Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
YEN ZÜMRÜTTEN AK SLER A. M. Celal Şengör Ürünler Ev sineması için 4TB bellek kapasiteli multi medya çalıcısı lefon ve medya çalıcısı gibi çeşitli aletlere enerji yüklüyor. Yeni şarj aletinin, bağlı olan alete göre 3.6 volt ve 7.2 volt arasındaki doğru gerilimi ayarlayan mini işlemcisi var. Bir USB şarj kablosuyla cihazlar USB bağlantısı üzerinden şarj edilirken akünün şarj aletinden çıkarılması gerekmiyor. Cep telefonu, iPod, iPad veya iPhone ve akülerin aynı anda şarj edilmesi mümkün. 117x67x30mm boyutlarındaki şarj aletinin ağırlığı 80 g. Bilgi için: http://www.igadgetreviews.net/universalcharger1forallswitchformobilephonessmartphonesmediaplayersandotherdevices Gülsün Sağlamer İTÜ rektörüyken bana arada bir «elini taşın altına sokmuyorsun» diye çıkışırdı. Bununla kastettiği, hiçbir yönetim görevini kabul etmememdi. Ben de cevaben, yeni asistan olarak İTÜ’ye geldiğimde rahmetli hocam İhsan Ketin’in bana ettiği bir tavsiyeyi tekrarlardım: HDI Dune Europe GmbH firmasının yeni multi medya çalıcısı ev sinema sisteminde ve Internet’te kullanılabiliyor. Tıpkı bir NAS sistemi gibi üretilen yeni multi medya çalıcısının iki adet 3,5 inçlik sabit diskle oluşturulan maksimum 4TB bellek kapasitesi var. Ayrıca alet MPEG2, MPEG4, XivD, WMV9, VCI ve daha birçok veri formatıyla uyumlu. Medya çalıcısının diğer özelikleri arasında HotSwap işlevi, kablo ve uydu yayınları ve kartlar için çeşitli girişler yer almakta. Ayrıca 3xUSB, SD kart ve HDMI 1.3 girişleri de var. Alet Ethernet LAN girişiyle Internet’e de bağlanıyor. Fiyatı: 379 Avro. Bilgi için: http://dunehd.com/hdplayers/current/152dunehdduo.html Zor koşullar altında çekim yapıyor Drift HD 170 markasıyla satışa sunulacak olan kamera döndürülebilir mercekle donatılı ve 170 derecelik açıyla video ve fotoğraf çekiyor. Normal fotoğrafları 9 megapiksel çözünürlükle çeken kamera videoları da FullHD (108p) çözünürlükte kaydediyor. Gerekli bellek kapasitesi maksimum 32GB MicroSD kart girişiyle elde ediliyor. Kameranın ayrıca MikroHDMI ve 2.5mmbağlantılı mikrofonlar için de girişi var. Fiyatı: 369 Dolar. http://driftinnovation.com/2011/07/smallernewdrifthdpovcamera/ IQQ firmasının yeni medya çalıcısı, Android işletme sistemli ilk medya çalıcısı. IQQ M1 medya çalıcısının 800x480 piksel çözünürlüklü 12.7cm ekranı var. Diğer özellikler arasında ise 600Mhz işlemci, 256 RAM, 8GB dahili bellek kapasitesi, MicroSD kart girişi, Gsensoru ve TV girişi üzerinden 720p HD video gösterimi yer alıyor. Veri alışverişi WLAN ile gerçekleştiriliyor. Bilgi için: http://www.igadgetreviews.net/iqqm1mediaplayerwith5inchtouchscreendisplayandwifi Dokunmatik ekranlı ve WLAN’lı medya çalıcısı İyi uykular köpekçik 1ForAll SWİTCH: Evrensel şarj aleti BRAUN Phototechnik tarafından üretilen yeni evrensel şarj aleti, MP3 çalar, cep telefonu, akıllı te Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1274/ 5 19 Ağustos 2011 Ekim ayında satışa sunulması beklenen Razer Electra kulaklık için üretici firma kristal berraklıkta ses ve güçlü bir bas garanti ediyor. Hafif ve esnek bir yapıya sahip kulaklığın, kulağa gelen bölümü deriden üretilmiş. Kulaklığın dahili mikrofonu ve 40mm neodimyum mıknatıslı hoparlörü var. Kulaklığın frekans alanı 25Hz16Hz, alternatif akım direnci ise 32 Ohm. Fiyatı: 59,99 Avro. Bilgi için: http://store.razerzone.com/store/razerusa/enUS/pd/productID.234280400 Hoparlörlü ve neodimyum mıknatıslı kulaklık Evde beslenen yavru köpekler yalnızlığı pek sevmezler, dolayısıyla da sık sık havlayarak rahatsız edici olabilirler. Sleep Bunny olarak isimlendirilen pelüş köpek yavrusu, yavru köpeğin kalp atışlarını simüle ediyor. Bu ses yavru köpeği rahatlatarak, kolay uyumasını sağlıyormuş. Bu da köpek sahibi için sessiz geceler demek. Fiyatı: 26 Dolar civarında. Avro. http://technabob.com/blog/2011/08/02/sleepybunnyhelppuppysleep/ Yüzücüleri kontrol ediyor Speedo firması, Swimovate tekniğiyle üretilen yeni kol saatini tanıttı. Aquacoach olarak isimlendirilen saat antrenman yapan yüzücüleri kontrol ediyor. Akıllı saat kulvarları, yüzülen mesafeyi, süreyi, yakılan kalorileri vs ölçüyor. Saat dönüşleri de algılayabiliyor ama kulvar uzunluğunun önceden kaydedilmesi gerekiyor. Ayrıca yüz metreye kadar da su geçirmiyor. Fiyatı: 130 Avro. Bilgi için: http://www.gizmag.com/speedoaquacoachwatch/19386/ «Sakın ha üniversiteyi kurtarmaya kalkma; bedbaht olursun, emeklerin boşa gider. Sen biliminle uğraş, başka şeye karışma.» Ben gerçekten de daima İhsan Hoca’nın kendi yaşamıyla da faydalarını isbat ettiği bu tavsiyeden asla ayrılmadım ve her zaman yalnız ve yalnız bilimle uğraştım (daha doğrusunu söylemem gerekirse, kendi keyfimin istediği işi yaptım) ve hâlâ da yalnız ve yalnız bilimle uğraşıyorum. Bunu söylemek nereden aklına geldi diyeceksiniz. Geçen gün haberlerde okudum: AKP hükümeti Başkent Üniversitesini, kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal‘ın elinden almaya niyetlenmiş (şaşırdınız mı?). Sebep devletin bu üniversiteyle ilgili bazı işlemlerde üniversite lehine zarara uğratıldığıymış. Ben benzer «üniversite kayırmalarının» bu işlerin üstâdı İhsan Doğramacı tarafından Bilkent için (hem de defaatla) yaptırılmış olduğunu Kemal Gürüz’den dinler de, durup durup hayret ederdim. Bir üniversiteye kıyak geçilmiş! Hani sanırsınız ki kıyak geçilen yer kumarhanedir. Yani bugün bu üniversiteye, yarın bir başkasına kıyak geçilse ne olur? Cambridge ve Oxford 800 yıllık hayatlarını kıyaklarla geçirmiş iki dev kurumdur. Bundan ne kendilerinin ne de Britanya İmparatorluğunun (veya bugünkü küçülmüş haliyle de olsa Birleşik Krallığın) şikâyetçi olduğunu sanmıyorum. İsviçre’deki Federal Teknik Üniversiteye (ETH) geçilen kıyaklar tüm diğer kanton üniversitelerinin ne kadar ağzını sulandırırsa sulandırsın, her İsviçreli ETH ile iftihar eder ve bu kuruma yapılan kıyaklardan asla gocunmaz. Ya Fransa’da Collège de France’a ne demeli? Başlı başına bir kıyaklar müessesesi ve Fransa’nın medârı iftiharıdır. Bizdeki gocunma da yakın zamana kadar pek sathîydi ve La Fontaine’in Gaskonyalı tilkisinin ulaşamadığı üzümlere «zaten onlar hamdı» diye pislik atması düzeyinin ötesine geçmemişti. Ama Haberal’ın başına gelenlerin herhalde devleti zarara uğratmış olması ile ilgisi olamaz. Nasıl olabilir ki? Bir devlet, bir üniversitesine kıyak yaparak nasıl zarara uğradığını iddia edebilir ki? Ama buradaki açık niyet AKP’nin düşman bildiği Haberal’ın canına okumaktır (yapılanlar yetmezmiş gibi). Olanlar raydan çıkmış bir devletin, kendine düşman gördüğü herkese saldırması ve kanunu düzen aracı olmaktan çıkarıp bir baskı aracına dönüştürmesidir. Zaten son zamanlarda ordumuzun bazı mensuplarının başına gelenler herhalde artık aklı başında hiç kimsede kanunun ülkemizde bir tedhiş aracı yapıldığı konusunda şüphe bırakmamıştır. Yakında emekli olan eski Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Sayın Işık Koşaner’in veda konuşmasındaki sözlerini başka türlü yorumlamak için ya kötü niyetli, ya da beyinsiz olmak gerekir. Onun için Türkiye gibi ilkel ülkelerde devlet mekanizmasına bulaşıp temiz çıkmak hemen hemen mümkün değildir. Bu üzücü nedenden ötürü ben, hayatımda bir kez TÜBİTAK’tan bir proje almaya niyetlendikten sonra, Tayyip Bey’in TÜBİTAK yönetimini kanunsuz bir şekilde değiştirmesi üzerine bin kere pişman olup, müracaatımı derhal geri çektiydim. TÜBİTAK’tan proje istememin nedeni, ses getiren uluslararası araştırmalarla bir kurumumuzun daha adını duyurmaktı, yani devletimizin bilim kurumunun reklâmını yapmaktı. Sen misin buna niyetlenen? İhsan Ketin merhumun sözleri kulaklarımda çınlayarak teşebbüsümden derhal vazgeçtim (tabii o araştırmalar gene yapıldı, önemli bilimsel problemler çözüldü ve o sayede ben gene ödüllendirildim dünyanın en önemli bilim kuruluşları tarafından; ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin, İTÜ’nün bana yaptığı yurtdışı görevlendirmeleri dışında, tüm bu olanlara en küçük bir katkısı olamadı). AKP ile durum geçen her gün daha vahimleşmektedir. Ben bilimimi her yerde yaparım. Ama ya benim imkânlarıma, benim şöhretime, benim dünyadaki bağlarıma sahip olmayan gençler? Onları kim destekleyecek ve koruyacak? Karşılarında her uygar ülkede olan yasalar ve onların dürüst uygulayıcılarının artık olmadığını bizzat en önemli hukukçularımız söylemiyor mu? Bu şartlar altında kim ne yapar? Kanunun artık olmadığı bir ortamda, en iyi seçenek, hiçbir şeye bulaşmadan kendi işinize bakmaktır. Ama ya buna imkânınız yoksa? İşte o noktada, tüm akılcılık durur ve insan çileden çıkar. Çileden çıkmışların olduğu bir toplum ise, emniyetle yaşanabilecek bir toplum değildir, zira artık orada ne dost, ne de düşman bellidir. Dindarlaşan, «zenginleşen» (!), AKP’lileşen Türkiye’den gelecek manzaraları: Tımarhaneye hoş geldiniz! Ülkemden Gelecek Manzaraları