Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör DNA bilgileri nasıl hayata geçiriliyor? 2009 Nobel Kimya Ödülü, yaşamın temel süreçlerinden biri olan ribozomun DNA bilgilerini yaşama nasıl dönüştürdüğü konusundaki çalışmalara verildi. Ribozomlar proteinleri üretir ve proteinler tüm canlıların kimyasını kontrol altında tutar. Yaşam için kritik bir önem taşıyan ribozomlar, aynı zamanda yeni antibiyotiklerin ana hedeflerinden biridir. Anchiornis huxleyi Darwin’in evrim teorisinin önceden kestirme gücünü, yani bilimselliğini, bu sefer paleontoloji ile kanıtlayan belki de son elli yılın en önemli paleontolojik buluşu. Amerika’ya Giderken 2 Ekim 2009 tarihinde İsviçre’nin ünlü Federal Teknik Üniversitesinde (Eidgenössische Technische Hochschule) merhum hocam Prof. Dr. Rudolf Trümpy’nin anısına yapılan sempozyum için davetli tebliğimi sunmak için Zürih’teydim. Bu sempozyum münasebetiyle 30 yıl önce benimle birlikte doktoralarını yapan, bazısı bilim adamı olarak, bazısı petrol, inşaat vb. iş dallarında şöhret olmuş pek çok arkadaşımla bir araya geldik, sonra da eski günlerdeki gibi gidip bir masa etrafında toplanarak biramızı içtik, hasret giderdik. Orada olan güzel şeyleri anlatacaktım size bugün. Hele Trümpy’nin oğlu Daniel’in babasının vasiyetinde bana uzun yıllardır bulamadığım çok kıymetli bir kitabı bırakmış olduğunu, kitabı bana yollayabilmek için hangi adresi tercih ettiğimi ona söylememi istemesi gözlerimi yaşarttı. Bu güzel hislerle ülkeme döndüm. Evde akşam yemeğinde bizim Sevim günün haberlerini sıraladı: Bir genç, kendisine çay yapmayı reddeden ablasını onyedi yerinden bıçaklayarak öldürmüş; yanan bir evde dört bıçaklanmış ceset bulunmuş; Kayseri’de öldürülmüş gençlerin cesetleri köprü altında bulunmuş... Tabiî televizyon haberleri de bu tür haberleri sıralayıp durdu. Arkasından muhterem devlet yöneticilerimizin atışmaları... Bu şekilde gaza gelip internetteki gazeteleri karıştırdım: Değişen bir şey yok, önüne gelen birbirine çatıyor. Tek bir ciddî haber var mı diye baktım. Hayır! O zaman eskiden beri düşündüğüm bir şey tekrar aklıma geldi. Türkiye’de tüm televizyon kanalları ve gazeteler yasaklanmalıdır. Televizyon’da National Geographic, The History Channel, İz, Mezzo gibi kanallar dışında, yalnız ve yalnız üç unsur tüm programlara egemen: Şiddet, din ve seks. Sürekli bu üç temanın egemen olduğu programları seyreden ve okuma özürlü olan bir toplumdan ne hayır gelebilir? Hiç! O toplum ancak ve ancak düşünme özürlü suç makineleri üretir. Aynen Türkiye’de bugün olduğu gibi. Geçtiğimiz Eylül içerisinde Anchiornis huxleyi bulundu... Beyoğlu’nda durup bütün gün gelene geçene bu nedir diye bir sormayı deneyin. Bilen tek kişi çıkabilir mi acaba? Hiç sanmam. Halbuki Anchiornis huxleyi Darwin’in evrim teorisinin önceden kestirme gücünü, yani bilimselliğini, bu sefer paleontoloji ile kanıtlayan belki de son elli yılın en önemli paleontolojik buluşu. Hani televizyonlarda boy gösterip «efendim bir tek ara tür bulundu mu?» diye soran zır cahil aklievveller var ya. Onlara tabiatın tokadı gibi bir buluş. Çünkü Gerard Heilmann «Kuşların Kökeni» adlı eserinde böyle bir hayvanın bulunacağını 1927’de evrim teorisine dayanarak tahmin etmiş üstelik tahmini hayvanın resmini çizip bir de isim vermişti «Proavis». İşte nihayet Archaeopteryx’den milyonlarca yıl önce yaşamış olan Proavis Çin’de Xu Xing ve meslekdaşları tarafından bulundu ve bilimsel olarak isimlendirildi: Anchiornis huxleyi. Tabii Türkiye ne bundan haberdar ne de benzer bir buluş olan Tikkalik rosaea’dan (Tikkalik hakkında zır cahilane birkaç cümle evrim düşmanı aklievvellerimiz tarafından dile getirilmedi değil hani). Daha dünyada neler neler oluyor gündelik yaşamımızı etkileyecek, içimizi açacak, yüzümüzü güldürecek. Biz ulusal cahilliğimizle bunlardan mahrum kalıyoruz. Tek işimiz insanla, o da aslında yalnızca birbirimizle uğraşmak ve bir körler dövüşü içinde giderek balçığa batmak. Din bu gerçeği gizlemek için en etkili silahtır. O da epeydir bolca ortalıkta. Bizi yaşadığımız dünya ile tanıştıracak, onunla barıştıracak, mutlu, müreffeh, emin kılacak şeylere ise yalnız uzak değiliz; kapalıyız da. Burnumuzun dibine getirilse bile istemiyoruz. Siz bu yazıyı okurken ben Chicago Üniversitesinin bana verdiği onur fen bilimi doktoramı almak üzere ABD’de olacağım. Oradan her hafta yazabileceğimi sanmıyorum, zira çok sık toplantılarım ve yazmam, okumam gereken çok şey var. Fırsat bulursam yazacağım, yoksa Kasım başına kadar hoşça kalın. Gerçekten hoşça kalabilmek için lütfen elinizden geleni yapın. Hiçbir şey yapamıyorsanız, televizyonunuzu kaldırın, gidin güzel bir Jules Verne romanı alın ve aile içinde yüksek sesle onu okuyun. O bile yüzünüzü güldürmeğe yeter. Buna hasret kaldığınıza eminim. Kendinize ve ailenize bu hediyeyi verin. B u yılın Nobel Kimya Ödülü ribozomların neye benzediğini ve nasıl çalıştığını atomik ölçekte göstermeyi başaran Venkatraman Ramakrishnan, Thomas A. Steitz ve Ada E. Yonath’a verildi. Bu üç bilim insanı Xışını kristalografisi adı verilen yöntemi kullanarak ribozomu oluşturan yüz binlerce atomun herbirinin ayrı ayrı konumunu belirleyebildi. Tüm organizmaların her bir hücresinin içinde DNA molekülleri vardır. Bu moleküller insanın, bitkinin veya bakterinin nasıl göründüğüne ve nasıl çalıştığına ilişkin bilgileri saklar. Ne var ki DNA molekülü pasiftir. Eğer bunların yanında başka şeyler olmasaydı, yaşam da olmazdı. DNA moleküllerinde saklı bulunan bilgiler ribozomlar kanalı ile yaşam bulur. Ribozomlar DNA’daki bilgilere dayanarak proteinleri üretir. Bunlara örnek oksijen taşıyan hemoglobinler, bağışıklık siteminin antikorları, insülin gibi hormonlar, derinin kolajeni veya şekeri parçalayan enzimlerdir. Vücutta on binlerce protein bulunur ve bunların herbirinin işlevi farklıdır. Bunlar yaşamı kimyasal düzeyde inşa ederler ve kontrol altında tutarlar. Yaşamın bilimsel olarak açıklanabilmesi için ribozomların içsel çalışma mekanizmalarının tam olarak anlaşılması esastır. Bu bilginin uygulama alanı ise hazırdır. Bugünkü antibiyotiklerin pek çoğu çeşitli hastalıkları bakteriyel ribozomlarıının işlevlerini engelleyerek tedavi eder. İşlevsel ribozomların olmaması durumunda bakteriler hayatta kala Venkatran Ramakrishnan: Hint kökenli ABD vatandaşı. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’nın Yapısal Çalışmalar Bölümü’nde grup lideri. Ada E.Yonath: İsrail vatandaşı. Doktora: Weizmann Bilim Enstitüsü’nde Xışını kristalografi konusunda. Halen Wesimann Bilim Enstitüsü’nde ders veriyor, araştırmalar yapıyor. mazdı. İşte bu nedenle ribozomlar yeni antibiyotikler için önemli bir hedef oluştururlar. Bu yıl ödüle layık görülen bilim insanları, farklı antibi Thomas A. Steitz: ABD vayotiklerin ribozom tandaşı. Doktorasını lara nasıl bağlandı Harvard Üniversitesi ğını göstermek için Moleküler Biyoloji ve Biyokimya dallarında yaptı. üç boyutlu modeller Howard Hughes Tıp yarattı. Şimdi bu Enstitüsü ve Yale modellerden yarar Üniversitesi’nde moleküler lanan bilim insanla biyofizik ve biyokimya dalrı yeni antibiyotik larında araştırıyor. ler üretebilme olanağına kavuştular. GÜNEŞ ENERJİCİLER DERNEK KURDU… Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren tüm şirketleri bünyesinde toplamak amacıyla, Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) kuruldu. Bostancı Greenpark Otel’de gerçekleştirilen 1. Olağan Genel Kurul Toplantısı’na, güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren 42 firmadan 59 temsilci katıldı. Derneğin, misyon, vizyon, faaliyet amacı, tüzük ve üyelik şartları bilgilendirmelerinden sonra yapılan seçimlerde, derneğin kurucu yönetim kurulu üyeleri belirlendi. Oy birliği ile gerçekleşen seçimlerde Kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Levent Gülbahar (Aneltech), Başkan Yardımcılığı’na da İpek Güler (Şişecam/Trakya Cam) getirildi. Kurucu Yönetim Kurulu’nun diğer üyeleri şu isimlerden oluştu: Savaş Yeşiltaş (Hizmark Grup), Ömer Karahan (Merk Enerji), Hakan Erkan (Norm Enerji), Aslı Sekmen (SKM Grup), Kağan Abidin (Solen Enerji), İsmail Hakkı Karaca (Solimpeks), Ateş Uğurel (Danışman). Kurucu yönetim kurulunun yaptığı açıklamada, ülkemiz güneş enerji sektörünün gerçek temsilcisi olarak faaliyet gösterecek derneğin, ilgili sanayi kuruluşlarını bir çatı altında toplamayı amaçladığı vurgulandı. Açıklamada, üniversiteler, araştırmageliştirme kuruluşları ve bilimsel örgütlerle işbirliği yapılırken, yürütülecek lobi faaliyetleriyle sektörün etkinliğinin artırılması ve ilgili platformlarda temsil edilmesinin hedeflendiği belirtildi. Derneğin diğer amaçları olarak, güneş enerjisi konularında toplumun bilinçlendirilmesi, eğitici faaliyetlerin düzenlenmesi, ülkemiz güneş enerjisi sektörünün doğru yönetilmesinin sağlanmasına katkıda bulunulması ve yurt dışı benzer amaçlı derneklerle işbirliği ve bilgi alış verişinin yapılması olarak sıralandı. Dernekle ilgili detaylı bilgi www.gensed.org web sitesinden alınabilir. CBT 1178/ 5 16 Ekim 2009