23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

7 MAYIS 2006 / SAYI 1050 3 Sevgili okur, bu kitap senin için... Bir gün otobüste yanınızdaki koltukta, parkta oturduğunuz bankta ya da olmadık bir yerde kitap bulursanız şaşırmayın. Sizin için bırakılmış notu okuyun, verilen adresi Fotoğraflar: VEDAT ARIK EDİTÖR’DEN İ arayın, sonra kitabı okuyun ve siz de aklınıza yatan ilk yere bırakın... Bu “Gezgin Kitap” adı verilen uygulamaya dair bir senaryo... Eğer daha çok kişi kitap okusun istiyorsanız, buyrun en yakın parka... Özlem Özkutlu turmak için ilerlediğiniz bankta bir kitap buluyorsunuz, tepkiniz ne olurdu? Biri unutmuştur diye alıp karıştırır mıydınız, yoksa aman kötü bir şeyler olabilir diye düşünüp sadece göz ucuyla mı bakardınız? Üstelik bu kitaplar her yerde olabilir, banklarda, kafede bir masanın üzerinde, yani sokakta herhangi bir yerde... Eğer böyle bir başıboş kitap bulursanız aklınıza gelen seçeneklerden biri de bu kitabın bir “Gezgin Kitap” olabileceği olmalı... Başta İngiltere ve Amerika olmak üzere, “bookcrossing” denilen birçok ülkede hızla yayılan bir uygulama var. Bu uygulamanın Türkiye ayağı da oluşturuldu, adı da “Gezgin Kitap”... Okunan ve etkilenilen bir kitap, içine bir not sıkıştırılarak kamuya açık bir yere bırakılıyor. Kitapta yazılan notta okuyanın, kitap hakkındaki düşünceleri ve kitabı bıraktığı zamanın tarihi, kısacası kitabı bırakılan yerden bulacak kişiye notlar yazıyor. Böylece kitabın gezisi başlıyor. Tabii ki bu kitabın gezgin kitaplara kayıtlı olması, yani her kitabın bir kayıt numarasının olması gerekiyor. Çünkü bulan kişi de kitabın adını ve bulduğu yeri bildirip, okumaya başlıyor. Kitapların denetimini sağlamak amaçlı bir web sitesi de kuruldu. Bu web sitesine Gezgin Kitap olması istenen kitap kaydettiriliyor ve bir GKID numarası alınıyor. Kitabı her bulan da yine siteye gerekli bilgileri veriyor ve böylece bu kitabı kayıt ettiren kişi ve diğer Raşit Apalak... gezgin kitapçılar da kitabın yolcu O luk etaplarını ve duraklarını öğrenmiş oluyorlar. Bu uygulamanın amacı, kitapların dolaşmasını sağlayarak kitap okuma oranını arttırmak, fakat kitap satışını düşürmek gibi bazı etkileri de bulunuyor. Uygulama için “Ben kitabımı bırakmam, ama bırakılmış bir kitap bulursam alırım, bir daha da vermem” diyenler de var, Türkiye için ütopik bir düşünce olduğunu savunanlar, bu uygulamanın çevre kirliliğine yol açacağını düşünenler, kitabı bulan kişilerin Kadıköy’de satacağını söyleyenler de var. Nitekim kayıtlı kitapların sayısı her geçen gün artıyor, dolayısıyla bu kitapları okuyanların sayısı da... Raşit Apalak, bu uygulamanın Türkiye ayağının oluşmasında büyük rol oynuyor ve Gezgin Kitap’ın web sitesinin kurucusu. Apalak, sorularımızı yanıtladı: KİTABIN YERİ HAYATIN İÇİDİR... Bu uygulamada nasıl bir rolünüz var? Web sitesinin yapımı bana ait. Başlangıcın web sitesiyle birlikte olduğunu söyleyebilirim. Peki, nasıl böyle bir fikir oluştu? Mailime gelen bir köşe yazısı ile dünyada devam eden bookcrossing uygulamasından haberim oldu. Uygulamanın şekli ve amacı beni çok heyecanlandırdı ve Türkiye'de bu uygulamanın yayılması için böyle bir fikir geldi aklıma. Aslında uygulamanın orijinali “Bookcrossing” adı ile www.bookcrossing.com adresinden yürütülüyor. Sitemizin işleyişini de bu adresten yararlanarak oluşturdum. Sizce neden insanlar böyle bir kitap paylaşımına gitsin? Çünkü eğlenceli ve iyi bir amaca hizmet ediyor. Kitapları ta kip etmek, gezginlik maceralarını izlemek kitap paylaşımına değişik bir tat katıyor. Kitapların raflarda tozlanması yerine elden ele dolaşmasını ve daha fazla insana ulaşmasını sağlıyorlar. “Hadi canım” diyenler de çok olmuştur, mutlaka... Evet, genelde insanların “Türkiye’de bu iş olmaz” şeklinde bir düşüncesi var. Kitaplar dışarıda gezdiği için kâğıt toplayıcılarının ya da kitap satıcılarının eline geçeceğini düşünüyorlar. Hatta uç noktalardaki tepkilerden bir de uygulamanın çevre kirliliğine sebep olması. Tabii bu işin şakası. Tepkileri anlıyorum ve bazı yerlerde hak veriyorum, ama denemeden ne olacağını kimse bilemez. Ayrıca uygulama yayıldıkça da insanların daha anlayışlı yaklaşacağını biliyorum. Siteye kayıtlı kaç kitap ve kaç üye var? Şu anda 700’e yakın üyemiz, 143 de kayıtlı kitap var... stanbul’da bütün müzikler birbirine teğet geçerdi, türkü, rock, pop, klasik, caz... Enstrümanlar da birbirine değmezdi, üstelik hepsinin birer sınıfı vardı, bağlama işçiydi, piyano burjuva... İkisi arasında öfkeden çok, alaycı bir rekabet, bir küçümseme vardı. Nüfus dağılımında kentlerin zaferiyle bu rekabet eridi, göç nedenlerinin ilk sırasında “çocuklarına daha iyi bir gelecek” sağlamak olanlar kente tutundukça daha “fazla” ve daha “iyi”sini istemeye başladılar. Bunun içinde piyano da vardı, gitar da, bale de... Dünün varoşu, bugünün hepsi birer bağımsız kente dönüşen ilçelerini şöyle bir dolaşın, gitar, keman, piyano, bale kurslarına çarpar gözünüz. Türküler de boş durmadı bu arada elbette, farklı müzik türleri ve enstrümanlarla yeniden yorumlandı, kimliğin katı ve tek ifadesi olmaktan çıkıp değişip dönüşebilen bir parçası haline geldi. Dile konulan yasaklara rağmen kendi mecrasında akmayı sürdürüyor... Zamanın ruhu her şeye olduğu gibi müziğe de yön veriyor. Kırın yavaşlığından kentin hızına geçerken yaşanan bocalamanın işiydi arabesk. O yavaşlıkta öfkeyi belirsize, görünmeyene yönelten bir teslimiyet olsa da bir halin anlatımıydı. Arabesk damardan beslenen, pop ise bir ucuna kederi, diğer ucuna şen şakraklığı oturtan, ikisi arasında bir tahterevalli oldu; ne oralıydı, ne buralı... Hız arttıkça, o hızı karşılayan müziklere yaslanıldı, heavy metal, hiphop... Bazen müzik sertleşti bazen sözler... Öfke biraz da olsa dışarıya akıtıldı, yine de daha çok kendini yaraladı... Ne arabeskin ne hiphop’un ne pop’un sistemle bir derdi vardı... Tüm bu gerilim haritasında daha sert bir bölge vardı, elitler ve diğerleri... O bölge de hızdan payını aldı ve “elit”lerin yön verdiği bir kaynaşma yanaştı. Kaynaşmanın baş aktörü ise Müslüm Gürses oldu, İsa’nın Son Yemeği performansında 12 havariden biri olarak masaya oturtuldu önce, sonra başka roller yüklendi. Sonunda Mey İçki’nin sponsorluğunda, Murathan Mungan’ın süpervizörlüğünde “Aşk Tesadüfleri Sever” albümüyle yeni bir yola girdi. Gürses’i “baba” olarak görenlerin başta kafalarını karıştıran bir yol bu, ama Gürses ve diğerleri de biliyor ki, hedefsiz bir öfkeyi ehlileştirmek kadar kolay bir şey yok! Özgür Erbaş, bu hafta “itiraz”ın müziğini yapan iki müzisyeni Orhan Gencebay ile Ceza’yı bir araya getirdi. Yanıtları hem Gencebay’ın, hem Ceza’nın müziği “sınıflar üstü” gördüğünü gösteriyor... Peki, mümkün mü? İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Cumhuriyet DERGİ* Gezgin kitaplara düşülen bazı notlar... Düşlerin Gerçeği (Suna Üçkarışoğlu) Ben Kocaeli’nde oturuyorum. Bu kitabı üniversite yıllarımda bir arkadaşımdan almıştım. Çok sürükleyici bir kitap. Bütün arkadaşlarıma tavsiye ettim. Bu kampanyaya katılmadan önce en az 10 kişi daha okudu. Birçok insana daha ulaşmasını isterim. Kocaeli İzmit’ten başka şehirlere iyi okumalar... (09.02.2006) ozlemanıl86 Her Şey Seninle Başlar (Mümin Sekman) Gerçekten de başladı... Hayatımda okuduğum en etkili ve yönlendirici kitaplardan biri. Kişisel gelişim açısından gerçek bir kılavuz kitap. Hararetle tavsiye ederim. (17.01.2006) Geomen On Bir Dakika (Paulo Coelho) Bu kitap on bir dakikanın peşinde koşanlara... Mecidiyeköy’de 128 numaralı belediye otobüsünde bıraktım. (01.11.2005) Nesrin Dinçer Beyaz Zenciler (Ingvar Ambjörnsen) Bu kitabı arkadaşımdan ödünç almıştım, fakat arkadaşımın okulu bitti ve mezun oldu; benim de ihmalkârlığımdan ötürü ona kitabı ulaştıramadım. Şu an nerede onu da bilmiyorum. Bu yüzden bu kitabı sokaklara bırakacağım, kim bilir belki bir gün onun eline geçer ve ben de emanetini teslim etmiş olurum. (06.11.2005) aneksenemon Nefes Nefese (Ayşe Kulin) Günümüz edebiyatının en beğendiğim yazarlarından biri olan Ayşe Kulin’in, gerçekten okurken de nefes nefese bırakan bu güzel eseri umarım kitap kıymeti bilenlerin eline geçer ve yolculuğu hiç bitmez... (06.11.2005) cheetos İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yazı İşleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/İstanbul (0212) 454 30 00 İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 *Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet. com.tr CUMHURİYET 03 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear