23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 MART 2005 / SAYI 991 Yaşamın kıyısından mektuplar arie Jabaji 93 yaşında. Evinin balkonu Yaser Arafat'ın mezarına bakıyor. Bu sıralar Jabaji'nin Ramallah'taki apartman katı gazetecilerin ve televizyoncuların ilgi odağı. Çünkü mimar gelini Suad Amiry'nin yazdığı kitap onu ve yaşadıklannı anlatıyor. Marıe Jabaji yaşamının yansından çoğunu göçmen olarak geçirdi. Şimdi tsrail sınırlan içinde bir kıyı kenti olan Jaffa'daki evini 1948'de terk ederken tatile çıktığını sanıyordu. Akşam yemeğini hazırlarken, "Jaffa'da bunu böyle yapanz," diyor. Ateş altında yaşamanın verdiği bir içgüdüyle olsa gerek, her koşulda ayakta kalmaya çalışıyor. Zira, aksi takdirde ne olacağıBatı Şeria'da nı gayet iyi biliyor. 2002'de îskayınvalldesiyle rail ordusu Ramallah'ı kuşatıp FKÖ liderinin barmdığı alanı blrlikte bir çöplüğe dönüştürdüğünde, aılesi Jabaji'yi tanklarla çevrili yaşadıklarını son evinden uzaklaştırmaya çalışırderece dokunaklı ken epey zorlanmış. Sessizce hazırlanırken, bir yandan da, ve nükteli blr dllle "Mor elbisemi de yanıma alakaleme alan mlmar yım mı? Limonlar ne olacak? Çiçeklere su versek mi?" diye Suad Amiry'nln mırıldanıp durmuş. anıları yayımlanır Bayan Jabaji'nin yıldızının parlamasına neden olan yapıyayımlanmaz tın tohumları bu karanlık günlerde atıldı. Gerçekten karanbeklenmedlk blr lık günlerdi, çünkü elektrıkler yankı uyandırdı. çoğu zaman kesikti. Marie mimar gelini Suad'ın yanına yer"Sharon ve leşti. Bitmek bilmeyen sokağa Kaynanam"da çıkma yasağı uygulamaları sırasında Marie günlerini marFilistln'do gündelik melat yaparak geçiriyor, Suad ise dost ve akrabalarına kimi yaşamın gariplik M Bugüne dek 11 dile çevrilen "Sharon ve Kaynanam "ın henüz Arapçaya çevrilmemiş olması garip, ama en azından kaynananın kitabı okumadığı anlamına geliyor. Bu yılın başlarında Britanya'da yayımlanan kitabın haklarını ele geçirmek isteyen ABD'li yayınevleri kısa bir süre önce birbirlerine girdiler. Fransa'da en çok satan kitaplar arasında yer aldı. îtalya'da yazarına ülkenin en saygın yazın ödülü olan Viareggio'yu kazandırdı (bu ödülün sahipleri arasında Italo Calvino, Primo Levi ve Umberto Eco gibi ünlü yazarların adları sayılabilir). Kuşatma gibi ciddi bir konunun işlendiği bu kitaba böylesine yoğun bir ilgi gösterilmesi ilk bakışta insana oldukça şaşırtıcı gelebilir. Ta ki, kitabı alıp da okumaya başlayıncaya dek... SUAD AMİRY KÜLTÜRBAKANI... Filistin konusunun irdelendiği kitaplar genelde iki sınıfa ayrılırlar: ancak bu işin uzmanlarına çekici gelebilecek, insanı bunaltacak denli siyasal içerikli olanlar ve alabildiğine lirik olanlar. Gelgelelim, "Sharon ve Kaynanam" her ikisinden de farklı bir yapıt. Saçmalıkların gündelik yaşamın en belirgin özelliği olarak karşımıza çıktığı bir yerde, bu saçmalığı betimlemek özellikle aklı başında bir duyarlılığı gerektiriyor. Çevresinde olup biten onca çılgınlık karşısında insanın aklını kaçırması işten değılken, Suad Anıiry eşi az bulunur bir sağduyu sergiliyor. 195 l'de Şam'da dünyaya gelen Amiry'nin ailesı Marie Jabaji ile hemen hemen aynı dönemde Jaffa'yı terk etmek zorunda kaldı. Babası daha sonraları Ürdün'de Mısır elçiliğine atandı. Annesi bir basımevi işletiyordu. Beyrut'ta mimarlık eğitimi gördü, 1981'de Birzeit Üniversitesi'nde göreve başladı. Böylelikle, yıllarca düşlediği Ramallah'ta yaşama emeline kavuşmuş oldu. Sosyolog eşi ve Bayan ve güçlükleri dlle getlrfllyor. zaman zaman zaman iç karartıcı epostalar gönderiyordu. Gerçekte büyük bir hapishaneden farksız olan bir kentte yaşamanın nasıl bir şey olduğunu onlara anlatmak istıyordu. Suad'ın yazdıkları öylesine büyük bir ilgi uyandırdı ki, bir süre sonra herkes bunlan dört gözle bekler oldu. Bir îsrailli bu iletileri bir yayınevine gösterip gösteremeyeceğini bile sormuştu. Bu yoğun ilgi karşısında hayrete kapıldığını belirten Suad, "Tüm bunlara bir anlam veremiyordum. Iki sözcüğü bir araya getiremeyen biri olarak, yazarlığa soyunacağımı aklımın ucundan bile geçirmemiştim," diyor. Ne var ki, Amiry'nin güncesi çok geç meden kalın ciltli bir kitaba dönüştü. îbrani dilinde kaleme alınan "Sharon ve Kaynanam" adlı kitap eleştirmenler tarafından göklere çıkarılırken, bir yandan da satış rekorları kırdı. Jabaji'nin biricik evladı Salim ile de orada tanıştı. 1991'de Washington'da yapılan barış görüşmelerinde Fdistin'i temsil eden Amiry, 1996'da kurulan ilk Filistin hükümetinin kültür bakanlığına atandı. Şimdilerde ise, Rivvak adıyla bilinen Mimari Yapıtları Koruma Merkezi'nin başkanlığını yapıyor. Rivvak tarihi Hebron kasabasındaki pazar yeri çalışmalanyla 2002 yılında Ağa Han mimarı onarım ödülüne hak kazandı. Israil ordusu ıkı günde bu başanlı çalışmayı yerle bir etti. Amiry mimarlıkla ilgili çok sayıda yapıta da imza attı. Suad Amiry çoğu Batılının kafasındaki tipik Filistinli kadın imgesine tepeden tırnağa ters düşen biri. Içki içiyor, sigarasını tüttürüyor ve başını örtmüyor. Amiry'nin çocuğu yok. "Çocuklarla oldum olası pek aram yoktur," diyen Amiry bu boşluğu minik köpeği Nura ile dolduruyor ve her gittiği yere onu da götürüyor. Tabii ki, Ramallah'ta yaşayanlar için yolculuk insanların sıklıkla yaptıkları bir şey değil. Yedi yıl süren çatışmaların ardından sonunda Filistin vatandaşlığına kavuştu. Ancak Fi listinli kimliği yüzünden topu topu 10 kilometre uzağındaki Kudüs'e, ya da Nablus ve Bethlehem gibi öteki Batı kentlerine gitmesi olanaksız. Bu durum, doğal olarak, Amiry ve onunla aynı konumda olanlarda kodese kıstırılmış gibi bir duygu uyandırıyor. SİZİ BAĞIŞLAMAYACAĞIM... Bir yazar olarak Amiry bu duyguyu ustaca dile getiriyor: Önceleri baş gösteren kayıtsızlık, uyuşukluk ve kaygı bir süre sonra yerini kızgınlık, öfke ve bunalıma bırakıyor. Ne var ki, kimi zaman insanın bir tür isteriye de kapıldığı oluyor. Kitabın bir bölümünde Amiry ile Salim sokağa çıkma yasağı sırasında arabayla giderken yakalanıyor. Asker alışveriş torbalarını didik didik ederken, yağmurun altında bekletilen Amiry, deli bir deve gibi, gözlerini ona dikip uzun uzun bakmaya karar veriyor. Güveni sarsılan asker Salim'i kolundan tutup üstüne götürüyor ve ona, "Karısı gözlerini üzerime dikmiş, bakıyordu," diyor. Askerin bu yakınması burnundan soluyan Îsrailli komutana bile saçma geliyor. Evin yolunu tuttukla rında gülmekten kırıldığını söyleyen Amiry, "Gülüyordum, ama ortada hiç de gülünecek bir şey yoktu. Yaşadığımız içler acısı bir durumdu. Dünyanın bu noktasında feci bir şeyler olmaktaydı," diyor. Kuşatma altında yaşamanın beraberinde getirdiği, devinimin kısıtlanması, belirsizlikler ve olanaksızlıklar gibi olumsuzluklan tüm çıplaklığıyla dile getirirken şöyle diyor: "42 gün boyunca sokağa çıkmamızı yasaklamanızı belki günün birinde bağışlayabilirim, ama bana 42 yılmış gibi gelen bu süre boyunca beni kaynanamla baş başa kalmaya zorlamanızı asla bağışlamayacağım." Garip ama, Amiry eninde sonunda kaücı bir barışın sağlanabileceğine inanıyor. Iki tarafin da savaşmaktan artık usandığını, işin içinde olanların savaştan ötürü ne denli ağır bedeller ödendiğinin bilincinde olduklarını düşünüyor. Yazlarını Italya'da geçirdiğini itiraf etse de, Filistin'den ayrılmayı hiç düşünmüyor. # The Observer'dan çeviren: RÎTA URGAN Filistin'de hayat kimi zaman güliinç, kimi zaman da iç karartıcı. Fotoğraf da bunu göstermiyor mu? Fotoğraf: AP Ajansı OSMAN BAHADIR bahadirosman@hotmail.com &D yıl önce (ilerlemesine) uygun olarak basılacak ve imal edilecektir. Ancak pul numunelerinin çiziminden sonra Beynelmilel Postalar tttihadı (Uluslararası Postalar Birliği) Stockholm Konferansı'nda pullar üzerine Latin hurufatıyla (harfleriyle) ait olduğu hükümetin isminin yazılması kabul edildiğinden, pulların üzerine Postes Republique Turquie ibaresi ilave edilecektir. PuUarın nefis surette basılması, Dahüiye Vekâleti'nce karar altına alındığından fabrıka nezdinde pullarımızın imal şekline nezaret etmek üzere Ali Sami Bey bu sabah Londra'ya hareket edecektir. 15Ağustos 1925 'U o İlk Cumhuriyet pullarının imaline başlanıyor eni pulların serisi beş neviden (türden) ibarettir. îlk Cumhuriyet pulları fevkalade sanatkârane ve harikulade güzel olacaktır. Posta Müdüriyeti tarafından Cumhuriyet pulları için, birinciye 500 lira verilmek üzere bir müsabaka küşad edilmiş (açılmış), bu müsabakaya 20 kadar sanatkâr iştirak etmişti. Vekiller heyeti (bakanlar kurulu) müsabakaya iştirak eden sanatkârların numunelerini incelemiş, neticede Evkaf Müzesi Müdürü Ali Sami Bey'in Gazi Paşa'nın portresi olan numunesini muvafık (uygun) bulmuştu. Bu numunedeki Gazi Paşa'nın resmi, şimdiye kadar yapılan resimlerin en ziyade benzeyeni olduğu için Vekiller Heyeti Ali Sami Bey'i Ankara'ya davet etmiş ve yeni pulların çizimine memur etmişti. Ali Sami Bey Ankara'da Gazi Paşa, bozkurt timsali (sembolü), Ankara Kalesi olmak üzere üç pul numunesi çizmiş ve Imalatı Harbiye fabrikasından Ali Hamı Bey ile Umum Jandarma Y Cumhuriyet'ln mükâfatlı edebi müsabakası arilerimiz (okuyucularımız) arasında edebiyat lehinde bir hareket tevlid (yaratmak) ve genç istidatları (yetenekleri) geliştırmek ve teşvik için mükâfatlı bir edebiyat müsabakası tertip ediyoruz. Müsabakanın mevzuu; tstiklal Harbi'ne ait bir kahramanlık menkıbesinı en büyuk muvaffakiyetle tasvir eden manzum veya nesir halinde bir küçük hutbedir. Hutbe azami 150 satırı geçmemelidir. Taşradan iştirak edecek zevatın (kişilerin) iştiraklerini temin maksadıyla 10 Eylül tarihine kadar kabul edilecek olan hutbeler Cumhuriyet idarehanesinde edebi müsabaka memuru namına gönderılmelidir. Gönderilecek eserler önce tarafımızdan incelenip yayınlanmaya layık olanları gazetemizde basuacak ve daha sonra tertip edilecek bir usule tevfikan (bağlı olarak) en güzel üç eser, bizzat karilerimiz tarafından seçilerek birinciye 40, ikinciye 25, üçüncüye 10 lira mükâfat verilecektir. Mevzuaların (konuların) başka bir edebiyattan adapte edilmemiş olması şartı esasidir (temel koşuldur). 250 KUftlM) K TÜRKİYE CUMHURİYETİ Kumandanlığı'ndan mülazım Münir beylerin terkip ve ibda ettiği (yarattığı) Kızılırmak ve Sakarya pullarının çerçevesini çızmışti. Pullar malum olduğu üzere halihazırda Londra'da Bradbury Weikleson şirketi fabrikasında imal edilmektedir. Fabrika vekili Suphi Ziya Bey'e Londra'dan gelen bir mektupta pulların harikulade güzel ve muvafık (uygun) sanat olarak resmedildiği yazılmaktadır. Esasen pullar sanatkârları tarafından nefis bir surette resmedildiğinden pullarımız sanatın en son terakkiyatına LONDRA'DA TÜRK RESİM SERGİSİ Ali Sami Bey, Londra'da ilk Türk resim sergisini de açacaktır. Bu hususun kolaylaştırılması için Ali Sami Bey'e Ingiliz yüksek yerleri tarafından yardım vaat edilmiştir. Kıymetli çalışmaları ile ecnebilerin de nazarı dikkatini celbetmiş olan Ali Sami Bey'i bu teşebbüsünden dolayı takdir ederiz. 15 Ağustos 1925 15Ağustoi 1925
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear