Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 HAZİRAN 2008 / SAYI 1159 5 İnönü Stadı’nın kapalısını 25 yıldır mekân edinen Çarşı’nın kurucuları, grubu feshetti. Beşiktaş tutkusuyla yaşayan, hayattaki yanlışlara da duyarsız kalmayan oluşumdan geriye asi ruhunu belgeleyen filmi kaldı. Ailelerin acı çektiği dönemde filmin derdine düşmek hoş olmazdı. Optik’in cenazesinde bile “belki yanlıştı ama” çekim yapmadık. Sonra basından aldık görüntüleri. Çarşı’nın başka bir yüzünü anlatmak ve Optik’e de yer vermek istiyorduk. Optik, çekim yapacağımız günün bir gün öncesinde vefat etti. “Beşiktaş’ı Çarşı mı yönetiyor” diye bir soru ortaya atıldı. Oysa dünyanın en büyük kulüplerinden Barcelona’yı taraftarlar yönetiyor. Başkanlar oylama sonucu belirleniyor ve üyelik için hiçbir kısıtlama yok. Tabii ki. Bir kulübü taraftar, bir ülkeyi de halk yönetir. Ancak bizde işler böyle yürümüyor. Sizce Çarşı’nın kendini feshetme kararı doğru mu? Tam da bahsettikleri gerekçeler yüzünden daha sıkı örgütlenip devam etmeliydiler. Gideceklerse, sorunları çözüp gitmeliydiler. Ancak önümüzdeki sezon beşinci ya da onuncu haftada tribünlerin onları çağırdığını ve geri döndüklerini görmek istiyorum. Filmin sonu olsa böyle bitsin isterdim. G kendine de karşıymış meğer... B yapmaktı. Çekimi bir sezonda bitirmeyi düşünüyorduk, bir buçuk sezona çıktı. Ekim 2006’da, el kameralarıyla çekimlere başladık. Tribünün önde gelen isimleriyle yola çıkmak istemiştik, ama film duyuldukça, tribünden de yardımlar gelmeye başladı. Kimi çektiği azıları için haber değeri bile taşımayan bir konu Çarşı’nın fotoğrafları, videoları kimi anılarını yolladı. kendini feshetmesi. Niye bir taraftar grubu kendini Karardan, filmin galasından birkaç saat önce haberiniz fesheder ki? Sonuçta bir araya gelme amaçları, tuttukları olmuş. takımı desteklemek değil midir? Ancak Çarşı’nın hikâyesi, Aslında konuşuluyordu, ama kesin bir şey yoktu. İnsanlar, Olayı biraz da hayatta iki kere ikisi hiç dört etmeyenlerin hikâyesi. Pankart Film’in organize ettiğini ya da Çarşı’nın reklam olsun diye Verdiği sosyal mesajlarla futbol tutkunlarının hayata duyarsız yaptığını düşünüyor. Böyle bir şey olmadığını gösteren bir oluşumdu Çarşı. şeytanın aklına gelmez. Çarşı’ya projeyi Kendine yanlış gelen her şeye bazen kabul ettirene kadar canımız çıktı. Semt “kendine de” karşıydı. Kurucuları artık ve tribün dışında zaten çok fazla Çarşı yok diyordu, ama hafta içinde tanınmak istemiyorlar. Bazı çekimleri basın toplantısı yapan bir grup taraftar, tribünün ileri gelenlerinden birinin kurucular kenara çekilse de Çarşı’nın evinde yaptık. Bodrum katta, nemli, devam edeceğini açıkladılar. Çarşı’nın küçücük iki odalı bir ev. Tribünden rant “kemik” tayfasına da ulaşmaya çalıştık. elde eden bir insan o evde oturmaz. Bir Ancak bugüne kadar kimsenin kendi kadını da, bir takımı da karşılıksız dertlerine yer vermediğini, bu yüzden sevdiğiniz zaman, “kesin bir numara konuşmayacaklarını söylediler ve H. Türkan, H. Alak, B. Kılıç, A. Akal. vardır” deniliyor. Çıkarını düşünmeyen eklediler, “Herkes zehrini akıtsın”. insanlar, tehdit gibi görülüyor. Yapılacak Pankart Film’den Hakan Akal bir zehri ilk şey de karalamak. İnsanlar, karaborsa biletlerin nasıl satıldığını akıtmıyor, onun yaptığı Çarşı’nın filmini çekmek! Bir buçuk yılını öğrenmek istiyorsa gidip statlara baksınlar, sponsorların bedelsiz Çarşı’yla birlikte geçiren Akal’la 15 Haziran’da piyasaya çıkacak biletleri satılıyor ama oralara dil uzatmak zordur. filmini “Asi Ruh”u konuştuk, ancak konu doğal olarak dönüp Çekimleriniz sırasında tribünle alakalı bir cinayet işlendi ve dolaşıp Çarşı’nın feshedilmesine geldi. emniyetin Çarşı üzerindeki baskısı arttı. Bu olay filme nasıl Film çekiminden önce Çarşı ile bağlantınız ne boyuttaydı? yansıdı? Tribünden tanışıklığımız vardı, ekibin bir kısmı sürekli maçlara Çekimleri durdurduk. Bir insan ölmüştü, birkaç kişi aranıyordu. gider. Bizim düşüncemiz eğlenceli, belgesel formatını zorlayan bir iş Deniz Ülkütekin Bu ruhu kim feshedecek? Ahmet Özdemiroğlu, 45 yaşında, mali müşavirlik yapıyor ve İnönü kapalısının otuz yıllık müdavimi. Bence Çarşı’nın kendini kapatması yanlış. 25. yılını kutlamasına karşın Çarşı’nın bu kadar aktif hale gelmesi, Süleyman Seba’nın başkanlığı bırakmasına denk gelir. Ondan önce diğer gruplardan çok farkı yoktu. O anlamlı pankartlar ve sosyal içerikli mesajlar grubun futbol taraftarından çok kitle hareketine dönüşmesine yol açtı. Belki de haklı bir dayanağı vardı. İnanın Çarşı’daki birliktelik, politik alanda başarılsa, çok iyi muhalefet ortaya çıkar. Çarşı’yı, bu sezonun son maçına kadar yönetimle ortak hareket ediyor diye biliyorduk. O maçta baştan sona kadar Demirören istifa diye bağırdılar. Grubun kendini feshetme gerekçelerinden biri bu olabilir. Polisin baskıları, insanları yıldırmış olabilir. Golden sonra meşale yaktığım için bana da altı ay spor müsabakalarından men cezası geldi. Dışardan bakıldığında teröriste benzemiyorum ama terörist gibi davrandılar. Grubun kurmayları biliyor ki Çarşı kapalıdaki beş bin kişiden ibaret değil. Burada bir ruh var. Otuz yıldır kapalıya giden biri olarak Çarşı’yla kol kola bağım yoktur, ama kendileriyle tanışırız. Rakı içmişliğimiz vardır. Hepsi de düzgün, pırlanta gibi insanlar. Takım Çarşı’yla birlikte takım da başarılı olsa böyle bir sıkıntı olmazdı. Beşiktaş, Liverpool gibi bir takımı yendiğinde bile basın “Çarşı’nın muhteşem şovu” başlıkları atıyordu. Biliyorsunuz Çarşı amblemindeki A anarşisti, muhalifi anlatır, ama daha çok sosyal demokratlar vardır içinde. Bence Yıldırım Demirören ve arkadaşları, Beşiktaş tarihindeki en başarısız yönetimdir. Beşiktaş’ın milyonlarca dolarını sokağa attılar. Çocuğunun boğazından kesip, bilet alan insanlar var. Kimseyi kandırmaya hakları yok. G Medyanın Çarşı’ya ihtiyacı var... Radikal gazetesi spor yazarı ve eski Beşiktaş yöneticisi İbrahim Altınsay, Çarşı bitse de yarattığı ruhun aynı şekilde devam edeceğini düşünüyor. Çarşı, Türk toplumunun iyi ve kötü anlamda bir yansıması mıydı? Elbette. Çarşı, Beşiktaşlıların özellikle seksenlerden sonra taraftarlıklarını yaşama ve takıma olan bağlılıklarını ifade etme biçimi. Beşiktaş taraftarı ortadan kalkmayacağına göre bu ifade etme biçimi başka adlarla sürer. Çarşı bir yandan hızla popülerleşip, futbolla ilgilenmeyen kesimler için bile bir bayrak haline gelirken öte yandan adı birtakım şiddet olaylarında da yer alıyordu. Bu tip bir popülerleşme feshedilme ile ne kadar bağlantılı? Çarşının ya da taraftarın medyaya ihtiyacı yok, medyanın taraftara ve Çarşı’ya ihtiyacı var. Popülerleşme elinizde olan bir şey değil. Beşiktaş tribünleri toplumu etkileyecek bir dinamizm taşıyor. Feshedilme olayını ise Çarşı’yı temsil eden kişilerin bu temsil görevini bırakmaları olarak yorumlamak gerek. Temsil görevi onları ve tribünü yıpratmış olmalı Çarşı’nın feshedilmesini, hükümetin, polisin ve bunun gibi otorite odaklarının son dönemde “aykırı” olarak mimledikleri topluluklara uyguladığı baskının bir uzantısı olarak görüyor musunuz? Sanki toplumda linç kültürü ve yargısız infaz kültürü gittikçe egemen olmuyormuş, sanki protokol tribününde oturan futbolun muktedirleri bu kafada değilmiş, sanki valilik başta olmak üzere güvenlik güçleri yurttaşların rahatına ve özgürlüğüne hizmet edecek bir anlayıştaymışlar da bütün sorun tribünlerdeki gençlerden kaynaklanıyormuş. Önce bunlarla ödeşelim de sonra sıra tribün olaylarına gelsin. Çarşı ruhu baskılarla sinmez ama her olayda günah keçisi yapılmak da katlanılacak bir durum olmasa gerek. G Sinepark Nakıp Ali N akıp Ali. Bu isim kimileri için bir şey ifade etmiyor olabilir, ancak o Gaziantepliler için sinema dendiğinde ilk akla gelen kişi. Türkiye’de, sinema salonlarının çok az sayıda olduğu, Gaziantep’te elektriğin bile olmadığı bir dönemde, 1924’te sinema salonu kuran Nakıp Ali’nin sineması, o öldükten sonra da hizmet verdi. Ta ki 1994’teki kentsel gelişim projeleri nedeniyle kapatılana kadar. Bugün, Nakıp Ali’nin adı bir sinemada yeniden hayat buldu. Fiba Holding’in yatırımı olarak, Gaziantep’te açılan Sinepark sinemalarının ilk halkasına, Sinepark Nakıp Ali adı verildi. İstanbul 27. Uluslararası Film Festivali’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “En İyi Türk Yönetmeni” ödülünü alan “Nokta” filminin galasının da yapıldığı açılış gecesine, filmin yönetmeni Derviş Zaim ve başrol oyuncusu Mehmet Ali Nuroğlu da katıldı. Gecede Gazianteplilere Ömer Lütfü Akat’ın “GelinDüğünDiyet” üçlemesinin ilk halkası olan “Düğün”, Fransız Yeni Dalgası’nın başyapıtlarından olan, JeanLuc Godard’ın filmi Serseri Âşıklar filmi ücretsiz gösterildi. Sinepark sinemalarında son teknolojiye göre donatılmış yedi sinema salonu yer alıyor. Toplam 1301 kişilik sinemada, çocuklara yönelik filmlerden sanat filmlerine, Amerikan sinemasından Ortadoğu sinemasına kadar pek çok film izlenebilecek. Nakıp Ali Sinepark Sinemaları, gelecek yıldan itibaren, Fiba Holding tarafından düzenlenecek Sinema Günleri’ne ev sahipliği yapacak. G C M Y B C MY B