Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kısa Haberler Kuyrukluyıldızlar sanılandan daha sağlam NASA'nın Stardust uzay sondasından 2 Ocak'ta gönderilen fotoğraflar gezegen araştırmacılarını heyecanlandırdı. Stardust'un 230 skm yakınından geçtiği Wild 2 kuyrukluyıldızı şimdiye dek tahmin edildiği gibi gevşek bir küme değil. VVashington Üniversitesi'nden Donald Brovvnleenin konuyla ilgisi yazısı Science dergisinde yayımlandı. Buna göre Wild 2'nin çekirdeği son derece sağlam bir topak görünümünde. "Hepimiz çok şaşırdık, çünkü yüzeyinin toz karbonla kaplı olduğunu bekliyorduk" diyor Brovvnlee. Oysa Stardust fotoğraflarında değişken bir yapı görünmekte. Kuyrukluyıldızın üzerinde 70 derecelik dik kenarlı kraterler ve yüz metreye kadar yükselen kayalar bulunmakta. Kraterin, kuyrukluyıldızın çekirdeğindeki buzun kristalleşmesiyle (süblimasyonu) oluşmadığını söyleyen araştırmacı kuyrukluyıldız çekirdeğinin bu yüzden tahmin edilen bilim dünyasından dırmakta. Yüz, hatta bin kez güneş sisteminden geçen Halley'in yüzeyi, henüz 30 yıl önce Jüpiter'le karşılaşarak iç güneş sistemindeki bir yörüngeye zorlanan Wild 2'den daha düz. VVİId 2'nin üzerindeki kraterler Kuiper kuşağında, Neptün'ün ötesindeki buz gezegenlerine ait halka biçimli bulutların çarpışmasıyla meydana gelmiş olabilir deniyor. Ama Stardust sondasının misyonu bu ilginç bulguyla sınırlı değil, sonda özel bir aletle Wild 2'nin kuyruğundan parçacıklar topladı ve parçacıkları taşıyan bir kapsül 2006 yılında Utah Çölü'ne inecek. "İşte o zaman" diyor John Hopkins Üniversitesi'nden Harold VVeaver "elimizde nihayet kuyrukluyıldız tozu olacak ve misyonun en önemli bölümü de o zaman başlayacak." Fırtınalar deniz bitkilerine iyi geliyor Kuvvetli fırtınalar suyu altüst ederek fitoplankton ve besleyici maddeleri suyun üzerine taşımakta. JohnHopkins Üniversitesi'nden Steven Babin, fırtına ne kadar büyük ve hızlı eserse mikroskobik boyuttaki deniz canlıları o denli iyi büyümekte diyor. Babin'le birlikte çalışan bilim adamlan 1998 ila 2001 yılında Kuzey Atlantik'te meydana gelen fırtınaları incelerken deniz yüzeyinin rengini analiz ederek klorofil ve fitoplankton miktarını saptamışlar. Analiz sonuçlarına göre besin maddesi açısından fakir olan sularda bile deniz bitkileri fırtınadan sonra iki ila üç hafta boyu daha iyi biiyiiyorlar. Okyanusun bazı kısımları birçok bitki için yeterli besleyici madde bulunmaması nedeniyle çöl sayılır. Ama fırtına sayesinde suyun üzerine çıkan besleyici maddeler ve fitoplanktonlar güneş ışığı sayesinde daha iyi büyüyorlar diye açıklıyor araştırmacı. Minik deni? bitkilerinin büyümesi öte yandan dünya iklimini ve karbon dolaşımını da etkilemekte. Fitoplankton miktarıııın atmosferdeki karbondioksit üzerinde önemli etkisi var. Bu bitkiler büyüdüklerinde sera gazı soğuruyorlar ama öldiikleri zaman soğurdukları karbondioksitle birlikte deniz dibiııe çöküyorlar. Böylece atmosferdeki sera gazı okyanusun derinliklerine ulaşıyor. Araştırmacı bu nedenle lırtınaların iklim üzerinde önemli etkileri bulunduğunu sanıyor. Evcil eşeğin atası da Afrikalı çıktı insanoğlu günümüz eşeğinin (Equus asinus) atasını, Kuzey Afrika'da yaşayan iki farklı yabani türünden evcilleştirmiş. Sonuç, 52 ülkede yaşayan eşeklerin kalıtım analizine dayanıyor. Uluslararası ekibin araştırması, evcil eşeğin en olası öncülerinin Nubi ve Somali eşeği olduğunu ortaya koydu. Grenoble Üniversitesi'nden Albano BejaPereira, çalışmasını Science dergisinde yayımladı. Araştırmacılar Avrupa, Afrika ve Asyalı eşeklerin kalıtımlarındaki mitokondrileri incelemişler. Hücrenin enerji santralı sayılan bu DNA bölümü sadece annenin kalıtımını içerdiğinden kuşaklar boyu çok yavaş değişir, dolayısıyla da bin yıllardan sonra bile farklı gelişim çizgilerindeki yavrular arasındaki akrabalıkların saptan masına izin vermekte. Araştırma ekibi Afrika eşeklerindeki iki genetik grupta günümüz eşeğinin kalıtım bilgilerine en yakın olan benzerlikleri saptamış. Bu da eşeğin Kuzey Afrika'da evcilleştirildiğini göstermekte. Sonuçlar kesinleştiği takdirde eşek, Afrika'da evcilleştirilen tek toynaklı hayvan olacak. Arkeolojik buluntulardan eşeğin at gibi aşağı yukarı 5000 yıl önce evcilleştirildiği anlaşılmakta. Eşeğin evcilleştirilmesi insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır; çünkü yük hayvanı olarak kullanılan eşek sayesinde insan ticarete başlayabilmiştir. Hidrosülfür unutkanlığa neden Çok düşük oranda çürük yumurta kokusundaki hidrosülfür Mamutlar adalarda küçülerek ayakta kalmış llıman iklim kuzeye kadar yayılınca mamutlar hemen tükenmemiş. Alaska Üniversitesi'nden R. Dale Guthrie, şimdi bazı hayvanların Alaska'daki adalarda soylarını birkaç yüzyıl kadar sürdürdüklerini saptadı. Biyoloğun Nature dergisindeki yazısına göre adalarda yaşayan mamutların boyları küçülmüş. Bir mamut dişini radyokarbon yöntemiyle tarihlendiren Guthrie, mamutların adalarda bundan yaklaşık 8000 yıl öncesine kadar yaşadıklarını bulmuş. Oysa karadaki mamutların soyu 11.000 yıl kadar önce tükenmişti. Mamutların diğer adalara kaçmaları, bunların daha geç bir tarihte anakaradan ayrılmış olması nedeniyle mümkün değildi diye tahmin ediyor biyolog. Ancak hayvanların adalarda niçin karadakinden daha uzun süre yaşadıkları henüz bilinmemekte. Tahminlere göre adada iklim değişimi ve diğer çevre değişimlerinden daha iyi korunmuşlardı. Öte yandan da avcıların adalara ulaşması daha zordu. Diğer adalarda hayvanların, insanların oraya kadar ulaşmalarına dek yaşadıklarına dair kesin kanıtlar bulunmasına rağmen St.Paul Adası'nda henüz kesin kalıntılar saptanmamış. 903/410 Temmuz 2004 den daha sağlam olduğunu düşünüyor. Daha büyük gökcisimleri üzerindeki kraterlere karşın Wild 2 kraterinde artık madde bulunmuyor. Bu da çekirdeğin bunları deformasyonla soğurduğunu göstermekte. Ayrıca kütle çekimi çok zayıf olduğu için savrulan madde kuyrukluyıldıza geri dönmüyor. Stardust görüntüleri kuyrukluyıldızların düşünüldüğünden çok daha değişken olduğunu kanıtlıyor. Uzay sondaları bugüne değin sadece Wild 2'den çok farklı olan Halley ve Borelly kuyrukluyıldızlarını görüntülemişlerdi. Her ikisi de uzun biçimlerinden dolayı Amerikan futboluna benzerken Wild 2 fincan tabağını an