23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

1 KASIM 2009 / SAYI 1232 3 PAZARIN PENCERESİNDEN Engel mi, o da ne? DENİZ ÜLKÜTEKİN “Onun basketbol sahasında ne yaptığı hiç önemli değil. Kevin’la zaten gurur duyuyorum” diyor annesi. ABD’deki Fork Union Askeri Academi’nin basketbol takımında forma giyen 1990 doğumlu 2.1 metrelik Kevin Laue fiziğiyle tam bir basketbolcuyu andırıyor. Ancak biraz daha yakından bakınca genç sporcunun tek kolu olmadığını fark edebilirsiniz. Yanlış anlamayın Laue kendisiyle benzer kusurlara sahip insanlar için organize edilmiş bir ligde mücadele etmiyor. Amador Valley Lisesi ve Fork Union’daki başarısı sonrası bu sezon NCAA 1. Lig takımlarından Manhattan Üniversitesi’nden basketbol bursu kazandı. Normal bir basketbolcu adayı için bile çok önemli olan bu başarıyı kazanmak Kevin için elbette büyük anlamlar ifade ediyor. İşin sırrı nerede peki? Azim, kararlılık ve yılmamak diyebiliriz tabii ama işin biraz derinine inelim. Laue, henüz liseye başladığında antrenörleri kendisine sık sık eğer bir kolu olsa NCAA’da bir takıma gidebileceğini söylermiş. Tek kollu bir basketbolcu için tatmin edici bir iltifat olabilir ama bu aynı zamanda Laue’nin basketbol kariyerinin henüz başlamadan biteceği anlamına geliyordu. Oysa o dezavantajını bir sınav olarak gördü ve sınavı başarıyla geçti. Amador Valley Lisesi’ndeki koçu bakın Laue hakkında ne diyor: “Kevin’ın antrenörü olduğum için o kadar şanslıyım ki, oyununun gelişimini izlemek büyük bir mutluluk. Galiba insanların sizden şüphe etmesinden daha iyi bir şey yok. Çünkü tahminlerini boşa çıkarma imkânı yakalıyorsunuz.” Basket sahasında yaptıkları inanılmaz. Yaşıtlarına göre oldukça uzun boyuyla fazlasıyla blok yapabiliyor. İşin savunma yönünde müthiş bir atlet. Oyunda en çok sıkıntı çektiği durumsa hücumlar. Kan dolaşımı yetersizliği sebebiyle sol kolu doğuştan dirseğinde sona eren Laue tek eliyle topu kavrayacak kadar büyüyene Engelli sporcular için dünya üzerinde yapılan çalışmalar giderek artıyor. Galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı da kıtalar arası şampiyonluğa ulaşarak dikkatleri çekiyor. Fakat bu yazıda bahsedeceğimiz üç sporcunun durumu biraz farklı. Çünkü Laue, Pistorius ve Schlienz engellerine karşın engelsizlerin arasında var olmayı başaran isimler. Saidi Nursi mi? SELÇUK EREZ B Kevin Laue özellikle savunmada başarılı. dek büyük sıkıntılar yaşamış. Şimdiyse kol bitiminde kullandığı topak sayesinde topu kontrol edip şut bile bulabiliyor. Laue’nin gelişiminde önemli katkısı olan isimlerden biri de Fork Union’daki koçu Fletcher Arritt’ti. “Başlarda bu işin içinde yer almak istemiyordum. İki kolu olan çocuklar zaten yeterince problem çıkarıyordu” diyerek söze başlıyor Arnitt ve devam ediyor, “Ama NCAA takımlarından burs alamayan bir oyuncu için fazlasıyla iyiydi. Sonrasında birkaç OSCAR PISTORIUS Bacakları olmayan en hızlı insan O scar Pistorius’un hikâyesi Laue’ninkine göre daha bilindik. Henüz 11 aylıkken iki bacağını da dizinden itibaren kaybeden Güney Afrikalı atlet gösterdiği azimle dünya çapında önemli şöhret kazandı. O kadar başarılıydı ki dereceleri herhangi bir engeli bulunmayan atletlerle yarışmasına izin verecek düzeydeydi. Kendisine “bacakları olmayan en hızlı insan” ve protezlerinden esinlenerek “blade runner” (bıçak koşucusu) lakapları layık görüldü. Ancak başarı beraberinde kuşkuları da getirdi. Birçok atlet Pistorius’un protezlerinin kendisine önemli avantajlar sağladığını düşünüyordu. 26 Mart 2008’de Uluslararası Atletizm Federasyonu, Pistorius’un engelsiz atletlerle birlikte yarışmasını yasakladı. Bu aynı zamanda aynı yıl yapılacak olimpiyatlarda koşmayı hayal eden Pistorius için yolun sonu demekti. Güney Afrikalı atletin buna tepkisi oldukça manidardı. “Eğer gerçekten avantaj elde ettiğime yönelik kanıtları varsa atletizmi bırakırım. Çünkü bu şekilde yarışmayı kesinlikle istemem.” Ancak Uluslararası Spor Mahkemesi bağımsız kaynaklardan yapılan protezlerin avantaj sağladığı yönünde açıklamalara karşın kararı bozdu. çalışma yaptık ve takımdaki herkes onun kalmasını istedi. Onun için ayakkabısını bağlamak ve ters smaç yapmak arasında bir fark yoktu.” Ancak tüm yaptıkları başlangıçta üniversitelerin önyargılarını kırmak için yeterli olmamış. Kaderini değiştirense dedesi daha önce Fork Union’da yöneticilik yapan Kelli Whitescarver’mış. Bir kaza sonrası tek kolunu yitiren Whitescarver, hastanede geçirdiği günlerde hayatının geri kalanında nasıl normal bir yaşam sürdüreceği hakkında endişelenirken yakınlarda tek kolla harikalar yaratan Laue’nin internette dolaşan videolarına rastlamış. Laue, Whitescarver’la karşılaştıklarında zorluklarla nasıl başa çıktığını anlatmış. “Okuldayken çocuklar kolumun neden böyle olduğunu sorunca onlara okyanusta bir köpek balığı tarafından parçalandığını söylerdim. Annem yemekten önce ellerimi yıkamamı söylerse ona bunun mümkün olmadığını hatırlatırdım.” Whitescarver kendisine ilham kaynağı olan bu genci dedesinin eskiden yöneticilik yaptığı Fork Union’a götürmekte gecikmemiş. Yine de hayat o kadar toz pembe değil. İkinci bir kolu olsa NBA’da kendine yer bulabilecek bir yetenekken, sırf bu yüzden basketbol kariyerini erken bitirmek zorunda kalabilir. Fakat dediğimiz gibi yokluklar onun için bir mazeret değil. Kim bilir gelişimini sürdürürse hiç beklemediğimiz yerlerde bile olabilir. Bakın yeni takımı Manhattan’ın koçu Gary Rohrssen, Laue hakkında ne diyor: “Her açıdan Kevin bu şansı hak ediyor.” G ROBERT SCHLIENZ Tek kolla zirveye E ngellere karşın engelsiz sporcular arasında yer alan örnekler günümüzde ortaya çıkan bir şeymiş gibi görülebilir. Oysa 1950’lerde futbol sahalarında tek kollu bir futbolcu fırtınalar estiriyordu. Belki yaptığı spora yönelik dezavantajları Laue ya da Pistorius kadar fazla değildi ama Robert Schlienz’inki kendine has bir geri dönüş hikâyesiydi. O doğuştan ya da küçükken kazayla kolunu kaybetmiş bir sporcu değildi. 1948’de kariyerinin zirvesindeyken geçirdiği trafik kazası sonucu sol kolunu yitirmişti. Kendisi dahil herkes kariyerinin bittiğini düşünüyordu ama Stuttgart’taki antrenörü Georg Wurzer futbola dönmesi için onu ikna etti. İkili aylarca Schlienz’in yeni hareketler geliştirmesi için çalışma yaptı. Kazadan dört ay bile geçmemişti ama Robert Schlienz, Stuttgart takımının kaptanı olarak Bayern Münich’e karşı kazanılan maçta sahada yer almayı başardı. 12 yıl daha üst düzey futbol oynamaya devam etti. Ülkede birçok gence ilham kaynağı oldu. 1995’te ölümünden birkaç gün sonra ismi Stuttgart Amatör Takımı’nın stadına verildi. G aşbakan ne demişti? Partisinin kongresinde, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş, Yunus Emre, Mevlana, Sabahat Akkiraz, Tatyos Efendi, Cem Karaca, Ahmet Kaya, Mehmet Akif ve Nâzım Hikmet’ten sonra Saidi Nursi’yi de anmış, Türkiye’nin onlarsız “eksik” kalacağını söylemişti. Bu anış bana rahmetli Coşkun Kırca’yı anımsattı: Kırca, Ottawa’da büyükelçiyken uğradığı terörist saldırısından sonra memlekete dönmüştü. Milliyet’e yazılar yazıyordu. 5.11.1990’da bu gazetede çıkan bir makalesinde şöyle demişti: “Saidi Nursi için Ankara’da mevlüt okunmuş... Konumuz, Sayın Süleyman Demirel’in bu mevlüt törenini düzenleyenlere gönderdiği bir telgraf... Bu telgrafta kendi kendisine Bediüzzaman (yani Zamanın Harikası) lakabını takmış olan Saidi Nursi’yi büyük bir Kuran yorumcusu ve din bilgini olarak nitelendirdiği anlaşılıyor... Saidi Nursi gerçekten bu seviyede bir düşünür müdür?” Kırca, Nursi’nin eserlerinde şeriat devleti taraflısı olduğunu, millet kavramına karşı çıkıp ümmet kavramından yana olduğunu anımsatmış, bunlar ve saydığı başka nedenlerle onu büyük bir Kuran yorumcusu ve kayda değer bir ilahiyatçı olarak nitelendirmenin hata oduğunu söylemiş, “Sayın Demirel bu talihsiz telgrafı niçin çekmiştir?” diye sormuştu. Kırca, bana, Demirel’in telefon edip kendisini bu makale nedeniyle eleştirdiğini anlatmıştı. Aradan bir yıl geçtikten sonra Süleyman Bey ile Kırca’nın araları düzelmiş, 1991 seçimlerinde Coşkun Kırca, DYP’den aday gösterilmiş ve seçilmişti. Öykünün geri kalan bölümünü Erdal İnönü’den dinlemiştim: DYP ile SHP koalisyon yapmaya karar verince, iki lider, Bakanlar kurulu’nu oluşturmak için bir araya geldiklerinde Erdal Bey, DYP liderinin, dışişleri bakanlığını istemediğini, bunun SHP tarafından doldurulmasının uygun olduğu konusunda ısrar ettiğini söylemişti. Oysa bir koalisyon kurulduğunda, İç, Dış, Savunma gibi önemsenen bakanlıklar, büyük ortağa bırakılırdı. Bu konudaki tartışma sonucu Dışişleri Bakanlığı, SHP’ye bırakılmış ve bu yere Hikmet Çetin atanmıştı. Erdal Bey, Sayın Demirel’in bu tutumunun, partisindeki belli bir kimsenin dışişleri bakanı olarak atanmasını istemediğinden kaynaklandığını düşünüyordu. Bu kimse, Coşkun Kırca idi! Kırca’nın Saidi Nursi ile ilgili eleştirisi anımsanmış ve özgeçmişi bu mevkide çok başarılı olabileceğini düşündürdüğü halde o, dışişleri bakanı yapılmamıştı. Bu bilgiden çıkarabileceğimiz önemli sonuçlar var: Bir parti kongresinde bu eklektik listeyi oluşturan tek seçiciyi, “Asıl amacın Saidi Nursi’yi anmaktı... Diğerlerini dolgu maddesi olarak kullandın değil mi?” diyerek eleştirebilirsiniz ama dikkat edin, sağdaki partilerin başındakilerin Saidi Nursi’den söz açmaya başlamaları, akıllarından “seçim” geçiyor demektir. Bu durumda, AKP’den aday gösterilmeyi, hele hele bakan olabilmeyi umuyorsanız eleştilerinizde fazla ileri gitmemenizi salık veririz. G erezs@superonline.com Gerekçe, karar verilirken Pistorius’un yaşadığı koşuya başlama, hava koşulları gibi dezavantajların göz önüne alınmaması ve kararın tüm faktörler değerlendirilmeden verilmesiydi. İşte size engelsizlerin dünyasında var olmaya çalışan iki engelli sporcunun yaşamlarından örnekler. Karşılaştıkları engeller fiziksel yetersizlikleriyle sınırlı değil, insanlar ve kurumlar tarafından da başarıları göz ardı edilebiliyor. G Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri / Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear