Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PsikolojiKültür ğu düşünülürdü. Diğer olanın, öteki olanın, kalıp yargılarla tanımlandığı düşünülürdü. Bizim araştırmamızın gösterdiği ise kahp yargıların bununla sınırlı olmadığı, bireylerin kendi ülkelerinin ve kültürlerinin insarılarına karşı da, yani yakından tanımalarını beklediğimiz insan gruplarına karşı da bu tür kalıp yargılar geliştirdikleridir. Bunun kaynakları da muhtemelen kategorize etme eğiliminde olan insan zihninin kendi deneyimleriyle toplumsal söylemlerin bileşiminden ve ülkesindeki insanların genel tepkisini başka ülkelerle karşılaştırmaktan yola çıkarak kendi ülkesinin insanlarını belirli kişilik kategorilerine yerleştirmesidir. Burada kişisel deneyimleri yönlendiren kuşkusuz ki toplumda var olan "Biz Türkler zaten şöyleyizdir" türü yargılardır. Kalıp yargılardan en arınmış olanımız bile Türklerin sıcakkanlı, duygusal, merhametli, ve benzeri sıfatlarla tanımlanacak bir tnillet olduğunu söyler. Kişilerin kendi kültürlerine ilişkin değerlendirmeleri de yine NEO PIR Kişilik Envanterinin boyutlarından yola çıkarak geliştirilen Ulusal Karakter Ölçeği ile ölçiilmüştür. Böylece kişilik envanterinin farklı kültürlerde gösterdiği genel eğilimler ile kişilerin kendi halkalarını değerlendirmelerini karşılaştırma şansımız oldu. evlat edinilmiş çocukların bu yaşlarda bir araya geldiklerinde inanılmaz davranış ve alışkanlık benzerlikleri sergilediklerini, kişiliklerinin çok yakın olduğunu gösterirken, öte yandan başka araştırmalar aynı evde yaşamış, aynı okullara gitmiş, hatta aynı kıyafetleri giymiş tek yumurta ikizlerinin bile farklı yönleri olduğunu gösteriyor. Türklerin kendilerine ilişkin ön yargılarıntn başında Duygusal Dengesizliği yüksek olan tutucu bir kişiliğin yaygm olduğu yönünde. özelliklerine yaptığımız atıflar kendimize özgü olmaktan çok ortak bir yargının ürünü olma eğilimi gösteriyor. BT Turklerle ilgili yaygın stereotype ile ilgili neler söyleyebiliriz? Henüz elimizde başka ülkelerin Türklerin kişilikleri ile ilgili kalıp yargılarının verileri yok ama yakında olacak. Öte yandan, Türklerin kendilerine ilişkin ön yargılarının başında Duygusal Dengesizliği yüksek olan tutucu bir kişiliğin yaygın olduğu yönünde. Bunlar beş faktörde ortaya çıkan belirgin kalıp yargılar. Daha ayrıntılı bilgi veren alt boyutlara inildiğinde genelde Türklerin kendi halkını çok sıcakkanlı, değer yargılarında tutucu, yenilikten kaçınan, kaygılı, düzensiz, çabuk öfkelenen, entelektüel olarak sığ, ve girişken olarak değerlendirdikleri görülüyor. Science dergisinde yayınlanan makalenin verilerini topladıktan bir yıl sonra tekrar veri topladığımızda aynı kalıp yargıların geçerli olduğunu da gördük ki bu hem araştırmanın sağlamlığı hakkında hem de yargıların tutarlılığı hakkında bir göstergedir. BTUlusal karakter kavramının yararlan ve zararlan konusunda neler söyleyebilirsiniz? Sanırım kalıp yargılann oluşmasına karşı yapabileceğimiz pek bir şey yok. İnsan zihninin doğal sınıflama ve genelleme eğilimi sonucu nasıl elma kavramı söz konusu olduğunda insan zihninde teker teker elma örnekleri değil, tüm elmaları temsil eden kırmızı bir parlak elma beliriyorsa, insanlara ilişkin kategoriler de insanlar hakkında düşünmemizi kolaylaştırıcı etkenler olacaktır. Asıl tehlike kalıp yargıların önyargılara dönüştüğü, önyargıların da ayrımcılığa yol açtığı noktalarda belirmektedir. Belirli bir ülkenin vatandaşları, bir dinin mensuplan, bir okulun mezunlan, bir şehirde doğanlar, bir takımın taraftarları aynı özelliklere sahip insanlar olamazlar ama kalıp yargılar onların öyle görülmesine yol açıyor. Bu yargılar olumsuz yargılar 5 FAKTÖR SORUNU BT Kalıtsal özellikler, kişilik özelliklerinin çoğunu oluşturduğuna göre bu özellikler evrensel değil midir? Kalıtsallık bir anlamda çevresel faktörler ile etkileşim içinde olduğuna göre, coğrafi koşullan birbirine benzeyen ülkelerde benzer kişilik özelliklerini görmek olası mı? Kişilik özelliklerinin evrensel olduğunu destekleyen bulgular bulunmaktadır. Bunlar kişiliğin nasıl olduğunun evrensel olduğunu değil ancak kişilik dediğimiz özelliği oluşturan boyutların evrensel olduğunu göstermektedir. Bizim de kullanmakta olduğumuz Beş Faktör Kuramı kişiliğin temel eksenlerini beş kişilik boyutunun oluşturduğunu söyler. Bu boyutların evBT Ulusal kişilik inancının doğrulurenselliğini olmasa da çok sayıda ülkede ve ğunu test etmek için bundan önce yapılan kültürde geçerli olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur. Bu boyutları farklı biçimlerde gösteren araştırmalar vardır. Örneğin bir dizi araştırma bu boyutlarla beyin fizyolojisi arasındaki bağlantıyı göstermiştir. Bir başka grup araştırma da farklı dillerde insan davranışını tarif etmekte kullanılan sıfatların analiz edildiklerinde beş büyük faktörde toplandıklarını göstermiştir. Bu yönde bir araştırma ülkemizde de Prof. Dr. Oya Somer tarafından yoğun emekler sonucu tamamlanmış ve Türkçe'de kullanılan sıfatların da beş faktörde toplandıkları ve bu faktörlerin Beş Faktör KuraAvrupadaki Tiirk mı ndaki Duygusal Denimajı genellikle gesizlik, Dışadönüklük, böyfedir Açıkhk, Geçimlilik ve Sorumluluk boyutları oldukları görülmüştür. araşbrmalann başanlı olamamasını araşhrÇevresel etkiler ile kalıtımın etkilerimacılann uygun kriterlere sahip olmamasıni birbirlerini etkileyen ancak bağımsız fakna bağlıyorsunuz. Bu kriterler nelerdir? törler olarak görme eğiliminde değilim. Aslında tam olarak kriterlerin eksik Çevresel faktörler dediğimizde kalıtımın olmasından ziyade, farklı kültürlerde aynı belirlemiş olduğu yapıların ne derece ortakişilik ölçme aracını kullanarak bu kültürya çıkacağını da belirleyen unsurlardan söz lerde nasıl profıller çıktığını saptama olanaediyoruz. Bu faktörlere bence coğrafi fakğı yoktu. Bizim kullandığımız NEO PIR törler girse de toplumun geleneklerinden Kişilik Envanteri araştırmada yer alan 49 tutun da insanların yaşadıkları mekânların kültürde de geçerliliği gösterilen bir kişilik tasarımlarına kadar birçok faktörü katabiliölçme aracı olduğundan, kültürlere aynı riz. Bir kişinin kalıtımı diğer bir kişinın aracı kullanarak bakma şansı oldu. Türkiçevresini oluşturduğundan bunların iç içe ye'de yaptığım bilimsel çalışmalar sonucu geçmiş olan ilişkilerini tam olarak çözümleTürkçe NEO PIR'ın, özgün Amerikan vermek mümkün değildir. siyonunda ölçülen boyutları aynen ölçen bir araç olduğu görüldü ve Türkiye normları belirlendi. Bu sayede güvenilir ölçümler alabildik. Araştırmalar bir yandan 35 yaşına kadar birbirlerinin varlığından haberdar olmayan, doğumda farklı aileler tarafından Dolayısı ile insan davranışlarını, kalıtımı belirli bir ağırlıkla çarpın, ona başka bir ağırlıkla çarpılmış çevresel faktörleri ekleyin gibi bir formülle açıklama kolaylığımız yok. Buna bir de ülkelerin kültürlerinin, kahtsal özelliklerinin, diğer insan gruplarından çok yalıtılmış topluluklar dışında, homojen bir yapı göstermediklerini eklersek, farklı ülkelerin, kültürlerin, dillerin, dinlerin mensuplarının benzerliklerinin farklarından çok daha fazla olduğu ortaya çıkar. Araştırma sonuçlarımız da bu yöndedir. Bazı istatistiksel olarak anlamlı olan farklar bile gerçek farkların .büyüklüğüne bakıldığında çok da önemli gözükmemektedir. Yine bizim grubumuzun yapmış olduğu ve geçen ay yayınlanmış olan bir makalede göstermiş olduğumuz gibi Duygusal Dengesizlik ve Dışadönüklük boyutlarını X ve Y eksenleri olarak kullanarak ülkeleri bu boyutlardaki ortalamalarına göre yerleştirdiğimizde, Kanada, Amerika ve Hırvatistan halkları Türklere en yakın çıkmışlardır. Öte yandan daha yakın oldukları düşünülebilecek İtalyanlar ile komşularımız Ruslar ve İranlılar oldukça farklılık göstermişlerdir. Ancak Yunanistan, Irak, Bulgaristan, Romanya ve Suriye'den araştırmacılar araştırmamıza katılmamış olduklarından bu ülkelere dair bir tahminde bulunmak yanlış olur. BT Araşbrma çerçevesinde gözlemlere dayalı değerlendirmeler ne kadar nesneldi? Ulusal Kişilik Ölçeği'ni kullanarak katılımcıların genelde Türkler için geçerli olan özelliği seçmelerini istedik. Bu ölçekte 30 madde bulunmaktadır. Her maddenin iki ucunda birbirine zıt kişilik özelliklerini tanımlayan ikiüç sıfat yer almaktadır. Bu iki sıfat dizisinin ortasında da yan yana beş çizgi. Örneğin maddelerden biri şöyledir: Yalnız, utangaç, kalabalıktan kaçan Kişiler değerlendirmelerini Türklerin genel özelliklerinin bu sıfatlara ne derece uyduğunu çizgilerden birinin üzerine çarpı işareti koyarak belirttiler. Örneğin çok utangaç olduklarını düşünen o sıfat dizisine yakın bir çizgiye çarpı işaretini koyarken Türklerin ortalarda bir yerde olduklarını duşünenler de ortadaki çizgiye çarpı işareti koydular. Buradaki önemli özellik, kişilerin ne olduklannı değil de Türkleri nasıl algıladıklarını belirtmelerini istemiş oluşumuzdur. Bu algılar incelendiğinde ise kişiler arasında önemli bir tutarlılık olduğu görülmüştür, yani Türklerin kişilik Girişken, kalabalığı seven, sosyal oldukların ^a önyargı rilmektedir. Bu da doğrudan ayrımcılığa lara dönüşüp bu insan grubunun tüm üyelerine karşı olumsuz bir tutum takınmaya dönüşmektedir. Bu sürecin sonucu olarak tüm Müslümanlar terörist, tüm Almanlar Nazi, ya da tüm Rus kadınları fahişe olarak değerlendi yol açabilmekte, kişilerin farklı milletlerden, dinlerden, ya da şehirlerden olan insanlara kontrol ettikleri olanakları tanımamaları şeklinde sonuç vermektedir. Bugün yaşadığımız dünyanın içinde bulunduğu duruma bakılırsa da önyargıdan ve ayrımcılıktan kimsenin yarar görmeyeceği açıktır. 978/11 .