29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü: Burası yeri değil ama bir dönem onunla aynı kaderi paylaşmış olan bu satırların yazarı, sizin de bunu onaylayacağınız kanısıyla, mükemmel insan Cumhuriyet Reha İsvan’ı saygıyla anar. Başlığı, Scientific American’ın Mayıs sayısında yer alan özel rapordan aldım. Teknoloji geliştirmede yetkinlik kazanma meselemizin CBT’nin son sayılarında yoğunluk kazanması, beni de, bu raporu incelemeye yöneltti. Bazı bölümlerini özetleyerek sizlere de aktarayım. Raporu sunuşunda Prof. R. Hausmann (Harvard Üniversitesi) şöyle diyor: “Doğa bize dünyayı, işimize gelecek biçimde sunmadığı için onu yeniden düzenlemeliyiz. Bu yeni düzeni yaratmak için o düzen nasıl bir şey olacaktır, buna ilişkin enformasyona, o düzeni nasıl kuracağımızın bilgisine ve öngörülen şekli verebilmek için enerjiye gereksinim duyarız. Geçmişteki pek çok teknolojik devrim bu eşitliğin enerji bölümüne odaklanmıştır: Su gücü, buhar makinası, elektrik motoru ve içten yanmalı motor o odak noktalarından birkaçıdır. “Ama şu anda yola koyulmuş olan teknolojik devrim enerji değil; enformasyon odaklıdır. Bir ‘Boeing 747’ ya da bir ‘iPhone’, ağırlıklı olarak, kilosu birkaç doları geçmeyen, hemen herkesin bildiği malzemelerden yapılır. Ama son ürün, kilosu binlerce dolardan satılır. Bu değer içerdiği enformasyondan gelir. ...İmalattaki gidiş, daha fazla enformasyon ve bilgiyi daha az enerji kullanarak daha az maddenin içine yerleştirme yönündedir...” Özel raporda bu gidişin öne çıkan başlıkları ortaya konmuş... Bunlar Robotik (“İnsanlar ve robotlar fabrika tabanında dirsek dirseğe çalışacaklar ama sizi asıl şaşırtan, emirlerin kimin tarafından verildiği olacak.”), yapım yöntemlerini, geleneksel imalatı kökten değiştirecek olan geleceğin malzemeleri ve 3boyutlu baskı (özel raporda “İmkânsızı Basmak [To Print the Impossible]” başlığı altında incelenen bu konunun önemi CBT’de de dile getiriliyor), sayısal simülasyon ve nanomakinalardır... Bunlardan nanomakinaların yükselişiyle ilgili birkaç satır aktarayım (Müellifi: Mihail C. Roco [National Science Foundation]): “Onlarca yıldır, ‘sanayide imalat’ dendiğinde, bundan anlaşılan uzun montaj hatlarıdır. Hani şu çok sayıda işçinin insan ya da robot otomobil ve uçak gibi gerçekten büyük nesneleri yaptıkları ya da farmasötikler, bilgisayarlar ve akıllı telefonlar gibi, daha küçük, daha karmaşık nesneleri ürettikleri uzun montaj hatları... “Şimdi, sayısal işlemci ve belleklerin, enerji üreteçlerinin, yapay doku ve tıbbî cihazların yeni kurallar altında ve çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük ölçeklerde montajlarının yapıldığı; nanoteknolojiyi içeren mâmul maddelerin yerini ‘kendisi nanoteknoloji olan’ ürünlerin alacağı, bizim de birkaç yıl içinde tanık olacağımız bir gelecek düşünün... “Bu teknolojileri başarıyla imal edebilmemiz için, ...maddenin atom ölçeğinde nasıl davrandığını daha iyi anlamamız gerekir. ...Bir yaklaşıma göre, montaj kendi kendine olacaktır. Örneğin, atomlar ve nanoölçekteki modüller (nanotüpler vb.) kendi aralarında, işlevsel komponentler meydana getirecek biçimde birleşebilirler. Bilimciler, moleküler ölçekteki hassas cihaz ve motorların yapımı için, DNA dizilerini ya da diğer doğal veya tasarımlanmış molekülleri, programlanabilir yapı malzemeleri olarak kullanabilirler. ...Nanoimalat çok ileri düzeyde (ultra) hassas aletleri de gerektirir. Bunlar kimyasal katalizörlerdir; biyolojik, optik, mekanik ya da elektromanyetik aletlerdir... Sonraki bir gelecekte, nanoimalat alet kutusu, çok büyük bir olasılıkla yeni molekülleri ve ‘metamalzemeler’ denen, doğaya meydan okuyacak özeliklere sahip biçimde tasarımlanmış malzemeleri örneğin, ışığı beklenmedik bir biçimde kıran malzemeleri içerecektir.” Öyle hissediyorum ki, sonsuz küçüğe yönelmiş bu teknolojiler sizde biraz endişe yarattı. Oysa endişeye hiç gerek yok. Biz Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçasıyız. Bizde minyatürleştirme yönündeki bu gidiş imalatta olmaz... Devletçilik Altın Yıllar ve Bozkır’daki Mucize… Sanayide İmalatın Geleceği... CBT 1365/ 8 17 Mayıs 2013 Serdar Şahinkaya [email protected] İrfan ocağımız Fakültemiz Mülkiyenin asırlık çınarı, Varlık Vergisi’nin hayatta kalan son müfettişi ve eski Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Cahit Kayra, Cumhuriyet ekonomisinin öyküsünü yazdı. Kayra, Tarihçi Kitabevi’nden çıkan ve üç ciltte tamamlanacak olan “Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü” adlı kitabının ilk cildinde 19231950 arası dönemi inceliyor. “Devletçilik” başlıklı cildin altbaşlığı “Altın Yıllar: Bozkırdaki Mucize”. Kayra Hoca, bu ciltte Cumhuriyet’in kuruluşundan Demokrat Parti’nin iktidara gelişine dek geçen dönemde izlenen iktisadi politikaları anlatıyor. Dört bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümü 1923 Türkiye’sinin fotoğrafı adeta. Mondros ve Sevr’in dayattığı yapının, Türkiye’nin bağımsız ve egemen bir devlet olarak tescil edildiği, “Cumhuriyet’in tapu senedi” olarak tarihe geçen Lozan Antlaşması’nın üzerinde duruluyor. Tablolarla, haritalarla, istatistiklerle, fotoğraflarla desteklenen eserde Kayra, 1923 Ankara’sına ve başkentin imarına ilişkin çalışmalara değiniyor. 19231939 döneminin, iki farklı karakterde olduğuna dikkat çeken yazar, 19231929 arasının naif bir liberal ekonomi iddiası taşıdığını, ancak sistem liberal gibi görünmesine karşın, bu dönemde devletleştirme/milletleştirme ve ciddi büyük yatırımların devlet tarafından yapılması olaylarının giderek devletçiliğe zemin hazırladığını belirtiyor. Kayra, “Eğer 1929 Dünya Ekonomik Krizi olmasaydı bile, Türkiye o günlerin ortamı ve koşulları içinde kendiliğinden, devletin ekonomiyi düzenlemesi ve devlet eliyle sanayi kurulması gerçeğini yaşayacaktı” tespiti ile liberal ezberleri de bozmuş oluyor. 19391946 yıllarında devletin sadece ekonomiye değil, kişisel mülkiyete ve yaşam koşullarına da müdahale etmek zorunda kaldığını, kısa geçiş döneminde yöneticilerin, çok partili dönemin getirdiği değişikliklerin etkisinde kalarak çelişkili kararlar içinde bocaladıklarını vurguluyor. ‘Televole İktisatçıları”na Dersler… “Tek Parti ve Devletçilik” başlığını taşıyan ikinci bölümde ise 19231939 dönemi inceleniyor. İzmir İktisat Kongresi, Chester Projesi, İş Bankası’nın kurulması, Tarım Reformu, Kooperatifçilik, Harf Devrimi, Kabotaj Hakkının elde edilmesi, Seyyar Sergi olayı, Tayyare Piyangosu, HavuzYavuz olayı olarak bilinen yolsuzluk davası, isyanlar, kapitülasyonlar, gümrükler, 1929 Dünya Ekonomik Buhranı, zaman ve ölçü birimlerindeki yeni ayarlar, Merkez Bankası, demiryolu politikası, Irak ve Musul petrolleri macerası, üniversite reformu, Kadro Hareketi, SEKA Kâğıt Fabrikaları, Kayseri Motor ve Uçak Fabrikası, Birinci ve İkinci Beş Yıllık Sanayi Planları vb. bu bölümdeki konu başlıkları arasında dikkati çekiyor. Kitabın üçüncü bölümünün başlığı ise “Savaş Ekonomisi”, 19391946 dönemini kapsıyor. Bu bölümde dönemin özellikleri genel hatlarıyla anlatılıyor. Savaş koşulları, Truman Doktrini, Milli Korunma Kanunu, savaşın finansmanı, Varlık Vergisi, kırsal kesimden alınan vergiler, eğitimdeki gelişme ve Köy Enstitüleri, zirai kombinalar, sağlıkta atılan adımlar, Türkiye’ye yapılan para ve silah yardımları, ener ji sorunu, kâğıt para bunalımı gibi konular işleniyor. Savaş döneminin muhasebesi yapılıyor. Dördüncü bölüm, 19461950 arasını inceliyor. Dönemin genel bir fotoğrafını çekerken, 1946 devalüasyonuna, bankacılık sistemine, üçüncü plan girişimine, politika değişikliklerine, 1948 İkinci İktisat Kongresi’ne, Marshall Yardımı’na, ülkemize gelen yabancı uzmanlara, vergi reformuna, Türkiye’nin altın stokuna değiniyor. Sevgili Cahit Kayra üstadımızın gerçek bir başucu kitabı niteliğinde olan çalışmasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun nasıl da yedi düvele karşı verilen bir antiemperyalist savaş ve ülkede gerçekleşen aydınlanma devrimiyle başarıldığı anlatılıyor. Hem insan yetiştiren, hem fabrika kuran, hem köye yol götüren, hem bataklıkları ağaçlandıran, hem bilim ve sanat insanlarının önünü açan Cumhuriyet mucizesinin ekonomik boyutunu ortaya koyuyor. Kayra Hocamız aynı zamanda da, Cumhuriyet’in birikimini, emeğini, alınterini “babalar gibi satmakla” övünenlere, her biri birer destan olan KİT’lerin “adlarını tarihten silmekle” gurur duyanlara, büyüme ile kalkınma arasındaki farkı bilmeyen ‘televole iktisatçıları’na adeta ders veriyor. Nurer Uğurlu Örgün Yayınevi 2013, 511 sayfa. Türk tarihi üzerine kapsamlı araştırmalarını sürdüren Nurer Uğurlu’nun yeni kitabı Kuzey Karadeniz Türkleri, onun daha önceki Türk Mitolojisi, Türk Kavimleri, Adriyatik’ten Çin Denizi’ne İlk Türkler adlı üç kitabının ardından geçtiğimiz ay yayımlandı. Nurer Uğurlu bu kitabında eski Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan Türkleri incelemektedir.Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışındaki Türk nüfusunun yaklaşık üçte ikisi eski Sovyetler Birliği topraklarında yaşamaktadır. Bu coğrafyada yaşayan Türk topluluklarının yüzde 15’i, Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde bulunmaktadır. Orta Volga (İdil) ve Güney Urallar arasında bulunan bölgede de Türk toplulukları yoğun olarak yaşamaktadır. Türk topluluklarının yoğun olarak yaşadıkları bir diğer bölge de Sibirya’dır. Eski Sovyetler Birliği’nin Batı bölgesi olarak adlandırılan, Moldova, Batı Ukrayna ve Litvanya cumhuriyetlerini kapsayan coğrafyada da Türk toplulukları bulunmaktadır. Türk toplulukları tarihin ilk çağlarında görüldüğü gibi günümüzde de hareket halinde olmuşlar ve bu özelliklerinden dolayı dünyanın hemen her yerinde ve bölgesinde varlık göstermişlerdir. Günümüzde eski Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan ve daha çok kapalı bir yapı gösteren Türk toplulukları bu özellikleriyle birlikte yaşadıkları ya da ilişki içinde bulundukları topluluklardan çok etkilenmeden dil, din, toplumsal yaşayış gibi birçok kültürel değerlerini değiştirmeden sürdürebilmişlerdir. Türkiye sınırları dışında yaşamış ve yaşamakta olan Türklerin tarihi anlaşılmadan, ülkemiz Türklerinin tarihi de tam olarak anlaşılamaz. Nurer Uğurlu’nun Türk tarihi üzerine olan özgün çalışmaları, bu alanda önemli açılımlar getirmektedir. Kuzey Karadeniz Türkleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear