Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 r 28 KASIM 2004 / SAYI 975 BU BENİM SOYADIM... Özgür Erbaş T ürkiye'de kadınlar, derinden giden hak mıicadelelerinde önemli kazanımlar sağlıyorlar. Bunlardan biri de geçen hafta sağlandı ve kadınlar, soyadlarını geri aldılar. Bu ad yine bir başka erkeğe, babaya ait olsa da, artık "erkeğin nüfusuna geçmek" yok. 9 yıldır .surdürduğu soyadı davasını kazanan avukat Ayten Tekeli, kararın uygulanması vc yaygınlaşması için kampanya hazırlığında. Tekeli ile dava sürecinı, davanın önemini ve bundan sonra olacakları konuştuk: Dava sürecinizi, AlHM've başvuru gerekçelerinizle kısaca anlatır mısınız? Dava düşüncesi 19941996 doneminde, çoğunluğunu kadın hukukçuların oluşturduğu bir grııp arkadaşla Izmir Barosu'nun komisyonunda çalışma yaparken doğdu. AlHM'ye bireysel başvuru yolunıın yaygınlaştırılması düşuncesindeydik. Soyadı da önemli bir ayrımcılık yadı davasının tanıklar dinlenmeden, araştırma yapılmadan ılk duruşmada reddedilmesi ve bu kararı Yargıtay'ın onaması nedeniyle "adil yargılanma hakkına", "özel hayatın korunması ve gizliliği" ve "cinsiyet ayrımcılığı yasağının" ihlal edildiği iddiasıyla başvurduk. Ayrıca AÎHS'nin 7 No'lu protokolün 5. maddesindeki"eşler arasındaki hak eşitliğine aykırı davranılamaz" hükmüne aykırılıktan da başvuru yaptık. Mahkeme de "özel hayatın korunması" ve "cinsiyet ayrımcılığı yasağını"nın ihlal edildiğini tespit etti. Eşler arasında özel yaşam ve ailenin kurulması cephesinde, cinsiyet ayrımcılığı yapılması AlHS'ye aykırı bulundu. ÖNCE MEDENİ YASA Davanın kabulüyle birlikte Türkiye'de hangi yasa ya da maddelerin değişmesi gerekiyor? Bundan sonraki aşamada, ilk elden Medeni Yasa'daki "Kadın evlenmekle kocanın soyadını alır" hükmünün değişmesi gerekiyor. Bu değişiklik de şöyle düzenlenebilir: "Evlenme akti sırasında taraflar soyadı değiştirmeye zorlanamaz. Taraflar dilerse ortak bir aile soyadı olmaksızın kendi soyadlarını kullanabilir ya da belirleyecekleri bir soyadını kullanabilirler." Bu konuda değişiklik teklifimizi de ilgili yerlere ileteceğiz. Meclis'ten kadın milletvekillerinden de söz aldık. îzmir milletvekillerinden Canan Arıtman ve Türkan Miçoğulları da çalışmalarımız için Izmirli ve kadın olarak gerekli girişimlerde bulunacaklarını söylediler. Ayrıca anayasanın 90. maddesinde yapılan değişiklikle uluslararası sözleşmelerin iç hukuktan üstün olduğu kabul edildi. Bu durumda AÎHM kararı içtihat gösterilerek yeni dava açılabilir ya da doğrudan Nüfus Müdürlüğü'ne de başvuru yapılabilir. Bir de bu karar kesinleştikten sonra Türkiye'de daha önce açdıp reddedilen davalarda "yargılanmanın yenilenmesi" için başvuru yapılabilir. Binlerce yıldır erkek üzerinden yürüyen soybağının değişiminin anlamı tatn olarak nedir? Bu değişimin anlamı biraz değişken. Basit bir yaklaşımla ayrtmcılığın sona ererek eşitliğe ulaşılmasında sembolik olarak düşünülebileceği gibı, bir yerde de ideolojik bir yaklaşım. Ademoğullarının iktidarına bir darbe olarak da duşunülebilir! Zamanla erkek egemen anlayış ve iktidarının yok olması anlamına geliyor galiba. Bu bir sembol, ama geniş kitlelerde yaygınlaşırsa hak ve özgurlüklerin kapsamını da genişletebilir. Kadın hajeketi açısından da daha once Medeni Yasa'da başta aile reisliği kavramının orta Ayten Tekeli, "kadının klmllğine sahip çıkması" adına yürüttüğü soyadı davasını 9 yılın sonunda kazandı. Şlmdl de "ademoğlunun Iktldarına darbe" dedlğl kararın uygulanması Içln kampanya başlatmaya hazırlanıyor... ve haksız bir düzenlemeydı. O dönemde AÎHM divanında görevli yargıç Feyyaz Gölcüklü ile görüşerek fikrini aldık. O da bize aynı nitelikte olmasa da, benzer başvuru ve kararlar olduğundan söz etti ve Isviçre kararını verdi. Dava açarak süreci başlatmaya karar verdik. Böylece Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesi'nde başlayıp Yargıtay'da devam eden ve Strasbourg'da sona eren 9 yıllık süreç başlamış oldu. Yani bizi bu davaya yönelten hukukçu kimliğimiz, değişım ve yenilenmeye olan bağlılığımız, kadınerkek eşitliğine yasal anlamda ulaşma, kadınların ve erkeklerin ozgurleşmesi ki kadınların özgür olamadığı bir yerde erkekler de özgür olamaz sürecine katkıda bulunma isteğiydi. Bu dava benim değil, diğer arkadaşlarımdan biri adına da olabilirdi. îsteklilik ve kararlılık dışında davayı benim açmamın bir nedeni yok. Gerekçeleriniz neydi? Kadın kimliğinin tanınmamasının, kadınlar için onur kırıcı olduğu gerekçesiyle "onur kırıcı davranış yasağına", so ler de bulunabilir. Önemli olan olaylara nereden baktığınız. Bakış açınız değişim ve yenilenme, eşitlik ve özgürlükse çözum her zaman mümkün. Ayrıca çocuk da bir bireydir ve nasıl kadınlar soyadlarına haksız müdahale edilmesine karşı çıkarak bu noktaya ulaşılmışsa çocuk da anne ya da babasından birinin, her ikisinin ya da kendi istediği soyadını seçebilmeli bence. Soyadı ile ataerkil ilişkiler ağı arasındaki bağı göz önüne alırsak kadının kendini istediği soyadıyla tanımlamasının önemi nedir? Burada önce ortaya kimlik sorunu çıkıyor. AlHM kararlarmda ismin, kimlik ve kişiliğin, özel yaşamın bir parçası olduğu kabul edilmiştir. Anımsayacaksınız, Bulgaristan'da yaşayanlar isim değiştirmeye zorlandıkları için ülkelerini terk ederek Türkiye'ye geldiler. Güneydoğu ve ülkemizin birçok yerinde yaşayan insanlar çocuklarına istedikleri adları veremediler ve ne kadar önemli tepkiler verdiler. Farklı görüşler, farklı cinsiyetler kendini bir kısıtlamaya tabi olmaksızın ifade edebilmelidirler. îfade özgürlüğü fikirlerin de hayata geçirildiği hallerde tam olarak gerçekleşebilir. Yasalar ve hukuk insanlar içinse hiçbir ayrıma, cinsiyete, fırsat eşitsizliğine dayanmaksızın uygulanmalıdır. Unutmamalıyız ki dünyayı kurtaracak olan eşitlik, özgürlük, barış, adalet, sosyal adalet ve güzelliktir! KADINLARDAN MEKTUP VAR tç hukukta gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda goruşmelerimiz devam ediyor. tstanbul, Ankara ve îzmir'deki eşitlik ve kadın özgürlüğunün gerçekleşmesi için hukuksal savaş vermek isteyen arkadaşlarla bir kampanya başlatacağız. Herkesin katkı koymasını diliyoruz. Eylem planımızı daha sonra duyuracağız. Son olarak... Ada Leverson, "Bir kadından mektup alana kadar, onu tanımış sayılmazsınız" diyor. Taleplerimizi ve bu kararı "Kadınlardan Mektup Var" diye düşünmek gerek. Hayatta gerçekten kabul ettiğimiz her şey değişikliğe uğrar. Soyadı da bunlardan biri. Ayrımcılık hukuk dışında günlük hayatımızda da çok yaygın. Çok yakında öğrendiğim bir konu var. Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'ne personel alınacakmış. 13 erkek jeoloji mühendisine karşı, ancak 5 kadın jeoloji mühendisi alınacakmış. Burada da açıkça ve kesinlikle ayrımcılık var. Hayatın her alanında bu ayrımcılığa karşı çıkmalıyız.# dan kaldırdması ve TCK'deki olumlu değişiklikler gibi, bu da Türk kadın hareketinin, tüm kadınlara katkısı ya da borcunu ödemesi olarak ele alınabilir. Bu kadınların ozgurleşmesi ve kimliğini bulması açısından da çok önemli. ÇOCUĞUN SOYBAĞI Peki bundan sonra çocuğun soybağı nasıl çözümlenecek? Bu konuda örneğin tspanya'da, çocuğun annesinin kim olduğu tartışma konusu hiç olmamış. Doğal soybağı ilişkisi ne deniyle çocuk, anne soyadını alıp onun nüfus kaydına geçiriliyor. Çocuğun ailenin ortak bir kararıyla dünyaya getirilmesi sebebiyle eşitlikçi bir düzlemden bakılacak ve çocuğun da isim hakkı goz önüne alınacak olursa, eşlerin birlikte karar vermesi düşünülebilir. Anlaşmazlık halinde mahkeme kararıyla soyadı belirlenebilir. Özellikle boşanmış ailelerin çocuklan açısından çocuğun velayetinin anneye verilmesi halinde, zaman zaman sorunlar yaşanıyordu. Velayet kimdeyse çocuğun onun soyadını taşıması bence uygun bir yaklaşım. Daha eşitlikçi çözüm Avukat Ayten Tekeli Fotoğraf: EMRE DÖKER CAHİDE TAMER TÜRKİYE'NİN İLK KADIN MİMAR VE RESTORATÖRLERİNDEN Kubbelerde yüksek ökçeler T ürkiye'nin ilk kadın mimarlarından biri olan 1915 doğumlu Cahide Tamer'in arşivinden derlenen "Kubbelerde Yüksek Ökçeler" başhklı sergi, internetteki www.mimarlikmuzesi.org adresinde sürüyor. Küratörlüğünü Derya Nüket Özer'in üstlendiği sergi, Cumhuriyetin ilk yıllarında "erkek mesleği" olarak bilinen mimari alanında kadınların verdiği mücadele öyküsü üzerine kurulu. Mimarük Müzesi'nin bu sergisinde Tamer'in arşivinde yer alan fotoğraflara ve kendisi ile yapılan bir söyleşiye yer veriliyor. Cahide Tamer, Türkiye'nin ilk kadın mimar ve restoratörlerinden. Aynı zamanda dünyada şövalye unvanını almış ilk kadın. 491'sicil numaralı Mimarlar Odası üyesi olmasını "Biz hep birlikte kaydolduk, ama erkekler ilk sıraları aldılar" sözleriyle hatıriatırken muzip bir serCahide Tamer'in onarımında görev aldığı önemli yapılardan biri de Ayasofya... zenişte bulunuyor: Aslında ben de 1 numaralı üye olabilirdim. Ortaokulu bitirdiği yıl evleniyor, bir çocuğu oluyor, bir yıl sonra da boşanıyor. Resim yapmaya başlıyor. Bir tanıdık aracılığıyla Akademi'de îbrahim Çallı ve Namık Ismail atölyelerinde çalışıyor. Bir yandan da Türk Tezyin Sanatları Mektebi'ne gidiyor. Dışarıdan liseyi bitirip mimarlık bölümü sınavına başvuruyor. Mezun olduktan sonra 19431956 yıllan arasında Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi ve Istanbul Arkeoloji Müzesi gibi önemli müzelerde görev alıyor. 19541970 döneminde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Eski Eserler Koruma Encümeni miman olarak çalışıyor. 30 yılı aşkın meslek yaşamında onardığı yüzden fazla yapıt arasında külliye, saray, hisar, sur, kale, su kemeri, cami, türbe, tekke, imaret, kervansaray, kilise, sebil, hamam da var. Yedikule Altın Kapı, Rumelihisan, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı da Tamer'in izini taşıyor. Restorasyon çalışmalan sırasında ilginç anıları da var. Topkapı Sarayı'nda Cariyeler Hastanesi'ne keşif gezisi yapmaya gittiğinde bir dolap kapağı dikkatini çekiyor. Beya2 boyalı bu kapağı çakısıyla kazıyınca altından altın yaldız kaplı orijinal kapı çılayor. Tamer'in restore ettiği bu kapı, UNICEF'in kartpostalında kullanılıyor. 1953'te devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın talimatıyla üç kadın mimar; Selma Emler, Mualla Eyüboğlu Anhegger'le birlikte Rumelihisan'nın restorasyonıınu yapıyor. 1961 'de Fransız Hükumeti Kultür Bakanlığı tarafından restorasyon çalışmalarından dolayı "Chevalier de POrdre des Arts et des Lettres" nişanı ile ödüllendirilerek şövalye unvanı alıyor. • Cahide Tamer, îbrahim Çallı'nın yaptığı portresinin öniinde.