemizde de televizyonlarda gösterilen Curb Your Enthusiasm, Seinfeld, Mad About You gibi başarılı dizilerin ve Borat filminin yaratıcısı. Politik komedyen olarak tanınan Bill Maher ise, Amerika’da muhafazakârların tepkisini çok çeken bir televizyon programcısı ve yazar. Maher’e sempati duymamama karşın, filmle ilgilenmeme neden olan faktör Larry Charles’tı. Televizyon tarihinin gelmiş geçmiş en iyi dizisi Seinfeld’in yaratıcı ekibinde görev almış olması, yeterince ikna edici... Basında çıkan yazılardan, filmin komik olduğunu biliyordum; ama bu kadarını beklemiyordum. 101 dakikalık belgesel boyunca sürekli güldü Emek Sineması’nı dolduran seyirciler... Laik Türkiye’ye ılımlı İslam’ın dayatıldığı bir dönemde, yaşları 2535 arasında değişen bir seyirci kitlesinin, dini böylesine eleştiren bir filme kahkahalarla gülmesi ilginçti... Peki, izleyicilerin bu kadar komik bulduğu neydi? Bill Maher, almış yanına kameramanını, Kudüs, G Londra, Vatikan, Hollanda, Salt Lake City gibi birçok yere gidip, halkla ve din adamlarıyla konuşmuş. Sorucevap şeklinde gelişen diyaloglar öyle inanılmaz ki, gülmekten alamıyorsunuz kendinizi... Örneğin, bir Amerikan kasabasında, kamyon şoförlerinin üye olduğu bir kilisede ayine katılanlara soruyor Maher: “Hıristiyanlık’ta olmayıp da din adına savunulan şeyler sizi rahatsız etmiyor mu?” Yanıt geliyor: “Hayır.” Maher’in konuştuklarından birisi de, Müslümanlık’tan Hıristiyanlık dinine geçen rahip Jeremiah Cummings... Bizdeki kimi tarikat liderleri gibi, dini inançları sömürüp, müritlerden topladığı bağışlarla lüks içinde yaşıyor Cummings... Pahalı kıyafetler ve kertenkele derisi ayakkabılar giymesinin nedeni sorulduğunda, kendisine inananların onun iyi yaşamasını istediğini anlatıyor... İsa’nın mütevazı bir insan olduğu hatırlatılınca da, aynen şöyle diyor rahip: “Ama İsa da iyi giyinirdi, keten giyerdi.” Röportaj yapılanlar arasında kimler yok ki? Eskiden gay olan ama sonradan heteroseksüelliği seçip eşcinselliğe savaş açan rahip... Musa Peygamber’in bir balığın içinde üç gün yaşadığına inananlar... Cuma günleri dinen elektrik kullanmak, düğmeye basmak vb. yasaklar olduğu için kendilerine uygun aletler tasarlayarak Tanrı’yı aldatan ortodoks Museviler... İslam’da kadınla erkeğin eşit olduğunu iddia eden din adamları... Eyer takılan dinozorlarla insanların aynı dönemde yaşadığını gösteren Yaratılış Müzesi’nin müdürü... İsa olduğunu söyleyen sahte peygamber... Scientology tarikatının çılgın müritleri... Bütün bunların arasında en komik diyaloglardan birini de anmadan geçemeyeceğim. Bir Arkansas senatörüne, “Siz, Amerika’yı yöneten insanlardan birisiniz. İncil’deki konuşan yılan hikâyesine nasıl inanırsınız?” diye soruyor Maher. Senatörün yanıtı müthiş: “Senatoya girmek için zekâ testi istemiyorlar.” Filmle ilgili anlatılacak çok şey var ama bu kadarı yeter herhalde... “İlahi Komedya”nın verdiği mesajları yazarak bitirelim yazıyı: Politikacıların dini sömürmesine karşı çıkın. Din adına dünyanın kan gölüne döndürülmesine izin vermeyin. İnanmama özgürlüğüne de saygı duyun. Bağnazlığa karşı şüpheci olun, sorgulayın ve aklınıza güvenin. G Not: Film, !f Ankara etkinlikleri kapsamında, 27 Şubat’ta AFM CEPA Sineması’nda da gösterilecek. www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com “Religulous” belgeselinden... C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear