05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yurtdışındaki Türk Bilim İnsanları Kurultayı 1213 Temmuz’da Istanbul’da alışılmışın dışında bir toplantı gerçekleştirildi. Sayın Başbakan’ın daveti üzerine TÜBİTAK’ın düzenlediği ve yurtdışında meslek yaşamlarını sürdüren yüz kadar bilim insanının davet edildiği ve benzeri sayıda yurt içinde yaşayan bilimcinin katılımı ile gerçekleştirilen iki günlük bu toplantı neydi, neler konuşuldu, ne yararı olacak? Esen Ercan Alp, Argonne National Laboratory, eea@aps.anl.gov telerde konuşabilmesi için gerekli mekanizmanın kurulması; TÜBİTAK’ın desteklediği projelere yurtdışındaki Türklerin de başvurmabilmesi; bu bilim insanlarınca Türkiye’de ürün geliştirip satılmasının kolaylaştırılması; yurtiçindeki üniversitelerde çalışan bilim adamlarına yurtdışı tecrübesi sağlamak için doktora sonrası burslarının arttırılması ve özendirilmesi; benzeri programların doçent ve profesörler için de geliştirilmesi; yurtiçindeki proje değerlendirmelerinde yurtdışındakilerin hakemlik yapmaları; küçük ölçekli işletmelere sağlanan ARGE fonlarından yararlanan firmalar ile işbirliğinin geliştirilmesi; ABD’de faaliyet gösteren TASSA (Turkish American Scientists and Scholars Association) gibi kurumların Avrupa, Asya ve Pasifik ülkelerinde kurulması; master ve doktora öğrencilerinin tez çalışmalarının bir kısmını yurtdışında yapabilmeleri ve bu öğrenciler için çifte danışmanlık olanağını yaratarak, hocaögrenci ilişikilerinin yurtdışı ayağını kuvvetlendirilmesi. Bu önerilerin TÜBİTAK Başkanı tarafından toplantı sonunda yaptığı konuşmada teyit edilmesi, ileriye doğru atılmış önemli bir adım olarak görülmeli. 5)Bundan sonra neler olabilir? Bu Kurultay, aslında, yeni yayınlanan TÜBİTAK Kanunu ile hazırlıkları sürdürülen YÖK Kanunu ve Kalkınma Bakanlığı’nın Araştırma Altyapılarını düzenleyen kanun tasarıları ile birlikte ele alındığında biraz daha anlamlı olacaktır. Kurultaya katılanların bu kanun tasarılarının içeriği konusunda önceden bilgilendirilmemiş olması bence önemli bir eksiklikti. Yeni düzenlemeler ışığında bilimsel altyapı çalışmalarının hızlanacağı sonucunu çıkartabilir miyiz? Bunun için ümit veren işaretler olmakla birlikte, bunu başarmanın çok zor olacağı gözükmektedir. Birincisi, Kurultaya TÜBİTAK’in tüm genç kadrosunun bir şekilde katılmasıydı. Konuşmaları izleyen program yöneticileri, katılan bilim adamları ile daha yakın ilişkiler kurdular. İkincisi, konular önyargısız ele alındı. Tabii, bazı konularda tedirginlik vardı. YÖK’ün bugünkü hali, başta YÖK Başkanı olmak üzere herkesin memnuniyetsiziliğinin kaynağı gibi gözüktü, ama bu konu gündemde yoktu. Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı temsilcileri ya katılmadılar veya sessiz izleyiciydiler. Bu paydaşların da bir şekilde ileride sürece dahil edilmeleri çeşitli konuşmacılar tarafından dile getirildi. Benim kanım şu yönde oluştu: Türkiye temel bilimsel çalışmalarda, ekonomideki başarısına paralel olarak, ABDAvrupaPasifik boyutlarında bir canlanma sağlayamadı ve bu konuda ciddi bir mesafe kaydedemedi. Bunun üstünü örtbas etmek yerine, nedenlerine inilmesi çözüm için tek ve gerçekçi yoldur. Peki nedir bu çözüm? Bugün kullandığımız teknolojilerin kökleri 1950’lerde yapılan temel bilimsel araştırmalarda yatmaktadır. Bugünkü araştırmalar ise 2020’lerde sonuçlarını verecektir. Bu kademeyi atlayıp teknoloji üretmek gerçekçi değildir. O halde, bu konularda ileri gitmiş olan ülkelerin yaptıkları temel araştırma yatırımlarına dikkat etmek gerekir. Nedir bunlar? 6) Çözüm: Büyük Ölçekli Ulusal Araştırma Laboratuvarları Bugün bilimsel alanda başarılı olan bütün ülkelerde Büyük Ölçekli Ulusal Araştırma Laboratuvarları vardır. Bunlar ABD’de “National Laboratories”, Fransa’da CNRS, Almanya’da Max Planck, Helmholtz ve Frauenhofer toplulukları gibi kuruluşlardır. Bu kurumlar, üniversite ve endüstri katılımlı olarak, tam zamanlı araştırmacılardan oluşur. Mali desteklerinin neredeyse tamamı devlet kaynaklıdır. Bunların içinde hem Devamı yan sayfada H CBT 1324/18 3 Ağustos 2012 er şeyden önce bu Kurultay’ın son yıllarda gözde olan bir iletişim biçimi olduğunu ve benzeri toplantıların sporcular, sanatçılar ve diğer bazı alanlarda da yapıldığını hatırlamakta yarar var. Toplantıya Bilim Bakanı ve Yardımcısı, TÜBİTAK, TAEK ve YÖK başkanları ve yöneticileri, ODTÜ, Sabancı, Koç gibi üniversitelerin rektörleri ve birçok araştırma ensititüsünün direktörleri katıldı. Birçok kişinin kafasında doğal olarak sorulara yanıt vermekle başlayalım: Tabii ki bütün bu sorulara, her katılanın farklı bir cevap verecektir. Benim de kendi cevaplarımı yazmamda bir sakınca olmasa gerek. 1) Neden bu toplantı gerçekleştirildi? Bize gelen davet mektubundaki gerekçe ile toplantı sırasında konuşulanlar arasında büyük bir parallellik olduğunu hemen söyleyebiliriz. Bu gerekçe şöyle bildirilmişti: “Türkiye’nin 2023 vizyonu doğrultusunda belirlediği hedeflere ulaşmak için, ülkemizde üretilen bilgi ve geliştirilen teknolojilerin uluslararası ekonomik değere dönüşmesi sürecinde, yurtdışındaki bilim insanlarımızın görüş ve önerilerini almak”. Yani amacı açık ve net olan ve önceden ilan edilmiş olan bir toplantıydı. Davet edilenlerin % 90’ının kısa sayılabilecek bir davet süreci içinde işlerini güçlerini bırakarak gelmiş olmasını da bu davetin “samimi ve inandırıcı” olmasına bağlayabiliriz. 2) Bu kişiler nasıl seçildi? Bu konuda sadece tahmin yürütebiliriz. Yurtdışından katılanların yarısını mühendis kökenliler, yüzde yirmisini tıp ve hayat bilimcileri, yüzde onunu fizik ve kimyacılar, geriye kalanını da ekonomist, girişimci ve idari bilimciler oluşturmaktaydı. Görüldüğü üzere, “teknoloji üretmek ve satmak” amacı ile örtüşen bir davet listesi vardı. Çağrılanların % 72’si ABD ve Kanada’dan, diğerleri de Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda, Ingiltere, Norveç, Kore, Japonya ve Katar’dan gelenlerdi. Burada ilginç gözlem, Avrupa bilimsel kurumlarının, tüm coğrafi, siyasi, tarihsel, kültürel yakınlığına ve oralarda yaşayan milyonlarca Türk vatandaşına rağmen, Türk bilim insanlarına hâlâ çok açık olmamasıdır. Bir diğer ilgi çeken husus da, kadın bilim insanlarının sayısının az olmasıydı. Yüzde altı dolayında olan bu seviye, gerek Türkiye’de ve daha çok da yurtdışında kadınların üst kademelere gelmekteki bilinen sıkıntılarını doğrular nitelikteydi. Seçim konusuna gelince, bu gelenlerin dışında, aynı derecede yetenekli ve üretken bir yüz kişi daha çağrılabilir miydi? Bence evet, ama bu çok da önemli değil, çünkü diğer gelenler de büyük bir olasılıkla bu katılımcıların söylediklerinin benzerini söyleyeceklerdi. Gelenlerin üretken kişiler oldukları, herhangi bir kurumun ismi ve şöhreti altına gizlenmeden, bulundukları kurumlarda kendilerini kabul ettirdikleri ve en önemlisi Türkiye sevdalısı olduklarını söyleyebiliriz. Sanırım seçme kriterleri arasında Türkiye ile ilişkisini koparmamış olmak önemli bir rol oynamıştır. Son olarak şunu da söyleyebiliriz ki yapılan seçimde davet edilenlerin politik görüşleri rol oynamamıştır. Yani TÜBİTAK bu konuda bir alkış hak etmiştir. 3) Neler konuşuldu? Toplantıda herkes konuşamayacağına göre, iki gün için geliştirilmiş bir model vardı ve buna sadık kalındı. Toplantı disiplini açısından modern ve uygar bir düzen vardı. Toplantının amacı na uygun olarak 4 farklı panel düzenlenmişti: a Girişimci, rekabetçi ve teknolojiye dayalı zihinsel dönüşüm b Bilgi temelli ekonomiye geçiş c Bir cazibe merkezi olarak Türkiye d Bilim insanları ve araştırma kurumları ile kalıcı uluslararası işbirlikleri. Her panel 4 konuşmacı ve bir moderatörden oluşmaktaydı. Konuşmacılar ortalama olarak 15 dakikalık bir süre kullandılar. Bu dört konuşmanın sonunda, sorucevapyorum şeklinde bir yarım saatlik süre vardı. Panelistlerin isimlerini vererek neler söylediklerini buraya aktarmak hem benim görevim değil, hem de doğru bir şekilde aktarabileceğim kuşkulu. O nedenle genel bir özet yapmak daha doğru olur. Bildiğim kadarı ile toplantı tamamen basına açık yapılmıştı ve Türkiye’nin birçok yerine canlı olarak video linkle verilmişti. Sunumlarda kullanılan tüm görsel ögeler de TÜBİTAK’a teslim edildi… Genel olarak, katılımcılar, kendi deneyimlerinden yola çıkarak, bilgi ve teknoloji üretiminindeki tecrübelerini aktarmak yöntemini benimsemişlerdi. Bunların Türkiye’ye uygunlukları konusunda ısrarcı olmadılar, ancak bu pratiklerin önemli olduğunu söylemekle yetindiler. Tüm paneller, odak noktası farklı olmakla beraber, teknoloji üretimi konusuna daha fazla ağırlık verdiler. Bunda katılımcıların yarısının mühendis kökenli olması rol oynamıştır. Ancak yapılan şu gözlemin de payı var: Türkiye’de son on yılda bilimsel yayınlarda 18 misli gibi, dünyada benzeri olmayan bir patlama yaşandı. Ancak yapılan patent başvurularındaki artış buna parallel olmaktan çok uzaktır. Peki neden? Bu sorunun doğru cevabı, her şeyden önce bu verilen rakamın doğru olup olmadığını sorgulamaktan geçer. Benim bütün bilim dalları için bunu yapmam biraz güç. Ancak fizik alanında, dünyanın en önde gelen Physical Review dergilerinde yayınlanan Türkiye kökenli makalelerin sayısında 19992011 arasında sadece % 20 lik bir artış sağlandı. Özetlersek, Türkiye 1999’da toplam yayınların % 0.45’ini yayınlarken, 2011’de %0.55’ini yayınlamıştır. Bu oran Güney Kore’nin dörtte biri, Almanya’nın 18, Amerika’nın da 50’de biridir. Birinci sınıf fizik dergilerinde çıkan ve atıf yapılan makalelerde ciddi bir artış sağlanamamış olması, patentlerdeki artış oranı eksikliğini doğruluyor. Genel olarak yayın sayısındaki artış ise, bir ölçüde YÖK’ün Yardımcı Doçent ve Doçent atamalarındaki izlediği politikanın sonucudur. Ancak bu niceliksel kriterin, niteliksel kazança dönüşmesi mümkün olmamışa benziyor. Bu nedenle toplantının en can alıcı noktası olan, ülkemizde üretilen bilgi ve geliştirilen teknolojilerin uluslararası ekonomik değere dönüşmesi şu an için gerçekleşmesi güç bir amaç olarak önümüzde durmaktadır. 4) Ne gibi sonuçlar ortaya çıktı? Kurultayda önerilenleri TÜBİTAK Başkanı Sayın Yücel Altınbaşak toplantı sonunda özetlerken şu konulara değindi: Yurtdışında yaşayan bilim insanlarının Türkiye’ye gelişlerini kolaylaştırmak için “sabatikal” olarak adlandırılan 36 aylık ziyaretlerin kolaylaştırılması; “Konferansçı” olarak belirlenen kişilerin üniversitesi NEDİR ÜMİT VEREN İŞARETLER? YAYINLARDA 18 KAT ARTIŞ, AMA..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear