05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

EVRİM POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org Dokuzuncu Kalkınma Plânı Stratejisi’ne göz atmıştık; şimdi Plân’ın kendisine bakalım Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikası Var mı? (4) Aslında, geçen haftaki yazım yayımlanmadan önce, aynı konuda İnönü Üniversitesi’nde yaptığım sunuşu okuyan bir dost uyarmıştı; "Strateji konusunda söylediklerin doğru da; Plân Taslağı da DPT’nin web sitesine kondu; bir de ona baksan. Çünkü, Taslak bilim ve teknoloji konusunda daha iyi bir yol çiziyor." Bu uyarıya kulak misafiri olan bir başka dost da şunu demişti: "Yâhu, bu kalkınma plânlarının zâten uygulandığı yok; siz niye hâlâ ciddiye alıp da bunlarla uğraşıyorsunuz!" Ne yapalım, biz öyle görmüşüz; devlet/hükumet bir şey yaptığı zaman bunu ciddiye almak; aklımız erdiği kadarıyla da konuya ilişkin görüşlerimizi söylemek istiyoruz. Lâfı uzattım; o dostun sözünü ettiği Taslak 28 Haziran’da TBMM tarafından onaylandı. Onun için, Strateji’sinden sonra Plân’ın kendisine de bakmak zâten farz oldu. Gerçekten, Plân Stratejisi ile Plân arasında, konumuz açısından bazı farklılıklar var! Örnek vereyim: Anımsayacaksınız, Plân Stratejisinde Türkiye için öngörülen herhangi bir ‘öncelikli alan’ bulunmadığına işaretle; bilim ve teknolojide öncelik gözetmeden, yâni ehemmi mühimden ayırıp ‘ehem’ üzerinde odaklanmadan, kaynakları sınırlı olan bir ülkede, bilim ve teknolojideki büyük açığı kapatarak öngörülen amaçlara ulaşmanın mümkün olmayacağını anlatmak istemiştim. İlginçtir; Strateji’de olmayan ‘öncelikli alanlara odaklanma’ yaklaşımı Plân’da bir ölçüde var; ve öncelik verilecek teknoloji alanları sayılmış! Sayılan alanlar tartışılabilir; hâttâ bunlar alt alta yazılsa, öncelik verilmeyen alan pek kalmamış değerlendirmesi de yapılabilir. Örneğin, "savunma teknolojileri" öncelikli alanlar içinde sayılmış. İlk bakışta çok doğruymuş gibi geliyor; ama, sormak gerekir: Savunma amacıyla kullanılmayan teknoloji var mı? Her ne ise, Plân’da hiç olmazsa bir önceliklendirme niyeti var. Teknolojiyi doğrudan yabancı yatırımlar yoluyla edinme meselesinde de, örnek olarak verdiğim iki ifadeden "Sanayi ve Hizmetlerde Yüksek Katma Değerli Üretim Yapısına Geçişin Sağlanması" ile ilgili olanda düzeltme yapıldığı ve "yerli inovasyon kapasitesinin" yaratılmasında daha akılcı tedbirler öngörüldüğü görülüyor. Bunlar iyi de, o zaman, Bakanlar Kurulu’nun onayladığı o stratejiyi kim hazırladı; ya da o strateji esas idiyse, TBMM tarafından onaylanan bu plânı hazırlayan kim? Bu karışık durumu bir kenara yazıp, dört haftadır başlık olarak kullandığım sorunun yanıtını artık netleştirelim: Eğer, ülkemizde, şu anda herhangi bir bilim ve teknoloji stratejisi, politikası; örneğin, Vizyon 2023 yürürlükte olsaydı, önce Plân Stratejisi’nde buna ilişkin bir değerlendirme yapılır; ya "ilk sonuçlar başarılı; yola devam..."; ya "eksikleri ortaya çıktı; tamamlayıcı önlemlerimiz bu...", ya da "yanlıştı, değiştirdik; yenisi bu..." denirdi. Denmiyor. Diyeceksiniz ki, Plân Stratejisi, her nasılsa, pek fazla ciddiye alınmadan hazırlanmış; onu geç. Peki ama, bilim ve teknoloji ile ilgili olarak Plân’ın kendisinde de, geçmişe yönelik benzer bir çözümleme yok. Evet, bilim ve teknoloji alanındaki bazı uygulamalardan söz ediliyor; ama, bu uygulamalar, sistemik bütünlük, uzun vâdeli bakış açısı ve siyasî kararlılığı içeren belli bir stratejinin, politikanın delili sayılamayacak kadar sıradan... Açıkça şu ortaya çıkıyor: Türkiye’nin bugün izlediği doğru dürüst bir bilim ve teknoloji stratejisi, politikası yok. Yarının dünyasında az çok iddiası olan bütün ülkelerin ulusal bilim ve teknoloji politikaları varken ve bu politikalar gündemlerinde baş yeri tutarken, demek, ülkemizin geçtiğimiz yıllarda böylesi bir gereksinimi olmamış! Dünü, bugünü bir yana bırakalım; bundan sonra Türkiye’nin bir bilim ve teknoloji politikası olacak mı? Dokuzuncu Kalkınma Plânı’na gelecek haftadan itibaren bir de o gözle bakalım. 16 ünlü Amerikan bilim adamından açık mektup: “Evrim okullarda hakkıyla okutulmalı” "I ntelligent ThoughtAkıllı Düşünce" adındaki kitaba makaleleriyle katkıda bulunan 16 bilim adamının, Akıllı Tasarım Hareketi’ne karşı kaleme aldıkları bir mektubu Edge isimli web sitesi (www.edge.org) yayımladı. Bu mektubu, söz konusu kitap ile birlikte Amerikan Kongresi üyelerinin her birine tek tek gönderen 16 bilim adamının arasında Oxford Üniversitesi’nden Richard Dawkins, Şikago Üniversitesi’nden Jerry Coyne, Harvard Üniversitesi’nden Steven Pinker ve Lisa Randall, Stanford Üniversitesi’nden Leonard Susskind gibi bilim insanları yer alıyor. Mektup şöyle: Kongre Üyelerine: Biz, Akıllı Düşünce isimli kitabın yazarları, “Akıllı kitabın bir kopyasını, içerdiği mesajı dikkate alacağınız umuduyla sizlere gönderiyoruz. Bu kiTasarım, tap genel olarak, yaratıcılık kavramının en son bilimsel bir versiyonu olan Akıllı Tasarım (AT) ile ilgili. AT, Amerikan bilimsel eğitimini, dolayısıyla kavram da Amerika’nın ekonomik üstünlüğünü ve saydeğil, kılık gınlığını tehdit eden bir harekettir. değiştirmiş Pennsylvania, Dover’da alınan son federal mahkeme kararına göre AT bilimsel bir kuram bir dini değil, kılık değiştirmiş bir dini görüştür. Başkan görüştür.‚” Bush tarafından atanmış, dindar bir Cumhuriyetçi olan Hâkim John Jones III, devlet okullarında bu doktrinin okutulmasının bir anayasa ihlali olduğuna karar verdi. Başkan Bush’un bilim danışmanı John H. Marburger de "Evrim modern biyolojinin temel taşıdır ve akıllı tasarım bilimsel bir kavram değildir" diyerek bu görüşe destek veriyor. Ayrıca Newt Gingrich de AT’nin bilimle bir ilgisinin olmadığını ve fen derslerinde okutulmaması gerektiğini söylüyor. Dover’da sağduyu ve yasa galip geldi. Fakat AT ve yan ürünleri, evrim ile ilgili tüm kanıtları görmezden geliyor ve bilimsel yöntemlerin yerine dini inançları oturtarak Amerikan eğitimi CBT 1009/8 21 Temmuz 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear