23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 5 19/4/07 15:38 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 22 NİSAN 2007 / SAYI 1100 5 Esra Başıbüyük, bu yılki Fashion TV Moda Ödülleri’nde, “En İyi Moda Editörü” seçildi. Aslında çocukluğundan beri bu işi yapıyor! O zamanlar oyuncak bebeklerini, şimdi ise ünlü modelleri giydiriyor. İyi bir moda editörünün ilk sırrının vizyon olduğunu söylüyor Başıbüyük; Bir de form, ışık, fotoğraf, kumaş Esra Başıbüyük. litan dergisi fotoğraf editörüne yönlendirdi. Böylece meslek hayatımda bana model olabilecek bir şahsiyetle tanıştım. Mutluluktan uçmuştum. Dergi içinde güçlü konumuna rağmen inanılmaz mütevazı, öğretmeye açık ve bilgiye hâkim bir dergiciydi. Sonra 98’de Marie Claire’nin o zamanki genel yayın yönetmeni Fatoş Yalın’la tanıştım ve işe alındım. Sınırınız sınırsızlık... Berat Günçıkan sra Başıbüyük, İnstyle Dergisi’nin moda direktörü. Fashion TV’nin düzenlediği “Moda Ödülleri”nde “En İyi Moda Editörü” seçildi. Başıbüyük’ün moda editörü olma hikâyesi çocukluğuna kadar uzanıyor. Çocukken bebeklerine özel giysiler hazırlar, kendi oluşturduğu motiflerden kazaklar örer, onları giydirirmiş. “İşim” diyor Başıbüyük “küçük yaşlarda yaptıklarımın daha profesyonel hali. Artık oyuncak bebekleri değil modelleri, ünlü isimleri giydiriyorum”. İşte Esra Başıbüyük’ün Türkiye’de yeni gelişmekte olan moda editörlüğü ve yaptıkları üzerine anlattıkları... E Okuldaki arkadaşlarımı modellik için ikna eder ve onlara yaptığım “styling” ile fotoğraflarını çekerdim. Üniversiteden sonra Central Saint Martins’de moda tasarımı ve ilüstrasyonu üzerine workshop aldım. Şimdi bakıyorum da, işim, küçük yaşlarda yaptıklarımın daha profesyonel hali. Artık oyuncak bebekleri değil, modelleri, ünlü isimleri giydiriyorum. Yurtdışında eğitim almak, mesleğinizde nasıl bir fark yarattı? En büyük isteğim Londra’da Central Saint Martins’in havasını solumaktı. Rıfat Özbek, Hüseyin Çağlayan’ın okuduğu bu okul, benim de rüyamdı. Kısa süreli bir eğitim olmasına rağmen orada çok şey öğrendim. Oradaki hocam egosu “0” birisiydi. Fotoğraf portfolyomu görünce, beni İngiliz Cosmopo Moda editörü tanımı neyi karşılıyor? Ne yapar bir moda editörü? Aslında yurtdışında moda editörü moda hakkında yazı yazanın sıfatıdır. Türkiye’de algılanış ve uygulanışı daha farklı. Bizde; dergilerde moda çekimleri yapanlar için geçerli bir tanımlama, bir konu başlığı belirlendikten sonra, bu fikrin en iyi hangi fotoğrafçı, saç ve makyaj tasarımcısı ve ortamda gerçekleşeceğine karar vereni anlatıyor. Moda editörünün olmazsa olmazı... Vizyonu! Kesinlikle her şey onun üzerinden şekilleniyor, ama bunun yanında form, ışık, fotoğraf, kumaş bilgisi olmalı. İyi iletişim kurabilmeli, çalıştığı ekiple paslaşmaları da önemli. Bana göre tek başına bir moda editörü kaybolmuş pazıl parçası gibidir. Ekip olmadan pazılın tamamını oluşturamazsınız. bilgisi ve iyi iletişim kurmak. ferin müthiş bir yaratıcılık eseri olduğunun farkındayım. Hayatın içinde olmak bana yetiyor. Dış dünyada algıladıklarımı bir süre sonra içselleştiririm. Zamanı gelince bir bakıyorum ki, uygun formasyonu bulmuş, ifade kazanmış, yazmışım, çizmişim, fotoğraf çekmişim ya da birisini giydirmişim... Yaratıcılık, benim için metafizik bir süreç. Bunu kendi içimde zevkli bir oyun olarak algılıyorum ve hiç tükenmeyeceğini bildiğim için müthiş bir keyif alarak hayatımın her noktasında yaşıyorum. Stil sahibi olmakla modaya uygun giyinmek arasındaki fark nedir? Stil sahibi olmak için ruh gereklidir, bu kimlik işidir. Modaya uygun giyinmek ise daha matematiksel bir işlem. Sezonun parçalarını birleştirdiğinizde “trendi” olursunuz! Ama kişisel olarak çevremde olabildiğince birbirinden bağımsız stiller görmeyi seviyorum. Birbirinin aynı giyinen hatta bedenlerini bile aynı estetik operasyon ile birbirlerine benzeten insanları görmek çok sıkıcı. Moda editörlüğü ne kadar hayallere açık, sınır nerede, nasıl başlıyor, sınırları ihlal diye bir şey söz konusu mu? Bu işin sınırı, kim için, nereye yaptığınızla alakalı. Ben şu anda İnstyle Dergisi'nin moda direktörüyüm ve derginin formatına göre iş yapmam gerekiyor. Bu, bir firma için çekim yapıyorsam onların kurallarına ya da bir ünlüyü giydiriyorsam ona göre değişiyor. Ama kendim için yaptıklarımda sınırsızım ve bunu bilmek çok güzel bir his, çünkü sınırınız, sınırsızlık! YARATICILIĞIMIN KAYNAĞI HAYAT Moda editörünün, moda sektöründe yeri nedir? Dünyadaki yeri çok güçlü. Türkiye’de bu tanımlamalar henüz yeni ve değerini bulmaya çalışıyor. Biz çok başındayız, ama buna rağmen bu işin gücünün farkında olan markaların ya da tasarımcıların Türkiye’deki tavırları moda editörünün önemini hissettirecek şekilde. Yaptığımız iş geniş bir kitleye ulaşıyor. Kıyafetin kitlelerle buluşmasında, bazen yaptığınız bir çekim ya da birisinin üzerinde bunu kullanmanız hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar etkin olabiliyor. Fashion TV’nin düzenlediği “moda ödülleri” de bu bakımdan çok anlamlı. Böylece sektör dışındaki insanlar bu işe emek veren insanlarla tanıştı. Sizce yaratıcılığın kaynağında ne var? Hiç düşünmeden söyleyeyim, hayatın ta kendisi! Antenleri açık dolaşan birisiyim. Var olduğumuz bu atmos FİKİR TASARLAMANIN ZEVKİ Sizin modaya ilginiz nasıl başladı? Fashion TV’nin düzenlediği “Moda Ödülleri” yarışmasına aday olduğumu duyduğum gün kendime ben de bu soruyu sordum. Aslında birçok kız çocuğuna göre bebekle oynamayı oldukça geç yaşlarda bıraktım. Orta ikinci sınıfta benim hâlâ dizi dizi bebeklerim vardı. Onları giydirmeye bayılıyordum. O yaşlarda bile çevremdeki insanları giydirir, kendi yarattığım modellerle kazaklar örerdim. Bu, büyüdükçe de artarak ve bilinçlenerek devam etti. Lisede resim öğretmenim beni resimle tanıştırınca fikri tasarlamayı ve kurgulamanın zevkini keşfettim. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Grafik Tasarımı bölümünde okudum. Üniversitede kendimi daha özgür bulduğum için fotoğrafa kaymaya başladım ve müthiş bir dünya keşfettim. SERGİ Sergi içinde oyun... iemens Sanat’ın, oyun olarak sanat ve sanat olarak oyunu tartışacağı yeni sergisi “Açık Oyun Alanı”, sosyalleşmenin en önemli ögelerinden birini ele alıyor. Bu oyuna dahil olmak ve eserlerle oynayarak kendilerini farklı açılardan keşfetmek isteyenler için sergi, 3 Haziran’a kadar sürecek. Güncel sanat ile “oynamak” kavramı arasındaki ilişkiyi analiz eden sergide, sanatçılar, farklı stratejiler ve araçlar kullanarak, sanatın bir oyun haline ve oynamanın da sanat haline geldiği yapıtlar yaratıyorlar. İnteraktif bir yöntemle ziyaretçilerini oyuna dahil ederek, oyun oynar gibi yaratmayı, hayal etmeyi, kazanmayı ve S “Sergideki sanatçılar; oyunun içinde yaşadığımız hayatın hayali alternatifi ve ütopyası, aynı zamanda da düşünümü ve analizi olduğunu gösteriyorlar” diyor, “Sergi, oynamayı bir gerçeklik yaratma davranışı olarak sunuyor, ki bu da sanatın toplumdaki en temel işlevlerinden biridir. Bu bağlamda güncel sanat, bizim parçalı, çoğulcu ve heterojen gerçekliklerimizin yapı bozumuna uğratılması ve yeniden yapılandırılmasının bitimsiz sürecinin bir oyunudur. Cevap vermekten çok, sorular sormakla ilgilidir. Günümüz sanatında politik ve toplumsal bağlantılı boyutların yanı sıra mizah, ironi ve eğlence de önemli bir rol oynar; ve sanat, sanatsal ifadelerin bir oyunu haline gelir”. Yine Graf’a göre, genel öğrenme süreci ve keşfetme amacı, oyunda bir araya gelen insan içgüdüleri. Bu nedenle sanatçılar ve bilim insanları da oynuyorlar! Graf, bunu şöyle anlatıyor: “Özellikle etraflı düşünenlerin gözleri, küçük bir çocuğun gözleri gibi açık ve keskin görüşlü olmalıdır. Bununla beraber, bu çocukluk haline ileride yeniden girmek zorlu bir hedeftir. Tekrar bir çocuk gibi boyayabilmek örneğin Picasso’nun bütün ömrünü almıştır”. Tel: (212) 334 11 04 / www.siemens.com.tr/ siemenssanat Meltem Tüzün’ün çalışması... kaybetmeyi bir arada yaşatan Siemens Sanat, bu sergiyle, başka bir dünyanın varlığını fark ettirmeyi amaçlıyor. Ayşe Değirmencioğlu, Betsi Sullam, Çağlar Uzun, Deniz Keyvanklı, Gözde İlkin, Kıymet Daştan, Meltem Tüzün, Michael Vogel, Semiha Varış, Ulu Braun’un eserleriyle katıldığı serginin, küratörü ise Marcus Graf. “Oyun oynarken; yaratmayı, hayal etmeyi, tepki göstermeyi ve etkileşime girmeyi, iletişim kurmayı, öncülük etmeyi ve takip etmeyi, kavga vermeyi, mücadele etmeyi, kazanmayı ve kaybetmeyi, reddetmeyi, müzakere etmeyi, düşmeyi ve tekrar kalkmayı öğrenirsiniz” diyor. Graf’a göre, oynamak yaşıyor olmanın temel niteliklerinden biri ve her oyun katılımcılar arasında kişilerarası bir ilişkiye dayanıyor. Ulu Braun’un çalışması...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear