22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 1 3/5/07 16:26 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 21 SAYI 1102 / 6 MAYIS 2007 Üçüncü nesil ve onlar... Bugün Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamlarının 35. yılı. Lise ve üniversite öğrencilerine onları sorduk. İlk nerede, nasıl tanıdılar, nasıl tanımlıyorlar? Sayfa 6 ‘Beynelmilel’ Moskova’da Sırrı Süreyya Önder 12 Eylül’ün bir kasabanın hayatını nasıl altüst ettiğini gösteren “Beynelmilel”in yönetmeni. Bütün sinema festivallerinde ödüllendirilen film şimdi de Moskova yolcusu. Önder’in çocukluğunda yazlık sinemalara sandalye taşıyarak ücretsiz film izlemesiyle kameranın arkasına geçmesi arasındaki mesafe uzun ve zorlu. Filme inandırıcılığı kazandıran ise dönemi “içeriden” anlatması, yönetmenin yatıp çıkmışlığı var, ve bugün de solda duruyor… Berat Günçıkan Fotoğraf: Vedat Arık B u sezonun festivallerinde en çok ödülü Beynelmilel filmi ile yönetmenleri Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez aldı. Bu bir tesadüf değil. 12 Eylül ile yüzleşme ve hesaplaşmamızı tamamlayamadık henüz. Bu yüzden de her siyasi ve kültürel hamlemiz darbenin kalıntılarına tosluyor… Ne yaşanmamış gibi davranabiliyoruz ne de ayaklarımız birbirine dolanmadan yürüyebiliyoruz. Siyaseten zihnimizin önüne dikilmiş barikatları ancak sanatla aralayabiliyoruz. Beynelmilel de belleğimizin duvarlarına güçlü bir balyoz indiriyor, 12 Eylül’ün “anarşik” bir kuşağı değil, bütün bir toplumu yaraladığını gösteriyor. Filmin diğer 12 Eylül filmlerinden farkı yönetmenlerinden Sırrı Süreyya Önder’in “içerden” olması ve karanlığın içindeki ironiye yaslanması… Önder ve Beynelmilel önümüzdeki ay Moskova Festivali’ne katılacaklar, ama Moskova da artık komünistleri sevmiyor! Soruyoruz, Önder yanıtlıyor: İlk senaryonuz ve ilk filminizle İstanbul ve Ankara film festivallerinde ödülleri topladınız. Hangi ödül daha manalı geldi size? İlk filmle böyle ciddi ödülleri almak çok güzel, ama Ankara Film Festivali’nde Onat Kutlar adına verilen “En iyi senaryo” ödülü çok daha anlamlı. Kutlar bir kitabında cezaevinde mektuplaşma için fısıltıyla konuşmak tabirini kullanmıştı. Bu senaryo da böyle fısıltıyla konuşulan günlerde tasarlanmış bir çalışmaydı. Yani siz de cezaevindeydiniz ve fısıltıyla konuşmanın nasıl bir şey olduğunu, çok iyi biliyorsunuz… Evet, Kutlar’ı da son bir yılımı geçirdiğim Haymana’da okudum. Sinema sevdası cezaevinden önce mi başladı, sonra mı? Yılmaz Güney ile başladı ve izleyici olarak uzun zaman devam etti. Cezaevindeki yıllar bilgilenme süreciydi, sanat üzerine ilk estetik okumalarımızı cezaevinde yaptık. Çıktıktan sonra bu yazı serüvenine dönüştü, bir roman taslağım vardı, “O tozlar bu çamurları getirdi”. Yüzyıllık bir şey yazmaya başlamıştım. Ne oldu o roman? Şimdilik kenarda duruyor, sıkı bir redaksiyon gerektiriyor. Devamı 7. sayfada ASLI: SÖYLEDİĞİM ŞARKILARDA SAKLI “Mış gibi” yaşamak... Düşünülen ve istenilen ile yaşanılan arasındaki farkla, hayatlarımız “mış gibi” geçiyor. Eğitmen Solmaz Havuz, böyle davranmayı ailemizden, arkadaşlarımızdan, öğretmenlerimizden, medyadan öğrendiğimizi söylüyor... Esra Açıkgöz Sayfa 4 Desen: Zeynep Özatalay Aslı, rock müziğin en sıkı vokallerinden. Şarkıları yaşadıklarını anlatıyor. Ali Deniz Uslu Sayfa 2
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear