Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sağlık Şizofreni genetik mi? Kelime anlamı akıl yarıklığı olan şizofreni hastalığı, genç yaşta başlayan, insanın giderek kişilerarası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendine özgü bir içekapanım dünyasında yaşadığı; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü ağır bir ruhsal travmadır. Kişiliğin bütünlüğünü sağlayan beyin bölgelerinin gelişimindeki aksaklıklar, düşünceduygu ve davranışlarındaki bütünlüğü bozar. Sonuçta dissosiasyon yani bütünün parçalarının çözülmesi dediğimiz durum ortaya çıkar. Dr. Gülçin Arı Sarılgan; Psikiyatr, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi izofreni hastal genetik midir, zamanla m ortaya ç kar? Şizofreninin oluş nedenleri henüz kesin olarak bilinmiyor. 2030 yıldan beri şizofreni giderek artan bir yaygınlıkla beynin bir gelişim bozukluğu olarak kabul edilir. Erken başlangıçlı şizofreniklerde kalıtımın önemi daha da artıyor. Hastalığın oluş nedeninin henüz kanıtlanmamış bir beyin bozukluğu olduğu görüşü kesinlik kazansa bile, bu rahatsızlığın ortaya çıkışında ve zaman zaman görülen alevlenmelerde çevresel ve ruhsal etmenlerin varlığı küçümsenmemelidir. Şizofreninin bütün dünyada herhangi bir erişkin topluluğunda yaygınlığı yaklaşık %1’dir. Anne veya babadan birisi hasta ise çocuklarda hastalık riski % 13; her ikisinde de hastalık varsa bu oran %3540’a çıkmaktadır. Akrabalık uzaklaştıkça bu oranlarda düşme görülür. Yapılan ikiz çalışmalarında konkordans (eş hastalanma oranı) çift yumurta ikizlerinde ise % 1015; tek yumurta ikizlerinde %35 47’dir. Görüldüğü gibi bir risk etmeni olarak kalıtımın yeri kesinleşmiştir ancak genetik geçişin türü ve biçimi henüz tam olarak bilinmemektedir. Çok genli ve çok etkenli (polijenik ve multifaktöryel) bir geçiş olduğu tezi savunulur. Hangi ya aral nda daha çok görülmekte? Çoğunlukla 1825 yaş aralığında her çeşit psikolojik stresle başlayabilir. Nadir de olsa hastalık çocukluk çağında (13 yaş öncesi ) da başlayabilir. Görülme sıklığı erişkinde % 1 iken, çocukluk çağında on binde 15 gibidir. Paranoid tip şizofreni ise daha geç, 3040 yaşlarında ortaya çıkabilir. Hangi psikolojik hastal klarla kar t r l r? Genellikle belirgin fiziksel bulgu vermeyen organik beyin sendromları; bazı beyin hastalıkları (epilepsi gibi); toksik etkenlere (Amfetamin, LSD, kokain, esrar gibi maddeler) bağlı ortaya çıkan psikozlar; dissosiyatif bozukluklar (histeri benzeri); paranoid bozukluklar; ağır duygulanım ve kişilik bozuklukları ile karışabilir. Hastal n ba lang ç belirtileri: Çeşitli obsesyonlar, metafizikdinsel uğraşılar, korkular ile olabildiği gibi bazen bir depresyon ya da ileri derecede bir manik atak gibi başlayabilir. Hastal n ay rt edici belirtileri ise: Düşünce ve algıda bozulmalar (varsanı ve sanrılar), konuşmada düzen bozukluğu (sapmalar ve sözcük salatası gibi), çok dağınık ya da katatonik davranış; duygulanımda küntleşme; konuşmanın ve istencin azalması gibi eksi (negatif ) belirtiler. Hastada çalışmaya, sosyal etkinliklere, kişilerarası ilişkilerine, kişisel görünüm ve hijyene karşı ilgi azalması görülür. Tan nas l konulur? Hastalığın karakteristik belirtilerinden iki ya da daha fazlasının kişide en az bir ay boyunca var olması gerekir. Kişinin iş yaşamında ya da kişiler arası uyumunda önemli derecede dengesizlik veya bozulmalar olmalıdır. Hastalık belirtileri en az altı ay boyunca sürmelidir ve bu altı ayın en az bir ayında karakteristik tanı belirtileri var olmalıdır. Ortaya çıkan tabloda başka bir ruhsal veya organik beyin rahatsızlığı olmamalıdır. Bu belirtiler ilaç/madde kullanmaya bağlı olmamalıdır. Tedavisi nas l yap l r? Prof. Dr. Gülçin Arı Sarılgan CBT 1150 / 13 3 Nisan 2009 İlk atak geçiren hastayı genellikle psikiyatri kliniğine yatırarak tetkikleri (beyin incelemeleri ve psikometrik testleri) yapmak önemlidir. Hastalığın tedavisinde Biyolojik ve Psikososyal tedavilerin yeri vardır. Biyolojik tedavilerin başında ilaç tedavileri gelmektedir. İlaç kullanmayı reddeden hastalarda hastalık atakları daha sık görülmektedir. Bu nedenle bu tür hastalarda üçdört haftada bir kas içine yapılan depo iğne tedavilerinin yapılması önerilir. İlaç tedavilerine dirençli, çok ajite ya da intihar eğilimi olan hastalara elektroşok tedavisi yapılabilir. Günümüzde bu yöntem şizofrenide artık çok sık kullanılmamaktadır. izofrenide psikososyal tedaviler nelerdir? Biyolojik tedavilerin yanı sıra “Psikososyal Tedaviler” şizofreni tedavisinin çok önemli bir parçasıdır. Çünkü ilaç tedavileri hastalığın tedavisinde eksik kalmaktadır. Ülkemizde son yıllarda giderek sayıları artan rehabilitasyon merkezleri, gündüz hastaneleri ve şizofreni derneklerinde psikososyal beceri grupları, psikoeğitim grupları, uğraşı terapileri (seramik, resim, el sanatları, dikiş, müzik ve bahçe çalışmaları), sosyal faaliyetler (eğlence saatleri, spor, sinema ve diğer toplu faaliyetler) ve bireysel danışmanlık (iş, eğitim ve barınma sorunları ve sosyal hakları hakkında) verilmektedir. Psikososyal programa alınan hastalarda intihar oranları düşmüş, hastaların sosyal destek imkanları artmış, aileleriyle yaşadıkları çatışmalar azalmış ve hastane yatış sayısı azalmış ve yatış süreleri kısalmıştır. laçlar n yan etkileri olur mu? izofreni hastal tedavi edildikten sonra tekrar eder mi? Klinik deneyim ve gözlemler ağır hastaların ömür boyu; hafif ve orta dereceli hastaların ise yıllarca ilaç kullanmaları gerektiğini gösterir. İlaç alan hastaların bir yıl için de tekrar hastalanma oranları %1623 iken hiç ilaç tedavisi almayanlarda bu oran %5072’e çıkmaktadır. Akut ataktan sonra idame tedavisi en az iki yıl olmalıdır. Birden fazla atak geçirenlerde ise ilaç tedavisi en az beş yıl sürmelidir. Son yıllarda daha az yan etkili ilaçlar üretilmektedir. Bu ilaçlar uyuşturucu değil tedavi edicidir. Bu ilaçlar beynin yapısını bozmaz ve diğer organlara etkisi diğer ilaçlardan daha fazla değildir. Yan etkileri; eski kuşak ilaç tedavilerinde %30 oranında ‘parkinsonizm benzeri bir tablo’ ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin görülmemesi için parkinsonizmi önleyici ilaçlar tedaviye eklenir. Tedavinin başlangıcında daha çok görülen uyku hali daha sonra azalmaktadır. izofreni hastalar n n günlük ya ant lar nas l olmal ? Hastalığın alevlenme dönemi tedavi edildikten sonra hasta er ya da geç topluma geri dönecektir. İlaç tedavileri düzenlenen bir şizofreni hastasına hastalığı tanıma, bilişsel rehabilitasyon, uğraşı ve mesleki eğitimler gibi bir takım psikososyal destek programları uygulanır. Tedavilerin amacı hastanın kendisinin sorumluluk almasını sağlamak, onu yaşamdan izole olmasına engel olmaktır. Toplum içinde uyum sağlamayı öğrenemeyen, ‘dışarıda’ yaşamayı beceremeyen hasta tekrar hastaneye yatmaktadır. Ancak yalnızca hastanın ve ailenin bilinçlendirilmesi yeterli olmamaktadır. Toplumda bu hasta grubuna karşı uygulanan ayrımcılığa karşı dayanışma mutlaka sağlanmalıdır. Hem devlet hem de özel sektör desteğiyle şizofreni hastalarının çalışabileceği iş olanakları yaratılmalıdır. Hastalara mesleki iyileştirme ve uğraşı terapileri uygulandığında hastalığın tekrarlama riskinin de azaldığı saptanmıştır. Hastaların bir çoğunun çalışmasına hastalık değil, çevresel sorunlar engel olmaktadır. izofreni hastalar n n yak nlar na neler tavsiye edersiniz? Her ne kadar hastayı psikiyatrist tedavi etse de, bakımını hastane personeli yapsa da, hastanın hayatının büyük bir kısmı ailesiyle geçer. Bu nedenle ailenin, çevrenin ve tüm toplumun eğitimi hastalığın tedavisinin çok önemli bir parçasıdır. Şizofreni tanısı konan hastanın ailesi mutlaka hastalık hakkında bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir. Şizofreni aileleri hastaya nasıl davranacakları ve hastanın güvenini nasıl kazanacakları konusunda eğitilmelidir. 1990’lı yıllarda sivil toplum kuruluşlarının artması ile şizofreni hasta ve yakınlarının katılımıyla dernekler kuruldu. Bu derneklerde hasta ve ailelere hastalık hakkında eğitimlerin verildiği programlar uygulandı. Yatağını toplamak, alışveriş yapmak gibi gündelik hayatın parçası olan etkinliklerin becerilerini geliştirmek amaçlandı. Aynı zamanda bu ortamlar hasta yakınlarının da dışarı açıldıkları, bir araya gelip sorunlarını paylaştıkları bir yer oldu. Dernek, hasta, hasta yakınları ve diğer sağlık profesyonellerini bir araya getiren sempozyumlar, kongreler düzenlenmekte. izofreni hastalar n n iddet e ilimleri var m ? Toplumda şizofreni hastalarının her an suç işleme potansiyeline sahip oldukları gibi yalnış bir inanç var. Bunda, basında çıkan yalnış haberlerin payı büyüktür. Şizofreni tanısı almış bazı hastalar şiddet eğilimi gösterebilir, ancak şiddet, şizofreni hastalığının temel belirtilerinden biri değildir. Normal bireylerle karşılaştırıldığında şizofrenlerin kavgaya karışmak, silah kullanmak ve birine vurmak gibi şiddet davranışlarının 2.4 kat fazla olduğu saptandı. izofrenide iddetin nedenleri? Alevlenme dönemlerinde görülen halüsinasyon ve hezeyanlar, şizofreni hastalığı ile birlikte madde kötüye kullanımı, nöropsikolojik anormallikler ve beyin hasarı, antisosyal kişilik gibi şiddete yönelik bir kişilik bozukluğunun olması ve kültürel faktörlerdir. Akut alevlenme döneminde ortaya çıkan düşmanlıkzarar görme düşünceleri ile kendisine emir veren işitsel halüsinasyonlar (varsanılar) şizofrenide şiddetin en önemli sebepleridir. İntihar riski şizofreni tanısı almış kişilerde genel nüfusla kıyaslandığında 13 kat artmıştır. Şizofreniye bağlı tek ölüm sebebi belki de intihardır.