21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz DMANİSİ TAŞ ALETLERİ nıtı olarak algılıyorum. Yani bu taşlar cephane, yığılı bulundukları yerde cephaneliktir. Aynı makalede çoğunluğu büyük memeli olan avlara, büyük et oburlardan ya da büyük yırtıcı avcılardan (Homodherium ve Megnatereon, kurt, sırtlan, çita, vs) daha önce ulaştıkları belirtilmiştir. Bunu av kemiklerindeki insansıların bıraktığı kesik izlerinin, büyük avcıların diş izlerinden önce yani o izlerin altında olmasından anlamaktadırlar. Eğer bu canlılar böyle vahşi, yırtıcı büyük avcıların elinden avlarını alabiliyorlarsa, bunun bir ele geçirme yöntemi olmalıdır. Ayrıca yaptığım literatür taramalarına göre, hiçbir Dmanisi fosilinin kemiklerinde büyük avcı diş izi bulunmamıştır. Halbuki güney Afrika’da bulunan bir Australopithecus africanus kafatasında leoparın birebir diş delikleri vardır. Yani Dmanisi insansıları yırtıcı büyük avcılar tarafından avlansaydı, kemiklerinde diş izlerine rastlanırdı. Belki bir iki istisna olabilir. Ama yaygın davranış, Dmanisi insansılarının, avları yırtıcı büyük avcıların ellerinden aldıkları yönündedir. [email protected] http://okcesizhayrettin.blogspot.com Dmanisi yerleşimi Mashavera ve Phinezauri nehirlerinin birleştiği bir burunun üstünde yer almaktadır. Dmanisi kazılarında bu güne dek 8.000 adetin üzerinde ‘’taş alet’’ bulundu. Bu taşlar kırk değişik malzemeden oluşmaktadır. Buradan anlaşılmalıdır ki, amaca uygun ne bulunmuşsa Dmanisi insansıları tarafından o alana taşınmış (Mgeladze et al. 2011). Kazı ekibi tüm bu taşları kaba taş aletler olarak nitelemektedir. Vekil Külünk doğru ve ilerici bir şey söylüyor: Günah işleme hakkı ve özgürlüğü vardır ve kişi Tanrı’ya karşı sorumludur. Suç işleme hakkı ve özgürlüğü vardır ve kişi Devlet’e karşı sorumludur. • Yasama ve Yargı bağımsızlığını sağlayacak bir hukuk reformunu başarmadan bu iki gücün hükümet partilerinin sultasından kurtulması olanaksızdır. Bu demektir ki, ülkemizde bugüne değin hukuk devletinin güvencesi ve önkoşulu olan güçler ayrılığı ilkesi asla layıkıyla yaşanmamıştır. Bu yüzden tüm muhalefetin meclisteki rolü, hükümet partilerinin işlerine meşruluk bahşetmekten başka bir şey olmamıştır. Bugün de bundan farklı bir durum yoktur. Enver Aysever’in programına konuk olan Kemal Bey bu durumu çok iyi bildiği halde, meclisi boşaltmaları talebine karşı yasamanın görevini başarıyla yaptığını; vekillerin böyle bir boşaltma eylemine katılmalarına hiç gerek bulunmadığını açıkça söyledi. Bu yanıtla yeni HSYK, İnternet, MİT yasalarıyla, daha nice “dinamit yasalar”ın çıkmasına kimlerin yardım ve yataklık ettiği çok iyi anlaşıldı! Bugünkü yasama mevzuatıyla ve bu hükümet partisiyle ancak, ülkeyi yıkan, satan, bölen yasaların çıkarılabileceğini beşikteki bebek bile bilirken, bu beylerin bizi böyle aptal yerine koymalarını içime sindiremiyorum! Sizlerden bir ricam var: Bu tür programları yapanlara iletiler göndererek bu gerçeğin açıkça ve tekrar tekrar halka anlatılmasına imkân vermelerini ısrarla rica ediniz. Umut sizlersiniz. • İktidar uğruna savaşanlara karşı, hukuk uğruna savaşın. Tüm yaşamınız bu uğurda bir yaşam olsun. Hukuk kendisinden başka bir şey istemez. Hakkın ve adaletin, kendisinden başka bir gerekçeye ihtiyacı yoktur. Ama iktidar seni ister. Arsızca, acımasızca herşeyini elinden alır. Onun pek çok gerekçeye ihtiyacı vardır. Tüm yalanları o söyler. Tüm yalanlar onun içindir. Bu yüzden işiniz çok zordur. Bu yüzden hukuk uğruna savaş iktidarın cüretine karşı sizden üstün bir cesaret bekler. Bu cesaret adaletin şövalyesidir. Hukukun şövalyesi olun. • Dürüstlüğü seçemeyenleri ben niye seçmeliyim, söyler misiniz? Ya da onları seçmek dürüstlük müdür? • Seçim barajı, siyasetin haram lokmasıdır. Şantajla oy çalmak, para çalmaktan daha kötüdür. Bunu bilemeyecek kadar kör ve cahil olamazsınız, beyler! Türkiye’yi hak etmiyorsunuz. Nutuklarınız midemi bulandırıyor. Çok yazık! • İki inanış: Tanrı sonul gerçektir. “sat sri akal”, diyor Hindular ve birçok öteki dinsel inanış... Sonul gerçek tanrıdır, diyenler de vardır elbette din dışı. Ben de, gerçeğin sonulu olur mu ki, Tanrı gerçek olsun, derim. Tanrı gerçek bile değil. Ya o denli mutlak, ya da bir sanrı. • İktidar halkı zehirler. Panzehiri “Üniversite”ve “Yargı”dır. Bunlar da zehirlendiğinde kurtaracak hiç bir şey yoktur. Şiddet son sözü söyler. • Vekil Külünk doğru ve ilerici bir şey söylüyor: Günah işleme hakkı ve özgürlüğü vardır ve kişi Tanrı’ya karşı sorumludur. Suç işleme hakkı ve özgürlüğü vardır ve kişi Devlet’e karşı sorumludur. Bunları bilerek ya da bilmeyerek birbirine karıştırdığımızda her türlü melanetin kapısını açmış oluruz! • Kadın Tanrıya inanabilir. Siz ona inanın, yeter. • Başkalarına varolmak hakkı tanımayan bir düşünüşe ifade hakkı tanıyabilirsiniz, ama siyasi bir güç haline gelmesine izin veremezsiniz. Demokratik Hukuk Devleti’nin temeli budur. • Tesettürün bildik gerekçelerine saplanmış bir kimse örtünmeyen bir kadına iyi gözle bakamaz. Acımayla başlayan bu bakış bir öfkeye, cezalandırma düşüncesine kadar tırmanabilir. Aksini söyleyenler, bu gerekçelere inanmıyorlardır. Gerekçeleri bu gerekçelerden değildir. Örtünmeyenlerse her türlü tesettürlüye içten bir saygı duyabilirler. Eklemekte yarar vardır: Tesettür yalnızca kadınlık için değildir. Her dogma herkes için bir tesettürdür. örtünmemek de dogmasına göre bir “tesettür” olabilir. • Din hırsızların, mücrimlerin gece karanlığıdır. • Mutluluk teşekkür ettiğimiz şeydir. • Özgürlük, biz verinceye kadar hiç bir şeyin anlamının olmamasıdır. • Türkiye Türkçe’yle insanının, halkının, ulusunun onurunu koruyabilecektir. • Düşünür düşündüğünü söyler, söyleyebileceği şeyi düşünmez. Yurttaşlar Umut Sizlersiniz! CBT 140819 / 14 Mart 2014 Halbuki bu fazla taş sayısı, işlenmemişliği ve ham madde oluşu, hatta çoğunluğun işlenmeye uygun dahi olmayışı bu taşların buraya alet yapmak amaçlı getirilmediğini düşündürmelidir. Yani bu taşlarda sertlik ve yongalanma özelliği aranmamıştır. Dmanisi’de bulunan taşların büyük çoğunluğu hiç bir işlem görmemiş ve yongalanmamıştır. O zaman neden bu taşlar bu alana taşınmıştır ve stoklanmıştır diye sorulmalıdır.. Bu soruların yanıtı, taşların buraya ava ve avcıya fırlatılmak üzere cephanelik olarak getirildiği ve stoklandığı savı olmalıdır. Bu taşlar çoğunlukla yumruk büyüklüğünde çakıl taşı (pebbles) ya da buna benzer topaklardır (cobbles). Ayrıca köşeli kalker taşları da Dmanisi’de yaşayan insansılar tarafından stoklanmıştır. Çok önemli bir diğer bulgu da, Dmanisi fosillerinin kollarının yukarıya doğru rotasyona özel şekilde uyarlanmış olduğunun, kazı ekibinin dikkatini çekmiş olması ve bu konuya Nature dergisindeki makalelerinde yer vermeleridir (Lordkipanidze et al. 2007). Bu özellik eğer ağaççı bir karakteristik olsaydı, bu derece dikkat çekici olmazdı ve en azından Australopithecine türüne benziyor denebilirdi. Çünkü ifade aynen şöyledir: ‘’Özel bir kol uyarlaması vardır ve bu sadece bu fosillere özgü olarak kolları yukarı kaldırma özelliğidir.’’ Ben bu özelliği taş atma eyleminin bu canlıların yaşamlarında uzun süre kullanıldığının ka Ayrıca bir de bulunamayan 34 metrelik ağaç sopaların kullanıldığı düşünülmelidir. Bilim insanları insansıları resmederken ellerine mutlaka bir sopa verirler (Kaynak O. 2013). Yani bu insansıları bir ellerinde 34 metrelik bir sopa, diğer ellerinde fırlatma taşıyla düşünmeliyiz. Sopayla avını ya da avcısını uzak tuttuğunu, yaklaştırmadığını; fırlatma taşıyla da avını ya da avcısını sersemlettiğini, yaraladığını, belki de öldürdüğünü düşünmeliyiz. Eğer böyle bir teknik olmasa, o yırtıcı büyük avcıların elinden av almak mümkün olamazdı. Belki de taş fırlatanlar ve sopa kullananlar şeklinde organize oldular. Sonuç olarak; Australopithecus sediba için antropolojinin Rosetta taşı denmişti. Ama herhalde Rosetta taşı nitelemesini Dmanisi beşlisi denilen beş kafatası fosili daha çok hak ediyor. KAYNAKÇALAR: 1 O. Kaynak, 18th Congress of the European Anthropological Assocition Human Evolution and Dispersal ‘’Procesess and Mechanisms of Human Evolution towards Intelligente Living Being’’ Absract Booklet s: 52, 2012 2 O. Kaynak, Gordon Research Conferences: Biological Mechanisms in Evolution ‘’Processes and Mechanisms of Human’s Evolution Towards the Intelligent Living Being ‘’Mentis Eversionis’’, 2013 3 O. Kaynak, V. Ulusal Biyolojik Antropoloji Sempozyumu ‘’Doğal Seçilim İki Ayaklılığı ve Büyük Beyni Seçiyor mu?’’ Bildiri Özetleri Kitapçığı s:17, 2013 4 D. Lordkipanidze, M. S. Ponce de León, A. Margvelashvili, Y Rak, G.P. Rightmire, A. Vekua, C. P. E. Zollikofer: A Complete Skull from Dmanisi, Georgia, and the Evolutionary Biology of Early Homo in Science, 2013 5 D Lordkipanidze, T Jashashvili, A Vekua, MSP de León, Postcranial evidence from early Homo from Dmanisi, Georgia Nature, 2007 6 A. Mgeladze, D. Lordkipanidze, M. H. Moncel, J. Despriee, R. Chagelishvili, M. Nioradze, G. Nioradze: Hominin occupations at the Dmanisi site, Georgia, Southern Caucasus: Raw materials and technical behaviours of Europe’s first hominins in Journal of Human Evolution, 2011 TAŞ CEPHANELİK BULUNDU!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear