25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

5 ARALIK 2004 / SAYI 976 Türkiye'de ciddi bir hareket başladığında bunıın arkasında başka güçlerin olduğu söylenir, ama bizim eylemlerimizde 80 yaşındaki nineler, dedeler korkıılarını, kaygılarını anlattılar. Hâkimler davamızı anlayabilmek için eylemlerimizi takip ettiler. "Bunların arkasında birileri var mı?" diye dedelerle, ninelerle konuştular. Ama kimseyi ya da hiçbir şeyi bulamadılar. Köylü için karısı hep arka plandadır. Oysa sizin eylemlerinizde en ön saflarda yer aldı kadınlar... Biz de kadınlar kara çarşaf giyer, kıvrak deriz biz ona. Tanınmamak için kahvenin önünden kafaları eğik geçerlerdi. Eylemler başladı, önce kıvrağı attılar, sonra adamları kahveden kaldırdılar, yataklarını ayırdılar. Inanılmaz bir mücadele verdiler. Kadınlar kocalarını disipline ederler. Adamlar daha kaypak, kaytarmaya adaydır. Ama kadın mücadeleye girdi mi, kolay kolay ödün vermez. Bana göre, 10 erkek yerine 3 kadın mücadeleyi daha iyi sürükleyebiliyor. Erkekleri harekete geçirmek için kadın komiteleri kurduk. Erkekler çocuk bakmayı, yemek yapmayı öğrendi. Eskiden bunun lafı bile olmazdı. Mücadele bize kardeşliği, sevgiyi, dayanışmayı, gerçek bir aile olmayı öğretti. înanılmaz kazanımlar elde ettik, kimliğimizi bulduk. BU TOPRAKLAR BİZİM... Davalar ne aşamada? Mahkum ulduğumuz hiçbir dava yok. Hepsini kazandık. Danıştay, 23 Haziran'da gizli Bakanlar Kurulu Kararnamesi hakkınkazanamazsak, topraklarımızı terk etmek zoda yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ama runda kalacaktık. Altın aranan diğer köyleEnerji Bakanlığı'nın yeni çıkardığı ÇED'le ri dolaştıktan sonra bunu anladılar, ürperdimadene yeniden açılma izni verildi. Bergaler. ma'yı geçerlerse Türkiye'nin her yerine gireSizi nasıl böyle kolay kabullendiler? cekler. Onun için Bergama'dan vazgeçmediBen Bergamalı'yım. Dışarıdan gelen biri ler. Türkiye'nin pek çok yerinde maden olsam kabullenmezlerdi. Onların talebiyle ocakları var ve hükıımet böyle bir örneğı isönder oldum, ama kendi kurallarımı da koytemiyor. Bu, sermayeye karşı topraklarını kodum: Sevgi, disiplin ve barış. ruyan bir halkın hareketı. Bir gün "bu topraklar bızim, sen buradan gideceksin" derKADINLARIN YERİ... lerse neler olacağının örneğini vermiş olduk. Başbakan'a ve bakanlara 41 milyar lira tazŞiddet kullanmadan alanlarcla kalmayı minat davası açtık ve kazandık. Beni en çok nasıl başardınız? heyecanlandıran, o toprakların benim de Zaten şiddet olsaydı, mücadele çok çabuk topraklarım olması. tlk kez yurttaş olmanın biterdi. Köylü şiddeti sevmez. Bizi şiddete onurunu, keytini yaşamaya başladım. Otoyöneltecek olaylar yaşandı, ama ışe yasaları büse bindik, eylem yaptık. 50 yaşındayım, lanmın kesin bir karşı duruşları yoktu, ney.^öğrenerek başladığımız için polise, jandar30'un üstünde davadan yargılandım, DGle savaşacaklannı bile bilmiyorlardı. ••*! maya nasıl davranmamız gerektiğini, onla•Ama hepsi de son derece kararlı duruyor rın bize tavırlarının nasıl olması gerektiğini M'yi bile gördüm, ama değdi. Avrupa tnsan Hakları Mahkemesi'nde açtığımız davayı da lardı eylemlerde. biliyorduk. Ya arkanızda Alman şirketlerin olduğu kazandık. Evet, çünkü köylü için toprak çok önemYa bundan sonrası... söylentileri... lidir, her şeyden önce gelir. Eğer bu davayı Hükümetler bizi vatana ihanetten yargı,* lattılar, soyguncu olarak ilan ettiler. Bu nedenle kırgınız, yorgunuz. Ama asla mücadeOktay Konyar, Bergamalı köylülerin leyi bırakmayacağız, çünkü oralar bizim topraklarımız. topraklarını korumak İçin yaptıkları Bize kazanımlarımızı vermeyen hükümeteylemlerde ön sıralarda yer aldı. Hakkında lere karşı demokratik mücadele hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz. Yeni dava/ara, 30'dan fazla dava açıldı, DGM'de yargılandı. eylemlere hazırlanıyoruz. Bir adım geri atYlne de "Blr adım gerl atmak yok" dlyor... mak yok. • , ınız ama ım atmak yok... Esra Açıkgöz T ürkiye onları toprakları için soyunan köylüler olarak tanıdı. Vatan hainliğiyle, Almanlarla işbirliği yapmakla suçlandılar. Tek istekleri, topraklarında siyanürle altın çıkarılmasını engellemekti. Bir yandan yasal yoldan mücadele ederken, bir yandan da sokaklan arşınlayıp yurttaş olma haklarını kullandılar. 10 yillık mücadelenin sonucunda mahkeme kararlan onlann lehineydi. Ancak uygulanmadı. Sonunda Danıştay'ın 23 Haziran'da verdiği "madenin işletilmesine olanak sağlayan gizli Bakanlar Kurulu Kararnamesi hakkında yürütmeyi durdurma" kararı uygulandı. Ancak maden, Enerji Bakanlığı'nın yeni çıkardığı ÇED raporuyla yeniden açılabile cek. Üstelik Avrupa tnsan Hakları Mahkemesi'nde açtıkları davayı kazandıkları halde. Bu süreç boyunca en ön saflarda yer alan, hakkında 30'dan fazla dava açılan Oktay Konyar'la Bergamalı köylülerin mücadelesini konuştuk. 10 yıl süren, uzun bir tnücadele verdiniz. Sizi en çok ne zorladı? Ne zaman, ne yapacağı belli olmayan bir halkla yasaları çiğnemeden toprağımızı korumaya, demokrasi mücadelesi vermeye, emperyalizmi kovalamaya çahşmak... Bu ülkenin terörle mücadelesi, rant peşindeki kapitalistleri var, onlar yetmedi basını, medyası var. Üstelik mücadeleye katılan arkadaş OSMAN BAHADIR bahadirosman@hotmail.com önce Yunus Nadi Bey'in başyazısı /^> [ Q>mR Mehmet Halit Bey'in keşfi pek çok cihetlerle kıymeti haizdir. Bir kere bu keşif ile yabancı memleketlere ilaç parası vermeksizin koyun ve keçi surülerimize lazım olan devayı kendimiz hazırlayabileceğiz. Bu çok büyük bir iştir. Zaman olur da insan muhtaç olduğu ilacı hariçten hatta parası ile de getiremez. Mümkün oldukça dışarıya para vermemek ise iktisadiyatımızın şimdiki hali için biz Türklere göre bir hayat meselesidir. Saniyen (ikinci olarak), elimizin altındaki bu kendi ilacımızla koyun ve keçi sürülerimizi, bunların her sene verdikleri yüzbinlerle telefattan kurtarabiliriz. Elde istatistik olmamasına rağmen Baytar Mektebi Âlisi müdürü Salih Zeki Bey, bu telefatın senelik baliğ bedelini 1520 milyon liralık bir ziyan diye tahmin etmiştir. Yalnız bu tahmine istinad etsek milli servetin her sene kelebek hastalığı yüzünden eriyen bu müthiş miktarı bile akıllara hayret vermeğe kafidir. Böyle birkaç tane 1520 milyon lira Türkiye gibi bir memleketin iktisadiyatını ebediyen yükseltecek bir mesned teşkil edebilir. Milli servetten bu kadarının mahvolmasındaki felaket ve fecaati anlamak için bu noktayı gözönüne almak ve onun üzerinde azıcık düşünmek kifayet eder. Salisen (üçüncü olarak), Türkiye'de bu türlü keşfiyat yapan âlimlerın zuhuru memleketimiz için hatta milyonlarla da paha biçilemeyecek bir şeref teşkil eder. Medeniyetin bir mümeyyiz hassesi (ayırt edici özelliği) de ilim için ilim düsturudur. Yani ilme, şahsi hiçbir çıkar düşünmeksizin yalnız manevi zevki için rağbet ve ehemmiyet atfetmekte hususi, yüksek ve en hakiki manasında medeni bir mahiyet vardır. Âlim işin maddi cihetini düşünmez. Fakat o düşünmediği halde zaman ile şanlar, şerefler, hatta servet ve refah kendiliğinden gelerek onu mutlaka takip edecek ve bulacaktır. Ondan başka her âlim, dünya milletleri içinde mensup olduğu memleket ve millet için de başlı başına bir servet hazinesi, bir şeref ve şan kaynağıdır. Yetişmiş ve yetişecek nesillerimizde ilmin bu yüce kadrinin takdir edilmekte olduğunu görmek en büyük zevk olduğu kadar memleket için hayat meselesidir de. Doğrusu bir müddetten beri bu sahada, ciddi düşünüldükçe, zaman zaman insana adeta yeis verecek bir atalet ve akamete maruz gibi idik. Bu itibarla Mehmet Halit Bey'in keşfi nazarımızda daha büyük bir kıymet ve ehemmiyeti haiz olmuştur. Şahsen tanımakla müşerref olmadığımız bu değerli vatandaşı kalbimizin en samimi ifadeleriyle takdir ve tebrik eder ve kendisine bıtip tükenmek bilmeyen teşekkürlerimizi takdim eyleriz. Bu münasebetle daima önemli faaliyetler ibraz ettiği malumumuz olan baytarlığımızı da hürmetle yad etmek vazifedir. Çok kimsenin haberi yoktur, istiklal cidali (savaşı), insanları ile ve hayvanları ile Anadolu'yu mahşer yerine döndürdüğü zaman ortalığı kasıp kavuran vebaya karşı miktarları mahdut (sınırlı) baytarlarımızın büyük mücadelelerini gozlerimizle görmüştük. Bunlar memlekette candan çalışmasını bilen fedakârlardır. Işte içlerinden çıkan bir Mehmet Halit Bey ile, keşfetmesini de bildiklerini isbat etmiş bulunuyorlar. Türkiye'de hayvanat, milli servetin mühim bir bölümünü teşkil edegelmiştir ve edegidecektir. Binaenaleyh bizde baytarlığın terakkisine layık olduğu ehemmiyetin atfında zerre kadar tereddüt ve ihmale cevaz olamaz. Bilakis her vesileden istifade olunarak bu mühim meslek teşvik edilmelidir. Işte Halit Bey'in keşfi pek yerinde bir fırsattır. Hükümetçe bu keşfe çok ehemmiyet verildiğini ve onun muhterem kâşifine karşı da layık olduğu vechile takdirkârlık gösterildiğini görmek isteriz. 20Martl925 Yunus Nadi (Abahoğlu) Bey (18801945) Bir keşif münasebetjyle aytar Mektebi Âlisi müderrislerinden Mehmet Halit Bey'in koyunlardaki kelebek hastalığına karşı terkibine muvaffak olduğu ilacın tecrübelerine ait tafsilatı dünkü gazetelerde büyük bir memnuniyet ile okuduk. Bu keşif ve tatbikin bütün Anadolu'da ve bütün memleketçe sevinçlerle karşılanacağı muhakkakur. Saldırdığı zaman koyun sürülerini tahripde en azılı kurtları gölgede bırakan kelebek hastalığı bütün memleketin ve bilhassa bütün Anadolu'nun korkarak, titreyerek ve tüyleri ürpererek hatırladığı bir afettir. Kelebek hastalığına kocakarı ilacı para etmez. Hastalığın meşum tesiri öyledir ki, sürüye o geldiği zaman koyun sahiplerine göre çaresiz bir hüzün ve kederle kollarını kavuşturarak felaketi aciz ve mustarip temaşa etmekten başka yapacak bir şey yoktur. Bu hastalık da nereden gelir?.. Köylünün bu husustaki malumatı bu hastalığı bazı otların yarattığı merkezindedir. Bazı otların bizatihi hastalık yaratacaklarına inanılmaz. Hastahk mikrobiktir, adlarına mikrop denilen daha küçük hayvanların karaciğerlerde yaptığı tahribattan ileri gelir. B Fakat köylüden tabii bu hakiki menşee ve safhalara dair malumat beklenemez; yalnız bizde değil, dünyanın her yerinde. Hastalıkların giderilmesi üzerinde çalışmak ilim ve fen mecmuu kafaların ve en bol vesait ile mücehhez laboratuarların kârıdır. Zahirde en ehemmiyetsiz gibi görünen ilmî ve fennî bir keşif bir memleketi ihya edebilir. Mikrobiyolojinin keşfi ve derinleşmesi, ilim ve fen âlemine yeni cihanlar açmıştır. Asrın ilmi, yalnız meçhulatın (bilinmeyenin) idraki şeklinde bir tatmine yaramakla kalmıyor. Her yeni keşif insanoğullarının servet ve saadetlerine ve binaenaleyh yeryüzünün mamuriyetine hizmet etmektedir. Medeniyet artık ilmî bir seviye meselesi olmuş, bilhassa iktisadiyatın Ume dayanması hayati bir zaruret halini almıştır. Ve bu ilim, hasren iktisat ilmi değildir, bütün sınıfları ve şubeleri ile alelıtlak (genel olarak) ilimdir. Memlekette iktisaden yükselebilmekliğimiz için alelıtlak ilimde ileri gitmeğe mecburiyetimiz vardır. Bu hakikat iyice kavranıldığı gün, hayatımız yeni bir ikbal kâbesine teveccüh etmiş (yönelmiş) olacaktır. Itiraf etmek lazımdır ki, umumi harbin hayatta husule getirdiği hercümerc içinde ilme ait telakkilerde çok mahsus bir zaaf husule gelmiş idi. Bir memleket için bundan daha büyük afet tasavvur olunamaz. Kuvvetle temenni olunur ki, bu noksan ve zelalet uzun sürmesin. îşte muhterem müderris Halit Bey'in keşfi bize bu kesif perdeyi yırtan bir besaret gibi göründü. Ondan dolayı memnuniyetimiz iki kattır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear