26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

dörtköşe tersı olarak, bu değerlendırme ahbap, tanıdık ilişkileri ile yaptınlmaktadır Buna da demokrasi denmeklediı. Demokrasi, belli bu biliınsel kadroya, en nitelıkli büim adamının seçimi ve atanması sırasında olur. Tıp fakültelerinde anabilim dah başkanlığı, o boluıııuıı içınde seçimle yapümaktadıı Son yıllarda, bunun son derece sakıncalı bır yöntem olduğu, hiyerarjiyi bozduğu, klikleşme yarattığı ve biliınsel nıtelıkten ziyade gı up çıkarlarının yurutulduğü, başkan seçilmek içın büimseüiğe karşıt turlu numaralar yapüdığı, çok çirkin görüntülere yol açan bır durum oluşturduğu görülmektedir. Klinik psikoloji tehdit altında u yıl doçentlık sınavına gırecek klmık psıkolo]i öğretım uyelerı hıç beklemedüderi bir surpriz ile karşılaştılar klinik psikoloji doçentlik başvuru alanları arasından çıkarümıştı. Adaylar bir yanlışhk oldugunu duşunurek YOK'u uyardılar. Yanlışlık oldugunu düşunmeleri dogaldı çünkü dünyanın her yerınde psıkolojının en temel iki alanından bıri olarak bılinen klmik psıkolo)i hemen her ülkede topluma hizmet gotumrken, klınık psikoloji adını taşıyan lisansüstü programlar ve büımsel dergıler dunyanm hemen her yerınde saygı gönırken, bu sadece bır yanlış olabılırdı. Ancak adaylar ve psıkolojı camiası beklemedüderi bir senaryo ile karşılaştüar! Senaryo şöyle özetlenebilir: YÖK tarafından doçentlüc başvuru alanlannı gözden geçırmek ve büımdekı gelışmeler dogrultusunda guncellemek ile görevlendırüen kurul, psikoloji başvuru dlanlarını ınceler ve zamanında "uygulamalı psıkolo|i" olarak adlandırılmış ve klmık psikoloji üe bırlıkte bırkaç ana bılim dalını içeren kategoriye taküır. Aslmda tartışüan, klınık psıkolojı alanınm doçentlık başvunı alaru olup olamayacağıdır. Klinik psikolojıyı, yani psikolojinin en temel alanlarından birini, tıbba ve psikiyatriye indirgemeye ısteklı kimi kurul uyelerinin ısrarı ve digeı kurul uyelermın bu gorüşe karşı çıkması sonucu tartışma aıüaşmazlık üe sonuçlanır ve "sorun" bır ust kurula havale edüır. Bu üst kurul, ıçınde psikolojıden veya psıkolojıye yakın alarüardan krrnse bulunmamasına karşın.Türkıyede psikolojıyı temsü eden meslek örgütünden veya dünyadaki her hangi bir psikoloji örgütünden görüş sormaz. ODTÜ Psikoloji Bolumünden gelen göruşü de dikkate almaz Üst kurul bılımsel kaynaklar" ve görüşler yerine ancak kohnemış bir ındırgemecüigin ve klinik psLkolojının yerine goz dıkmış bır kose kapmacılığm sonucu olabilecek bir yaklaşımı benimser ve karannı venr: klinik psikoloji artık başvuru alanı olamaz. Bu haber aynı akşam Spor haberlerıne yetıştırümış olsa sanınm şöyle sunuluıdu: Çıkarcürk 1 Büim 0. YÖK bu kararı yürürlüge koyarken aslında biiyük bır çelışkı örnegı sergüemektedir Bir yandan Türkiyeae üniversıtelerde klinik psikoloji adıyla verüen dersler, klınik psikoloji adıyla açüan ve mezunlar veren yüksek lisans ve doktora programlan varken, her yü bırçok ogrencımiz yurt dışında klinik psıkolojı dereccleri alırkon, klınık psikolojinin doçentlik alanı olmaktan çıkarılması bariz bir çelışkıdır. YOK bır yandan klınık psıkolojıde uzmanlaşmayı desteklemekte, öte yandan klınık psıkolojıyı uzmanlık alanı saymıyor. Psıkolojı camiası bu karan kesinlikle kabul etmeyecektir. Avrupa Profesyonel Psıkolog Birlikleri Federasyonu (EFFPA) Başkanı olan Tuomo Tikkanen geçen yıl Europearı Psychologıst adlı deıgıde 21 Yuzyılda psücolojinin karşısındaki en cıddı tehdıtın hâlâ büdık ındirgemecilik oldugunu belıı trnişti. YÖK karannı bu kapsamda duşunmek gerekır. YOK çok ıyı büınen bır gerçegi de goz ardı etmektedir: 17 Ağustos ve 12 Kasım Depremlen sonrasında sayısız yerde sayısız depremzedeye hizmet verenler ve hâlâ deprem bölgesınde gönüüü olarak hizmet vermeyi sürdürenler klinik psıkologlardır Kamuya böylesıne büyük bir hizmette bulunan bir gruba "sizin büim dalınızı büim dalı saymıyonım." dıyenler kamu yarannı gözetiyor olamazlar Piref. H. Ökkef B Marko Paşa'dan alıntı Bulgaristan sınınnda öldürülmesine daha iki yıl varken, biiyük yazar Sabahattin Ali, 2 Arahk 1946 tarihinde, dönemın muhahf ımzah deıgısı Marko Paşa da bakın ne yazmış: *** Yabancı Sermaye Yurdumuza tekrar yabancı sermaye gelecekmiş. Gazeteler bu havadisı venrken cumbuş ediyorlar. Resmi makamlara da memlekete yabancı para girmesini kolaylaştırmaya himmet ediyorlar. Hele bu sermaye bir geLsınmis, asfalt yollar uzayıp gidecek, gökleri uçaklar kaplayacak, memleket malla dolacak, madenler gurul gürul işleyecek, herkes yağ bal içinde yüzecekmiş. iyi ya, kırk seneden beri şu yabancı sermayeyi defetmek için sarf edilen gayret neydi 9 Şimdi hatırlıyorum, Daha beş altı yaşında bir çocuktum, Seferberlik başlamıştı. O zamanın maceracı hükümeti bu kanlı macerayı halka şırın göstermek için sokaklarda davul zurna çaldırıp şoyle bağırüyordu: "Kapifülasyorüar kalktıu1,. Bütün millet şad oldu!.." Ve dört sene Seferberükte, ondan sonra üç Açık kadro olmalı Boyle bir yontem, Batıda hiçbir üniversitede yoktur. Bu nedenle, Batı unıversitelerindeki deneyımlerden yola çıkarak, anabılımdalı başkanlıgı açık bir kadro haline getirilmelidir Bilimselliğıne güvenen, anabüimdakru uluslararası bıürrı arenasına taşıyacak kişiler, herhangi bir üniversiteden de olsa, tıp fdkultesi dekanlıgına başvurabümelidiı, Dosyası yurt dışı ve içindekı uluslararası nıteüktekı kendini kanıtlamıs isimlere yollanmalıdır. Tarafsız bir juri bunu değerlendirmuli, sonuca göre de dekan ve rektör, başkanı (şefı) 45 yıl süre ıçin atamalıdır. Süre sonunda kişinin performansı, dekanhk ve rektorluk tarafından yenıden degerlendirmelidir ve yeniden karar verümelidır. Amaç, en iyi ve en nıtelikli uluslararası ürün çıkaran, kliniğini her türlü bilimsel platfonnda tanıtan bas.kanların getirilmesi olmalı dır. Dekan ve rektörlerin seçimleri Dekanlık ve rektorluk seçım yöntemleri de son derece anlamsız ve ne amaca hizmet ettığı belli olmayan şckilde olmaktadır Sadece öğretim üyelerıne demokrasi adı altında tatmin yaptınlmaktadır. Aynca, seçmen kıtlelerı politıze olup, bilrm dışı davramşlara ve çekişmelere yönelmektedir. Bu makamlara geçmek ısteyen kişiler, dekarüıksa rektorlüge, rektörlukse Yüksek Oğretım Kurulu'na bılımsel dosyasını verir, tarafsız ve bilimsel nitelıkli jurilerce gerekirse yurt dışından degerlendırme yapılır ve tarafsız bir komisyonca karar verilıp, onay aşamasına gelinir. Gelen kişi de böylece kararlannı kimseye seçim borcu olmadan alır ve sadece kurumun yükselmesi, bilimsel çıkarlan doğrultusunda karar verecek rahatlığa kavuşur Özel ve vakıf unıversıtelerı bu yontemı kullanmaya başlamış ve Devlet üniversitelerini geride bırakmışlardır. Ekonomik problem, tıp fakültelerindeki en önemlı sorunlardan bıridir. Bu nedenle bir çok öğretim üyesi özel muayenelere ve fakülte dışında başka işlere yönelmektedir. Tıp fakültesi ögretim üyeleri veya hekimlerine özel mali haklar verilmesi, vergi indirimlertnden yararlanmasının sağlanması şarttır. Özellikle, rekabet önerilen sistemde, sisteme kazandıran, fonlar sağlayan, toplumda en ust düzeyde eğitim ve sağlık hizmeti sağlayan bu gruba, Devletin en üst düzeyde mali hak sağlaması doğaldır. Türkıye'dekı yanlış yapılanmış ve oğrenılmiş, tıp fakühesi akademik anlayışlarının değiştirilmesi kolay bir süreç değil. Ancak, bugün büyük ve rekabetçi düşünmeliyız ki, Batının büim üretim savaşına yetişelim. Bunun yolu da bilimsel üretimi arttıracak universiter metodolıjiyı oturtmak ve bıreysel kavgalardan ziyade toplumun en iyıye sahip olabilme şansını arttırmaktır. Yoksa Türkiye ilkel ve uıetımsiz bir Üniversıte yapısıyla kalmaya mahkum olacaktır, üoğru sorumluluk ve bilimsel üretkenlik bilincinde olan büim adamlanna haklan tanınmadıkça da problemlerimiz gittikçe artacaktır. Umut ederız ki, sıstem yanüşları gereklı Makamlarca düzeltüir, bunun sonucunda da eğitim ve büimsel üretim alanında uJuslararası çapta ıvme kazanınz, Prof. Dr Emre Kumral Ege Univ.Tıp Fak. Nöroloji Anabüım Dalı e.posta: ekumral® med.ege.edu tr Bılgı Unıv. Psikolo/ı Böl. Doç Dr. Serdar M. Değirmencioğlu Oğretım Uyesı Türk Psıkologlar Üer. Istanhul Şub.Baş. ÇAPA TIP FAKÜLTESİ VAR MI? Ulkemızın en eskı Unıversıtesı bırçogumuzun da büdıgi gıbı Istanbul Üniversitesi'dir Bu Üniversitemiz 1863 de Darülfünunı Osmani adıyla açümış, ismi daha sonra Istanbul Darülfünunu olarak degıştirümıştır.(Istanbul Umversıtesi'nin kuruluş tarüıi.birçok tarihçinin kabul eftigine göre. Istanbul'un 1453 de fethı üe başlatümaktadu) 1933 Ünivereıte Reformu üe çağdaşlaştınlan ve yenüenen Istanbul Unıversıtesınde; Tıp.Hukuk ve Fen Fakulteleri vardı Bu Fakültelerin ismi de ;lstanbul Tıpjstanbul Hukuk, Istanbul Edebiyat ve Istanbul Fen Fakulteleridir. Istanbul Ünıversitesine 1936da Iktısat, 1946 da Orman, 1963de Eczacüık, 1964'de Diş Hekımlıgi Fakülteleri Uave edılmıştır. 1967de uç yenı fakülte daha kurularak Istanbul Üniversıtesi'ne bağlanmıştır. Yenı kunüanlar: Kımya, lşletme ve yeni bır Tıp Fakültesidir. Yeni kurulan Tıp Fakültesi esasta Istanbul Tıp Fakültesınden ayıüan hocalarla desteklenmiş, Cerrahpaşa semtinde kuruldugu için adına da Cerıalıpaşa Tıp Fakültesi denümıştıı Boylece. üa Tıp Fakultesindon ü ki, Istanbul Tıp Fakültesı, Şehremını semtinde Çapa Kampusunde, üancısı olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ıse Cerrahpaşa Kampusunde yerleşmıştır. Ulkemızın bu iki ünlü Tıp Fakültesi aynı üniversitenin çatısı altında, ülkemızın saglü< kesımine ustün nitelüdi görev verme yanşı ıçinde çalışmalannı sürdürmektedir (Şu anda Istanbul Unıversitesi 9 yuksekokul, 15 enstutu, 34 uygulama ve araştırma merkezı ve bır devlet konservatuan üe 73 bın kadar ogrenciye beşbın civann da akaderruk personelı üe yedı ayrı kampusunde hizmet veı mektedıı) Bunları neden yazıyoruz : lstanbul Tıp Fakültesı'nın ismi, büerek ya da bılmeyerek, halkımız, hatta resmi kurumlanmızın temsücüerı tarafından Çapa Tıp Fakültesi şeklinde degiştırüerek söylenmekte ve yazılmaktadır.."Çapa Tıp Fakültesf' adında bir kurum yoktur Şimdiye kadar da olmamıştır 1967 de Istanbul Ünıversıtesı'nde Istanbul Tıp Fakultesine kardeş bir Tıp fakültesi dogmuştur. Bu tıp fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 'dır. Yer adından yararlanüaıak ısımlendirme yapüması, Istanbul Tıp Fakültesi'nm ısmınin değıştırümesmı gerektıımez. Istanbul Tıp Fakültesı'ne "Çapa Tıp Fakültesi" ısmı venlerek, büerek ya da bümeyerek yanlışhk yapanlar giderek çogaldıgı ıçin bunlan yazıyoruz. Prof. Dr Yener Aytekin IÜ Istanbul Tıp FakültesiÖğretim Üyesi sene Istiklal harbinde, yabancı sermayenin bizi surüklediğı yarı mustemlekelikten kurtulmak ıçin dövüştüğümüz söylendi. Lozan'ın en şerefli tarafı. bızi yabancı sermaye koleligmden kurtarması ıdı. Arkasından yirmi sene, hep bu yabancı sermayeyi sükıp atmaya çakştık. Mıru mini Belçüca'nın tramvay şirketindeki sermayesınden kıırtıüdu diye bayram ettik. Izmır su şırketı yabancı seımayeden kurtuldu diye tören yaptık Havagazını aldık, sevincimizden zıpladık. elektriği kurtardüc, gazetelere sütun sutun yazı yazdık. Butun bunlann sonu buna mı varacaktı? El açıp davet edecek olduktan sonra, yabancı sermayeyi ne diye dugun bayramla kapı dışarı ettik' Bu ışte hangi menfaatlerin oyunu var 9 Dünyayı bir ahtapot gibi sarmaya çalışan emperyalist sermayenin kucağına atılmak, milletin alın terini dolara ve sterline satmak isteyenleı kim'' Gozu doymaz paranın bu korkunç taaruzu karşısında milletini ve vatanını seven namuslu ınsan sesini yukseltmeye mecbuıdur. Çünkü bir memlekete girıp yerleşen yabancı sermayeyı çıkarıp atnıarıın, yabancı ordula n sürüp denize dökmekten daha gıiç oldugunu biz Osmanlı Imparatoıluğu'nun mirasçüan herkesten iyi büiriz. *** Acaba dıyorum, son zamanlarda ekonomı ılrniyle haşır neşir olaıi Balıkçı Emin Emnv bu yazıyı okuduğunda ne düşünecek? Yazıyı nasıl değerlendtiecek? 771/13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear