05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Köyler ve öğretmenler artık beraber değil Ne oldu okulu, öğretmeni, o köyden aldıktan sonra geriye eğitim adına kimi ve neyi bıraktık? Türkiye Cumhuriyeti adına bir zamanlar aydınlanmayı temsil eden köye eğitmenleri ve öğretmenlerimiz bugün neredeler? Çocuklarımız ilköğretim okullarına taşıma ile gidip geliyorlar. Köylümüz, köy kahveleri çağdaş fikirlerin aktarıcısı öğretmenler bugün artık beraber değiller. Köyün öncülerini aldık, taşımacılık uğruna yok ettik… Prof. Dr. Baki Komsuoğlu B ahar aylarının en güzel zamanları… Kocaeli'nde dağlar, taşlar, çiçekler rengârenk, birbirinden farklı, özenle yaratılmış... Göze hoş gelen, insan ruhunu dinlendiren bir güzellik var Kocaeli'nin kırlarında. Pazar günlerinden biriydi. Köyleri, bentlerle önü kesilmiş göletlerin kenarlarını ya da kırları dolaşıyorum. Yollardan geçerken o güzelim tabiatın içindeki köylerin eskimiş, yıpranmış, boyasız yapıları, yolları ve kaldırımları olmayan hatta çoğunda kahvesi bile olmayan görünümleri beni çok etkiledi. Doğu Anadolu'daki köyleri ya da Doğu Karadeniz'in iç kesimlerindeki köyleri anımsadım. Şu kadar hane, bir sağlık ocağı, bir ilkokul ve bir cami değişmez özellikleri idi. O zamanlar ki bu yıllar 19631975 arasıdır, bu yıllarda Türkiye de hem kalkınma hem de belirli oranda kargaşa ya da anarşi vardı. Köyler birbirine benziyordu. Köylerdeki onurlu yoksulluk birbirine benziyordu. Ektikleri, biçtikleri, giydikleri, yedikleri hep aynı kökün anlayışıydı. Bu gezimde daha önceleri ilk uygulandığından beri fark ettiğim ama ancak yerinde gözlemlediğim beni derinden etkileyen bir eksikliği üzüntü ile fark ettim. Köy yerindeydi… Elektriği, suyu, hayvanları, yeni ve eski binalarıyla küçük ya da görkemli camisiyle yerli yerinde duruyordu. Hatta eskiden farklı olarak çok görkemli evler de yapılmıştı. Ama okulu olan köylerde artık okul yoktu… Sadece enkazı yerinde duruyor, masum, boynu bükük, bahçesinde eskiden ekilmiş birkaç ağacı ve çiçeği ile bugüne hüzünle meydan okuyordu. Artık köylerde okul yoktu. Öğretmen yoktu. Öğretmen lojmanı bomboş duruyordu. Etkilenmemek mümkün değil… Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı, laikliğin, sosyal devletin vurgusunun göklere çıktığı Tandoğan, Çağlayan, Marmaris, Çanakkale, İzmir mitinglerinde Cumhuriyeti koruma adına milyonlar meydanlardaydı, ama 2007 de köyler okulsuzdu. Hemen şimdi gerilere gitmek istiyorum. 4 yıl kadar süren 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İmparatorluk parçalanıyor ve paylaşılırken Osmanlı İmparatorluğu yerine ulusal bağımsızlığını temel almış önderliğini Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı Türkiye Cumhuriyeti kuruluyordu. Bugün bile kuvvetle hissettiğimiz “Kuvayi Milliye ruhu” denen toplumsal güç ve ortak akıl, bir inanılmazı başarıyor ve çok ciddi devrim hareketlerine girişiyordu. Uygarlığı yakalamak, çağdaş dünyadaki yerini almak için Türk ulusu bir dizi ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel atılımlara başladı. Bu yenileşmenin temeli eğitimdi. O günkü Türkiye'nin % 80'ni köylerde oturuyordu ve bu devrimin kazanılması için köylünün iyi bir eğitimden geçirilmesi şarttı. 1924'de öğrenim birliği yasası çıkarıldı. Böylece dini temele dayalı Osmanlı Arapça eğitimi kaldırılıyor, 1928'de Arap alfabesi yerine Latin alfabesine geçiliyor, Atatürk başöğretmen olarak kara tahtanın başında yazı devrimini anlatıyordu. Daha sonra 1930'larda Köy Enstitüleri ile Türkiye yeni bir uygulamalı eğitim seferberliğine başlıyordu. Eğitimdeki bu seferberlik Atatürk ile başlıyor, İnönü ile devam ediyor. Mimarları ise Saffet Arıkan, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve daha birçok kahramanın imzasını taşıyordu. büyüktü. Artık öğretmen köyde oturuyordu. Eğitmende olsa, öğretmende olsa, akşam okullarına, yatılıyatısız okul öğrenimi de olsa onlar artık köyde yaşıyorlar ve eğitim ışığı saçıyorlardı. Cumhuriyet aydınlamasının temeliydiler. Çağdaş eğitim görmüşler ve köye aydınlanma getirmişlerdi. Oturuşu, kalkışı, yemesi, içmesi, konuşması, giyimi Cumhuriyet devrimlerini anlatması hep ilgiyle izleniyordu. Öğretmen ve eğitmenlerin köy halkını yetiştirmekle ilgili başka görevleri de vardı. Akşam kurslarıyla okumayazma bilmeyenleri eğitmek, okulda yapılan işleri halka anlatmak, okullar uygulamalı ise bunları halka nakletmek onlara modern tarım tekniklerini anlatmak, tarım araçlarını alma ve kullanmada öncülük etmek ve buna benzer onlarca önderlik onların görevleriydi. Ayrıca öğrencilerin sağlık ve aile sorunları ile de yakından ilgilenirlerdi. Burada aydınlanmanın temsilcisi öğretmenlerin diğer görevlerini saymak sayfalar alır. Arkeolojiden dinlenen müziğe kadar hep onların yol göstermesi vardı. Çünkü onlar Cumhuriyeti; onun çağdaş yüzünü, özetle yeniliği temsil ediyorlardı. Bu yenilikçilik köy toplumunun sosyal, siyasal, ekonomik sorunlarının çözümünde de ya da bilgi aktarımında da kendini gösteriyordu. Bizlerde bu öğretmenlerden ders aldık. Bizlerde onların aydınlık yüzünü tanıdık. TAŞIMALI EĞİTİM Yıllar geldi ve geçti. Türkiye de bu okulların gelişmesini, daha verimli olmasını beklerken iyi niyetli bir yaklaşım olarak Taşımalı Eğitim gündeme geldi. Yüzlerce iyi taraflarını ve faydalarını saydılar. Öğrencileri minibüslere otobüslere bindirdiler, doğru, öğrenciler eğitim görüyordu, ama artık o köylerde Cumhuriyet'in, aydınlamanın temsilcisi öğretmenler yoktu. Okullar boşalmış, okullar sahipsiz kalmıştı… Bu gün bu okulda eğitim yapılmıyor. Boşaltılan okullar bugün virane durumda, öğretmen lojmanları da öyle. Hatta yine son yıllarda birçok köyde boşaltılan bir başka aydınlanma merkezleri de yani sağlık ocakları da aynı durumda. Cumhuriyetin kazanımları Atatürk'ün “Köylü Efendimizdir” sözüne inat artık o köylerde yok. Bu dünyadaki çağdaşlığa ve uygarlığa doğru olan yolculuğumuzun temel taşları birer birer azaldığını fark etmek bu ülkenin aydınlarına mesaj vermiyor mu? Unutulan veya değerlendirme hatası, kentleşen Türkiye de köyler hâlâ var ama okulsuz, öğretmensiz. Ama her köyde denetimsiz kuran kursları tümüyle aktif, köylü buralarda eğitim verenlerle muhatap. Yaşamın pratik eğitimi tek hedefli sürüyor. AYDINLANMANIN TEMELLERİ Köylerin canlandırılması için hükümet ciddi gayretler gösteriyor, halkın katılımını sağlamak için köylüyü teşvik ediyordu. Köy okullarına araç ve gereç desteği veriliyor, öğretmenlerin köylerde çalışması için gerekçeler gösteriliyordu. Çünkü devrimin 15 yıllarına doğru kentlerdeki çocukların % 6070'i, köylerdeki çocukların ise ancak %2025'i ilkokula gidebilmişti. Bu öğrenim dengesizliğini gidermek için yeni tedbirler alınarak öğretmen okulları sayısı artırılırken bir taraftan da köylere ilköğretim okulları yapımına hız veriyordu. İş o kadar başarılı oldu ki 1954 yıllarında neredeyse köy çocuklarının tamamı ilkokula gider oldu. Bu başarının temelinde öğretmenlerin payı çok Volitan üzerine açıklama Dergimizde yayımlanan ve “tasarım nobeli” diye başlıkla duyurduğumuz Volitan tekne projesi, tasarımcılar arasında farklı açılardan yoğun tartışmalara neden oldu. Bize de yansıyan eleştirilerde “Volitan'a oldukça geniş yer ayırdınız. Söyleşi, Türkiye'deki tasarım farkındalığı açısından iyi bir katkı. Ancak, AA'ca sunulan ve bizim de itibar ettiğimiz "Tasarımın Nobeli" adı yakıştırmanın çok zor olduğu, yarışmanın il kez bu yıl ve bir ticari kurum tarafından düzenlendiği ( http://www.idesignawards.com), bu tür ödüllerin tasarım profesyonellerinin kendilerini pazarlaması açısından önemli bir araç olduğu belirtildi. Eleştiriler şöyle: * Hangi tasarımın ödüle layık olacağını belirleyen seçiciler kurulunun kimlerden oluştuğunu http://idesignawards.com/08/jury.html sayfasına bakabilirsiniz. Bu sayfada adı geçen kişilerin "Nobel" eşdeğerli bir ödül vermeye ne kadar ehliyetli olduğu tartışmalıdır. * Sadece ürün tasarımı alanında 40 kadar ödül verildi. Benzer 23 yarışma daha düzenliyorlar. Jüri oldukça zayıf, ve bu ödülün uluslararası tasarım camiasındaki değeri ise marjinaldir. * Söyleşide muelliflerin bir patente sahip olduğu ima ediliyordu. Ancak Volitan'in temel konsepti solarwind teknolojisi 1996'dan bu yana Avustralya'da bir firma (www.solarsailor.com) adına zaten patentli. Hatta IDO İstanbul'da kullanılmak üzere bu tip teknelerden almak icin solarsailor firmasıyla bir süredir görüşmeler de yapıyor olduğu belirtilmekte.. (www.solarsailor.com/mediadiscuss071116.htm) * Proje görsel tasarım, kabuk olarak gerçekten başarılı. Türkiye'de bu kadar ilgi çekmesinin nedeni de görsel olarak çekiciliği ve gerçekciliği, ki buna bitmişlik yanılsaması denir. CBT1090/20 8 Şubat 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear