Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
R PAZAR 4 31/1/08 17:26 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 Önyargılarla dolu, iki alışveriş merkezi cahili olarak İstanbul’da yeni açılan üç alışveriş merkezini ziyaret ettik. Alışverişin yanına eklenen yaşam merkezi ibaresiyle birlikte İstanbul’un yeni sosyal alanları, insanları son hızla kendilerine çekiyor. Artık sokağa ne gerek var? BURADAYIM, İYİYİM... Beyhan Yürekli (54/Emekli) Dışarı çıktığımda alışveriş merkezlerine gitmeyi tercih ediyorum. Özellikle ihtiyaçlarım için. Yeni bir yer açıldığında da gidip bakıyorum. Bu tür yerlere insanlar aranarak giriyor. Bu yüzden kendinizi daha güvende hissediyorsunuz. Beyoğlu’nu çok seviyorum ama son dönemde yaşananlardan sonra oraya çıkmak tehlikeli. Dışarıda çantanız çalınabilir ya da tinercilerin saldırısına uğrayabilirsiniz... 3 ŞUBAT 2008 / SAYI 1141 Nedim Şanlı (22/Öğrenci) Sokakta güvenlik sorunları nedeniyle zaman zaman istediğim gibi hareket edemediğim için rahatsızım. Ancak alışveriş merkezlerini tercih etmemin bununla bir ilgisi yok. Beni asıl çeken yanı, sunduğu konfor ve çeşitli hizmetlerin bir arada bulunması. Gülçin Gözenman (26/Satış Danışmanı ) Yalnız gezmeyi çok seven bir insanım, alışveriş merkezleri bunun için de uygun; peşine takılan yok, olsa bile güvenlik var, kapkaççı derdi yok vs... Yeşim Tin (23/Bankacı) Haftada dört beş kere alışveriş merkezine gidiyorum, özellikle soğuk havalarda ve akşam saatlerinde. Alışveriş merkezlerinde kendimi güvende hissediyorum, yalnız vakit geçirebiliyorum. Her şeyin elimin altında olması da önemli bir nokta tabii. İşyerime yakın olmalarından dolayı en çok Kanyon, Metrocity, Profilo ve Cevahir’e gidiyorum, artık buralarda neyin hangi katta olduğunu da ezbere bilir hale geldim. İstinye Park’ın müdavimleri kendilerini evinde hissediyor. İsmini vermek istemeyen bir kasiyer Aynı insanları sık sık görüyoruz. Burası alışveriş yapmaktan öte çoğu kimse için bir sosyalleşme alanı. Güvenlik, dışarıda aradığınız bütün imkânların bir yerde toplanması tercih sebebi olabilir. İzin günlerimde bu tip yerlerdense açık alanları tercih ediyorum. Bir noktadan sonra kalabalık yüzünden nefes almak bile zorlaşıyor. İstinye Pazarı adeta bir dış mekân olarak tasarlanmış. Yeni sokaklar, yeni hayatlar CITY’S BİR YAŞAM MERKEZİ... Kazım Çizmeci (City’s Alışveriş Merkezi Genel Müdürü) Türkiye’de bulunmayan mağazalara öncelik vermeye çalıştık. Böylece müşterilerimize farklı alternatifler sunabiliyoruz. City’s daha çok A+A müşterisine hitap ediyor, ancak diğer kesimlerden insanlar da aradıkları her şeyi bulabilirler. Burası aslında bir yaşam merkezi, insanlar, dışarıdaki hava şartlarından etkilenmeden bütün günlerini burada geçirebilir, yemekten sinemaya kadar aradıkları her şeyi bulabilirler. Dışarıda ihtiyaçarınızı gidermek için sokak sokak gezmeniz gerekiyor, arabanızı park ettiğinizde başına neler geleceğini bilmiyorsunuz. Alışveriş merkezileri yavaş yavaş sokağın yerini almaya başladı. Sosyal hayatın gelişmesi zaman alan bir şey, ama burası da yavaş yavaş kendi sosyal yaşamını oluşturacak. Deniz Yavaşoğulları / Deniz Ülkütekin Baştarafı 1. sayfada İstinye Park, büyüklüğünden dolayı alışveriş merkezlerine yabancı olanlar için biraz korkutucu, ancak etrafta dolananlar hallerinden memnun görünüyorlar. Anneler ve kızları, sevgililer, çekirdek ve geniş aileler. Çeşit çeşit insan topluluğu kendilerine göre bir şeyler bulabiliyor, aralarında kürklü şık kadınlar da, taklit marka giyen arka mahalle delikanlıları da, insanlar da günlük hayatlarındaki önyargılardan arınıyor olabilirler mi? Yoksa sebep düşük gelir düzeyine sahip kitlenin bu ultra şık mekânlarda kendini hak sahibi görmemesi mi? ODTÜ araştırma görevlisi Aksu Akçaoğlu’nun alışveriş merkezleriyle ilgili yaptığı bir araştırmanın ilginç sonuçları var. Akçaoğlu’na göre bu alanlar, düşük gelir grupları için turistik bir gezi mekânı, orta gelir grubu için günlük kent hayatının parçası, üst gelir grubu içinse ev ve iş arasındaki istasyon işlevi görüyor. Alışveriş merkezlerine en çok gidenler gençler, en kuvvetli bağı kuranlar ise emekli kadınlar. Konuştuğumuz insanlar arasında yer alan emekli Beyhan Yürekli de buna örnek olabilecek ifadeler kullanmıştı: “Florya’da oturuyorum. Orada FlyInn’imiz var. Yeni açılanlar kadar büyük değil. Herkes birbirini tanıyor.”... Yine ODTÜ’den Laçin Tutalar’a göre özellikle işsiz gençler, tek bir çay ile bütün günlerini alışveriş merkezlerinde geçiriyor, bu şekilde insanları gözlemleyerek sosyalleşmeye çalışıyorlar. City’s’te muhabbet etmek isteyenler balkonlara yöneliyor... Fotoğraflar: Uğur Demir City’s ziyaretinden sonra gitmemiz gereken bir yer daha var. Son derece hareketli bir iş yaşamı olan Şişli Zincirlikuyu hattının merkezinde açılan Astoria. Alışveriş ve “Yaşam” Merkezi Astoria’ya vardığımızda, başımız göğe çevrildi. 27 kat olduğunu sonradan öğrendiğimiz ikiz kulelerin bitiş noktası görünmüyordu. İçeriye girdiğimizde alıştığımız manzaralarla karşılaştık. Parlak mermer zemin, mağazalarla bezenmiş şık koridorlar ve koltuklar… Koltuklarda oturanlar yine çeşit çeşit; muhabbet eden iki yaşlı kadın ilgimizi çekti, heyecanla konuşuyorlar, evlerindeymiş gibi rahat görünüyorlar... City’s ve İstinye Park’ta olduğu gibi burada da çok pahalı markaların dükkânları var, ama müşteri pek yok, kafeler, koridorlar ise dolu. İnsanlar dolaşıyorlar, sıcakaçık havada caddelerde yürüyen mutlu kadın ve erkeklerden farksızlar. Astoria dışarıdan görüldüğü kadar yüksek değil, nedeni ikiz kulelerin rezidans olması. Yani Astoria spa, spor ve sağlık merkezlerinin yanı sıra 10 sinema salonunun da yer aldığı başlı başına bir yaşam merkezi... Gezimizin sonunda, bu yeni üç alışveriş merkezi üzerine yaptığımız gözlemler bizi düşünmeye sevk ediyor. Buraların diğer alışveriş merkezlerinden farkı üst gelir grubuna hitap etmeleri. Örneğin buralarda, düşük gelir düzeyine sahip kitlenin mesken tuttuğu yemek katları yok... Ancak her çeşit insan var. Bu üç merkezde de şubesi bulunan, uygun fiyatlı sayılabilecek Starbucks'ın, her zaman tıklım tıklım olmasının nedeni de bu olabilir. Her neyse... Bu yeni, arınmış dünya, sokakların, caddelerin, meydanların yerlerini alacağa benziyor. Hatta belli bir kesim için almış bile. Bizim yeni tanıdığımız bu dünyaya, insanlar çoktan alışmışlar, kendilerini güvende hissediyorlar, mutlular, huzurlular! Ancak biz hâlâ yabancıyız. Bu yeni yaşam alanları, insanların bu yaşam alanlarına adapte olmaları, bize hâlâ bilim kurgu filmi gibi geliyor… SOSYALLEŞME... City’s’e giderken bu sosyalleşme konusuna da biraz girmek istiyorduk, çünkü Nişantaşı’nda açılan bu yeni alışveriş merkezi, diğerlerine göre o kadar geniş bir alan kaplamıyor. En alt katta yemek yenilen zeminin üzerine asma katlar şeklinde inşa edilen City’s’de birçok köşe başı noktası var. Bu da sosyal yaşamın gelişmesi için düz bir alandan çok daha elverişli görünüyor. İnsanların neredeyse hepsi olağanüstü şık. Zaten mekânda yer alan dükkânlar da bir hayli pahalı markalara ait. Burada uç manzaralarla karşılaşmıyoruz, ziyaretçiler, aynı amaçla gelen, aynı sosyo ekonomik düzeye sahip insanlar. Ziyaretçiler demişken, bilimkurgu filmleriyle haşır neşir olanlar en üst kattan manzaraya bakmalılar: Alttan ışıklarla aydınlanan yürüyen merdivenlerde, yükselen ve alçalan insan topluluklarını görmek yeterince ilginç. Galiba bize gösterilen ilgi ve konukseverlik mekâna eleştirel yaklaşmamıza engel oluyor! Astoria’nın ziyaretçileri daha çok iş dünyasından... yani mağazalara gıpta ile bakanlar da, en pahalılarından torbalarla çıkanlar da var. Bir de çocuklar var tabii. Onlar oyun peşinde, kimi tekerlekli ayakkabılarıyla kayarak, kimi arkadaşlarıyla koşturarak geçiyor önümüzden. Kocaman bir saksının etrafı ya da yürüyen merdivenler onlar için oyun alanı olabiliyor. Herkes birbirine saygılı. Peki, bunda güvenlik kapısının etkisi olabilir mi? Nasıl Alice, tavşanı takip edip harikalar diyarına adım atan şanslı kişi olduysa, alışveriş merkezlerine girerken ister istemez bir elemeden geçen City’s’te dükkânlar çok “şık”.