25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 YASAM 30 MAYIS 2004 / SAYI PAZARIN PENCERESİNDEN Selanik'te hafta sonu Selçuk Erez O naltı Mayıs tarihli "New York Times"ta bir yazı: Los Angeles'ta bazı senaryo yazarlan, evlerinde değil, belli kahvelerde oturup çalışırlarmış. Şimdi Selanik'te, "hangi kahvede oturup yazsam şu pazar yazımiı*" diye düşünüyor ve uygun bir kahve arıyorum. Sahildekilerden birinde buzlu, sütlü kahve içerken bu kcntteki kahvelerin belki senaryo üretimi için uygun olabileceğini, ama kısa makalelerin böyle bir ycrde asla yazılamayacağını anlıyorum. En iyisi gelene geçene bakmak. Avrupa topluluğu bu millete çok yaramış: Nüfusunun yaklaşık iiçte biri kadınlarının herhalde daha çoğu obes yani "mührühümayun" gibi ya da "export line" vapurlarının dubaları gibi şişmanlar. "Tsimiski" caddesinden geçip gelnıiştim buraya. Bu sokakta gıyecek satan dükkânların vitrinleri iç çamaşırlarının en aşırı bikinileriyle doluydu. Bu kadınlar mı bunları giyerler, nasıl giycrler diye düşünmeden edemiyor insan. Kahvenin televizyonunda BBC'de eski süpermenlerden Christopher Reeve konuşuyor. Geçirmiş olduğu kazadan ötürü tcpeden aşağı felç olmuş. Bush'u insan embryosundan elde edilen kök hücrelerle yapılabilecek ve omurilik felçlilerine yarayabilecekaraştırmaları engellediği için eleştiriyor. Bu araştırmaJarı neden engelliyormuşr' Cevabı: Köktendinci olduğundan! Kendi dinsel inançlarıyla çelişen görüşleri dile sı, soluk benizler de cabası. Bugün sağlıklı beslenerek birçok hastalığa karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğimizi tıp dünyası kabul ediyor. Ama yememe hastahğı dağdan yuvarladığımız bir kartopu gibi büyüyor. Patlama noktasınagelindiğinde de geç kalınmış olunuyor. Olayın estetik yanı da tartışılır. Kadınları erkeklerden ayıran kıvrımlar kaybolmaya başladı. Yukarıdan aşağıya dümdüz inen insanlar oluverdiler. Oysa biraz etli, ama spor yapmış, sımsıkı bir vücut, enerjik duruş ve pozitif bir gülüşü her zaman sıska, hayattan bıkmış, bir adım merdiven çıkacak hali olmayan kadınlara tercih ederim. Dinç ve dinamik insan görüntüsü kadın olsun, erkek olsun beni her zamana daha çoketkilemiştir. CETAD TOPLANTISI Kapalı kutt cinsellik Ipek Özbey MUTLULUK HORMONU... Rejime verilen önem, spor ve sağlıklı yaşama verilmiyor. Oysa25 yaşından sonra vücudumuz kas kaybediyor ve ancak ağırlık kaldırılarak yerinekonabiliyor. Sporun salgıladığı mutluluk hormonu da cebimizde artı değer. Bugün birçok psikiyatr açık havada tek başımıza yürüyüş yapmanın ruh sağlığımıza olan katkısı konusunda hemfikir. Ağzımıza sürmediğimiz birçok gıdanın vücudumuz için sayısız yararı olduğu her geçen gün ortaya çıkıyor. Aynca bir arkadaşımızla karşılıklı kahve keyfi yaparken bir sigara yakmaktansa iki kurabiye yemenin o kadar ölümcül olduğuna inanmıyorum. Kendimizi bu kadar zorlamanın anlamı yok. Anlık keyiflerdir zaten hayat, ıskaladıkça dakeyifsizlikverir. Yaza girerken daha çok yağ yakmak, daha çok enerji depolamak , daha zinde ve sağlıklı görünmek için, vücudumuzdaki her noktanın çalıştığını hissetmek için, dahası mutlıı olmak için hepinizi spor yapmaya davet ediyorum. Ister bir salonda yapın ister açık havada tek başınıza, amamutlakasporyapın. Inanınpişman olmayacaksınız, duruşunuz bile değişecek. Bir müddet sonra merdivenleri hoplayarak çıkacaksınız. Içinizden inanılmaz bir enerjinin taştığını hissedeceksiniz. Dahası en dibe vurduğunuz bir günde bile sporun ardından içinizdeki mutluluk hissine siz de şaşıracaksınız. Spor yapın ve doğanın bize sunduğu katıksız gıdalardan tüketin. Bir de bakmışsınız eğlenirken kilo bile vermişsiniz. Reçete aslında bu kadar basit. Yarın pazartesi, spora başlamak için en uygun gün, haydi spora. • aylinkotil@superonline.com D Bahar ayı ve rejimler... Aylin Kotil ünya üzerinde yapılan araştırmalar, her üç kişi en az birinin yaşamlarının herhangi bir dönemi en az bir kez cinsel işlev bozukluğu yaşadığını o ya koyuyor. Türkiye'de ise oran yüzde 69. Çok sık rastla sorunlar olmalanna ve başanyla tedavi edilmelerine kar ne yazık ki, cinsel yakınmalarla hekimlere ya da tıbbi n kezlerebaşvuru sayısı, sorunların yaygınlığma oranla 1 düşük. Sorunları olanların sadece yüzde 10'u uzmanl başvuruyor. En çok başvurulan konular kadınlarda vaji mus, erkeklerde erken boşalma ve sertleşme sorunlan. ni büyük çoğunluk, hastalık cinsel birleşmeye engel te ettiğinde ya da erkekler için onur meselesi olarak algılaı ğında bir profesyonelden yardım almaya karar veriyor. S on günlerde hangi gazeteyi açsak, hangi dergiyegöz atacak olsak mutlaka bir rejim listesi karşımıza çıkıyor. Yazın yaklaşmasıyla birlikte eczanelerin önleri bile bu tarz afişlerle dohı. Insana hiç aklında olmasa bile' Yaz geliyor, benim de biraz rejim yapmam gerekiyor' dedirten cinsten bir çılgınlıkbu. Biranda rejim yapmadı ğınız için suçluluk duyııp vicdan azabı çektiriyorlar insana. Tabii ki fazla kilolan savunmuyorum, sağlıklı olmak, sağlıklı kalmak için yapılan rejimlere sözüm yok, ancak günümüzde bu bir yaşam biçimi oldu. Yılın 365 giinü rejim yaptırıyorlarinsana. Peki sonuç ne? Etrafta hiçbirkıvrımıolmayan,iskeletiandırankadınlargrubutüredi. Heranzafiyetgeçireceklermişgibiduruyorlar. Sadece bu olsa... Aç yatıyorlar, yemedikleri için mutsuz dolaşıyorlar, tahammüller azalıyor, çocuklarının sordukları en ufak bir soruya bağırarak yanıt veriyorlar, dahası damak tatlarını kaybediyorlar. Zayıf kalmak uğruna hayatından tatlıyı çıkan bir sürü arkadaşım var. Diğer yandan iki merdiven bile çıkacak halleri yok. Bu kadar rejim listeleri verilirken acaba kaç kişi toksinlerden arınma rejimi uyguluyor? Kimse, çünkü çay yok, diyet kola da yok. Oysa normal rejimlerde bunlar sınırsız ve kilo yapmıyor. Tek hedef kilo vermek olduğu için sağlıksız alınan gıdalara önem verilmiyor. Etrafımdaki otuz ve kırk yaşgrubu kadınlara, hatta genç kızlara bakıyorum; bütün bir günlerini sa dece salata yiyerek geçiriyorlar. Bütün bir gün bir şey yemedikleri için de metabolizmaları çalışmaz hale geliyor. Bu yaşlarında sadece salata ile duran kadınların elli yaşına geldiklerinde ne yiyeceklerini merak ediyorum. Herhalde sadece sıvı tüketecekler. Sorun bununla da bitmiyor. Kadınların korkulu rüyası kemik erimesi hep bu yaşlarda yeterli alınmayan kalsiyıım miktarından kaynaklanıyor. Saç dökülmesi, tırnak kırılma Bu sorundan yola çıkarak, Cinsel Eğitim, Tedavi ve Aı tırma Derneği (CETAD), cinsellik alanında çalışan farklı siplinlerden profesyonelleri bir araya getirdiği, üç gün sü bir seminer düzenledi. Psikiyatrik sorunların bazıları cinsel işlev bozukluklarına nasıl neden olduğu ve nasıl te vi edildiği ya da tam tersi durumlarda neler yapılabilec konusunda bilgiler sunuldu. Seminerin son gününde ha açık forum yapıldı. Foruma katılım oldukça azdı. Panel ler, "Ciddi oranda sorun yaşanan bir konuda halka açık forum düzenleniyor. Kimse gelmiyor, çünkü tabularyık mıyor. Cinsel işlev bozuklukları kişilerin yaşam kalite^ düşürüyor, aile bütünlüğüne zarar veriyor, ancak kin bunları konuşmak istemiyor. Umarım bir yıl sonraki C TAD toplantısında her şey değişmiş olur" dediler... Ç^ Lambda îstanbul girişiminden olan katılımcılar, eşcinsel rin cinsel sorunlanna değinilmemesinden yakındılar. Bu* kınmalara uzmanların yanıtı, "Çünkü bu konuda bizel güne kadar herhangi bir başvuru yapılmadı" oldu. • getirenlerin "yanlış yolda olduklarını" söylüyormuş... Tuttıığu "doğru yollar" onu nerelere götürüyor? Memleketinde istenmeyen gebeliklere son verilmemesi için engellcr oluşturmaya ve de Irak'a... Amerika'nın da başarısızlığının asal nedeninin devleti köktendincilerin yönetmesinden kaynaklandığını kavramak gerck. Christopher Reeve bu konuda güzel konuşuyor: Ilke olarak dinsel görüşlere devlet yönetimden ycr vermeyi kabul edersek neler olurr1 Mesela insanın mesela bir kazada, bir ameliyatta kan kaybından ölecek olsa bile başkasrndan kan almasını günah sayan Yehova şahitlerinden birinin cumhurbaşkam olduğunu düşünerek verin bu sorunun cevabını... Saat 11'de "Balkanlarda üemokrasi ve Uzlaşma" kontılu toplantıya katılmam gerek. Selanik'e bunun ıçine geldim. Koşar adım "Ignatia" Caddesi'ne, oradan da "Krispou " Sokağı'na vanyorum. Tüm Balkan ülkelerinden aydın insanlarla bu bölgelerde ve başka ülkelerde olanları tartışmak çok zevkli bir ş,ey. Arada, yanımda oturan Arnavutluk însan Hakları Grubu'nun başı Bayan Elsa Ballauriye soruyorum: Siz gerçcktcn pırasayı çok mu seversinizr1 C) kadar sevmezlermiş. Pırasayı seven Kosova Arnavutlarıymış. Toplantıda "Balkan" sözcüğünün nereleri kapsadığı da konuşuluyor. Osmanlı'nın bir zamanlar yönettiği yerlermiş. Şarkılarında 'of aman' geçen ülkelerin Balkan ülkesi sayılmasını öneriyorum, Neden olmasın diyenler az değil. Toplantıyı bir işgalden çok, ortak kültürü yansıtan of anıanlı tanımlamanın benimsenmesini temenni ederek bitiriyoruz. Bııgün Selanik'ten Istanbul'a doğrudan doğruya uçak yok. Şimdi işin yoksa Atina'ya uç, orada iki saat bekle ve ondan sonra gcce ııltış, güzelim memleketine...# Gerçekten sevişiyor muyuz? G erçekten sevişmek, hayvansı bir biçimde, nefse önem vererek, güçlücü sevişmeyi gerektiriyor. Cinsellik bedende tırmandıkça, elde edebileceğimizin azamisini içimize çekmeliyiz. Çok enerjik bir cinsellik ancak böyle yaşanabilir. Kafa boş olmalı ve duyulardan başka bir şeye yatırım yapıhnamah. Ötekine karşı hiç duygusal bağ taşımamak ya da çok fazla bağlı olmak bu bedensel birliği olanaksız kılar. Çocuksu bir cinsellik içindeysek, cinsel ilişkiyle başka istekleri maskeleriz. Aynca bazı kadınlar ıçlerine girilmesine, salt partnerlerini ellerinde tutmak uğruna razı olurlar. Birçok erkek de iş ya da aile streslerini azaltmak için cinsel ilişkiye girmek ister. Bu durumlarda gerçekten sevişilmez. Bu daha çok "iştutmak"ır, tümüyle "kendini vermek" değil. Çocuksu cinsellik içinde olmak, çok duygusal isteklere yol açar. Anne bağımhlığından doğan bozukluğa bağlı olarak, ötekine yapışık olmak gereksinimi duyulur, bedensel temas aranır, tüm ayrılıklar acı vericidir... Cinsel dürtü, bu yoksunlukta gizlidir. Bundan dolayı tüm gereksinimlerimizi karşılayacak, boyun eğecek birisinin beklentisi içindeyizdir. Insanı kışkırtacak bir partner aranır. Zihni yönlendiren fanteziler (" Beni yaşam boyu sevecek kişi odur"), yansıtımlar ("Benim şunuyapmamı ister"), hesaplamalar ("Sonradan ko nuşmazsa, 'iyi' bulmadığı içindir") ortaya çıkar... Aşırı duygusal anlaşma peşinde olanlar, yoğun olarak gönüllerinin oksanması beklentisi icin dedirler, sürekü övgüler beklerler; cinselliğin "hayvansı" boyutunu görmezden gelirler. Başlangıçta, çok iyi yürüyen çiftleroluştururlar, duyusal düzlemde çok güçlü duygulanımlara sahiptirler ama cinsellik düzleminde aynı yoğunluk yoktur. Içe girme, örneğin, duyuları ya da fantezileri alevlendirir, ama anında.yaltaklanmalarvegönülalmalardevreye girerek, genital hazzı söndürür. DÖNÜŞMEYİ KABULLENMEK... Ergin bir cinsellik kendini, duygusal anlaşma gereksinimindensoyutlanmış bir genital cinsellik arzusuyla dışa vurur. Ne kadar az bağımlıysak, cinsel yönden o kadar çok meraklıyızdır. Duygusallıktan bağımsızlaşmış ve güçlü cinsel dürtülerle ateşlenen bir merak, gerçek bir cinsellik arayışına yönelir. Duygusal olarak erginleştikçe, dürtülerimize enerjik yanıtlar verecek cinsel partnerler aramaya koyuluruz. Genital düzlemde yoğunluklu iletişim kurabilen bir beden sahibi olmak, insanı daha özgür kılar... Cinsel bir çiçeklenmeyi başarabilmek için ilkkural: "dönüşmeyi" kabullenmektir. Yaşamda, eğer biz kendimiz yerlerinden oynatmazsak, nesnelerin hiç kıpırdamayacaklarına inanmamız gerek. Bu cinsellikte de aynen böyle. Koşullandırmalardan arınmalı vekişisel bir haz arayışının içinde olmayı denemek için tüm modelleri unutmalıyız. Cinselliğin özerk, kendine yeterli olduğunu ve büyük bir düşünce özgürlüğü gerektirdiği fikrini kabul etmeliyiz. Aynı biçimde kendi bedenini iyi ta nımayı, nasıl ve kimle iyi işlev verdiğini öğn mek de esastır. Cinsellik yoğunluğunu dı gular değil, cinsel dürtü, seks isteği besler başta. Duygular sonra gelir. Ama öteki i( sevecenlik duymadan sevişilemez. Birgece cinsel ilişkide bile! Birçok insan, kendis hayvansı bir biçimde sevişmeyebırakmakt ürker, çünkü bufizikselyoğunluğun.duy yoksunluğuna yol açacağını sanır. Bunun ı sanlık dışı bir deneyim olduğu düşünülı Tam tersine, birisiyle hayvansı bir cinsel içindeyken.kendinizi tümüyle kapıpkoyv< diğinizde, engellemeleri, önyargıları aştij nızda partnerinizi gerçekten seçmiş ve tai mışsınız demektir, bihnç dışı bileolsa. Arzu, ilişkiye koyduğunuz enerji, zlhlnsel kısıtlamaların olmaması, koşullandırmalardan arınmak ve tümüyle boyun eğdiğiniz dürtüsel istekler... Ancak o zaman çok şey Isteyen, veren ve arzulayan "dürtüsel" bir bedene kavuşursunuz. Bu salt keyiftlr. Erkeklerle kadınların cinsel yoğunlıi; kavrayışı biçimleri farklı mıdır, sorusu hı gündemdedir. iki cins arasında keskin sın larbelirlemek çok zordur, bu her birinin ki sel geçmişine bağlıdır. Pratikte bireyler ı gruba ayrılabilir: Tümüyle duygusal kaym macılar: Cinsellikten çok gönül okşamal; yeğleyen ve duygusal gü venlik arayışı için< olan kadın ve erkeklerdir. Fanteziciler: Kişisel fantezilerinden yola < karak, özel bir erotizm içinde, tekil duyul arayanlardır. Kadınlar aşırı coşkularını yatı tırmayı, erkekler duygusal yatırım yapmad; cinsel tüketim ararlar. Genitalleşmişler: Ötekinde sıcak, can karşılık verici bir beden arzulayan ve ancak zaman kendilerinitümüylebırakanlar... SALT KEYİF... Bu cinsel yoğunlaşmayı eğitimle kazanmi o\ası değildir pek, çünkü cinsel dürtü öng. rülebilir bir şey değildir. Yalnızca bir kez y şanması bile olasıdır böylesi yoğunlaşımş ili kinin. Salt haz verici bir cinsel ilişkinin güo nü doğuran şeyler; arzu, ilişkiye koydwğwu« enerji, zihinselkısıtlamalârtrtoIiHaınası.kı şuHandırmalardan armnaak ve riunüyle b» yun eğdiğiniz dürtüsdistefclerdîr... Otama insan çok şey isteyeo, veren w arzulays "dürtüsd* birbedenekavuşur. Busalt keyi tir.« Psychologies'ten çevira *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear