29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner [email protected] Sağlık Sayın Başbakanımız geçtiğimiz günlerde tam gün yasasını anlatırken açıkladı. “Sağlık Hizmetini milletin hayır dualarını almak için yapma anlayışı ile sürdürmek lazım”… Aslında Sayın Başbakanın bu sözlerinin altında büyük bir çaresizliğin, çözümsüzlüğün izleri var. Çözmeyi başaramadığı Türkiye’nin sağlık sorunlarını hekimlere fatura etmeye çalışmanın telaşı var. Ateroskleroz nedir, korunulmalı mıdır? Ateroskleroz atardamar duvarlarında normal işlevi bozan anormal bir yapılaşmadır.Uzun yıllar boyunca sinsi denilebilecek sessizlikle gelişebilir. Bu reaksiyonların içinde kötü kolesterol (LDL), damar duvarının salgıladığı maddeler, çeşitli kan ve damar hücreleri yer alır. Dr. Sinan Özbayrakçı, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü NEDEN KORUNALIM? Çünkü: Erken ölümlerin başlıca sebebi. Damarların olduğu her dokuda hasar oluşabilir. Yıllar boyu gelişen bir süreç (korunmaya zaman var) Klinik sonuç ani ölüm olabilmekte (yaşam şansı sınırlı). Değişebilir riskleri azaltmak olası. Risklerin düzenlenmesi ölümleri ve oluşacak hastalıkları azaltmakta. Hastalık oluştuktan sonraki dönem bakım masraflı ve uzun. ATEROSKLEROZ SONUCUNDA NE OLUR? Kalp damar hastalıkları: Kalp krizi, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği Beyin damar sistemi hastalıkları: İnme, felç Diğer damar hastalıkları: Bacaklarda gangren, iç organlarda hasarlar ve bunlara bağlı sonuçlar. ATEROSKLEROZ ÖLÜMLERİ: 2002 de: Kalp,beyin damarları hastalıkları sonucu ölümler; tüm ölümlerin 1/3’nin nedeni (17 milyon) Bunların % 80’i az gelişmişmekte olan ülkelerde. 2020 de: Tüm ölüm nedenlerinin ve maluliyetlerin başında olacağı hesplanmakta. Ölüm 20 milyona çıkacağı bildirilmekte. DÜNYADA ÖLÜM NEDENLERİ: Kalp,beyin damar sistemi hastalıkları %52 Kanser %24 Diğer hastalıklar ATEROSKLEROZ NASIL OLUŞUR? Genetik yatkınlıkla birlikte, kanda zararlı kolesterolün(LDL), kan şekerinin, kan basıncının normalin üstünde olması, sigara içilmesi, stresli yaşam atar damar duvarlarının yapısını öncelikle zedelemeye başlamakta. Sonra duvar içinde çeşitli reaksiyonlarla birlikte aterom plağı denilen oluşumlar damar çapını daraltmaya başlamakta. Böylece ateroskleroz süreci ilerlemekte. Bu döneme kadar geçen süre yılları alabilmekte ama bundan sonraki gelişmeler yani damarların daralması, bazen plaklı bölgelerin ani tıkaçlara dönüşmesi aylar günler hatta saatlerle sınırlı zaman dilimini içermekte.İşte bu olay hangi organı besleyen damarda olmuşsa hasar burada ortaya çıkmakta: Kalp krizi, inme, bacakta gangren vs. ATEROSKLEROZ RİSK FAKTÖRLERİ: Değiştirilebilir olanlar: Sigara Kolesterollerdeki düzensizlik Artmış zararlı kolesterol(LDL) Azalmış yararlı kolesterol (HDL) Artmış trigliseridler (dolaylı etkiyle) Yüksek tansiyon Şeker hastalığı Aşırı kilo, şişmanlık Diyetsel faktörler Pıhtılaşma faktörlerindeki bozukluklar Hareketsizlik Aşırı alkol tüketimi Stres Değiştirilemez olanlar : Yaş Cinsiyet Genetik yapıEtnik kök BELİRTİLERİ VAR MI? Sinsi dönemde hiçbir belirti yoktur. Ancak risk faktörleri vardır. Bunlar bir hekim (kardiyolog) tarafından belirlenir. Yıllara yayılan bir risk azaltma çalışması başlatılır. Önlem alınmadan geçirilen yıllar sonrası ilk belirtiler göğüs ağrıları, nefes darlıkları yürüme, konuşma bozuklukları, geçici bilinç kayıpları, yürürken bacaklarda ağrı olabilir. Bazen bu belirtiler ortaya çıkmadan da ani kalp krizi veya felç oluşabilir. BİYOKİMYASAL BELİRTEÇLER: Total kolesterol LDL HDL Trigliseridler Açlık KŞ,HbA1c Lp (a) Apolipoprotein düzeyleri HsCRPHomosistein Pıhtılaşma faktör bozuklukları RADYOLOJİK İNCELEMELER: • Damar içi Ultrasound (IVUS)(Bilimsel çalışmalarda kullanılmakta) • Koroner Anjiografi • Magnetik Rezonans (MRI) • Bilgisayarlı Tomografi (CT) • Bmod, doppler Ultrasound • Nükleer incelemeler(sintigrafiler) SİGARA: Diğer risk faktörleri ile birlikte olduğunda risk katsayısı çok artmakta; tek başına damarların duvarlarında ateroskleroz sürecini başlatmakta KOLESTEROL: Değiştirilebilir Bir Risk Faktörü Kolesterol düzeyinde yüzde 10 azalma sonucunda: Kalp damar hastalıklarında yüzde 15 azalma Total ölümlerde yüzde 11 azalma Plazma kolesterol düzeyleri >200 mg/dL olanlarda yılda 4.4 milyon ölüm Plazma kolesterol >200 mg/dL olma sıklığı: yüzde 51 (107 million) erişkinlerde USA yüzde 58 Kalp damar hastalıği tanısı konmuşlarda ZARARLI KOLESTEROL (LDL) • Ateroskleroz ile kuvvetli ilişkide •% 10 artması kalp damar hastalıklarında yaklaşık % 20 artma riski •Kolesterolün çoğu plazmada LDL partikülleri içinde bulunmakta •Daha büyük partiküllü LDL’ler daha küçük dansiteli LDL’lere göre daha aterojenik LDL Kolesterol (mg/dL) 100 Optimal 100–129 Optimal/optimal üstü 130–159 Sınırda yüksek 160–189 Yüksek ³190 Çok yüksek Bu sınırlar, içinde bulunulan yaş,cinsiyet,diğer risk faktörleri ile birlikte hekim tarafında belirlenir. Örneğin daha önce kalp krizi geçirilmiş ise LDL 70 mg/dl altında olmalıdır. YARALI (HDL) kolesterol HDL ateroskleroz ve KKH riskine karşı koruyucu etkili Epidemiyolojik çalışmalar düşük HDL düzeyinin, ateroskleroz ve KKH için riski Arttırdığını göstermekte Düşük düzey <40 mg/dL, (erkek), <45 mg/dl (kadın) HDL; trigliseridler yükseldikçe düşme eğiliminde HDL’nin azalmış fiziki aktivite, şişmanlık, sigara ile azaldığı da düşünülmekte ApoAI: HDL içindeki majör apolipoprotein Artmış ApoAI azalmış KKH riski ŞEKER HASTALIĞI Gelişmiş ülkelerdeki 4. Ölüm nedeni Tüm ülkelerde 194 milyondan fazla diyabetik var Diyabet insidensi artmakta – 2025’te 333 milyona ulaşacağı tahmin edilmekte. RİSK BELİRLEME Örneğin kalp damar hastalıkları için: Cinsiyet,yaş, sigara,tansiyon düzeyi,HDL düzeyi,LDL düzeyi, Ailede erken yaşta geçirilmiş kalp krizi kriterleri içinde bulunulan risk grubunu belirler. SONUÇ Ateroskleroz sonuçlaryla ölüm sebeplerinin başında gelmekte, Sigara ! Risk faktörlerinin en önemlilerinden. Gerekirse profesyonel yardımla bırakılmalı, Zararlı kolesterol(LDL) düşürülmeli (diyet,ilaç,fiziki aktivite), Yararlı kolesterol (HDL) arttırılmalı (fiziki aktivite,sınırlı alkol), Fiziki aktivite sürekli olmalı, Kan şekeri düzeyi düşürülmeli, Vücut ağırlığı optimal olmalı, Kan basıncı 140/90 mmHg altına inmeli, Pıhtılaşma faktörleri araştırılmalı, Stres (psikiyatrik yardım,ilaç, diğer yöntemler), YAŞAM TARZI nın gözden geçirilmesi. HayırDua ile Sağlığı Yönetmek Aslında Sayın Başbakanımız demek istiyor ki: “Ey insanlar, aslında biz sizin için her şeyi yapıyoruz ancak gel gör ki, bu doktorlar her şeyi para olarak gördüklerinden onları doyuramıyoruz. Hastane kapılarında çektiğiniz eziyetlerin, yatacak yatak bulamadığınızdan ölen yakınlarınızın, doğuda ishalden kaybettiğiniz çocuklarınızın tümünün sorumlusu hekimlerdir, sağlık çalışanlarıdır…” Oysa gerçek, anlayan için son derece açıktır. OECD raporu diyor ki: * Türkiye, kişi başına düşen sağlık harcamalarında 34 ülke arasında son sıradadır (OECD Health data 2009, www.oecd.org). * Polonya, Meksika, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Çek Cumhuriyeti sağlık harcamalarında Türkiye’nin önündedir. * OECD ülkelerinde kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması ortalaması 2984 dolar iken Türkiye’de bu ortalama sadece 685 dolardır. Yani Sayın Başbakanımız bilmiyor, aslında sağlık sistemimiz uzun yıllardır hastalardan aldığımız hayır duaları ile ayakta duruyor. Eğer Sayın Başbakanımız emeğin anlamını, eğitimin anlamını, meslek sahibi olmanın ne demek olduğunu hatırlayabilseydi, sadece eğitim için neredeyse 15 yılını harcayan, o dönemde ailelerinin, anne babalarının tüm mali olanaklarını tüketerek hekim olmuş insanlara “hayır dua için hasta bak” diyemezdi. Türk Tabipleri Birliği soruyor… “Yasa, ne hekimlerin ne de diğer sağlık çalışanlarının kamusal haklarına herhangi bir katkı sağlamayacağı gibi, yeni kesintilerle hak kayıplarına yol açacaktır. Daha fazla kazanabilmek için haftanın yedi günü 24 saat çalışmak zorunda kalacak olan sağlık çalışanlarının sunacakları hizmetlerde nitelik kayıpları yaşanacak ve halkımız bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Bir hekimin 100. hastası olarak muayene olmak ister misiniz?” Evet, Sayın Başbakanım, bir hekimin 100. hastası olarak muayene olmak ister misiniz? Türk Tabipleri Birliği açıklamasında deniyor ki; “Tam Gün” Yasasının “tam” olabilmesi, vatandaşın birinci basamaktan son basamağa, yani üniversite hastanelerine kadar hiçbir katkı payı ödemeden sağlık hizmeti alabilmesi, ilaç ve diğer sağlık harcamalarının tamamının devlet tarafından karşılanması halinde mümkün olacaktır.” Sayın Başbakanımıza haddim olmayarak sormak isterim. “Kişi başına layık gördüğünüz 685 dolar ile bizlerin sevinerek hayır dua için bakacağımız hastalarımıza onlardan hiçbir ücret talep etmeden ilaçlarını alabilecekleri bir sistem sözü veriyor musunuz? Onların sağlıklı bir yaşam sürebilmekleri için ihtiyaç duydukları altyapıyı kentlerde kuracağınıza, koruyucu hekimlik standartlarını oluşturacağınıza, bizlerin hastalarımıza azami 30 dakika ayırarak muayene yapabileceğimiz bir sistemi yaratacağınıza söz veriyor musunuz? Yeni ve modern hastaneler ile bu ülkeyi donatacağınıza söz veriyor musunuz?” Yılda 685 dolar ile tüm bunları yapabileceğinizi düşünüyor musunuz? “Hans’a var da Hasan’a yok mu” diyorsunuz. Almanya’da kişi başına düşen sağlık harcaması yılda 3588 dolardır efendim, siz Hasan’lara 685 dolar yerine yıllık 3588 dolar sağlık harcaması vaat ediyor musunuz? Ben size söyleyeyim Sayın Başbakanım, Hans’a var ama Hasan’a yok… Ancak Hasan’ı sağlıksız bırakmanın sorumlusu hekimler değil, inanın. Bunun sorumlusu sanırım hepimiziz... CBT 1192 / 13 22 Ocak 2010
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear