Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
mı, farmakolojik testlerin de hızına bağlı olarak 6 ayla 2 yıl sürebilir, sonra klinik testler, toksikoloji testleri, etkin maddelerin ilaç haline getirilebilmesi için yapılacak çalışmalarla en az 5 yıl süre gerekir. Tabii çalışmaların tekrarı ve standart hale getirilmesi, bitkilerin çoğaltılması için çalışmalar da hesaplanmalı” Peki üniversitelerimizde bu iş için yeterli donanım var mı? Ulubelen’e göre var: “Üniversitelerimizde yeterli donanım var; bir üniversitede bulunmayan aletler için başka bir Üniversitenin donanımında çoğu kez ödeyerek, bazen de parasız yararlanabilecek duruma gelindi.” Topçu bitki özlü ilaç üretiminde sahip olduğu patentlerle ilgili sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Prof. Dr. Ayhan Ulubelen ile birlikte antitüberküloz ilaç olabilecek abietan diterpenler üzerine bir patentim var. Ayrıca Koç Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Burak Erman ile birlikte NFKappa b inhibitörü özelliğine sahip triterpenler için yeni bir patent başvurusu yaptık. Patentlenebilecek pek çok çalışmam var ama gerek Türk ilaç sanayi, gerekse dünya ilaç sanayi genellikle tüm araştırma safhaları (Faz IIV) tamamlanmış veya tamamlanmak üzere olan çalışmalara ilgi duyuyor.” Ulubelen ise Türk ilaç endüstrisinin geçmişteki bazı kötü deneyimler sonucu Türk bilim çevresine pek güvenmediğini belirterek, şöyle konuşuyor: “ Türk ilaç sanayinin haklı ve haksız olduğu hususlar var, tartışmaya değer, keşke açık sözlülükle birbirimizi suçlamadan üniversite ve ilaç endüstrisi bir araya gelip konuşabilse.” Topçu, Türk ilaç sanayinin bitkisel ilaçlar konusundaki çalışmalarla ilgilenip ilgilenmedikleri sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Hayır ilgilenmiyor. Zaten pek fazla Türk ilaç sanayi de kalmadı maalesef.” Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nezhun Gören ise Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi ile birlikte yürüttükleri bir çalışmada 10 kadar bitkiden yararlanarak ürettikleri haşere öldürücü ilaç için Kanada ve ABD’den patent aldıklarını belirtiyor. Şu anda etkin maddenin tespiti için çalışmalarının devam ettiğini, bir yıl içinde çalışmalarının sonuçlanmasını beklediklerini söylüyor. *Bitkiler içindeki maddeleri inceleyerek bunlardan organizmaya girdiğinde hastalıkları iyileştirici etkisini bulmaya çalışan bilim dalına farmakognozi denir. Farmakognozi botaniğin eczacılık biliminde uygulanmasıdır PATENT ALAN ÇALIŞMALAR Prof. Dr. Nezhun Gören, Prof, Dr. Bilge Şener, Prof. Dr. Ayhan Ulubelen, Prof, Dr. Metin Balcı, Prof. Dr. Ufuk Kolak toplantı sırasında. Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi başta olmak üzere çok iyi çalışan botanik ve farmakognozi* dalları var, bitki kimyası çalışanları bunların bilgilerinden yararlanabilirler. Bitki kimyası çalışmaları alanında tabii endemik bitkilerimizin çok oluşu büyük bir şans.” Prof. Kolak, ülkemizde bulunan 10.000 tür bitkinin 3.000 türünün endemik olduğunu belirterek, “Eski çağlardan beri halk arasında bu zengin bitki örtüsünden çeşitli hastalıkların tedavisinde yararlanılmıştır. Halk arasında tedavi amacıyla kullanılan bitkilerin içerdikleri maddeleri elde edip bu maddelerin kimyasal formüllerini aydınlatarak bilim dünyasına kazandırıyoruz” diyor. Peki bitkisel kaynaklı ilaçlar hangi hastalıklarda kullanılabiliyor? Kolak’a göre bu ilaçlar kanserden Alzheimer tedavisine kadar çeşitli alanlarda kullanılıyor. Ulubelen ise bu konuda şu bilgiyi veriyor: “Bu soruya farmakolog arkadaşlar daha rahat cevap verebilir. An HANG HASTALIKLARDA KULLANILIYOR? cak eskiden beri kullanılan morfin, yenilerde kanser için kullanılan 23 ilaç ilk akla gelebilenlerden. Günümüzde Alzheimer için bitkisel kaynaklı ilaç çalışmaları yoğun bir şekilde yürüyor.” Hangi bitkinin ilaç potansiyeli taşıdığı nasıl tayin ediliyor. Ulubelen bu konuda en önemli etmenin folklorik incelemeler olduğunu söylerken, Kolak, eski çağlardan beri halk arasında zengin bitki örtüsünden çeşitli hastalıkların tedavisinde yararlanıldığını, halk arasında tedavi amacıyla kullanılan bitkilerin içerdikleri maddeleri elde edip bu maddelerin kimyasal formüllerini aydınlatarak bilim dünyasına kazandırdıklarını söylüyor. Bir bitkinin ilaç olarak kullanılabilir hale gelmesi için Ulubelen’e göre 510 yıl, Amerikalılara göre 1020 yıl gerekir: “Laboratuarda etken maddelerin ayrılması, invitro ve invivo testlerin yapılması, etkin bileşiklerin kimyasal yapılarının aydınlatılması, çalışma hızı ve isteği, laboratuvarların donanı B TK LACA KAÇ YILDA DÖNÜŞEB L YOR? Sigara tiryakileri için antinikotin aşısı Yeni bir antinikotin aşısından umut verici sonuçlar alınıyor. Aşı şu anda klinik deney aşamasında. Sigara tiryakileri çoğunlukla sigarayı bırakmanın kolay olduğunu, fakat nüks durumunda arzularını bastırmakta zorlandıklarını söylüyor. Nüks, sigara içmeye son verdikten haftalar, hatta aylar sonra ortaya çıkan aşırı sigara içme arzusudur. Sigarayı bıraktıktan sonraki ilk günleri rahat geçirmek için kullanılan nikotin sakızları, bantları ve diğer çözümler, nüks durumda genellikle yetersiz kalıyor. Bu nedenle şimdi herkes umudunu antinikotin aşısına bağladı. NABI Biyofarmasötik şirketin NicVAX adı verilen bu aşısı, diğer tüm aşılar gibi, vücudun bağışıklık sistemini tetikleyerek belirli bir hedefe yönelik antikor üretmesini sağlıyor. NicVAX’in hedefi nikotin. Bağışıklık tepkileri genellikle yaşam boyunca devam ettiği için aşı üreticileri aşının, sigara bağımlılığından kurtulmada uzun vadeli bir çözüm oluşturacağını düşünüyor. Normal olarak nikotin molekülleri bağışıklık sisteminin gözünden kaçacak kadar küçüktür. Öyle ki kanbeyin bariyerinden görünmeden geçebilir ve beyin hücrelerindeki reseptörlere bağlanır. Burada, bağımlılık yaratan kimyasal salgıyı tetikler. NicVAX şöyle etkiliyor: Vücuda bol miktarda nikotin molekülleri gönderir. Bunlar kimyasal olarak büyük, taşıyıcı proteinlere bağlanır. Bu durumda bağışıklık sisteminin denetiminden kaçamaz. Sistem, sigaranın içerdiği maddelere karşı antikorları devreye sokar. Daha sonra normal bir nikotin sisteme girince, bu antikorlar nikotine bağlanır ve bunları kanbeyin bariyerinden geçemeyecek kadar büyütür. Aşı herkese yarar sağlamıyor. Daha önce yapılan bir deneyde aşı olan tiryakilerin %16’sı yüksek antikor düzeyine sahip olmuşlar ve sigarayı bıraktıktan sonraki bir yıl boyunca ağızlarına sigara koymamışlar. Plasebo grubunda bu oran %6’larda kalmış. Daha geniş kapsamlı “III.faz” deneyler önümüzdeki günlerde başlayacak. Bu çalışmalar için araştırmacılar günde en az 10 sigara içen bin kadar tiryakiden yararlanıyor. Bu gönüllüler bir ay ara ile 56 kez aşı oldu ve uygulamadan 4 hafta sonra, %80’inin antikor düzeyi yükseldiği zaman sigarayı bırakmaları istendi. %20 dolayındaki gönüllüde antikor düzeyi yükselmedi ve bunun nedeni anlaşılamadı. III. fazdan olumlu sonuç alınırsa aşı eczane raflarında yerini alacak. Bu arada araştırmacılar kokain gibi bağımlılık önleyici diğer aşıların üzerindeki çalışmalarına devam ediyor. Kaynak: wwwscientificamerican.com/article.cfm?id=newhelpforsmokers D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E Rİ Dünyada üniversite mezunu kız sayısı erkeklerden fazla ci sayısı toplamın %58’sini oluşturuyor. 2000 yılında bu oran %54 civarındaydı. Ne var ki erkekler bilimde kızların ilerisinde. Bilim dallarından mezun olanların %60’ı erkek. Kızlar, tıp ve sağlık bilimlerinde mezunların dörtte üçünü, sanat ve insan bilimlerinde ise toplamın yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor. Ülkeler arasındaki kızerkek farkı dikkat çekecek kadar belirgin. Üniversite mezunu kız öğrenci sayısının çok yüksek olduğu Estonya’da, yüksek okul diplomalı kız öğrenci sayısı toplamın üçte ikisini oluşturuyor. Bunların pek çoğu eğitim ile ilgili mesleklere yönelmiş; eğitim okullarından mezunlarından %92’si kadın. Japonya’da bunun tam tersi bir durum söz konusu; eğitimde erkek sayısı kadınlardan fazla. AŞI NASIL ETK L ? CBT 1279/ 7 23 Eylül 2011 OECD’ye bağlı Eğitim Direktörlüğü’nün son hazırladığı eğitim raporuna göre 34 ülkenin 32’sinde üniversite mezunu kız öğrenci sayısı erkeklerden fazla. Yalnızca Almanya ve sviçre’de diplomalı kız sayısı erkeklerin gerisinde. Dahası, üniversite mezunu kızların sayısı mezun erkek sayısının çok ilerisinde. 2009 verilerine göre OECD ülkelerinde yüksek öğrenim diplomalı kız öğren