Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Vehbi Hacıkadiroğlu: “Özcülük” karşıtı bir filozof Felsefi söylemini özellikle insan, bilgi, ahlak, hukuk konularına ilişkin kavram, soru ve sorunlarına özgüleyen Vehbi Hacıkadiroğlu’yu yitirdik. Onun sergilediği düşüncelerin toplamı, özellikle "kavram gerçekçiliği"ne sırtını dayamış olan özcülüğe bir başkaldırı gibidir. Prof. Dr. Betül Çotuksöken, Maltepe Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, betulc@maltepe.edu.tr V ehbi Hacıkadiroğlu oldukça geç bir yaşta felsefi söylemin dünyasına girdi ve Türkçenin felsefe sesinde derin izler bıraktı; İstanbul Teknik Üniversitesi felsefeye katkılarından dolayı kendisine 09 Aralık 2005 günü "Fahri Doktora" unvanı verdi. Çok sayıda özgün yapıt, bir o kadar çeviri ve kurumsallığını, şimdilerde Boğaziçi Üniversitesi’nin çatısı altında sürdüren ve Philosopher’s Index’te taranan ilk Türkçe felsefe dergisi olan Felsefe Tartışmaları, onun felsefe dünyamıza katkılarının somut örnekleri. İnsanı doğaya direnen bir varlık olarak gören; var olanı inanışların, inançların ötesinde bilgiyle bağlantısı içinde tanımayı felsefi duruşunun temel niteliği yapan V. Hacıkadiroğlu, insanın doğaya direnmesiyle diğer canlıların doğaya direnmesinin tümüyle farklı olduğunu ileri sürer. Bu farklı oluşun öteki adı "özgürlük"tür. Tüm söylemini duyulur, algılanır olanın açık seçikliği üzerine kurmayı amaçlayan V. Hacıkadiroğlu kurgusallıktan uzak olanın, doğal olanın peşine düşer. Kavramları kurgusal olanla belirginleştirmeye çalışanları özgürlüğün önündeki ya da karşısındaki en büyük tehdit olarak gören V. Hacıkadiroğlu, kavramları değişmez birer "öz" olarak algılayan tüm felsefi duruşların da karşısında yer alır. Çünkü kavramları sanki bir dış dünya nesnesiymiş gibi algılamak, ona göre özgürlüğün önündeki en büyük engeli oluşturur. arasındaki ilişkileri gözlemleyerek bulunabilecektir. Öyleyse oluşturulacak olan bu farklı tasarım; anlaşılması güç, kurguya dayalı her türlü kavramsal yaklaşımdan uzak olacak; salt gözleme dayalı bir ahlak kavrayışı olarak kendini gösterecektir. Sağduyuya dayalı bir gözlem süreci içinde ayrımına varılacak olan salt insana özgü varoluş koşulları bu ahlak tasarımının temel taşıyıcısı olacaktır. V. Hacıkadiroğlu'na göre varoluş, insanda bir "özgürlük arayışı" biçimini alır. Yaşama dünyasına, doğaya direnişini "özgürleşme" yoluyla gerçekleştiren insanın vazgeçilmez aracı tam da bu bağlamda "bilgi"dir. Özgürlük bilgiyle bağlantılıdır; bilgisiz özgürlük olmaz. Özgürlük değişik türden tutsaklıklar arasında bir seçim yapma anlamına geldiğine göre, insan özgür olarak değil; "özgürlük arayan" olarak nitelendirilmelidir. Hacıkadiroğlu'na göre insan özgürlük aradığı için hayvandan ayrılır. İŞBİRLİĞİ ETİĞİ Vehbi Hacıkadiroğlu, bir yandan "eğilim ahlakı"na öte yandan da özveri ahlakına dayanan bu özgürlük ahlakını bütünüyle gözlem ve deneye dayalı olarak naif bir tutumla ortaya koyar. Ahlakı insanların bir arada yaşaması olgusuna, özgürlük arayışına ve bilgisel bakımdan sürekli gelişme içinde bulunmalarına bağlayan V. Hacıkadiroğlu, hiç kuşkusuz Eski Yunan filozoflarının ahlakbilim ilişkisine büyük bir önem veren yaklaşımlarını kendine daha yakın bulacaktır. Ona göre, toplumsal yaşamın gitgide artan ve çeşitlenen ilişkilere bağlı ya da ilişkilere dayalı yapısı "işbirliği"ni gerektirmektedir. Dikkatli bir okuma V. Hacıkadiroğlu’nun görüşlerinde işbirliği etiğinin izlerini görebilir. Çünkü işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan, özgürleşmedir. Tutsaklığın azalmasının özgürlüğün artması anlamına geldiğini kabul edersek, iki ya da daha çok insanın işbirliğiyle elde edilen özgürlüğün işbirlikçilerin sayılarına bölünmesiyle bunlardan her birine düşen payın, hem bir insanın tek başına çalışmasıyla elde edebileceği özgürlükle ölçüştürülemeyecek kadar büyük olacağı, hem de birçok durumlarda, tek kişinin hiçbir yoldan elde edemeyeceği türden kimi özgürlükler edilebileceğini düşünmekte hiçbir güçlük yoktur. İşbirliği etiğine dayalı olarak kurulacak olan küresellik belki de bu düşü gerçekleştirebilir. Ancak günümüz dünyasının henüz bu noktadan çok uzak olduğu da bir gerçektir. Çünkü kavram gerçekçiliğinin kıskacında ortaya çıkan özcü tutumlar, bilginin dolayısıyla da özgürlüğün, "insanlaşma"nın önündeki en büyük engeli oluşturmuyor mu? Toplumumuz özcülüğün eşliğindeki dogmalara teslim olmuyor mu; gençlerimiz, insanlarımız bilgiden uzaklaştıkça insanlıktan da uzaklaşmıyor mu? Vehbi Hacıkadiroğlu, Özgürlük Ahlâkı, Cem Yayınevi, İstanbul, 2002, s. 21. Başarım ölçütleri olmayan örgüt "yok"tur! Bir şirket, bir dernek ya da devlet sonuçta hepsi birer örgütlenmedir. Her örgütlenmenin çeşitli gereksinimleri içinde acaba en önemlisi hangisidir diye düşünülse sanırım birinci sıraya "başarım ölçütleri" oturmalıdır. Tınaz Titiz ÖZGÜRLÜK AHLAKI Özgürlük Ahlakı adını taşıyan yapıtında insan, insanın varoluşu, insanın diğer varlıklardan farklı olan yanları üzerinde duran ve özellikle de bilgi ile özgürlük arasındaki ilişkiyi ele alan V. Hacıkadiroğlu, bir yandan duyuluralgılanırgözlemlenebilir olana bağlı olarak kendi görüşünü temellendirir; öte yandan da "genellikle bilinen", felsefe tarihlerinde yer alan ahlak tasarımlarına karşı ayrıntılı eleştiriler yapar ve kendinden öncekilerin sergiledikleri düşüncelerin yetersizliklerini göstermeye çalışır; günümüzde ahlak konusuna şimdiye dek bakıldığından büsbütün ayrı bir açıdan bakılması gerektiğini ileri sürer. Bu farklı açı, insanla, içinde yaşadığı dünya CBT1042/20 9 Mart 2007 T anım olarak "başarım ölçütü", bir örgütün neleri ne kadar gerçekleştirebildiğinde "başarılı" sayılması gerektiğinin göstergeleridir. Bir yarış otomobili için istenilen başarım hızı olabilir. Ama hızları eşit iki yarış arabası için bu tek ölçüt yetmez; bunun için örneğin sıfırdan yüz kilometreye kaç saniyede çıkabildiği ikinci bir ölçüt olarak kabul edilebilir. Bunlar da yetmezse özgül yakıt harcamaları, pitstop'ta harcadıkları süreler gibi daha fazla sayıda ölçüt gerekecektir. Ölçütler dolaylı da olabilir Kuşkusuz ki söz konusu örgüt büyüdükçe, ilişki alan ları genişledikçe bu tür sayısal ölçütler yetmeyecek, dolaylı ölçütler kullanılmaya başlanacaktır. Örneğin bir dernek için başarım ölçütlerinden birisi de "üyelerinin memnuniyetleri"dir. Bu ise doğrudan değil ama ancak bir(kaç) dolaylı ölçütle değerlendirilebilir. Örneğin, bir memnuniyet anketinde sorulabilecek "dernekten temel beklentiniz nedir" gibi bir soruya verilebilecek hemen hepsi de öznel yanıtlar birer "dolaylı ölçüt" olarak kullanılabilir. Sistem beklentileri temsil etmelidir Eğer tüm beklentileri yeteri doğrulukta temsil edemeyen bir başarım ölçütü sistemi ya da sistemsizliği varsa