23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 DERGİDEN itler’i yarım bıraktığı katliam yüzünden suçluyorlar, dahası ona hak veriyor, şimdi onu daha iyi anladıklarını söylüyorlar. Faşist değiller, daha doğrusu kendilerini böyle tanımlamıyorlar, ama anlaşılan birkaç yıl önce satışlarının artmasıyla dikkat çeken “Kavgam”ı okumuşlar. Şimdi okuduklarından kalanları Gazze’den akan görüntülerin üzerine yapıştırıyor ve İsrail’e duydukları öfkeyi Yahudilere yöneltiyorlar. Onlar, Milli Eğitim Bakanı’nın emriyle okullarında Filistinliler için bir dakika saygı duruşuna zorlanan çocukların ağabeyleri ve ablaları… Öfkelerinin bile isteye hedeften çıktığını, çıkarıldığını görmedikçe, İsrail ile sıradan bir İsrailliyi, Semitizm ile herhangi bir Yahudiyi birbirinden ayırmadıkça, öldürmeyi Tanrı’nın emri sayıp fırsatını bulduklarında ellerini kana bulamaya hazırlar… Evet, Gazze’de yüzlerce kişinin katledilmesine, İsrail’in Hitler’i aratmayan şiddetine sessiz kalmak bir insanlık suçu. Ama Ortadoğu’ya kilitlenen küresel şiddeti, halkların birbiriyle kavgası olarak yorumlamak, sadece o şiddetin yaratıcılarının işine yarayabilir. Kendisine en kolayından bir yatak bulan öfke insanı işbirliğine taşıyabilir. Biz de bu düşünceden yola çıkarak Türkiye’deki Yahudilere savaşı ve kendilerine yöneltilen öfkeyi sormak istedik. Deniz Ülkütekin araştırdı, ama ne Şalom yöneticileri ne de Yahudi cemaatinden konuşmak isteyen çıkmadı. Çünkü söyledikleri yanlış anlaşılabilir, tehditler artabilir, hatta eyleme geçilebilirdi… Bu tedirginliği anlamak hiç de zor değil… Deniz yine de vazgeçmedi, tanıdıklar aracılığıyla iki Yahudiye ulaştı ve konuştu… Ulaşmaya çalıştığımız bir Yahudi daha oldu, Albert Saul. Konuşamadık, çünkü hastaydı. Konuşabilseydi Kavgam kitabıyla zihinlerinde Hitler’e yer açan, Hitlerleşmeye hazır azınlığa(!) yanıtı hayatını adadığı “Hayati Uzlaşma” kitabı olacaktı. Saul’ü bir araştırma olan bu kitabı yazmaya sürükleyen toplama kampı Front Stalog 122’de geçirdiği aylardı... 11 Aralık 1941’de okuduğu Paris’te bir lokantada Gestapo’ya yakalanmıştı Saul. O gün öğle saatlerinde Seine nehri kıyısında öldürülen yüksek rütbeli iki Alman subayının intikamını almaya soyunan Gestapo o akşam kentte Yahudi avına çıkmıştı. Saul de Fransız bir arkadaşıyla Madeleine Meydanı’nda bir lokantadaydı. Gestapo’ya kimliğini uzattığında, tarafsız bir ülkenin, Türkiye’nin vatandaşı olduğunu söyledi, ama dinletemedi. Altı kişiyle birlikte bir duvarın önüne dizildi. Son anda Almanya’dan gelen bir emirle namlular aşağı indirildi, Saul, toplama kampı Front Stalog 122’ye gönderildi. Büyükbabası kampta öldürüldü, kendisi 25 kilo verdi, yaklaşık bir yıl sonra TC uyruğu nedeniyle salıverildi ve İstanbul’a döndü. Saul’ün “Hayati Uzlaşma” kitabı nükleer savaştan nasıl kurtuluruz, sorusuna yanıt arıyordu. Bulduğu çözüm nükleer silahların tek elde toplanması, Birleşmiş Milletler bünyesinde bir ordunun kurulmasıydı… Mesele çözüme katılıp katılmamakta değil, Hitler’in kim olduğunda ve Yahudi düşmanlığının insanı faşizmin kucağına atacağında... Unutmamalı ki Hitler’in kavgası insan için değil, insana karşıydı… 18 OCAK 2009 / SAYI 1191 Çin, dünyanın birinci ekonomik gücü olmaya hızla koşadursun, ülkedeki H ekonomik ve siyasal yapı Çin’in entelektüel ortamında ciddi tartışmalara neden oluyor. Geleneksel Maocular, Yeni Sol, milliyetçiler ve liberaller bu tartışmanın temel bileşenleri. Reformlara “kaybedenler” açısından bakan Yeni Sol, son yıllardaki tartışmalarda dikkat çeken bir akım. “Çin işi Yeni Sol”u modern Çin tarihi üzerine çalışan ve geçen yılı bu ülkede geçiren Çağdaş Üngör aktarıyor. Mahmut Hamsici Çin’de Yeni Sol’un çıkışı iktidarla pek ters düşmüyor, ama daha muhalifler için söz hakkı yok! Ne olacak bu “Çin solu”nun hali! K onumuz ülke içi entelektüel ortamdaki tartışmalar… Ancak olay mahalli Türkiye değil Çin! Türkiye ve dünyanın dört yanında olduğu gibi Çin’de de yeni ekonomik, siyasi reformlar karşısında entelektüel ortamda sıkı tartışmalar yaşanıyor. Geleneksel Maocular, yeni sol, milliyetçiler ve liberaller bu tartışmanın temel bileşenleri. Batı tipi reformların sosyal dokuda yarattığı olumsuz etkilere dikkat çeken ve dışarıdan yeni sol olarak adlandırılan akım bugün ülkedeki en özgün siyasal yapılardan. Çin’in pek vâkıf olmadığımız entelektüel ortamındaki tartışmaları ve Çin işi yeni solu modern Çin tarihi üzerine çalışan, geçen yılı Pekin’de geçiren, New York Eyalet Üniversitesi doktora öğrencisi Çağdaş Üngör’den dinliyoruz… Çin’de aydın çevresini biraz tanımlayabilir misiniz? Bu çevre daha çok kimlerden oluşuyor, resmi yönetim ile ilişkisi ne durumda? Dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi yazarlar, akademisyenler, entelektüel faaliyette bulunan diğer kişi ve gruplardan oluşuyor. Mao döneminde “aydın” (zhishi fenzi) negatif çağrışımları olan bir kelimeydi. O dönemin aydınları, devrimden önceki dönemde ve büyük oranda da Batı’da veya Çin’deki Batılı okullarda yetişmiş bir kesimdi ki bu da onların dönem dönem siyasi açıdan tehdit olarak görülmelerine neden oldu. Mao sonrası dönemde ise, reformlar ve onu takip eden hızlı Batılılaşma sürecinde, hem Çin’deki aydın kesimi içinde ciddi bir farklılaşmanın başladığını hem de parti karşıtı görüşlerin daha fazla duyulduğunu gördük. 1989’da Tiananmen Meydanı olayları ve sonrasındaki izolasyon sürecinden sonra bu aydınlar gücünü giderek yitirdi; pek çoğu yurtdışına kaçtı, Çin’de kalanların ise önemli bir kısmı ise reformların maddi nimetlerinden faydalanma yoluna gitti. Onun dışında, Çin’de son yirmi yılda entelektüel Çin’de solu araştıran Çağdaş Üngör. Yeni Sol’un lideri Wang Hui... Berat Günçıkan (bguncikan@yahoo.com) Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul * Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr Yeni Sol’un dergisi “Dushu” yani okumak... sanatsal faaliyetlerde, sivil toplum etkinliklerinde ciddi bir çeşitlenme olduğunu söylemek mümkün. Pekin, Şangay gibi şehirlerde, akademisyenler öğrencileriyle sakıncalı konularda bile büyük bir serbestlik içinde tartışabiliyorlar. Ancak aynı tartışmaları yayınlamanız çok kabil değil. Makale, kitap, film, hatta internet blogları halen kontrol ediliyor ve gerektiği takdirde kısıtlanabiliyor. Çin’deki aydın çevrelerinde dışarıdan yeni sol olarak adlandırılan akım nasıl, ne zaman, hangi saiklerle ortaya çıktı? Çin’deki Yeni Sol akımı 1990’ların ortasından itibaren, “Dushu” (Okumak) adlı derginin etrafında gelişti. 1996’da derginin editörü edebiyat profesörü Wang Hui aynı zamanda Yeni Sol akımının en ünlü temsilcisi. Ancak “yeni sol” tabiri, Hui’nin ve arkadaşlarının bulduğu değil, dışarıdan onlara yakıştırılan bir isim. Hui, bu yakıştırmanın kötü niyetli olduğunu çünkü “sol” tabirinin Çin’de kültür devrimi dönemiyle özdeşleştirildiğini ve negatif çağrışımları olduğunu söylüyor. “Yeni” kısmı ise, Hui ve ekibini, reformlara tamamen karşı olan geleneksel Maoculardan (eski sol) ayırmak için kullanılıyor. Çin Yeni Sol’u, 1990’larda, reformların kök saldığı ve gündelik hayatta etkisini giderek daha fazla hissettirdiği bir noktada ortaya çıktı. Yeni Sol’un Çin’de iş güvencesinin azaldığı, işsizliğin arttığı, yolsuzluğun daha fazla gündeme geldiği, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderek daha belirginleştiği bir dönemde, reformlara “kaybedenler” açısından baktığı söylenebilir. Ancak Yeni Sol’un, popüler bir siyasi akımdan çok entelektüel bir renk olduğunu da unutmamak gerek. Keza, çoğu yurtdışında eğitim görmüş ya da uzun süre kalmış Yeni Sol aydınlar da aynı reformların bir ürünü. Yeni Sol’un Maocu döneme ve Kültür Devrimi’ne yaklaşımı nasıl? Yeni Sol’un Mao dönemine pozitif bir yaklaşımı olduğu söylenebilir. Özellikle iktisadi demokrasi işçilerin üretimde söz sahibi olmaları, kolektif karar alma mekanizmaları gibi konularda sık sık Mao döneminden örnekler kullanıyorlar. Kültür devrimine ise, aşırıya kaçan uygulamalar hariç, bir doğrudan demokrasi örneği olarak olumlu baktıkları söylenebilir. Ancak bu dönemle birebir bir özdeşleşme söz konusu değil... Yeni Sol’un reformlara yönelik temel eleştirileri neler? Fikir tartışmalarını temelde hangi kesimlere karşı yürütüyorlar? Yeni Sol’un eleştirisinin temelinde Batı tipi kapitalist modernleşmenin Çin toplumuna uygun olmadığı yatıyor. Bu anlamda milliyetçilere de seslenen bir tarafı olduğu açık. Zaten Çin’de Tiananmen sonrası dönemdeki düşünsel farklılaşma içindeki en güçlü popüler akım milliyetçilik. Yeni Sol, Çin’deki reformların negatif sonuçlarını vurguladığı ve Mao dönemine eşitlik, iş güvencesi, sağlık politikaları gibi konularda gönderme yapması açısından farklılaşıyor. Ancak onları reformları bütünüyle “karşı devrim” atılımı olarak gören geleneksel Maocularla da karıştırmamak lazım. En büyük kavgaları ise, Çin için topyekun Batı tipi modernleşme, tam kapitalistleşme, parlamenter demokrasi öneren liberallerle. Yeni Sol, Batı tipi modernitenin evrensel olmadığını, Batı medeniyetinin sömürgecilik ve emperyalizm olmadan düşünülemeyeceğini söylüyor. Bu tutumları milliyetçi kesimlere sıcak gelse de, Yeni Sol’un argümanlarını Batı karşıtlığına ya da yabancı düşmanlığına indirgemek zor. Yeni Sol, temel olarak entelektüel çevrelere, öğrencilere hitap ediyor. YABANCI DÜŞMANLIĞI... Milliyetçi akımların Çin’deki gücü ve görünürlüğü nedir? Dushu’da sergilenen rafine Batı medeniyeti eleştirilerinin popülerleştiği ölçüde yabancı düşmanlığına, milliyetçiliğe doğru evrilmesi tehlikesi var. Özellikle 1990’lardan bu yana Amerikan ve Japon karşıtlığıyla beslenen milliyetçi gruplar giderek güçlendi. Bu ana akıma kıyasla Yeni Sol’un getirdiği eleştirilerin çok daha küçük bir gruba seslendiğini düşünüyorum. Yeni Sol’un Batı medeniyetine getirdiği eleştirinin de, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, mevcut çarpıklıkları meşrulaştırmak için kullanılma tehlikesi var. Çin’de de Türkiye’de de, milliyetçiler, Batı medeniyetine getirilen eleştirileri, “biz bize benzeriz”, “onlar kendilerine baksın”, “onlar daha kötüsünü yapmış” vb. meşrulaştırma mekanizmaları için kullanıyor. Bu Yeni Sol çevre uluslararası ilişkilerde nasıl bir tutum izliyor? Genel olarak Amerikan karşıtı olduğu söylenebilir. Örneğin ABD’nin 11 Eylül’den sonraki politikasına gayet eleştirel bakıyorlar. Komünist Parti’nin ve “resmi aydın” çevrelerinin Yeni Sol’a yönelik yaklaşımı nedir? Yeni Sol düşünürlerinin yazdığı Dushu dergisi, genel olarak baktığımızda rejimden herhangi bir kısıtlama görmedi. Bu, rejimin onları tehdit olarak görmediğinin önemli bir göstergesi çünkü “eski sol” ve “liberal” aydınların yazdığı diğer birçok dergi kapatıldı ya da dağıtımı kısıtlandı. Zaten Yeni Sol eğilimli yazarların da tartışmaları daha ziyade liberal entelektüellerle oluyor. Aslında Çin için Batılı olmayan bir modernleşme yolu önerdikleri, Batı tipi parlamenter demokrasiyi eleştirdikleri için Yeni Sol söyleminin bir düzeyde partinin işine geldiği bile söylenebilir. G C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear