29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

YENİ ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Ürünler Daha hızlı model üretimi uPrint Plus, tasarımlarının üçboyutlu modellerini üretmek isteyen tasarımcılar için düşünülmüş. Üreticinin açıklamasına göre üçboyutlu yazıcının yeni modeli yüzde otuz üç daha büyük, yüzde altmış dokuz daha hızlı ve yüzde kırk daha verimli çalışıyormuş. Dimension firmasının yeni yazıcısı yazı masasında kullanılabilecek kadar da küçük. Malzemeleri renkli olarak da basabilen yazıcı Avrupa’da mart ayında piyasaya çıkacak. Fiyatı: 20.000 dolar. Bilgi için: http://nexus404.com/Blog/2010/01/12/new3ddimensionuprintplusprinternowfasterbiggermoreefficientnewstratasysuprint3dprinterstillcosts20000/ Yeni robot süpürge daha akıllı Neato Robotics firması CES 2010 fuarında yeni robot süpürgesini tanıttı. RPS (Room Positioning System) teknolojisine sahip XV11, çeşitli lazerlerle odanın haritasını çıkararak kendisine yol buluyor. Diğer sensörler ise eşyaları ve diğer engelleri algılıyor ve robot süpürgeye yol gösteriyor. XV11’ün aküsü boşaldığında, otomatik olarak şarj istasyonuna giderek enerji topluyor. Yeni robot süpürgenin şubat ayında piyasaya çıkması bekleniyor. Fiyatı yaklaşık olarak 399 dolar. Bilgi için: http://robots.net/article/2970.html 30 Aralıkta Boğaziçi Üniversitesi’ndeki evrim konferansımın ikinci kısmını verdim. Konferans sonrasındaki tartışmada, bir doğa bilimci olarak, yaptığım işin yaşamıma bir anlam verdiğini sandığımı, bunun dışında mesela politika gibi şeylerle uğraşanların yaşamlarını boş geçirdiklerine inandığım için onlara acıyarak baktığımı söyledim ve şu örneği verdim: Gene Bilim Yapmanın Nedeni Üzerine Milet şehir konseyinden kaç kişinin adını biliyoruz? Ama aynı şehrin vatandaşları olan Tales’i, Anaksimandros’u, Anaksimenes’i ...hemen her tahsilli insan tanıyor. Tartışmaya katılanlardan biri, benim bu sözlerimle kendi yaptığım işin reklamını yaptığımı, amacımın, bilim yapmaya karşımdakileri ikna etmeğe çalışmak oluduğunu iddia etti. Ben de bunun doğru olmadığını, kimin ne yaptığının umurumda olmayacağını, kendimin bilim yapmasının da tek nedeninin, keyif almaktan ibaret olduğunu söyledim. Bu sözlerim samimiyetsiz bulundu. Otomobilde eve dönerken bu karşılıklı konuşmayı düşündüm: Ben niçin bilim yapıyorum? Başkalarının bilim yapması gerçekten umurumda mı değil mi? Önce ikinci soruyu tarttım: Aslında ben başkalarının bilim yapmasını istiyorum, çünkü onların buluşlarından, düşüncelerinden yararlanmak arzusundayım. Ne kadar çok insan bilim yaparsa, bilim o kadar hızlı ilerleme kaydedecektir, dolayısıyla ben de o kadar hızlı bildiklerimi arttırabileceğim. Burada, kimin bilim yaptığı umurumda değil, düşüncesini aslında şöyle ifade etmeliydim: Kimin bilim yaptığı, yapanlar açısından beni ilgilendirmiyor, ama onların yaptıklarının bana olan etkileri açısından ilgilendiriyor. Onların yapacakları bilim benim bilgi ve/veya anlayışımı zenginleştirebileceği için, ben aslında başkalarının bilim yapmasını istiyorum. Ben niçin bilim yapıyorum sorusunu evde de Oya ile birkaç kere tartışmıştık. Oya’nın iddiası şuydu: Hiçbir inancı olmayan bir insan olarak, nasıl olsa ölüp karbonlaşacağıma göre, niçin bu kadar zahmete katlanıyorum? Tüm bilgilerim öldüğüm zaman artık bir işime yaramayacağına göre, bu didişmenin sebebi nedir? Veya ben kendi yaptığımı niçin başkalarının yaptığından üstün görüyorum. Bu soruya ben kendi açımdan nasıl cevap verebilirim (yani, yaptığımın insanlığa olan genel faydasını cevabıma katmadan). Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencinin bana yönelttiği soru da, temelde Oya’nın bu sorularına indirgenebilir.Bu soruya cevap verebilmek için önce şu sorulmalı: Bilim yalnızca «bana» ne vermektedir? Keyif, mutluluk, saygınlık bilimin bana verdikleri arasında sayılabilir. Keyif ve mutluluk dersem arkasından şu sorulabilir: Anladık ta, bilim yapmak niçin sana keyif veriyor? Bana saygınlık verdiğini iddia edersem, onu «yani bilimin senin yaşamını kolaylaştıran bir araç görevi olduğu için mi onu yapıyorsun» sorusu izleyebilir. Yani bilimin değeri yalnızca yaptığı araç işlevinde midir? Ben bilime ilkokul sıralarında tutuldum O zaman dinozorları bilmenin herhangi biri faydası var mıydı bilemezdim. Bana vereceği saygınlığa gelince: Tam tersi! Çevremdekiler, bu çocuk ne kadar fasafiso işlerle uğraşıyor diye bakıyorlardı. Hatta Melih (Sipahioğlu) Dayım, Hürriyet gazetesine verdiği bir demeçte, beni jeolojiden vazgeçirmeğe çalıştığını, ama şimdi yanıldığını gördüğünü açık açık söylemişti. Peki buna rağmen beni jeolojiyle uğraşmaya iten neydi? Hatırladığım tek şey meraktır. Mesela eskiden Tetis denizinin içinde olan Türkiye arazisinin nasıl karalaştığını çok merak ediyordum. Kitaplarımda yandan sıkışıp yükseldiği yazıyordu deniz diplerinin. Peki bu yandan sıkışmanın nedeni neydi? Şimdi düşünüyorum da, tutkumda galiba biraz estetik bileşeni de vardı. Dağların iç yapılarını oluşturan kıvrımlar falan gibi yapı öğeleri, bana bir sanat eserinin verdiği estetik tatmini verdiyordu. Zaman geçip bilgim arttıkça, tüm kâinatın tarihi beni ilgilendirmeğe başladı ve mineralleri oluşturan elementlerin tarihinden ve diğer yıldızların bileşimlerini incelemeğe yarayan tayf gözlemlerinden tüm kâinatın geçmişi hakkında pek çok şey öğrenmiş olduğumuzu anladım. Bunlar elle tutulur somut bilgilerdi. Çalışma odamda oturup tüm kâinatın nasıl oluştuğunu düşünebilmek ve bu konuda somut bilgilere ulaşabilmek veya bir dağ tepesinde birkaç taşa bakıp o dağın geçmişindeki olayları okuyabilmek bana inanılmaz bir tatmin hissi veriyordu (hâlâ da veriyor). Oturduğum yerde, doğa olaylarını kafamda yaratabiliyorum. Kafamda yarattıklarımı sonra gidip kontrol edebiliyorum. Yani içine ellialtmış santimetre boyunda bir memeli yavrusu olarak geldiğim şu âlemle konuşmayı öğrendiğimi görüyorum. Bu beni âlemin sıradan bir parçası olmaktan çıkarıp onun sohbet ortağı yapıyor ve hissediyorum ki, gerçekten Pascal’in dediği gibi, tabiat benim beynimde kendini düşünüyor. Yaşam eğlenceli ve çok anlamlı hale geliyor. Bu da sanırım sıra sıra koltuklarda oturup birbirlerine tartışıyoruz sanırken hakaret eden ve aklı başında insanlar arasında tüm saygınlıklarını yitiren adamlara zavallı diye bakma hakkını bana veriyor. Projektör ve PC birleşince MSI firması projektör ve PC’yi birleştirerek bir pro 4GB online bellek kapasitesi LaCie firması tarafından üretilen yeni USB çubukları Cookey ve Whizkey, 32GB bellek kapasitesine ve Wuala platformu üzerinden 4GB online belleğe sahip. Flash drive bellekler su geçirmez metal bir gövde içine yerleştirilmiş. Veri aktarma hızı saniyede 30MB. Fiyatlar bellek kapasitesine göre 22,9099,90 Avro arasında değişiyor. Bilgi için: http://www.lacie.com/company/news/news.htm ?id=10534 jektör PC üretti. Alete klavye ve fare bağlandığında mesela Excel tabelaları duvara yansıtılabiliyor. Projektör PC ayrıca HDMI çıkışı, LAN, USB, 3,5mm kulaklık ve mikrofon girişleri ve bir DVD yuvasına sahip. MSI projektörü 1080p videoyu 152cm’lik bir alana yansıtıyor. Projektör PC gerçi henüz bir prototip ama MSI firması bu tür bir aletin yıl sonunda piyasaya çıkabileceğini açıkladı. http://www.digitimes.com/photogallery/ShowPh oto.asp?ID=4339 Titiz fare Gün boyu masa başında çalışanlar, muhakkak bir şeyler atıştırırlar. Zamanla masa üzerinde Bilgisayara yedek ekran Sideline firması dizüstü veya masaüstü bilgisayarı için yedek ekran üretti. Cinq markasıyla sunulan 25cm’lik ekran tek bir USB kablosuyla işlemciye bağlanıyor. Ekran LED’lerle aydınlatılıyor ve 1.024 x6000 piksel çözünürlüğe ulaşıyor. Üretici firmanın açıklamasına göre ekran Windows ve Mac OS X ile uyumlu. SD kart girişi de bulunan ekran yatay veya dikey olarak kullanılabiliyor. Amerika’da yıl sonunda piyasaya çıkacak olan ekranın 200250 dolardan satılması bekleniyor. Bilgi için: http://www.lacie.com/company/news/news.htm?id= 10534 Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1192/ 5 kırıntılar ve diğer pislikler birikir. Artık bunları temizleyecek bir fare var. Elektrik süpürgeli 800 dpi çözünürlüklü USB Dust Vacuum fare döner tuşlu ve elektrik süpürgesini çalıştıran ilave bir tuşa sahip. Fare gücünü bilgisayarın USB girişinden alıyor. Fiyatı: 13 dolar. Bilgi için: http://www.uxsight.com/product/49356/usbdustvacuummouse.html 22 Ocak 2010
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear