25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 SAĞLIK 28 MART 2004 / SAYI940 Genç kadınlar dikkat: Meme kanseri yaş dinlemiyor... tngiltere'deki her dokuz kadından biri meme kanserine yakalanacak. Bu hastalığa yakalanma riski başta 50 yaş altındaki kadınlar olmak üzere hızla artıyor. Nerede hata yapıldı ve neden özellikle zengin ve eğitimli kadınlar tehdit altında? Geç yaşta çocuk sahibi olmak, stres ve hırs kanserin nedenleri arasında gösteriliyor... lecek miyim ya da ne zaman öleceğim? Genç bir insan için yüzleşmesi zor sorular bunlar. Özellikle deherkesin "ama buna yakalanmak için henüz çok gençsin " dediği bir hastalık sizi habersiz yakaladıysa. Ne var ki giderek daha çok kadın özellikle de 3()'lu ve40'lı yaşlardaki kadınlar aynı yıkıcı haberle karşılaşıyor. Meme kanserine özellikle refah toplumlannda giderek daha sık rastlanıyor ve daha çok çalışan kadınları hedef alıyor. Meme kanserine yakalanan kadınların çoğu 50 yaşın üzerinde. En son resmi îngiliz istatistıklerine göre (ki bunlar ne yazık ki gerçekleri iki, üçyıl geriden takip ediyor), 2000 yılında bu hastalığa yakalandığı belirlenen 40. bin kadından sadece 8 bini (5'tebiri) 50yaşın altında. Hastalık, daha çok5054 yaş arası kadınlarda teşhis ediliyor. Tüm kamu sağlığı kuruluşları ileri yaştaki kadınların dikkatli olmaları ve genç kadınların endişe etmemeleri gerektiğini iddia ediyorlar. Tüm bu kurumlar meme kanserinde en önemli faktörün yaş olduğunu savunuyorlar. Ingiltere Kamu Sağlığı Bakanı Melaniejohnson da (kendisi 48 yaşında meme kanserine yakalandığı halde) aynı şeyi söylüyor. îngiltere'de yapılan araştırmalar, her dokuz kadından birinin yaşammın bir döneminde bu hastalığa yakalanacağını ortaya koyuyor. Bu risk, 25 yaş altındakiler için 15 binde l'den, 85 yaşınakadar 10'da bir oranına kadar yükseliyor. Ama bu tür çıplak istatistikler, tam da kendinizi performansınızın doruğunda hissettiğiniz bir dönemde (yani 30'Iu yaşların ortalarından 4O'lı yaşların sonlarına kadarki dönemde) ani ve şaşırtıcı bir risk artışını gözlerden gizliyor. Meme kanserine yakalanan kadınların sayısı her yıl düzenlı bir şekilde artıyor. Hem de yıldan yıla yüzde 1 2 oranında. Bazı veriler de riskin daha genç kadınlarda daha hızlı arttığını gösteriyor. îngiliz istatistiklerinin günü yakalayamadığından yakınan St. George Hastanesi'nin meme cerrahı Kefah Makbel, " ABD'de ise, 40 yaşın altındaki kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı her yıl yüzde 3 artıyor, ki bu oldukça hızlı bir artış demek" diyor. îngiltere'de 19902000 arasında hastalığa yakalanan 40 yaş altı kadınların toplam sayısı 1.659'dan 2.238'e yükselnıiş. Bu da 10yıliçindeyüzde35'lik devasa bir artış demek. PEKİ, NELER OLU YOR ? Doktorlara sorarsanız onlar da giderek daha genç kadınların kendilerinegeldiğini söylüyorlar. Londra'daki Royal Mars O Meme kanserine yakalanma yaşı giderek düşüyor... den kanser hastanesınin klmık onkoloğu CîıllRoss, "Ingıltere'de meme kanseri vakalarının hızla arttığından kuşku yok. Teorik olarak 50 yaş altı kadınlarda meme kanserine yakalanma riskı 50'de bir olsa da, bu sadece resmi rakamlar. Hastalarımın arasında bundan çok daha fazla genç kadın var" diyor. Bu artışa kaygılanmak için bir neden daha var. Menopoz öncesi kadınlarda tümörler daha hızlı büyüyor. Meme kanserinin dördüncü aşamasrnda vücudun başka bir bölgesinde ikinci birkist daha saptanıyor. Genç kadınlarda daha ileri yaştakilere oranla üçüncü aşamaya gelmiş yani çapı 5 cm 'den geniş ve koltuk altı lenf bezlerini etkileyen bir kist bulunması ihtimali daha yüksek. Bu kiste daha ağır ilaç ve radyasyon uygulanması gerekiyor ki bu bedende çok daha büyük bir sarsıntıya yol açıyor ve tekrarlama olasılığı daha fazla... HIRS DA KANSER YAPIYOR... Meme kanseri oranlarının neden arttığını sorduğumuz zaman işler daha da karmaşıklaşıyor. Ergenliğekaç yaşında girdiğimiz, kaç çocuk doğurduğumuz, kaç yaşında anne olduğumuz, bebeğimizi ne kadar süreyle emzirdiğimiz hep etkili faktörler. Alkol bir risk faktörü iken, sigara değil. Genç kadınlar, yağ düzeyi yüksek süt ürünlerinden uzak durmalı. Obezite ise riski arttırıyor gibi görünüyor ama sadece menopozdan sonra, önce değil. Kesin yani tlar olmadığı gibi, uzmanlara kendi görüşlerini sorduğunuzda birçok farklı ve çelişkili teorileriolduğunugörüyoruz. Sadece tek bir şey kesin görünüyor: Suçun büyük bölümü, zengin, hırslı, sofistike kuzey yarı küredeki yaşam biçimimiz. Hastalık, Doğu Asya'da geçen yıl her 100 bin kadından 18'indegörüldü. Kuzey Avrupa'daburakam 73, dünyanın en zengin ülkesi ABD'de ise 90'dan fazlaydı. Ingiltere'de profesyonel ve yönetici düzeydeki kadınların meme kanserinden ölme riski de yarı nitelikli ya da nitelikli olmayan kadınlara oranla yarı yarıya daha fazla. 199799 yılları arasında her lOObin çalışan kadından 57 'si ölürken, kalifiye olmayan kadınlar arasında bu rjkam 100 binde37'ydi. Riski azaltmanın yolları • tlk çocuğunuzu genç yaşta doğurun. Araştırmalar, genç yaşta anne olan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin daha düşük olduğunu gösteriyor. • Birden fazla çocuk yapın. Yapılan araştırmalar her fazladan çocuk için riskin yüzde yedi azaldığını gösteriyor. •• , • Bebeğinizi altı aydan önce memeden kesmeyin. • Alkolden uzak durıın. Günde bir kadeh şarap riskınizi yüzde altı oranında arttırıyor. Yaş ilerledikçe alkolün tehlikesi artıyor. • En azından 50 yaşınıza kadar yağlı yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durun. Araşürmalar 50 yaşından sonra hayvansal yağları azaltmanın bir işe yaramadığını gösteriyor. SUÇ, YAŞAM BtÇtMtNDE Peki, başarı ve varlık bize nasıl zarar veriyor olabilir? Görülen o ki, meme kanserine yol açan paranın kendisi değil, zenginliğin yaşantımıza getirdiği değişiklikler.. Kadınlar zenginleştikçe ve hayatları üzerinde daha çok kontrol sahibi oldukça, daha ileri yaşta anne olmayı, daha az çocuk yapmayı ve daha kısa süre emzirmeyi tercih ediyorlar. Kadınhk hormonu östrojeni daha uzun süre üretmek de kilit faktör gibi gözüküyor. Erken ergenlik ve geç menopoz, yumurtahkların daha uzun süre östrojensalgılamasına neden olduğu için kadınlarda meme kanseri riskini arttırıyor. Östrojen içeren hormon tedavisi ise riski daha da arttırıyor. Tam yaşamlarını yoluna sokmak, hedeflerini gerçekleştirmek üzere iken kansere yakalanan genç kadınları, alınması zor kararlar bekliyor. Örneğin, kemoterapi tedavisi kısırlığa yol açabiliyor. Zamana karşı yarışmalarıgerekebiliyor. Bristol Kanser Yardım Merkezi'nin başı Helen Cooke, kadınların aşın yoğun Batılı tarzı yaşamın kurbanları olduğuna inanıyor: "Bazı araştırmalar, stresle kanser arasında doğrudan bağlantı olduğunu gösteriyor "diyor. Merkezin teorisine göre, sakin ve yaşamından hoşnut bir duygusal durum artı sağlıklı beslenme bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalığın ortaya çıkmasını önleyebiliyor. Araştırmalar kronik stresin bağışıklık sistemini yıprattığını gösteriyor. Ortada yanıtlardan çok soru var. Meme kanseri önlenebilir ama bize bunu nasil başaracağımızı kim söyleyecek? Avrupa'damükemmel kanser yardım dernekleri var. Ancak onların internetteki web siteleri zaten hastalığa yakalanmış kadınlar tarafından okunuyor. Önemli olan hastalığa yakalanmadan bu konuda mümkün olduğunca çok bilgi edinmek. • The Guardian'dan çeviren: AZEMARŞAN Bitkilerin gücü... Fatma Aydın •ehmet Emin Güngör, Manisa'nın Lokman Hekimi. Herkes onu böyle tanıyor, çünkü .şifalı otlarla 50 yıldır yüzlerce hastayı tedavi etmiş. Ege Lokman adında bir de fabrika kurmuş. Askerliğini Istanbul'da GATA'da sıhhiye eri olarak yapmış Güngör. Sıhhiye kurslanna kaUİıp hastanede kalmayı başarmış. 195 3 'te Türkiye'de yetişen bitki leri tespit etmek için îstanbul'a gelen bir grup Amerikalı bitki uzmanına yardımcı olmuş. Dört yıl boyunca karış karış gezmişlerTürkiye'yi ve "Hangi bilgi hangi bölgede yetişiyor ve hangi hastalığa iyi geliyor"saptamışlar. Manisa'ya dönüp, Mi Bakır ilçesinde bir dükkân, sonra da Manısa'da Sağlık ve TarımKöy Işleri Bakanlığı'ndan izin alarak bitkileri işleyen bir fabrika açmış. Ünü kısa sürede yayılmış. Güngör, bu şöhrete yol açan çalışmasırun özelliklerini şöyle anlatıyor: "Bitkinin nereden toplandığı önemli. Yol kenarlarından ve fabrikaların yakınlarından toplanan bitkiler, kurşun, civa gibi ağır metaller içeriyor. Bizim su ve yağ yaptığımız bitkiler, genellikle yaylalardan toplanır. Tedavilerde en çok kekik ve ısırgan kullanıyoruz." Fabrikaya gelen bitkilerin bir kısmıyla buharvererek ilaç olarak kullanılansular üretiliyor. " Ü rettiğimiz bir kiloluk kekik suyundaortalama 300 gram kekik bulunuyor." diyor Güngör "Bu yöntemle 19 çeşit su üretimi yapılıyor. Ayrıca 24 çeşit çay ve çok sayıda uçucu yağ çeşitli işlem lerden geçirilerek kullanıma hazır hale getiriliyor." Genellikle kanser hastalarının son bir umut olarakgittiği Ege Lokman, bu konuda da iddialı görünüyor. Şevki Güngör, hastalıklara koydukları teşhisi ve uyguladıkları tedaviyi şöyle anlatıyor: "Gelen hastalara ilk olarak 'doktora gittiniz mi, raporunuz var mı' diye soruyoruz. Bir sağhk kurumuna gitmemiş, raporu olmayan hasta için hiçbir şey yapmıyoruz. Hastalığın ilk aşamasrnda veya kemoterapi ııygulanırken gelen hastalarda başarıya ulaştığımızı söyleyebilirim. Bir hastahğı tedavi etmek için birkaç bitkinin yağından ve suyundan faydalanıyoruz. Hastalarımıza verdiğimiz ilaçları kullanırken, doktor tedavisine de devam NE NEYE YARAR? Melisa ve Karabaş otu: Stresi engeller. Zihin açıcı. Adaçayı: Vücut terlemelerini önlemekte ve iltihapları gidermede kullanılıyor. Isırgan: Kanser tedavisinde etkili. Kekik: Kanı temizleyici, vücuda direnç kazandırıcı. Hatmi: Soğuk algınlıklarına karşı kullanılıyor. Çivan Perçemi: Kanamalarda kanı durdurucu etkiye sahip. Mide ağrılarını gidermekte de kullanılıyor. Mehmet Emin Güngör bir dükkânda başladığı aktarlığı fabrikaya taşımış. 19 çeşlt bitki suyunu çeşltll hastalıkların tedavlsi İçin öneriyor. Ama bir şartı var: Önce doktora gidin... etmelerini söylüyoruz. Hedefimiz 2 ay içinde hastahğı durdurabilmek." Bunun nedenini ilerlemesi durmuş bir hastalığın tedavisinin daha kolay olmasıyla açıklıyorGüngör. "Verdiğimiz ilaçların nasıl bir etki yarattığını yapılan tahlillerle takip ediyoruz. Tahlil temiz çıkana kadar hastayla irtibat içinde oluyoruz." diyor "Hastanın buraya bir defa gelmesi yeterli oluyor. Daha sonra tahlilleri bize fakslıyor, biz de kendisini en y akın ürünümüzü alabileceği aktarımıza yönlendiriyoruz. Tedavilerde tamamen doğal bitkilerden üretilen su, çay ve yağları kullanmamıza rağmen bazı hastalar bitkisel ilaç kullandıklarını, her nedense doktorlarından saklıyorlar." • Tel: 02365917065/02365917249
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear