Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 MAYIS 2005 / SAYI 997 İçimde bir Karlıdağ vardı Özgür Erbaş \ iz onu, "Sen benimsin bahar gözlüm, yarınlar da ikimizin" derken tanıdık. llk albümünün üzerinden 10 yıl geçti Yavuz Bingöl'ün. Onu 1998'deki Cumhuriyet filminden bu yana dizilcrde ve filmlerde izliyoruz. Son olarak "O Şimdi Mahkum" filminde Karlıdağkarakterini canlandıran Bingöl, bir yandan da Bursa'da çekimleri süren Yanık Koza dizisinde rol alıyor. Bingöl'le Karlıdağ'ı, oyunculuğu, müziği, heyecanlarını, kaybedip kazandıklannı konuştuk: Karlıdağ, O Şimdi Asker'de askerliği bitiremedi, bu fîlmde de hapisten kaçamadı. Bu karakter toplumun hangi kesimini temsil ediyor sizce? Aslında Karlıdağ, () Şimdi Aske"r'de daha kaderci bir adamdı. Bu filmde kendinin de söylediği gibi, daha bodoslamasına, daha tepeden gidiyor. Toplumun hangi kesimini temsil ettiğine gelince, çok ya da az eskiden böyle adamlar varmış. Aşk yüzünden askerliği bitirememiş, yine aşk yüzünden hapse giren adamlar bunlar. Siz Karhdağ'a benziyor musunuz? Bazı taraflarını kcndimc çok benzetiyorum. Daha doğrusu eskiden benim de bir Karlıdağ yönüm vardı. Ama popüler kiiltür ve kanıera önünde olmak Karlıdağ taraflarını bitiriyor insanın. Burhan Oçal'la sizi aynı sahnede düşünürdüm de aynı fîlmde düşünemezdim doğrusu. tki müzisyen olarak dayanıştınız mı sette? Sonuçta siz bu konuda daha tecrübelisiniz? Dayanışma oklu tabii, ama o daha çok Erkan (Can) ve Zafer'le (Algöz) çalıştı. Müzisyenliğinizin, oyunculuğunuzun arkasında kalmasından endişe duyuyor musunuz? Ben hikâye anlatmayı seviyorum. Bunu müzik ya da oyunculukla yapabilirim. Oyunculuk eğitimi almadım, ama kendime yakın bulduğum senaryoları seçip kamera karşısına geçtiğimde genclde iyi B Yavuz Bingöl, O Şimdi Mahkum filminde Karlıdağ'ı oynuyor. Bingöl, "Benim de Karlıdağ'a benzer yönlerim vardı. Ama popüler kiiltür bunu bitirdi" diyor. şeyler söylüyorlar. Oyunculuktan önce müziğe günde 8 saat zaman ayırıyordum. Uzun ydlardır bunu yapamıyorum. Setler, röportajlar, düğünler, toplantılar... Bir bakmışsın üç günde bir bağlamayı eline alır hale gelmişsin. Zaman ayırmamak geriletmez mi? Mutlaka geriletiyor. Ama bir de belirli bir aşamaya gelmek var. Binlerce türküyü ezbere biliyorum, virtüöz anlamında olmasa da 6 enstrüman çahyorum. Ama parmaklar eski hızında değil, bunu biliyorum. Bir de eskiden daha artistik ve gösterişe yönelik şeyler çalardık. Sonra kalbe hitap etmenin ve anlaşılır olmanın daha önemli olduğunu fark ettim. Peki, gÖsterişten uzaklaşarak oynadığınızı da söyleyebilir misiniz? Ben onu beceriyorum sanırım. Izleyenler, eleştirmenler doğala yakın oynuyorsun diyorlar. Doğala yakın ne demekse? Naif nasıl naifse, doğal da doğaldır. Oyunculuğu seviyor musunuz? Bu iş o kadar zor ki sevmeden asla yapamazsın. Kamera karşısına geçip, insanlara hikâye anlatmayı seviyorum. Bence oyuncunun yönetmenden bir farkı yok bu anlamda. Hikâye anlatmaya devam edeyim istiyorum. Müzikle anlatamadığınız hikâyeler olduğu için mi oyunculuk yapıyorsunuz? Hayır. Benim oyunculukta seçtiğim ka rakterlerle, müzik ve kendi hayatım birbirine çok paralel. Bir bütün oluşturduğunuzu mu düşünüyorsunuz ? Evet, öyle. Karlıdağ, Zerda'daki Şahin Ağa, Salkım Hanım'ın Taneleri'nde Sarıgelin'isöyleyenasker... Doğulu.aileçocuğu bu adamlar. Kendi içimdeki bir bütünü anlatıyorum. Sonuçta insan, bu yollarla kendini anlatıyor. Siz kendinizi Doğulu mu Batılı mı hissediyorsunuz? Ailem Karslı, ama ben kendimi daha çok Batılı hissediyorum. Ama oralara çok düşkünüm. Kars'a sözüm var, kız yurdu yaptırmam gerekiyor. Kızları, ortaokul Yavuz Bingöl, müziği ve oyunculuğuyla kendini anlattığını söylüyor. Yavuz Bingöl "O Şimdi Mahkum" filminde... Bayrampaşa'da gala... O Şimdi Mahkum'un galalarından biri, çekimlerin de yapıldığı Bayrampaşa Cezaevi'nde yapıldı. Tutuklu ve hükümlülerle birlikte filmi izlemeye gelen oyuncular, savcılar ve milletvekilleri, cezaevlerinin kültürel etkinliklerle daha fazla buluşmasında hemHkir. Filmde rol alan ve kendisi de eski bir mahkum olan Turgay Tanülkü, iki koğuş sorumlusu Yüksel Uluerim ve Ercan Doğan'a gazetecilerin öykülerini sorması üzerine, "Gezaevi raconunda kimse kımsenın hikâyesini sormaz ve bilmez" diyor. Sahneye çıkan oyuncular arasında en büyük alkışı alan, yine Tanülkü oluyor. Yavuz Bingöl, "Cezaevi deyince aklımıza, ölüm oruçları, gözyaşı, kan ve şiddet gelmesin. Bütün cezaevleri de bizim filmimizdeki gibi olsun" dileklerini sıralayınca salon, onu da alkışlıyor. Filmi izlemek üzere gelen 500 kadar tutuklu ve mahkum ise heyecanlı. Onlann güldükleri yerlerde gardiyanların yüzü asılıyor, gardiyanlarm güldükleri yerlerde ise salonda sessizlik oluyor. Onlar filmin bitiminde koğuşlanna dönüyorlar, biz de cezaevinin ne demek olduğunu düşünerek oradan ayrılıyoruz. dan sonra şehirde kalacak diye okutmuyorlar. Onun için bu yurdu yaptırmak istiyorum. Karlıdağ'a benzer yanlarınızın popüler kiiltür içinde eriyip gitmesinden üzgün olduğunuzu söylediniz... Kaybettiğinizi düşünüp üzüldüğünüz başka yönünüz var mı? Ben genel olarak Türk soluna üzülüyorum. Ben de solcu olduğum için kcndime de üzülüyorum. Zavallı bir durumdayız, bence. Kendi içinde ayrılıklara düşmüş, proje üretemeyen, kavga eden bir grup bu. AKP'yi düşünün. Bir yıl içerisinde kuruldu ve inanılmaz bir oyla Meclis'te çoğunluğu clde etti. Neydi bu? Sihirli bir değnek miydi? F.vet belki sağcı bir toplumda yaşıyoruz, ama bu toplum sen onlan ikna edersen, sana o şansı veriyor. Fransa'da, lngiltere'de belli bir refaha ulaşmış ülkelere bakıyorsunuz, iktidara hep sosyal demokratlar gelmiş. 'SOL'A ÜZÜLÜYORUM Avrupa'da 68 kuşağı iktidarda. Ama onlar da gençliklerinden epey farklılar... Evet öyle. Ama bize bakınca da darbe desen üzerinden 25 yıl geçti. Kalkamadık mı, toparlanamadık mı bilmiyorum. Ben Deniz Baykal'la Erkan Mıınıcu arasında, renk ve muhalefet açısından fark görmek istiyorum. Kişisel özellikleri anlamında söylemiyorum bunu. Biri sağda biri solda siyaset yapmış insanlar, ama topluma sundukları şeyler açısından farkları yok. Bence olmalı. Erkan Mumcu, çok beğendiğim biri aynı zamanda. Konuşurken bana hiç sağcı gibi gelmiyor mesela. Acaba ncden.' Doğrusu o olabilir belki dc... Sonuçta konuşarak, bir solcunun oyunu alabilecek biri. tstanbul'a gelmeyip İzmir'de kalsaydınız barda müzik yapan biri mi olurdunuz? Olmazdım bence. Ben şanslı bir insanım. Hep dört ayağımın üzerine düşüyorum. Bir de doğru yaşamış bir insan olduğumu düşünüyorum. Çok yardım ettiğim insan var ve adını hiçbir yerde duyamazsınız. Belki dc insanların hayır dualarını almak önemlidir. Manevi bir güçle gidiyorum sanki. Ayağıma çöp batmadı bugüne kadar. Iyilik yapmak iyi müzik yapmanızı mı sağlıyor yani?.. lmanların beni farklı bir sevgiyle sevdiklerini biliyorum. Bunu görmek çok hoşuma gidiyor. Mahkumlarla birlikte filmi izlerken ne hissettiniz? Erken çıktım, tam olarak tepkilerini göremedim, ama güzel bir duyguydu onlarla birlikte olmak. Siz hiç hapse girdiniz mi? Ne biçim soru bur1 (Cîulüyor) 1980'le 83 arasında müziğe neden ara verdiğinizin yanıtını bulamadıtn röportajlarınızda... Olabilir de olmayabilir de... • Sen benim baharımsın Aylin Kotil ahar öyle güzel giriş yapıyor ki bu sene! Bir an kapıdan göz kırpıyor, tam bahar geldi fazlalıkları kaldıralım diyecek oluyorsunuz, hemen geri çekiliyor. Onu ne kadar özlediğimizi anlamışçasına yeni gelin gibi naz yapıyor. Bize de bazen onu yaşamak bazen de hayal etmek düşüyor. Ancak hızlı gitmesindense yavaş gelmesi beni daha çok mutlu ediyor. Bahar seviliyor, bahar mudu ediyor çünkü. Ağaçlar bile bu mevsimde en güzel görünümlerini sunuyor. Alabildiğine yeşermeleri yetmiyormuş gibi, bir de çiçek açıyorlar. Güneş en huzur veren kıvamını bu mevsimde ayarlıyor. Hiç terletmediği gibi, kışm soğuğundan çıkan vücudumuzu tadı tadı ıstıyor. Çimenler onlara yalın ayak basabilmemizin keyfini verirken bonkör davranıp yağmur yağdıktan sonra bir de güzel kokuyor. Bütün bunlar olunca bize de ailemizle doğada güzel saatler yaşama şansı doğuyor. Şansımız varsa kuş sesleriyle uyanmak da B mümkün. Parkın kenarındaki bankta oturup, çocukların oyunlarını seyretmek de baharın nimeti. Oyundan gelen çocukların üstünün kiri, anneleri mutsuz etse de bu, aslında onların eğlendiğini gösteriyor. Baharda hep yeni başlangıçlar yapma hali hâkim oluyor. Ama öğrenciler hariç, onlar dikkatlerini ancak son bir kez daha toparlayabiliyor. Kıştan kalan sokağın sessizliği, yerini hayatın seslerine bırakıyor. Kalbimiz bile başka çarpıyor. Daha çok seviyor daha çok âşık oluyoruz. Sevdiğimize "Sen benim baharımsın" diyoruz. Bir kez olsun baharı tam anlamıyla yaşamışsak, sevgiliye söylenecek en güzel sözü keşfediyoruz. Erkeklere göre kadınlarda daha çok görülür baharın etkisi; en başta koca kış giyilen naylon çoraplardan kurtulunur. Parmaklar bile özgürleşir, daha çok seven ruhlarımız gibi. Çoğumuzun spor yapası gelir, mevsim de ortamını sunar. Bu yüzden sabahları yer gök yürüyüş yapan kadınlarla doludur, Değişim için bahaneye bakan biz kadınlar baharı fırsat bilip bir de saçımızla oynarız. Saçlar güneşte parlasın diye sarıya boyanır ya da en kötü ihtimalle aralara renkler attırılır. Balkon, teras, bahçe sefaları başlar. Yemek ler pratikleşir, hafifler, çeşitlenir. En güzel meyveler bile bu mevsimde olgunlaşıp yenecek hale gelir. Hepimizde yeni başlangıçlara açıklık, tarifsiz bir mutluluğa hazır olma durumu vardır. Mevsim, biraz daha benim keyfimi çıkarın demek istercesine üzerimizi tembellik örtüsü ile örter. Bu durumda uzasın isteriz bahar, ama hayat devam eder ve başlangıçlar başlangıç olarak kalmadan yoluna koyulmayı bekler...» aylin@kotilsarigul.com DUNYADA HER YIL SÜNNETTEN YAKLAŞ1K 500 ÇOCUK ÖLÜYOR! NİL GÜN'ün kuf?AU<*< KİTABI Mayıs'ta tüm kitapçılarda www.kuraldisi.com