Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BİLİM FELSEFESİ Karl Popper ve Evrim Yasası’nın İnkârı Karl Popper, tutarlı ve ciddiye alınabilecek hiçbir gerekçe göstermeden canlı türlerin evrimi yasasını reddetmektedir. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com şiklikle karşılaşmadıklarını ya da ortamdaki bazı değişimlerden etkilenmeyecek kadar basit bir yapıya sahip olduklarını gösterir. arl Popper, The Poverty of Historicism (Tarihselciliğin Sefaleti) (1) adlı eserinin “Evrimin Bir Yasası Var mıdır?” başlıklı bölümünde şunları söylüyor; “Evrim hipotezi olarak adlandırdığımız şey, örneğin çeşitli türler ve cinsler arasındaki bazı benzerlikleri kapsayan ve söz konusu formların ortak atalarına atıfta bulunan, biyolojik ve paleontolojik gözlemlere dayalı bir açıklamadır. Bu hipotez, kalıtım, farklılaşma ve mutasyon yasaları gibi bazı evrensel yasalar onunla açıklanıyor olsa bile, evrensel bir hipotez değildir. O daha çok özel (tekil ya da özgül) bir tarihsel açıklama niteliğindedir: Tıpkı 'Charles Darwin ile Francis Galton'un büyükbabaları aynıydı' tarihsel ifadesinin niteliği gibi.” (s.106107). Popper aynı bölümde biraz daha ileride ise şunları söylemektedir: “Bir sarkacın ya da bir güneş sisteminin hareketi gibi örnekler bir yana, Popper, evrimi, herhangi bir somut olaylar dizisinin Darwin ile Galya da olayların ardışıklığının herhangi bir yasayla ya da belirli bir ton'un büyükyasalar takımıyla betimlenebileceği babalarının ya da açıklanabileceği şeklindeki aynı olduğunun düşünce basit bir biçimde yanlıştır. Ne ardışıklık yasaları vardır, ne de saptanmasıyla evrim yasaları.” (s.117). bir tuttuğuna Popper, evrimi, Darwin ile Galgöre evrim ton'un büyükbabalarının aynı olduolgusunu hiç ğunun saptanmasıyla bir tuttuğuna göre evrim olgusunu hiç anlamamış anlamamış görünüyor. Onun soy kütüğü belirgörünüyor. leme çalışmasından ibaret olarak gördüğü evrimin, tüm doğanın gelişimiyle ilgili bir olgu olduğunu bilmeyen var mı? Bizim burada tartışacağımız konu, canlılar dünyasının evrimiyle sınırlı olsa bile, bu konuyla ilgili bir evrim kuramı önermesi, özel bir tarihi önerme karakterinde midir? K şik türlere dönüştükleri önermesi bir evrim yasasıdır ve milyonlarca olguyla doğrulanmıştır ve doğrulanmaya devam etmektedir. Üstelik sadece tek bir olguyla yanlışlanabilir durumda olmasına rağmen. (Örneğin herhangi bir canlı türünün fosili, türün ortaya çıkış tarihinden çok daha yaşlı bir yaşlı kayaç içinde görüldüğü anda, canlıların tek bir ortak atadan geldiğini öngören evrim kuramı çöker. Ama böyle bir olguya şimdiye kadar rastlanmadı. Aksine her yeni fosil bulgusu, büyük evrim zincirini ya yeniden onaylıyor ya da onun eksik bir halkasını tamamlıyor). DOĞAL SEÇİLİM Doğal seçilim ilkesi de bir doğa yasasıdır. Bu yasaya göre, doğaya uyum sağlamakta başarılı olmalarına yol açacak özellikleri bulunan türler hayatta kalırlar ve soylarını sürdürürler. Bu tür özellikleri olmayan ya da daha zayıf olan türler ise elenirler. Doğal seçilim, türlerin evriminin temel nedeni değildir, o yeni türler yaratmaz, fakat türleri doğaya uyuma zorlayarak onların varlıklarını sürdürmelerine (veya yok olmalarına) yardımcı olur ve böylece hangi türlerin ayakta kalacağını ve dolayısıyla belki bir evrim şansı elde edebileceğini belirler. Sonuç olarak, canlı türleri doğal seçilim yasası da dahil olmak üzere birçok doğa yasasının etkisi altında kalarak zaman içinde değişime uğrarlar. Bu değişim süreci çok uzun bir süreçtir. Kalıtım yoluyla edinilmiş özellikler üzerine daha sonra başka yeni özellikler de kazanılabileceğinden, türler ardışık bazı özellikler edinebilirler. Fakat çok açıktır ki, bu ardışık özellikler, Popper'ın ileri sürdüğü gibi olmayan bir ardışıklık yasasıyla değil, süreçlerin ardışıklığıyla kazanılmış özelliklerdir. Karl Popper, tutarlı ve ciddiye alınabilecek hiçbir gerekçe göstermeden canlı türlerin evrimi yasasını reddetmektedir. (1) The Poverty of Historicism, Routledge 1994, London and New York, 166 s. (2) Popper, aynı sayfadaki dipnotta şunları söylemektedir; “ 'Tüm omurgalılar ortak bir ata çiftinden gelir' gibi bir ifade, tüm sözcüğüne rağmen, omurgalıların karakteristik vasıfları olarak düşündüğümüz yapı, herhangi bir yerde ve zamandaki tüm organizmalar yerine, yeryüzündeki omurgalılara atıfta bulunduğu için, evrensel bir doğa yasası değildir.” (Even a statement such as 'All vertebrates have one common pair of ancestors' is not, in spite of the word 'all', a universal law of nature; for it refers to the vertebrates existing on earth, rather than to all organisms at any place and time which have that constitution which we consider as characteristic of vertebrates.”) ARDIŞIKLIK YASASI Şimdi, ardışıklık yasası meselesine gelelim. Şimdiye kadar kimse evrimin ardışıklık yasası diye bir yasadan söz etmedi. Ama canlı türlerin evriminin bir dizi doğa kanununun birlikte çalışması sonucunda oluştuğu çok açık olarak görülebilmektedir. Türlerin evriminin temel nedeni, onları kuşatan doğadaki değişimdir. Bir canlı türü ya yaşadığı ortamdaki doğa değişimleri sonucunda, ya da farklı özellikler taşıyan başka bir ortama göç ettiğinde zamanla değişime uğrar. Hangi canlı türünün hangi doğal ortamda hangi değişiklikleri geçireceği önceden bilinemez. Çevre özelliklerinin değişiminden kaynaklanan etkiler, fiziksel, kimyasal yasalar ve karmaşık süreçler sonucunda türün genetik yapısında küçük değişikliklere yol açar. Böylece türün gelişimine veya gerilemesine (hatta yok olmasına) sebep olan mutasyonal değişimler görülebilir. Ancak var oluşundan beri hiçbir değişim geçirmemiş görünen bazı türlerin varlığı, onların yaşadıkları ortamın doğasında hiçbir değişiklik olmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durum sadece ya genetik yapılarında değişikliğe yol açacak ölçüde ve güçte bir deği POPPER'A KALIRSA... Popper burada demek istiyor ki, (mutasyon veya kalıtım yasalarını evrensel yasalar olarak kabul ettiğini hemen unutarak) bu dünyadaki canlı türlerinin gelişimi tekil bir olaydır, çünkü öbür gökcisimlerinde yaşayan canlı türlerinin evrimi hakkında bir şey bilmiyoruz. Sadece kendi dünyamızdaki gözlem ve deneyimlerden hareket ederek evrensel bir hipotez (ya da yasa) formüle edemeyiz. (2). Aristoteles de Ay altındaki evrenle, Ay'ın ötesindeki evrende ayrı doğa yasalarının geçerli olduğunu söylemişti. Ama neyse ki, Newton 2000 yıl sonra da olsa hareket ve gravitasyonel çekim kuvveti yasalarını bulmuş (bu yöndeki ilk adımı Kepler atmıştı) ve böylece evrenin bütününde aynı doğa yasalarının geçerli olduğunu ispatlayarak insanları büyük bir önyargıdan ve kafa karışıklığından kurtarmıştı. Popper şimdi bizi çok daha uzaklara gönderiyor. Onun bu önermesine bağlı kalırsak evrimin ilkeleri hakkında nihai bir karara varabilmemiz için, uzak gökcisimlerindeki canlıları önce bulmamız, sonra da onların soylarını araştırarak tezimizin evrensel bir nitelik taşıyıp taşımadığını görmemiz gerekecek. Yeryüzündeki tüm canlıların ortak bir atadan geldikleri ve zaman ve mekân içinde farklılaşarak deği TPAO'daki atamalar üzerine soru önergesi CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, yazarımız Celal Şengör'ün bir yazısında belirttiği, TPAO'ya Genel Müdür yardımcısı olarak atanan, ancak uzmanlık bilgisinin yetersiz oldtuğunu belirtti Yurdal Öztaş ile ilgili başbakanın yanıtlaması amacıyla bir soru önergesi verdi. Önergede özetle şöyle deniyor: AKP hükümeti, işbaşına geldiği günden bu yana izlediği politikalarla; kamu yönetiminde, bilgi, birikim, deneyim ve liyakat ölçütleri bir tarafa itmiş, yürüten kadrolaşmanın sonucu olarak, kamu yönetiminin etkinliği ve tarafsızlığı kaybolmuştur. Ülkemizin saygın bilim insanlarından Prof. Dr. Sayın Celal Şengör'ün 15 Şubat 2008 tarihli Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji derginde yaptığı uyarı bu anlamda dikkate alınmalıdır. Kamuoyunda oluşan genel kanı, yeterli bilgi ve deneyim eksikliği olan bir kişinin görevde yükselebilmesi, Başbakan CBT 1093 / 16 29 Şubat 2008 sayın R. Tayyip Erdoğan'a, yada çevresine yakın olmaktan geçmektedir. Sayın ŞENGÖR'ün ifadelerinde de görüleceği üzere; Başbakan sayın Erdoğan'ı hapiste ziyaret ettiğini ifade eden ve geçtiğimiz aylarda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Arama ve Araştırma işlerinden sorumlu genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyeliğine atanan Yurdal ÖZTAŞ bu örneklerden sadece biridir. 1 Mesleği jeolog olan Yurdal Öztaş, hangi jeolojik veya genelde arama konusundaki marifeti nedeniyle bulunduğu mevkiye geldi? 2 Libya'daki TPAO veya diğer T.C kaynaklı yatırımlar kendisinin istikşaf sorumlusu olduğu dönemde hangi yeni kaynakları buldu veya hangi verimli kaynaklara ortak oldular? 3 Libya'daki TPAO veya diğer TC kaynaklı yatırımların son üç yıldaki kârları ne oldu? 4 Yurdal Öztaş'ın meslek yaşamının geri kalan süresinde mesleğine ve TPAO'nın arama faaliyetine yaptığı katkılar nelerdir ve bunlardan şirket ne neticeler aldı?