Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
YIL 22 SAYI 1187 / 21 ARALIK 2008 Genç kızlar için sığınma evi... Yetiştirme yurdunda büyüyor, ama okumuyorlarsa, on sekizlerinde kapı önüne konuluyorlar. Ne gidecekleri bir yer var ne de çalışacakları bir iş. Kadın sığınma evlerine giremiyor, yalnız kalıyorlar. Şimdi onlar için de “Genç Kız Sığınma Evi” var... Deniz Yavaşoğulları Sayfa 5 Yangın sadece sokaklarda mı? Fotoğraflara bakın, parlamentonun önünde dizilmiş kalabalık, tarihi ütopyalarla eğlenircesine mutlu ama bir o kadar da öfkeli. Yunanistan’da bir kuşak kendilerini vurup faili meçhullere karışan polise, emeklerini global sermayeye peşkeş çeken hükümete isyan ediyor. Andreas Papaondre’ye göre anarşistlerin halktan gördüğü destek şaşırtıcı değil. Yunan devlet radyosu ERT muhabiri Sami Karabıyıklıoğlu’na göre gelecekte olacakları kimse bilemez... Bu bir oyun değil, isyan! Deniz Ülkütekin A lexis Grigoropoulos 6 Aralık’ta yerel saatle 21.50’de bir polis tarafından vuruldu. Yetkililerin yaptığı açıklamaya göre devriye gezen polis otosunun etrafını saranlardan biriydi ve polisin kalabalığı dağıtmak için sıktığı kurşunların kurbanı olmuştu. 15 dakika sonra kaldırıldığı Evangelismos Hastanesi’nde öldüğü açıklandı. Peki ya sonra? “Bu devlet öldürüyor, artık yeter. Onları durdurmamız gerekiyor”. Bu ifadeler Synaspismou Gençleri isimli oluşumun yayımladığı bildiride yer alıyordu. Devamı ise şöyleydi: “Eğer birileri kurşun yiyeceğimiz endişesiyle sokaklarda dolaşmaya korkacağımızı sanıyorsa, yanılıyorlar”. Önce Alex’in yaşadığı Eksarhiya semti sonra Atina’nın merkezi ve artık bütün ülke... Anarşist grupların başlattığı protesto eylemleri ve polisle çatışmalar toplumun her kesiminden destek gördü. İki haftadır Yunanistan’da olanları uzun uzadıya anlatmaya gerek var mı? Meydanları dolduran toplumun her kesiminden insan protesto gösterilerine katılıyor, polisle çatışıyor. Alex’in öldüğü hafta yapılan grevler büyük kentlerde hayatı durdurdu. Ardından anarşistler ve onlara destek veren tüm örgütler de organize eylemlere başladı. Hedef bu kez kamu binaları ve uluslararası mağaza zincirleriydi. Öğrenciler üniversiteleri ve liseleri işgal etti. Geçen hafta sonu yapılan gösteriyi perşembe günü ülke çapında yapılan genel grev izledi. Yine de bahsettiklerimiz bir kuşağın öfkesini ve sokaklara taşıdığı heyecanı anlatmak için yeterli değil. Büyük kentlerde bütün meydanlar birer cephe, bütün sokaklar ise barikat alanı. Öfke tüm ülkeye yayılırken hükümet bilindik taktiklere başvuruyor ve halk isyanını gösteriler sırasında dükkânları yağmalayanların üzerine yıkıyor. Tüm olanların üzerine hâlâ soğukkanlılığını korumayı başarıp hareketin ideolojik ve politik yönünü eksik bulan sol teorisyen kanadı da bilerek ya da bilmeyerek hükümetin yaratmak istediği imaja yardımcı oluyor. Bu konuda kısmen başarılı oldukları da söylenebilir. Birçok yabancı basın kuruluşu olayları çıkaranlar hakkında “işsizler grubu” ve “bir grup maskeli genç” gibi ifadeler kullandı. Oysa olayların fitilini ateşleyen gençlerin apolitik olduğunu söylemek bir hayli zor. Onlar düşmanı biliyorlar. Sırasıyla, polis, hükümet ve küresel sermaye hedefleri oldu. Andreas Papaondre de bu gençlerden biri. Hareketin içindeki konumunu “bireysel eylemci” olarak özetliyor. 1990’dan beri anarşist hareketin içinde yer alıyor ama şu anda hiçbir politik örgütlenmeye yakın değil. Daha çok merkezden kent dışındaki semtlere yayılan gösterilerde, farklı bölgelerdeki insanları örgütlemekle meşgul. Olayların başlangıcı Alex’in öldürülmesi ama bu kadar bireysel bir olayın polislere karşı büyük bir nefret uyandırması “acaba geçmişten gelen bir birikim mi var?” sorusunu akla getiriyor. Devamı 3. sayfada Buralı bir tasarımcı... Belki zamanında benimsetmek için çok uğraşmış ama artık Bahar Korçan için sırf moda tasarımcısı demek yeterli değil. Ülke sınırlarının dışına çıkan ününe karşın hâlâ Türkiye’de moda sektörünün gelişmesi için kafa yoruyor. Kendini yani tasarımcıyı kumaş üreticisi ve marka arasındaki köprü olarak görüyor. Sayfa 12 Kötü bir şaka... Bir Hintli kız, bir Musevi, bir Polonyalı ve bir siyahi müzisyen sahneye çıkıp ellerindeki farklı enstrümanlar ile dünya müziğinin tatlarını bir araya getiriyor. San Francisco’da buluşan bu grubun ismi “Rupa & The April hayata duydukları tutku... Zekeriya S. Şen C M Y B Sayfa 6 C MY B Fishes”. Müziklerinin kaynağı ise