05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sağlık Glokomun dünyanızı karartmasına izin vermeyin! Glokom genel olarak, göz içindeki sıvı basıncının görmeyi sağlayan göz sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselmesiyle ortaya çıkar. Tedavi edilmezse göz sinirinde oluşan hasar total görme kaybına yol açabilir. Göz muayenesinde genel olarak göz tansiyonu ölçüm sonucu 20 mmHg’ya kadar normal kabul edilir ve bunun üzerindeki değerler yüksek göz tansiyonu olarak değerlendirilir.Bununla birlikte, göz tansiyonun yüksek ölçülmesine rağmen Glokom ortaya çıkmaması veya tam tersi olarak göz tansiyonun normal sınırlarda olmasına karşın göz siniri hassas yapıda olduğu için Glokom gelişebilmesi mümkündür. Doç. Dr. Osman Oram, VKV Amerikan Hastanesi Göz Kliniği Bölüm Başkanı Göz tansiyonu adıyla da bilinen Glokom, göz sinirinin hasarıyla giden yaygın ve ilerleyici bir göz hastalığıdır. Göz siniri, gözün ağ tabakasında yer alan görmeyi sağlayan reseptör hücrelerden başlayan ince sinir liflerinin birleşmesinden oluşan bir kablo yapısındadır. Ağ tabakadaki reseptör hücrelerde oluşan uyarılar göz siniri ile beyine iletilerek görme sağlanır. Glokom genel olarak, göz içindeki sıvı basıncının görmeyi sağlayan göz sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselmesiyle ortaya çıkar. Tedavi edilmezse göz sinirinde oluşan hasar total görme kaybına yol açabilir. Glokom tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı nedenidir ve 40 yaşın üzerinde yaklaşık olarak her 30 kişiden 1’inde görülür. Hastalık ortalama olarak ortaya çıktığı yaklaşık 4 kişiden birinde tek gözde ve 10 kişiden 1’inde de her iki gözde kalıcı körlüğe sebep olabilir. Dünyada 2010 yılında yaklaşık olarak 60 milyon ve 2020 yılında 80 milyon kişide glokom hastalığının görülmesi ve yine 2010 yılında yaklaşık olarak 8.4 milyon ve 2020 yılında da 11.1 milyon kişinin Glokom’dan dolayı her iki gözde tamamen görme kaybına uğraması beklenmektedir. Glokomun tüm dünyadaki yaygınlığı ve insan sağlığı üzerindeki önemli etkisi nedeniyle hastalık konusunda daha bilinçli olunmasını sağlamak amacıyla, Dünya Glokom Birliği ve Dünya Glokom Hastaları Birliği tarafından her yıl mart ayının bir haftası Dünya Glokom Haftası olarak kabul edilmiştir. İçinde bulunduğumuz 2014 yılında da 915 Mart tarihleri arası Dünya Glokom Haftası olarak belirlenmiştir. Bu hafta boyunca tüm dünyada glokom belirti, tanı ve tedavileri hakkında bilgilendirme faaliyetleri düzenlenmektedir. Normalde göziçi oluşumların beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı yapılır. Bu göziçi sıvı, aynı zamanda sürekli olarak bazı kanallarla da göz dışına akıtılır. Glokom, göziçi sıvısını dışarı boşaltan bu kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması ile ortaya çıkar. Göziçi sıvısının yeterli boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir ve yükselen göziçi basıncı da görmeyi sağlayan göz sinirine zarar verir. Göz sinirini oluşturan sinir lifleri yükselen göziçi basıncı nedeniyle hasar görerek yavaş yavaş öldükçe çevreden merkeze doğru görme kaybı ortaya çıkar. Göz sinirinin yapısal nedenlerle göz içi basıncına aşırı hassas olduğu gözlerde aynı olayın basınçta belirgin artış olmadan da gerçekleşmesi mümkündür. Sinir liflerinin zamanla tümünün hasar gördüğü ve öldüğü durumda kalıcı total görme kaybı oluşur. Glokomun en önemli özelliği sinsi seyirli olması ve hemen hiçbir belirti vermeden yavaş yavaş çevreden merkeze Glokom (göz tansiyonu) hastalığı nedir? doğru görme kaybı yaratabilmesidir. Bazı hastalarda başağrısı, çevrede bazı bölgeleri görememe ve göz önünde renkli ışık haleleri görme gibi bazı belirtilerin erken dönemde fark edilebilmesine karşın çoğu hastada belirgin görme kaybı yaratıncaya kadar hastalığın varlığı anlaşılamaz. Bugün dünyadaki en ileri ülkelerde bile Glokom hastalarının yarısından çoğu hastalığından habersiz olarak yaşamakta, geri kalmış ülkelerde bu oranın yüzde 90’a kadar çıkabileceği düşünülmektedir. Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir. Çocukluk çağında hatta doğuşta bile ortaya çıkması mümkündür; ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı belirgin olarak artar. 40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde Glokom bulunan kişiler, hipertansiyonu, hipotansiyonu, şeker hastalığı, miyopisi, damar hastalığı bulunanlar ve uzun süreli kortizon kullananlar Glokomun daha sık görüldüğü riskli grupta yer alırlar. Özellikle, Glokom hastalığının ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kata kadar daha fazla risk altında olduğu göz önünde tutulmalıdır. Bugün için önerilen, herkesin 40 yaşına kadar en az 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise en az 2 yılda bir Glokom yönünden kontrolden geçmesidir. Ailesinde göz tansiyonu bulunan ve bu nedenle hastalığın daha sık görüldüğü grupta olan kişiler ile hipertansiyonu, hipotansiyonu, yüksek miyopisi, şeker hastalığı ve damar hastalığı bulunanların ise yılda bir kez düzenli olarak kontrolden geçmesi önerilir. Hastalık herhangi bir önemli belirti vermediği ve oluşan görme kaybı da geri döndürülemediği için glokomda erken tanı çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken tespit edilirse, görme kaybı da o derece az olacaktır. Glokom tanısında konunun uzmanı göz hekimi tarafından yapılan detaylı bir göz muayenesi çok önemlidir. Bu muayenede görme keskinliğinin belirlenmesinin ve rutin göz kontrollerinin yanı sıra göziçi basıncının yani göz tansiyonunun ölçümü, göziçi sıvısının dışa boşaldığı kanalların yer aldığı bölgenin kontrolü, göz tansiyon ölçüm sonucunu etkileyen gözün saydam tabakasının kalınlığının ölçülmesi ve göz sinirinin durumunun dikkatle değerlendirilmesi büyük önem taşır. Gerektiği takdirde bilgisayarlı görme alanı, Optik Koherens Tomografi ve diğer göz siniri analiz yöntemleri de tanıda önemli rol oynar. Göz muayenesinde genel olarak göz tansiyonu ölçüm sonucu 20 mmHg’ya kadar normal kabul edilir ve bunun üzerindeki değerler yüksek göz tansiyonu olarak değerlendirilir. Hangi yaş grubunda görülür? Görülme sıklığı nedir? Hangi sıklıkta kontrolden geçilmelidir? Ölçülen göz tansiyon değerinin yüksek olması Glokom için önemli bir risk faktörü olmakla birlikte Glokom tanısı için yeterli değildir. Göz tansiyonunun normalden yüksek olmasına rağmen Glokom ortaya çıkmaması veya tam tersi olarak göz tansiyonunun normal sınırlarda ölçülmesine rağmen göz siniri hassas yapıda olduğu için Glokom gelişebilmesi mümkündür. Glokom tanısı konulabilmesi için başlangıç döneminde de olsa göz sinirinde hasar oluşumunun saptanması gerekir. Bu nedenle, muayenede göz tansiyonunun normalden yüksek olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hassasiyeti nedeniyle hasar gördüğünden şüphelenilen olgularda Glokom tanısı için bilgisayarlı görme alanı, Optik Koherens Tomografi ve diğer göz siniri analiz yöntemlerine ihtiyaç duyulur. Özellikle son yıllarda önemli gelişme gösteren Optik Koherens Tomografi yöntemi, en erken dönemden itibaren göz sinirinin hasarının varlığının ve derecesinin belirlenmesinde, ek olarak zaman içindeki değişimin saptanmasında, dolayısıyla Glokom erken tanı ve takibinde önemli yere sahiptir. Glokom hastalığının tanısı konulduktan sonra bugün için tedavide amaç, göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinin hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek yöntemler ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi olarak üçe ayrılabilir. Bugün için genelde tanı sonrası ilk seçilen yöntemin ilaç tedavisi olmasına, ilaç tedavisine yeterli derecede yanıt vermeyen hastalarda lazer tedavisinin ya da cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanmasına karşın, özellikle geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı olgularda doğrudan lazer girişimleri ya da cerrahi yöntemler de kullanılabilir. Glokomda ilaç tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler sağlanmış, etkili yeni ilaçlar tedavinin başarısını büyük ölçüde artırmıştır. İlaç tedavisinde önemli olan hastanın ilaçları sürekli olarak düzenli kullanması ve Glokom kontrollerine doktoru tarafından önerilen şekilde düzenli olarak devam etmesidir. İlaç kullandırılamayan, verilen ilaçlarını düzenli kullanamayan veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen olgularda kullanılan lazer girişimleri ve cerrahi yöntemler de son yıllarda giderek artan oranda başarılı olmakta, sürekli ilaç kullanım zorunluluğunu da ortadan kaldırarak etkili tedavi sağlayabilmektedir. Tedavisi nasıl yapılır? Glokom nasıl oluşur? Glokomda erken tanı önemli midir? Hastalığın tanısı nasıl konulur? Belirtileri nelerdir? CBT 1409 17 /21 Mart 2014
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear