Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BİLİM FELSEFESİ HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz hayret@akdeniz.edu.tr Sayıları önemli mi? İstanbul’da yirmi bin, ülke genelinde seksenbinden fazla… Görsek de görmesek de, en ciddi sorunlarımızdan bir tanesi sokak çocuklarımız! Bir sokak çocuğu Ferhat Şahin, "http://tinerci.blogcu.com/"da şunları yazıyor: Doğrulama Nedir? Doğrulama eylemi, açıkçası bir önermedir ve bir teori oluşturan bir önermeler bütününe yükselterek oluşturur bu önermeyi. Bu nedenle doğrulamak gözlemlemektir, göstermektir, bir nesnenin, bir olgunun gerçek olduğunu kanıtlamaktır. GillesGaston Granger, College de France’da onursal profesör nsan yaşamının sıradan olayları içinde doğrulama eylemi, öncelikle önermenin bir anlama sahip olmasından emin olmayı, sonra da duyular ve akıl yürütme yoluyla içeriğinin bir gerçekliğe karşılık geldiğini saptamayı gerektirir. Önermelerin ve bilimsel teorilerin doğrulanma biçimleri, doğal olarak bu önermelerle ilgili nesnenin tipine, yani her bilim dalına özgü olan bilgi prosedürlerine bağlıdır. Doğrulamanın bu biçimleri arasındaki temel farklılaşma, uygulamalı bilimler ve matematik bilimi arasındaki bir noktada yer alır. Bir matematiksel önermeyi en elemanter düzeyde doğrulamak, örneğin 2+3=5 önermesini doğrulamak, önermeyi formüle eden işlemi gerçekleştirmek ve işlem sonucunun, bildirilen sonuca uygun olduğunu ortaya koymak anlamına gelir. Daha genel olarak, önerme bir işlemi betimlediğinde, aritmetikten başka bir alanda bile olsa sonucunu ortaya koyar ve doğrulama eylemi, işlemi yerine getirmekten ibaret olur. Fakat önerme genellikle daha karmaşıktır ve doğrulama eylemi o zaman onaylayıcı bir isbatı gerektirir. Matematiksel bir önermeyi doğrulamak bu durumda, birinci olarak, önsel varsayımları, tanımları ve bağlı kalınacak aksiyomları kesin olarak bildirmek, ikincisi, ilgili alandaki çıkarsama kurallarını kullanmak ve nihayet onları önermeye uygulamak biçiminde olacaktır. Bu nedenle "bir eşkenar üçgenin kenar ortayları, birbirleriyle her birinin üçte ikisine karşılık gelen bir noktada kesişir" şeklindeki bir önermeyi matematiksel önerme olarak doğrulamak, özenle bir grafik çizmekten ve kesişme noktalarının köşelere olan uzaklıklarını ölçerek ortaya koymaktan ibaret olmayacaktır. Bu nedenle doğrulama eylemi burada önsel varsayımlara ve kabul edilmiş kurallara göre olmaktan başka bir anlama sahip olmayacaktır. Bir teorinin doğrulanması, çok sık olarak yeni önermelerin isbatlanması girişimlerini içerir. Uygulamalı bilimlerde doğrulamanın ilk adımı, elbette duyularımıza açık olguların doğrudan veya aygıtlar aracılığıyla saptanmasıdır. Ve doğrulamanın geçerliliği, önemli bir ölçüde bu saptamaların maddi kesinlik derecesine bağlı olacaktır. Fakat iyi geliştirilmiş bir teori olarak –örneğin fizikte veya fizyolojide– matematiksel kavramlar yardımıyla formüle edilmiş bir önermenin tatmin edici bir doğrulanması, matematiksel içeriğinde yeni olguların dedüksüyonunu içerir ve saptamalar aracılığıyla bir doğrulamaya tabi olarak tutarlılığını ve verimliliğini garanti eder. Nereden bakılırsa bakılsın, bir taraftan bilimsel bilginin tüm alanlarında doğrulama eylemi, olguları saptamayı ve isbatlamayı gerektirir, ancak diğer taraftan da bir doğrulama eylemi mutlak olmayacaktır, çünkü o kullandığı prosedürlere bağlıdır. Sciences et Avenir (HorsSerie), Sayı 133, Aralık 2002/Ocak 2003, s.42. Çeviren: Osman Bahadır. Sokak Çocukları "BENİ TANIYAMAZSIN, Ben umutlu bir bedenin acemi düşüncesiyim Ben yoksul bir haykırışın içinden çıkmak isteyip te çıkamayan sesim. Bazen rüzgar olur eserim sevgimden iz bırakmam. Bazen de yağmur olur yağarım duygularım çamurda kalır inanamam sevgiye. Ve Gün le biter gece olurum ama sen beni tanıyamazsın.Kışın kar olur gök yüzünü kaplarım bütün arkadaşlarımı yer yüzünde toplarım oynamak için avuçladığında beni güneş doğar o an ellerin de yok olurum. seyirci kalsan da tükenişime beni tanıyamazsın." İ "SOKAK ÇOCUĞU KİMDİR? sokakta istemeden yaşamak zorunda bırakılan çocukların tamamısokak çocuğudur.adının sokak çocuğu olması da bunu tamamlıyor.sokakta yaşayanher çocuğun kendine göre yaşam kuralları var,bu kurallar kendisi ve sokaklararasında olan bir sözleşmedir.sokakta yaşayan her insanın nedenli nedensizproblemleri var, bu problemlerin sokakta yaşamayan insanlarlan alakası olmasadaileride aynı toplum içinde yara oluverecektir,bu yaranın olması gerekmiyor demekyaranın büyümesine yol açar, sorunun yanında olmak,sorunun içinde olmaktan farkıne?aslında arada bir fark var, olan fark ise teoride gerçekci, pratikteyalancı olmak,bence asıl körlük sopayla yürümekten öte görülmesi gerekenigörmemek,görmek istememek.bende sokak çocuğuyum,sokakta yaşadığım zamanlarinsanları yani evlerinde oturan yuvası olan herkes benim için düşmangibiydi.hemde bu düşmanlığımdan habersizdiler.onların şartları neden benimşartlarımla uyuşmuyordu,ve neden benimde evim ve sıcak yemeğim yoktu neden,neden ,neden bu nedenlerin sonu olmayacakmı,aslına bakarsanız olmasıda umrumdadeğil,benim ve benim gibilerin yaşamları ders bu derslerden yararlanacak olanlardüşünsün.türkiyede sosyal hizmetler,çocuk yetiştirme yurtları,sivil toplumörgütleri ,dernekler,...... var bu olayınönüne geçilmesi içinmi? yoksa rantamaçlımı bunu bilmek çok önemlidir.eğer gerçekten toplumun yararına birşeyleryapılıyorsa nerde ve neden sonu geleceğine git gide artıyor,bu artışlarınseçimlerlede bi ilgisi varmı?seçimlere yakın bakarsınızbirilerinin vijdanıkabarır da üç beşçocuk daha kurtulur.sayın okurlar eğitimim kısıtlı klevyemdezayıf yazıda olan kusurlardan dolayı özür dilerim bu yazıları yazmamda emeğigeçen yusuf ahmet kulca ve mehmet yücelaya teşekkür ediyorum.................." *** Adet olduğu üzere internette şöyle bir gezindim. Neler yapılmış, neler yapılıyor bu çocuklar için? Kabaca bilmek istedim. Hiçbir gayreti küçümsememeli. Hepsi değerli. Ben de içlerindeki sızıdan başka henüz bir yönelimi olmayanlara, bize, hepimize, onlara verebileceğimiz bir şeyi bir "eylem planı" olarak önermek istiyorum: Her proje gibi, bunun da bir mali kaynağa, güce gereksinimi var. Ama ilkönce, hemşehrilerime şunu sormak istiyorum: Sokaktaki bu çocuklarımıza düzenli, kurumsal, verimli ve anlamlı bir yardım elini uzatmayı istemeyen var mı? Örneğin on beşmilyonluk İstanbul yirmi bin sokak çocuğuna bakamaz mı? Ödediğimiz "çevre temizlik vergisi" gibi bir "sokak çocukları vergisi"ni her birimiz cüzdanından çıkarıp veremez mi? Öyle sanıyorum ki, vermekle en çok gururlanacağımız, mutlu olacağımız vergi bu olacaktır. Büyük meblağlar böyle yığılacaktır. Bu parayla neyi, nasıl yapmalı? Önce, Devlet böyle bir yasayı çıkarmaktan başka bir iş üstlenmemeli. Bu yasayla toplumun özerk kurumlarının, kuruluşlarının, STÖ’lerin oluşturacağı kent genel kurullarına, bunların yetkilendireceği icra ve uzmanlık organlarına karar ve işlem yetkisi ve görevi verilmelidir. Bu kaplamsal özerk kuruluşun denetimi, "Yüksek Seçim Kurulu"na benzer biçimde Yargı organına bırakılmalıdır. Hükümet, belediyeler lojistik destek vermekten başka bir görev ve yetkiye sahip olmamalıdır. Bilgi, ilgi ve paranın, hukuk olgunluğuna dayalı özerk bir devinimle, bu çocukların yardımına yöneltilmesinin herhangi bir sakıncasından veya yüksek bir başarısızlık olasılığından söz edilebilir mi? Bu tür bir yapının mantığının, gerçekleşebilirlik şansının tartışmaya değer bulunacağını umuyorum. kitap OYUN Türkiye Zekâ Vakfı düşündürüyor! Türkiye Zekâ Vakfı 11 yıldır bilgiye ve zekâya daha fazla önem verilmesi için yaptığı çalışmalara yeni bir halka daha ekledi. Zekâ, matematik ve mantık oyunları dergisi olan "OYUN" gazete bayilerinde ve kitapçılarda kasım ayından itibaren satışa sunuldu. Dergide her ay 50 çeşit oyun, 250'e yakın sözel ve sayısal soru çözümleriyle yer alacak. Düşünsel ve bilişsel süreçlere ilişkin görüş ve değerlendirmelere değer verilen dergi 80 sayfa. Amacını düşündürmek, merak ettirmek ve çözüm yolları aramaya özendirmek olarak özetleyen Türkiye Zekâ Vakfı'nın OYUN dergisine abone olmak için www.tzv.org.tr adresini ziyaret ediniz. OYUN, çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere tüm insanlarımızın düşünme, mantık yürütme ve problem çözme yeteneklerinin gelişmesine katkı sağlayacak aylık bir yayın. Dergide 50 çeşit ve 250'ye yakın sorunun yanı sıra düşünsel ve bilişsel süreçlere ilişkin görüş ve değerlendirmelere de yer veriliyor, insanbilgiakıl etkileşiminin hayatımıza nasıl yön verdiğine bakmaya çalışıyor. Satış fiyatı 5 YTL. 1 yıllık abonelik 50 YTL. CBT 1034 / 16 12 Ocak 2007