Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com TIP ARAŞTIRMALARI Yaklaşık bir yıl oluyor. Sevgili arkadaşım Sağlık gazetecisi Aslı Ortakmaç bir sohbet sırasında bana dedi ki; bu ülkede kanser hastaları ne kadar kötü organize, bunun için ne yapabiliriz? Kanser Savaşçıları Kalp hastalarına yeni bir umut Hande Özdinler, PhD CBT 1408 14 /14 Mart 2014 Söylediğinde haklıydı, kanser hastaları için yapılan organizasyonların önemli bir bölümü ilaç sektörünün örtülü desteği ile hekimler veya dernekler tarafından oluşturulmuştu. Bu tür organizasyonlar için büyük paraların gerekli olması, hekimlerin akademik birikimine gereksinim göstermesi nedeniyle ilaç sektörünün ve hekimlerin elbette bu tür organizasyonların içinde olmasını yadırgamamak lazım, hatta bu tür bir işbirliği gerekli de bir taraftan. Ülkemizdeki temel sorun aslında bu organizasyonlarda ilaç sektörünün veya hekimlerin yer alması değil hastaların ve hasta yakınlarının ön planda olamamasıydı. Aslı Ortakmaç’ın teklif ettiği çok açıktı. Bu organizasyon sadece hasta ve yakınlarının olsun, akademi, sağlık sektörü bize destek olsun ama asla ne yapacağımızı bize söylemesin, dernek kurmayalım ama bir sosyal inisiyatif olalım. Aslı Ortakmaç’ın söylediklerini ciddiye aldım çünkü deneyimi yeterliydi. Sağlık sektörünü çok iyi tanıyordu, dünyanın en organize ve gelişmiş hasta derneklerinden birinin, Uluslararası Miyelom Vakfı (International Myeloma Foundation)’nın Türkiye Koordinatörüydü, “Miyelom’la Yaşam” inisiyatifini yönetiyordu. Bugün destekçilerinin sayısının 7.000’in üstüne çıktığı “Kanser savaşçıları” inisiyatifi böyle doğdu. İhtiyacı olan tüm hasta ve hasta yakınlarına ulaşabilmek amacıyla önce çok kapsamlı bir websitesi hazırlandı (www.kansersavascilari. org). Bu sitede kanserle ilgili güncel ve bilimsel verilerin yanında daha önceden tanı alanlarla ve uzmanlarla yapılan video söyleşiler yer alıyor. Böylece hastalar, tanı ve tedavi sürecinde nelerle karşılaşabileceklerini, zorluklarla nasıl mücadele edilebildiğini doğrudan bu süreci daha önce deneyimlemiş kişilerin ağzından öğrenebiliyor. Siteye ilgi artınca kanseri atlatanlar kendi kalemlerinden hikayelerini paylaşmak istedi. Bunun üzerine inisiyatifin katkılarıyla www.kansersavascilarianlatiyor.org adresinde yeni bir blog kuruldu. Her hafta en az iki kanser savaşçısı bu blog aracılığıyla öykülerini, deneyimlerini diğerleriyle paylaşıyor. Oluşumun facebook sayfası da oldukça aktif. İnisiyatif kanserle ilgili eğitim ve bilgilendirme çalışmalarına da çok önem veriyor. Özellikle gençlerin eğitimine. Bu amaçla gençler için ‘Aileden Biri Kanser Olursa’ isimli bir de kitapçık yayımlandı. Kanser Savaşçıları ve Kanserle Dans Derneği’nin birlikte oluşturduğu kitapçık, aile üyeleri ya da yakınları arasında kanser hastası olan gençleri bu konuda bilgilendirmeyi hedefliyor. Kanser Savaşçıları’nın sitesinden PDF formatında indirilebilen kitapçık çok kısa bir sürede neredeyse tüm illere dağıtıldı; Lefkoşa, Viyana ve Berlin’de de ihtiyacı olanlarla buluştu. Çok yalın bir dille çocukların anlayabileceği basitlikte hazırlanan ve resimlerle desteklenen kitapçık, Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nün yayınladığı orijinal metinlerden Türkçeleştirilerek özetlendi. Yakın zamanda Kanser Savaşçıları ve Kanserle Dans ailesi tanı alan çocuklar için çok özel bir çizgifilmin Türkiye yayın haklarını aldı. “Can Canavara Karşı” ismiyle Türkçeleştirilen çizgi film, Kanser Savaşçıları ve Kanserle Dans websitelerinden izlenip, indirilebiliyor. İnisiyatif ayrıca kanser konusunda toplumun çeşitli katmanlarını bilgilendirmek ve güncel bilimsel verileri paylaşmak amacıyla çeşitli organizasyonlarda stant açıyor ve bilimsel toplantılara sponsorluk yapıyor. Kanser Savaşçıları inisiyatifi bugünlerde bir de tanı alanlar ve yakınlarına yönelik bir iyilik havuzu projesi için çalışıyor. Oluşum, İstanbul dışında Ankara, Kocaeli, Çanakkale, Adana başta olmak üzere diğer şehirlerimizde de örgütlenmeye çalışıyor. Kanser hastaları için bir şeyler yapmak isteyen herkesi bu oluşuma katkı vermeye çağırıyorum. K albimiz yılda 40 milyon kereden fazla attıyor ve kalp yetmezliği ölüm nedenlerinde dünyada birinci sırada. Kalbi sağlam tutmak, kalp atılarını kontrol altında tutabilmek sağlık için çok önemli ama her zaman mümkün değil. Günümüzde kullanılan kalp pillerinin ömürleri 5 ile 7 yıl arasında ve pilin işlevini yitirmesi durumunda bütün mekanizmanın riskli bir ameliyatla değiştirilmesi gerekiyor. Geliştirdiği teknoloji ve ürünle tıp dünyasında yapılan en önemli buluşlardan birine imza atan Canan Dağdeviren, University of Illinois’de bir doktora öğrencisi. Genç mucit kalbin, akciğerin ve diyaframın hareketi ile elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyi depolayan esnek ve ve saç telinden yüz kat daha ince bir materyal geliştirerek kalp hastalıklarına yepyeni bir umut olmuş durumda. Buluş, Amerikada’ki Proceedings of National Academy of Sciences (PNAS) dergisinin şubat ayında yayımlandığından itibaren çok yoğun ilgi gördü. 20 milyon kere katlanıp büküldüğünde dahi mekanik olarak sağlamlığını koruyabilen, kâğıt gibi katlanıp bükülebilen bu alet, kendi için gerekli olan enerjiyi vücudun hareketinden kendisi üretip depolayabiliyor. Bu da onun hem daha uzun ömürlü olmasını, hem de daha süreğen çalışmasını sağlıyor. Bu yeni teknoloji, günümüzde kullanılan boyutça büyük, maliyetli, ve kalp ile herhangi mekanik yakınlığı bulunması mümkün olmayan uygulamalar için büyük bir yenilik getirmiş oluyor. Şimdi kalp piline ihtiyaç duyan hastaların daha uzun ve sağlıklı bir hayata sahip olma olasılıkları bu genç Türk mucidin buluşu sayesinde artmış oluyor. 4 Mayıs, 1985’te İstanbul’da doğan Canan, Haziran 2007 de Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra, Sabancı Üniversite’si Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı’nda yüksek lisans eğitimini 2009’da tamamladı ve Fulbright Doktora Bursu ile The University of Illinois at Urbana, Champaign’de (UIUC) Malzeme Bilimi ve Mühendisliği bölümde doktora eğitimine başladı. Prof. John A. Rogers danışmanlığında fizik, elektronik, kimya, malzeme, mekanik ve tıp alanlarının kapsamına giren esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne yapıştırılabilir elektronik aletler üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Doktora sonrası çalışmasına Harvard Tıp Fakültesi’ne yapay deri ve organ geliştirme konusunda devam edecek Canan Dağdeviren’in 12 makalesi, 2 patenti ve 25’in üstünde ulusal ve uluslararası ödülü bulunmaktadır. miş bulunan anabilim dalını yedi yıl süren mücadeleyle yeniden kurduktan sonra emekliye ayrıldım. Bu fırtınalı mücadele döneminde ülkemizde psikanalize meraklı gençler de ortaya çıkmaya başladılar. Psikanalizin geçmişinden habersiz olan ve uğraştıkları konunun tarihini de bilmek zahmetinde bulunmayan bazı kişiler, “Türkiye’de psikanaliz yoktu, biz kurduk” demeye kalktıklarında, bunu söylemek için ancak “cehaletin cesaretiyle olur” demek kalıyor geriye. Oysa tarihi bilmek çok önemli bir erdem olup her konuda insana kolaylık sağlayacaktır.” Prof. Dr. Günsel Koptagelİlal’a verdiği bilgiler için çok teşekkür ederiz. CANAN DAĞDEVİREN KİMDİR: Psikanaliz tarihimizden notlar Baştarafı 12. sayfadan devam tik hekimliğin kurucularından Viktor von Weizsacker’in “psikosomatik ancak psikanalitik olabilir” anlayışı çerçevesinde yürütülüyordu. 12 Eylül’den sonra bu çalışmalar da engellendi, Cerrahpaşa’daki seksiyon kapatıldı ve üyeleri de dağıtıldı. Ben de 198588 yıllarında Giessen ve Kassel üniversitelerinde konuk profesör olarak bulundum. 1990’da tekrar fakülteme döndüğümde, yok edil