23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 t Tuz karşıtı kampanya Sağlık uzmanları tuzun her yıl yaşanan binlerce kalp krizi ve felç olayının baş sorumlusu olduğunu öne sürüyorlar. Günlük tuz ihtiyacı 6, oysa tüketilen tuz miktarı 9.5 gram. Tuz üreticileri ise kendilerini şöyle savunuyor: Geyikler de tuzu çok seviyor... ygarlığın temelleri tuzla atıldı. Tuzun bcsinleri koruyucu gücünün fark edilmesiyle birlikte göçebe topluluklar yerleşik yaşam biçimine geçtiler. Artık insanlar bir gün avladıklarını ertesi gün yiyebiliyorlardı. Günübirlik karın doyurma döneminin tarihe kanşmasıyla insanlar durup düşünme olanağını elde ettiler. Zamanla altın ve gümuş kadar değer kazanan tuz toplumlar arasında takas edilerek armağan olarak sunulmaya başlandı. Ancak bu beyaz kristaller zamanla büyüsünü yitirdi. Bir zamanlar yabancılara dostluk simgesi olarak ekmckle birlikte sunulan tuza olan inancımızı yerle bir etmeye çalışan Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı Graham MacGregor, "Tuz insanlara sunulan bir nimet değil, bir zehirdir," diyor. Kısaca CASH (Consensus Action on Salt and Health=Tuz ve Sağlık Üzerine Toplu Eylem) olarak bilinen örgütün başkanı olan MacGregor şimdilerde başarıya ulaşmanın tadını çıkartıyor. Britanya'da her yıl yaşanan yaklaşık 120 bin kalp krizinin tuzdan kaynaklandığını öne sürerek tüketilen tuz miktarının sınırlandırılması yönünde baskılar yapan MacGregor ve arkadaşları on yıl sonra bu çabalarının meyvesini toplamaya başladılar. Besin Standartları Dairesi (FSA) bir süre önce insanların daha az tuz tüketmelerini ve besin üreticilerinin ürünlerinde daha az tuz kullanmalarını sağlamak üzere bir kampanya başlattı. U lı besinler de hatm sayılır miktarda tuz içeriyor. Peki, bu besinler neden bu denli çok miktarda tuz içeriyor? Bunun nedeni yalnızca onların daha lezzetli kılınması değil. Tuz suda eriyerek başka maddelerle birleşebildiğinden, besinlere çok ucuz yoldan "doku" ya da oylum kazandırıyor. Dahası, insanlarda susama duygusunu körüklediğinden içecek üreticilerinin ekmeğine yağ sürüyor. GENETİKOLABİLİRMİ? MacGregor tuzla yüksek tansiyon ve kalp krizi arasındaki ilinti konusunda bilim çevreleriyle ters düşmediklerine dikkat çekerek, aşırı miktarda tuzun su birikimine yol açtığını belirtiyor. Çok fazla tuz tüketenlerin damarlarında fazladan bir buçuk litre sıvmm olduğunu, bunun da kalbin daha fazla kan pompalamak zorunda kalması ve tansiyonun yükselmesi anlamına geldiğini öne sürüyor. Tuzun ne kadarının fazla olduğu sorusu, görünüşe bakılırsa, kişiden kişiye değişiyor. Kimileri tuzu dilediğince tüketse de, sağlığı bozulmuyor. Utah Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden bir ekip be§ yıl önce insanda anjiyotansinojen adı verilen bir gendeki üç farklı değişimi saptadılar. Bu gen tarafından üretilen bir hormonun yüksek düzeylerde olmasıyla yüksek tansiyon arasında da bir bağlantı vardı. Ekip 1998 yılında bu gendeki kımi değişimlerin insanlan tuza daha duyarlı kıldığına dikkat çekiyordu. Öyle ki, kimileri için az tuzlu bir beslenme düzeni kan basıncı üzerinde beürgin bir etki yaratıyordu. Yüksek tansiyonun birçok nedeni var. Ne var ki, uzmanların büyük bir çoğunluğu hipertansiyonun aşırı sodyumdan kaynaklandığına inanıyor. Yine de, kimi insanlar tuza gereksinim duyuyor, kimilerinin canı hep tuzlu yiyecekler çekiyor. Washington Üniversitesi uzmanlarmdan Ilene Bernstein altı yıl önce bebeklerin doğuştan tuza eğilimli olabileceklerini NE KADARI FAZLA? Gelgelelim, sağlığa zarar veren masanızdaki tuzdan çok, işlenmiş besinlerdeki tuz. FSA'ya göre, tükettiğimiz tuzun yüzde 75'i işlenmiş besinlerden geliyor ve erişkin bir birey günde 9.5 gram tuz tüketiyor. Oysa, kişinin günlük tuz gereksiniminin 6 gramı aşmadığı belirtiliyor. Kahvaltıda tüketilen tahıllar, pizza, çorbalar ve hazır soslar birer tuz cenneti oldukları gibi, bisküvi ve çikolata gibi tat öne sürüyordu. Bernstein ve arkadaşlarına göre, bu eğilim annenin gebelikte midesinin ne denli bulandığına ve ne denli sıkıntı çektiğine bağlıydı. Rapora göre, sabahları sıklıkla mide bulantısı çeken annelerin çocukları da erişkinlik döneminde tuzlu yiyeceklere düşkün oluyorlardı. Annelerini apar topar tuvalete koşturan 16 haftalık bebekler de genellikle tuzlu sudan hoşlanıyorlardı. Bernstein tuza duşkünlüğün kusmaya bağlı su yitimiyle ilintili olabileceğini düşünüyor, "Annedeki sıvı yitimi kan ve böbreklerdeki hormon sistemini tetikleyerek sıvı düzeyinin normale donmesi sağlanıyor. Bu hormonlann plasenta engelini aşarak bebeği etkileyip etkilemediği, ya da sıvı yitiminin bebeğin hormonlarıru da devinime geçirip geçirmediği bilinmiyor. Ancak söz konusu hormonlar beyinde büyük bir etki yaratabiliyor," diyordu. TUZ SEVEN BEBEKLER... Bunlar oldukça tartışmalı iddialar olmakla birlikte, tuzla insan bedeninin işleyişi arasındaki karmaşık bağlantıyı gözler önüne seriyor. Kimi bebekler henüz üç günlükken çok az tuzlu tatlara belirginbirtepkigösteriyor. "Hipertansiyon" Giinlük tuz ihtiyacı altı gram ama tüketilen miktar 9.5 gramı buluyor... dergisinin 2002 yılında yayımlanan bir yazısına göre, bu tepki soy ağacında en az bir kişinin hipertansiyonlu olduğu bebeklerde çok daha guçlü oluyor. Mount Auburn Hastanesi'nden bir ekibin 283 bebek üzerinde yaptığı araştırma daha çok tuzluyu seven 67 bebeğin kan basıncı düzeylerinin henüz üç günlükken tuzluya karşı koyan bebeklerden daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. GEYİKLER DE TUZ SEVİYOR! Bu tür bir araşttrma, görünüşe bakılırsa, iştah, kalıtım ve çevrenin tuzla hipertansiyon arasındaki bağlantı açısından önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Ancak tuzluya gösterilen ilginin gerçekte gelecektc yaşanacak kalp ve damar hastalıklarırun bir göstergesi olduğunu söylemeye henüz kimsenin dili varmıyor. Tuz üreticileri, ürünlerinin çoğu sokaklara dökülse de, doğal olarak Britanya'da yaşanan bu olaylardan tedirginlik duyuyorlar. Tuz Üreticileri Derneği'nin başkanı Peter Sherratt, "En büyük sorun sokaklara dökülen tuzun geyikler tarafindan yalanması. Geyikler de bizim gibi tuzu çok seviyorlar" diyor. Tuz üreticileri de tuzun azaltılmasın dan yana olmakla birlikte, bu konuda SA ve CASH denli katı bir tavır sergi] miyor ve bilimsel olduğu öne sürülen k nıtlarm büyük bir bölümünün savsal dan ibaret olduğunda ısrar ediyorl. Sherratt son aylarda yayımlanan iki rap ra dikkat çekiyor. Devlet desteğiyle gt çekleştirilen ulusal beslenme ve bes araştırması tuzun sağlıklı kişilerin kanı da herhangi bir etki yaratmadığını ö sürerken, Bilimde Kusursuzluk Ulu; Enstitüsü'nün araştırması yüksek tan yonlu kişilerin ilaç tedavisiyle denetı altında tutulmalan gerektiğini savun yor. Sherratt tuzun bu görüşle bir ilg olmadığına dikkat çekerek, "Sağlıklı 1 şilerle ilgiü herhangi bir sorun yok. Sa lıklı olmayanlar ise ilaç almah" diyor. Kimileri tuzun yol açtığı zararlara bı kalarından çok daha duyarlı iseler, bu g rüşün belli bir mantığı olabilir. Gelge lim, kamu sağlığıyla ilgili stratejiler bc le işlemiyor. Tuzlu yiyebilme ayrıcalığı sahip olan şanslı kişilerin kim oldukla nı bilemediğimizden hepimiz tuzu aza mak zorundayız. • The Guardian'dan çevir* RİTA Elbiseleri saklamayın! Özlem Pak Işıngör E instein, gardırobunda tek cins ve renk elbise, ayakkabı bulundururmuş. Düz mavi gömlek ve siyah düz ayakkabı... Elbise seçimi onu düşündürmesin diye... Peki, siz gardırobunuzu açtığınızda karşısmda zaman geçirenlerden misiniz? Gardırobunuzu her açtığmızda aradığınızı bulamıyorsanız ve bu kanşıklık sizi rahatsız ediyorsa, sorunun "Einstein ka dar zeki olmamaktan" değil, dolabın iç düzeninden kaynaklandığmı bilin! Aslında Einstein'm da yaptığı, dolabını bir düzene sokmaktan başka bir şey değildi. Tekdüze ama neyi nerede bulacağını bildiği, "tek seçmeli" bir sınavdı onun gardırobunun karşısında yaşadığı... Eğer birbirinden farklı renklerde, farklı özelliklere sahip çok sayıda elbiseniz varsa, Einstein'm bile çözmekten "korktuğu" bir soruyla karşı karşıyasınız demektir: "Şimdi ne giyeceğim ve giyeceğim kıyafetin altına uygun neyim var?" Iyi düzenlenmiş bir gardırop, tam da bu sorunun cevabını verir. Sadece kıyafetlerinizi saklamaz, onları size "sergüer"... AYNALI GARDIROPLAR... Günümuzde tasarımcılar gardırop sistemlerinde iki farklı çözüm üzerinde duruyorlar; mekâna uygun gardırop ve giyim odası. Gardırop tasanmı her insanm yaşam şekli ile doğru orantıda olmalıdır. Mesela kimi gömleğini asmak ister kimi de katlayarak saklamak ister. Bu nedenle gardırop alırken yaşam alanmızı daraltmamasma ve iç düzenlemesinin yaşam şeklinize uygun olmasına dikkat edin. Son dönemde üretilen gardıroplann tasarımmda erkek ve kadın için ayrı bir iç düzenleme ve kapak çözümü dikkat çekiyor. Bu sistem kullanıcıya hem daha fazla zaman kazandırıyor hem de düzenli olmasını sağlıyor. Bu yıl Milano Design Week'te Georgetti firması gardırop tasanmında ne kadar ileri gidüebileceğinin farkmı gösterdi. Georgetti, 2005 vJı koleksiyonu arasında yer alan ken Günümüzde bir sanat eserl hallnl alan gardırop, tasarımcıların çlzgilerinde uzay çağı fonksiyonelliğlne kavuşuyor. Bir yandan da gardırop Içln ayrı odalar tasarlanıyor. Dar mekânlar Içln önerllen gardıroplar açık ronk ya da dış yüzeyl aynayla kaplı... di kendini temizleyebüen, toz tutmayan, hatta elbisenin de üstündeki tozu emen bir gardırop tasanmı ile tüm fuar haftası boyunca en çok ilgiyi gördü. Yine de çok heyecanlanıp eski gardırobunuzu hemen gözden çıkarmayın, Georgetti'nin yeni tasanmı önümüzdeki dönemlerde Türkiye'ye gelmeyebilir. Yeni bir gardırop almaya karar verirseniz, dış görsellikten çok, iç düzenlemenin önemli olduğunu unutmaym. Yatak odasmda kurgulayacağınız dolabın, alanı küçültmeyen bir çözüm olması gerekli. Mekânınız darsa, açık renkli ya da dış yüzü ayna kaplı gardıroplan kullanabilirsiniz. Yaşam alanınızın genişliğine göre gardı robunuzun kapak düzeni açılırkapanır ya sürgü ray sistemi olmalı. Bu konuda şunu 1 Ürtmek isterim, ithal sürgü sistemler kalii olsalar bile yerçekimi nedeniyle sürme sisteminin, menteşe kadar sağlıklı olmac tasarımcılar tarafından söyleniyor. Ayr yorgan, yastık, çarşaf, bavul gibi diğer ak suvarlannızı mekânınız uygunsa başka dolapta depolayabilirsiniz. Gardırop artık yatak odası tasarımında tak kadar önem kazanan bir ürün. Bu nedı le iç mimarlar gardırop için ayrı odalar tas lamaya başladı. Evinizde gözden çıkarab ceğiniz bir odanız varsa, bu mekânı giyin odası olarak düzenleyebilirsiniz. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear