Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TEKNOLOJİ GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Küçük bir çipe sığdırılan büyük laboratuvar Bir kimya laboratuarı artık tırnak büyüklüğündeki bir çipe sığdırılan kimya laboratuarı, tıbbi testlerin artık evlerde ve savaş alanlarında yapılabilmesinin yolunu açacak. Bilimsel etkinlik, tarihiyle, toplumsal yapısıyla, bu yapı ve geçmiş içindeki yaratıcı, sorumlu bireylerle anlaşılabilir. Bilimde Birey Toplum Tarih Evet, “çırak”, genç bilimci, ustasından, kendinden önce bu sorunlarla uğraşmış kişilerden öğrendiklerine saygı duyacaktır. Çalıştığı alanın geçmişinden gelen sorunları, bu sorunların çözüm önerilerini gerektiği biçimde kavrayacaktır. Ama bu, geçmişe ve bilimdeki otoritelere körü körüne teslim olmak demek değildir. Yoksa, bilime yeni katkılar geliştiremez, geçmişteki yanlışları düzeltemez. Böylece, bilimin yaratıcı yapısı korunamaz. Yaratıcı cesurdur. Bu saygılı cesaret, bilgisel ve ahlaksal sorumluluk yaratıcılığın çekirdeğini oluşturacaktır. Öyleyse, bilimsel etkinlik, tarihiyle, toplumsal yapısıyla, bu yapı ve geçmiş içindeki yaratıcı, sorumlu bireylerle anlaşılabilir. Bilimin tarihi, toplumsal düzeni, bilim adamlarının birey olarak yaşayışları, düşünüşleri, buluşları, onları kuşatan kültürden bağımsız olarak anlaşılamaz. Eski Yunan bilimini, eski Yunan kültürünü anlamadan, kavrayamazsınız. Bunun için bir kültürdeki, dili, sanatı, siyasal ve ekonomik etkinliği, başka türlü düşünme ve düşünce biçimlerini (felsefe gibi) incelemek gerekiyor. Böylesi bütüncül bir anlama kaygısı içinde bilimi görmeli, irdemeli, eleştirmeliyiz. Nedir eksik ve özürlü olan? Yaptığını anlayabilecek, sorumluluğunu taşıyabilecek bir fizikçi nasıl bir fizik eğitimi almalıdır? Dünyadaki kaç fizik bölümünde fizik sorunları, fizik tarihiyle birlikte işlenmektedir? Kaçında fizikkültür tarihi sorunu tartışılmaktadır? Fizik sorunları gökten zembille inmiş gibi, ders kitaplarındaki bölümlerinin sonlarına konmakta; çoğu kez mekanik olarak, bir formül uygulaması biçiminde çözülen sorunlarla fizik öğretilmektedir. Öğrenci, lisans eğitimi sonunda fizikte ilerleyecekse, böylesi bir eğitimle elde ettiği bilgileri nasıl geliştirecektir? Onu nasıl yaratıcı kılabileceğiz? Tesadüflere, kişisel yeteneklerin çaresiz arayışlarına mı burakacağız bu işi? Böyle bir ders kitabından ya da buna benzer ansiklopedilerden fiziği anlamaya çalışan fizikçi olmayan biri, fiziğin işleyişi konusunda nasıl bir görüş elde edecektir? Bu kitaplarda, çözümler, şekiller, formüller vardır. Sorular ve onların belli, belirlenmiş çözümleri vardır. Araştırıcı bir kafa, bu dar kalıplarla mı yürüyecektir yolunda? Onları ne zaman yaratma cesaretini gösterecek, kendini kanıtlayabilecektir? Bilim adamları akademik merdivenleri çıkmak için, moda olan sorularla uğraşıp, bilimsel derginin yazı kurullarındaki hakemlerin ölçülerine göre makale yayınlayacak, böylece uluslararası yayın listelerine, indekslerine adlarını yazdıracaklarıdır. Peki, bir Einstein bütün bu kalıplarla, alışkanlıklarla yürütülen eğitime ne kadar tahammül edebilirdi? Sorun, “nasıl bir bilim adamı yetiştirmeyi düşünüyoruz” sorusuna verilecek yanıtlarda yatıyor. Einstein bir istisna idi, herkes Einstein olamaz; eğitim, katılık ve disiplin ister; önce hazır bilgileri iyice sindirmelidir ki, yapılacak katkılar bunlar üzerine kurulsun denilebilir. Oysa şu var: Hazır bilgiler nasıl bir tavırla, niyetle, ruhla verilmelidir? Onlara yaratıcı heyecanı, bitmek tükenmek bilmeyen arama araştırma tutkusunu; düşünce, düşünme özgürlüğünü hangi aşamada nasıl sunacağız? Sorunun çok boyutu var. Bu kısa yazı bunların tümünün kısa da olsa incelenmesine olanak vermiyor. Bir kaçını anmakla yetinelim. Gerçekten de bilim adamının yaratıcı olmasını istiyor muyuz? Yoksa, ondan daha önce ortaya konmuş soruları, sorunları çözülmesini mi bekliyoruz? Hele bizimki gibi, yetenekli, kendini iyi yetiştirmiş gençlerin, tıp doktoru, bilgisayar ve elektronik mühendisi olmak istediği bir ülkede, örneğin fizik gibi, bilimin yetkin örneklerinden biri sayılan bir bilim dalında, kaç yetenekli öğrenci bulacaksınız ki, onlara heyecan ve yaratıcılık vereceksiniz? Böylesi bir karşı çıkış, bizi yine, bilimin sağlıksız yorumuna götürür kolayca, kapana kısılıverirsiniz. Yaratıcılık, bilime bütüncül bakmayı, onun gerçekten nasıl olup bittiğini bütün kültürel etkiler içinde kavramayı gerektirir. Bilim (bilim teriminden bu yazıda özellikle fizik, astronomi, biyoloji gibi temel bilimleri anlıyorum) eğitimi, kültür eğitimiyle birlikte yürütülmelidir. Tarihini, toplumunu birey olarak içinde taşıyan bilim adamı, sorunlar karşısında, aranan çözümlerde, öğrenciye gösterilmelidir. Bu ise, bilimci, tarihçi, sosyolog, kültür adamı, sanatçı, felsefeci işbirliğini gerektirir. Ülkemizde ve bir kaç istisnanın dışında dünyadaki eğitimde bu işbirliği yoktur. Ç ok sayıda şirket ve üniversite, anahtarlığın ucuna takılabilecek boyutta bir çipin üzerine minyatür bir laboratuvarı sığdırmak için çalışıyor. Bu çip sayesinde acil analizler hemen olay yerinde yapılabilecek. Örneğin bir askerin kanında biyolojik silah olarak kullanılan kimyasal bir maddenin olup olmadığını veya kokusundan veya renginden kuşkulandığınız bir hamburger köftesinin bozuk olup olmadığını hemen anlayabileceksiniz. Ne var ki yeni geliştirilen tüm cihazların tümüyle portatif olduğunu söylemek zor. Bir damla kanın içindekileri analiz erden cihaz, avuç içine sığsa bile, sıvı haldeki örnek maddeyi çipin minik tüpleri içinde hareket ettiren makine yaklaşık masaüstü bilgisayarı boyutlarındadır. KÜÇÜLTME İŞLEMİNDE YAŞANAN SORUNLAR İki araştırma ekibi yaratıcı mikrosıvılar yardımıyla bu küçültme işleminde yaşanan sorunları çözmeyi başardılar. Ekipler Sıvı molekülleri hava veya elektrik ile hareket ettirerek, örnekleme, analiz ve raporlama işlemleri için gerekli olan donanımı USB flash sürücü boyutlarında bir anahtarlığa sığdırmayı başardılar. Halihazırdaki çipler elle işlenmekle birlikte, sonuçta ortaya çıkan tasarım seri olarak üretilebiliyor. Çipüzerilaboratuvar en fazla gereksinim duyulan yerlerde yaşam kurtaracak. Bu yerlerin başında gelişmekte olan ülkeler, ev ve savaş alanları geliyor. Buralarda HIV, şarbon veya E.coli gibi mikroplar çok hızlı bir şekilde tespit edilecek. Bu tür bir çip ayrıca şeker hastalarının vücuduna yerleştirilerek hastanın glikoz ve insülin düzeyleri kontrol altında tutulabilecek. UYGULANABİLİRLİK AÇISINDAN ÇİPLER Çipüzerilaboratuvar kaçınılmaz olmakla birlikte bazı bilim adamları insanların bunları kullanmak isteyip istemeyeceklerini sorguluyor. ABD'de doktorlar genel olarak hastaları ucuz ve etkin analiz yaptığına inandıkları laboratuarlara yönlendirir. Bazı hastanelerin kendi içlerinde laboratuarlar da vardır, ancak pek çok testin hemen sonuçlanması gerekmediği için pek çok vaka dışarıdaki laboratuarlarda analiz edilir. Ancak bu yeni çiplerin büyük bir piyayası olduğu açıkça görülüyor. Bunlar evlerde çok yararlı olabilir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde tıbbi teşhis sürecinde belirgin bir iyileşme sağlayabilirler, çünkü bu gibi ülkelerde konvansiyonel laboratuarların sayısı çok azdır ve doktorlar hastalarına, ancak bir kez görecek kadar zaman ayırabilirler. Kaldı ki savaş alanlarında sağlık görevlileri hastayı laboratuara gönderemezler. Böylece kısa zamanda teşhis koyup, tedaviye başlayarak hastanın yaşamını kurtarma olanağını artırmış olurlar. Bu çipler yeterince küçülebilirse, vücutta tümörün civarına yerleştirilebilir. Bu şekilde tümörün büyüyüp büyümediği ve ilaçların etkili olup olmadığı anında anlaşılabilir. ÜRETİM AŞAMASINDAKİ ÇİPLER HIV TESTLERİ Harvard ve MIT'nin Sağlık Bilimleri Merkezleri bu çiplerin üzerinde çalışıyor. Kartvizit boyutlarındaki bu çipler HIV'i anında tespit edebiliyor. Yoksul ülkeler için tasarlanmış. MRSA TESTLERİ Cepheid şirketi bunların üzerinde çalışıyor. Metisilin'e dirençli stafilokok bakterilerini algılayan çipler, hastane enfeksiyonlarının önünün alınmasında büyük yarar sağlayabilir. KANSER TARAMASI Alberta Üniversitesi bunların üzerinde çalışıyor. Kartvizit boyutlarındaki çip çeşitli kanserlerin kromozom mutasyonlarını tespit eden bir tarama testini gerçekleştiriyor. CBT 1074 / 11 19 Ekim 2007