23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bilim Tarihi CBT 1443 /14 Kasım 2014 12 Cemil Topuzlu Cemil Topuzlu’nun Avrupa’daki eğitimini tamamlayarak ülkesine döndüğü 1890’lı yıllarda, Aristidi Paşa ameliyatlarını Tıbbiye Mektebi’nin içindeki hamamın göbek taşında yapıyordu. Tahta saplı aletlerden başka cerrahi alet de yoktu. Ülkemizde modern cerrahi Cemil Topuzlu ile başladı. OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] Kaku ve Entelektüel Kapitalizm Fizikçi ve fütürist Michio Kaku İstanbul’da yaptığı konuşmada dijitalleşmenin kapitalizmi mükemmelleştireceğini ve bundan bireylerin kazançlı çıkacağını söyledi. Geçtiğimiz günlerde Turkcell firmasının düzenliği Teknoloji Zirvesi etkinliğinin ana konuğu Michio Kaku idi. Kaku fizikçi olmasının yanısıra fütürist şapkasıyla da tanınıyor. Bu çerçevede bir yandan geçmişle bir yandan da gelecek ile ilgili görüşlerini paylaştı. Geçmişle ilgili dikkat çektiği ana konu, dünya üzerinde görülen büyük felaketlerle büyük sıçramalar arasındaki ilişkiydi. Kaku’ya göre ekonomik anlamda büyük bir sıçrama yapan her devrimsel sürecin ardından büyük bir ekonomik yıkım gelir. Bu süreç üç kere yaşanmış. İlki buhar makinesinin icadıyla İngiltere’de başlayan sanayi devrimi ve ardından 1850’de Londra merkezli olarak ortaya çıkan ekonomik kriz. İkincisi 20. yüzyılın başında elektriğin bulunmasıyla Amerika’da başlayan devrim ve ardından New York merkezli 1929 buhranı. Sonuncusu da internet ile 90lı yıllarda başlayan dijital devrim ve ardından 2008’de gelen global ekonomik kriz. Kaku’ya göre dördüncü bir kriz daha çıkarsa bu özellikle biyoteknoloji, yapay zekâ, nanoteknoloji ya da kuantum alanlarının bir ya da birkaçında görülecek devrimsel sıçramadan kaynaklanacak. Her teknolojik sıçramanın ardından ekonomik bir yıkım getirmesinin nedeni ise, bu sıçramaların ekonomik anlamda bir balon yaratma sürecini tetiklemesi. O sıçramadan ekonomik anlamda nemalanmak isteyenlerin aşırı seviyelere çıkması balonu oluşturmakta. Kaku gelecekte internet ya da dijital dünya ile insan etkileşiminin ve bu çerçevede yaşamın nasıl olacağı konusunda da görüşlerini paylaştı. Buna göre insanın dijital dünya ile etkileşimi gözbebeğine yerleştirilecek olan bir lens sayesinde olacak. Tüm düz mekanlar (örn. odaların duvarları) internet erişimi olan birer ekran haline gelecek. Bu sayede kişi göz açıp kapatarak ve bulunduğu odanın duvarlarını kullanarak internet üzerinden etkileşim kurabilecek. Kaku’ya göre bugün elektrik hayatımıza o derece girmiş durumda ki artık o hem her yerde hem de hiçbir yerde. Gelecekte de internet benzer bir hal alacak. Maliyetler o denli azalacak ki her nesne internete bağlanır hale gelecek. O zaman da internet her yerde yani hiçbir yerde olacak. Kaku o gelecekte kapitalizmin mükemmelleşmiş bir hale geleceğini öngörüyor. Ve buna “entelektüel kapitalizm” adını vermiş. Burada artık konfeksiyon üretim yerini kitlelere yönelik terzi usulüne bırakmış olacak. Yani büyük veri kaynaklarının sürekli işlenmesi sonucunda bireyler seri üretim yapabilen imkânlardan kendilerine özel hizmet alacaklar (örn. kişinin vücut ölçülerine ve zevkine uygun bir giysi, dijital ortamda seçildiği anda üretilip kişiye teslim edilecek). Bu dünyada orijinal fikir, ürün ya da hizmet üreticileri kazananlar kervanına katılacak. “Aracı” statüsünde kalan, sürece bir değer katmayanlar ise giderek kendilerine bu dünyada ekonomik anlamda bir yer bulamayacak. Kaku’nun bu modelinde doğal olarak belli bazı kapitalist varsayımlar var. Örneğin aracı olmanın ötesine geçme vizyonu olmayan dolayısıyla da ucuz işgücü cenneti kalmaya devam edecek (ettirilecek) yöreler dünya üzerinde var olmaya devam edecek. Ki bu çark dönsün. En azından robot teknolojisi imdada yetişene kadar! Bu çerçevede Türkiye (Kaku’nun da tespiti ile) büyük bir potansiyele sahip. Eğer onu harekete geçirecek kıvılcım olmazsa Türkiye global dünyada bu ikincilerin kulübünde kalacak. O vizyoner sıçramayı yapabilir, sahip olduğu potansiyeli harekete geçirebilirse kazananlardan olacak. Acaba böyle bir yol ayrımında olduğunu Türkiye’nin kendisi biliyor mu? Osman Bahadır [email protected] Ü lkemizdeki modern cerrahinin öncülerinden olan Dr. Cemil Topuzlu (18661958), cerrahide birçok uygulamayı ilk kez gerçekleştiren bir hekimdir. Cemil Topuzlu, 6 Mart 1866’da İstanbul’da doğdu. Üsküdar’daki Paşakapısı Askeri Rüşdiyesi’nde ve Galatasaray Lisesi’nde öğrenim gördükten sonra babasının görevi nedeniyle gittikleri Şam’da Askeri Rüştiye’den mezun oldu. 1880’de girdiği Kuleli’deki Askeri Tıbbiye İdadisi’nden 1882’de mezun olduktan sonra Gülhane’deki Askeri Tıbbiye Mektebi’nden 1886’da yüzbaşı rütbesiyle doktorluk diplomasını aldı. 1887’de cerrahi ve dermatoloji eğitimi için Fransa’ya gönderildi. Paris’de St. Louis Hastanesi’nde çalıştı, burada ünlü cerrah Pean’in asistanlığını yaptı. 1890’da İstanbul’a döndü ve Haydarpaşa Askeri Hastanesi operatörlüğüne tayin edildi. 1891’de cerrahi kliniği doçenti, 1894’te ise gözlerinden rahatsız olan Aristidi Paşa’nın yerine profesör olarak atandı. TürkYunan savaşı (1897) sırasında yaralanan 2000’den fazla askerin ve subayın ameliyatlarını büyük bir başarıyla gerçekleştirdi. Bu Dr. Cemil Topuzlu ameliyatlarındaki ölüm oranı % 3 düzeyindeydi. 1911’de cerrahi kliniği profesörlüğünden ayrıldı. 19121914 yıllarında ve 19191920’de (dokuz ay) İstanbul Şehreminliği (belediye başkanlığı) yaptı. İstanbul’un temizlik, su, kanalizasyon, ulaşım ve yeşil alan gibi sorunlarına başarılı çözümler getirdi ve kent planlamasına önem verdi. Atlı tramvayların yerine elektrikli tramvayların geçirilmesi (1913’te) onun belediye başkanlığı sırasındadır. Cemil Topuzlu, Birinci Dünya Savaşı yıllarını İsviçre’de geçirdi. 1920’de yaklaşık dört ay süreyle Nafıa Nazırlığı yaptı. Daha sonra Fransa’ya giden Cemil Topuzlu 1924’te Türkiye’ye döndü ve o tarihten sonra sadece cerrahlık yaptı. Cemil Topuzlu sadece ülkesinde değil uluslararası tıp topluluğunda da tanınan bir kimseydi. Fransız Cerrahi Cemiyeti’nin kurucu üyelerindendi ve Brüksel’de 1902’de kurulan Uluslararası Cerrahi Derneği’nin de ilk üyelerinden biri olarak 1905’te Brüksel’de toplanan ilk uluslararası cerrahi kongresine, ülkesinin temsilcisi olarak Hayrettin Paşa, Operatör İzzet ve Nurettin beylerle katıldı. Ayrıca Türkiye’de 1929’da kurulan Türk Cerrahi Cemiyeti’nin de kurucuları arasındaydı. İlk ameliyatını 1886’da, son ameliyatını ise 1946 yılında yapan Cemil Topuzlu’nun yayınlanmış beş kitabı ve 46 bilimsel makalesi bulunmaktadır. Kitapları, Seririyatı Cerrahiye (1895), Sutures de Plaies Arterielles (1897; Atardamar yaralarında dikiş,), Memoires et Observations Medicales (1905; Tıbbi incelemeler ve gözlemler), 32 Sene Evvelki, Bugünkü, Yarınki İstanbul (1944) ve 80 Yıllık Hatıralarım’dır (1951). Cemil Topuzlu, ülkemiz tıbbında ve cerrahisinde gerçekleştirilen yeniliklerin öncüsüdür ve birçok modern tıbbi uygulamayı ilk kez o başlatmıştır. Modern cerrahinin başlıca özellikleri arasında, anestezinin başlaması, ameliyatlarda fazla kan akıtmanın önüne geçilmesi (Pean pensleriyle kan damarlarının tutulmaya başlanması), daha hassas işlemler yapabilen aletlerin kullanılması ve bunların sterilizasyonu, röntgen uygulamasından yararlanma, penisilin ve streptomisin vb. gibi antibiyotiklerin kullanılmaya başlanması yer almaktadır. Bu modern uygulamaların hepsini Cemil Topuzlu’nun çalışmalarında görüyoruz. Ayrıca daha önce yapılamayan bazı ameliyatlar (örneğin bazı beyin ameliyatları) da yeni tekniklerle yapılmaya başlanmıştır (örneğin Cemil Topuzlu, 1891 yılında Mektebi Tıbbiye’de yeni kurduğu klinikte modern aletlerle ve antisepsi koşullarında ülkemizdeki ilk beyin ameliyatını Jackon tipinde epilepsi için Trepanasyon yapmıştır. Daha sonra da, bu ameliyat hakkındaki bildirisini 1894’te Lyon’da toplanan VIII. Uluslararası Tıp Kongresi’nde sunmuştur). Antisepsi ve asepsi uygulaması ülkemize Cemil Topuzlu ile girmiştir. İlk beyin ameliyatından başka , ilk kalp masajı, radyoterapiden ilk kez yararlanma, atardamar yaralanmalarında sütur tekniğinin uygulanması, Wertheim metoduyla ilk histerektomi, ilk piloroplasti, ilk skapulotorasik amputasyon, ilk başarılı splenektomi Cemil Topuzlu’nun başlattığı uygulamalardır. 19. yüzyılın sonlarına kadar cerrahi, sadece savaş ve kaza olayları ve yüzeyel müdahaleler cerrahisinden ibaretti. Fakat yüzyılın sonlarında bir yandan deneysel fizyolojideki gelişmeler diğer yandan da mikrobiyolojideki yeni keşifler, cerrahi dalının tedavi edici bir nitelik kazanmasına ve dolayısıyla da yaygınlaşmasına yol açmıştı. İşte Paris’teki eğitimi ve kazandığı tecrübelerle kendisini iyi bir şekilde yetiştirerek ülkesine dönen Cemil Topuzlu, bütün bu yenilikleri büyük bir yetenek ve ustalıkla ülkesinde de gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, ülkemizdeki modern cerrahinin kuruculuk onuru, hiç şüphesiz Cemil Topuzlu’nundur. MODERN CERRAHİNİN KURUCUSU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear