26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Göçmeyen Beyinler ... Y ülardır, gelişmiş ülkelere göç eden beyinlerimıze uzulur ve Turkiye'deki koşulların olumsuzluğundan bahsederiz. 11 Agustos 2001 tdiilıli Milliyet gazetesindeki köşe yazısında, Güngör Uras diyor ki: "Turkiye'de Manken Gaye'lerin pazan büyük... Ama okumuş Gaye'leri bu pazar dışlıyor. Onlar birikimlerini, yeteneklerini, beyinlerinı Türkiye smırları dışındakilerin hizmetine sunmak zo runda kalıyor" Benzeri olaylar basına yansıtüırken de genellıkle dcvlet kurumlarınm kusurlannın buna neden oldugu vurgulanır. 13 Ağustos 2001 tarihliSabah gazetesinde benzer bir haberin başlıgı ise: "YÖK pışman etti"! ve söz konusu haberle ilgili olarak Yavuz Donat yazdığı köşe yazısmda, "ABD'de el üstünde tutulan doktor çift, vatana hizmet ıçın Turkiye'ye döndu ama YÖK yüzünden tekrar gidiyor" diyor, Genel olarak söylenen şu; ülkemizdekı koşullar ıyi eğitirrıli, yetenekli insanımızm beklentisini karşılamaya yetmediğinden ve sorumlu devlet kurumları da görevlerini layıkıyla yapmadıklarından bu vasıftaki insanlar gelişmiş ülkelere gidiyorlar Burada neden olarak üerı sürülen hususlarrn taı lışüacak tarafı yok. Tabii ki ülkemizdekı koşullar gelişmiş ülkelerdeki kadar iyı değü. Devlet kurumlanmızın da her şeyi iyi ve dogru yapügımn soyleyemeyiz. Benim gözleyebildiğim kadarıyla; beym goçu, genelükle, lisansustu egitim için devlet olanaklanyla yurt dışına gönderılen gençlerin o ülkede kalması veya Türkiye'ye geldikten kısa bir süre sonra yurt dışına gerı gitmesi şeklirıde oluyor. Geri dönenlerın dile getirdigi gerekçeler; çogunlukla, ucretlerin du şuklügü, üniversitedeki egitim ögretim ve araştırma olanaklaıının yetersizlıgi... gibi hususlar oluyor, Giden kişileri suçlayabılır hatta onlan vatan haini olarak bile görebilirsiniz. Yurt dışmdakı beyinlerimizi bu gözle görecek oldugumuz takdirde onların da Türkiye'ye çok sıcak bakmayacakları açıktır; nıtekim öyle de ola gelmiştir, Örnegin, yurt dışındakı Türk meslektaşlarırnızın genç Türklere sahip çıktıklarını yakın zamana kadar pek göremezdik, Diğer taraftan, bir başka ülkede yaşama kararının kisisel bir tercihın sonucu oldugu ve kımsenin bu seçimi eleştirmeye hakkı olmadıgı söylenebılır. Ama, bu kişıleıın yurt dışına gitmeden önce her koşulu kabul ermelerıne ragmen yurt dışına çıkar çıkmaz bu koşullardan kurtulmanın yollarmı aramalarını anlamak da zordur. Tıp fakültelerinde bilimsel yeniden yapılanma lkemizde yaklaşık 70 yıla yaklaşan Unıversıte deneyımlerıne dayalı olarak çözüm versite deneyimi ve bilım alanlarının geÜniversitelerde profesör önerileri sunulmaktadır. Özellikle üç büyuk lişmesi sonunda, Turkiye'ye ozgun bir universite kentindeki tıp fakültelerinin anabilim enflasyonu var, yapı baş dalı kadroları sürekü olarak devlet ve universite Akademik bilinç ve yaşam biçımi oluştu. Ozellikle, son yıEarda artan Tıp Fakulteleri Anadotan aşağa değiştirilmeli, popülizmi nedeniyle şişirüdi. Bazı kliniklerde lu'da, büımsel uretım açısmdan nicoliksel ve sürekli kadrolar açık kad 4050 profesor olacak kadar şişmeler yaratıldı, kısmi niteliksel yukselmeye yolaçtı, Bu yukselayda 1 saatten az ders anlatan ogretim uyerolar haline getirilmeli; leri ortaya çıktı. Bu yapıda ne bir egitim verıleme, özellikle uluslararası yazılan değerlendıren FMBASE/Excerpta Medica, SSCI ve cıtation anabilim dalı başkanlan, bilir ne bilimsel üretımde bulunulabilir. Doğalindeksdeki Turk bilım adamlannın sayısmın bir dır ki, bir çok ogretim uyesi de dışanda ozel dekan ve rektörler ulusla işler ile kendi yaşamını kurtarmaya çalışmakmıktar artnıasından anlaşılmaktadır Evrensel anlamda, bir Universite ıçın en guvenilıı iyilik rarası kıstaslara göre ve tadır kriteri, sahip oldugu öğretim üyesi kadzosuuluslararası tarafsız isim Çözüm: Dekan ve rektörler pıramidı bozrrıanun kusursuzluk dttzeyi ile olçulur. İyi ogreyacak ve degişmeyecek kadro yapısını belırlelerin katılımıyla seçilmeli. yecek ve bu degiştirilemeyecektir (ne dekanlık tim üyeaı kadrosu, Unıversıte'mrı ıyi ogrencilerı olmasını, ulusal ve uluslararası araştırma fonlane de rektörlük seçimlerınde). Örnegin, nororını kazandırmasını, mczunlarının iş yaşamındaki başansının artlojı klınıgınde, 1 profesör (alt bilim dalı varsa buna da yardımcı masıru, Universite'nin ulusal ve uluslararası platformda tanınmasıprof, kadrosu verılebılır), 3 geçıci doçent kadrosu yeterlidir Bu nı saglar, Ülkemizde, tıp ve temel bilimler alanında yukselen bikadrolar belirli aralıklarla bilimsel değerlendırmeye de almmalılimsel grafigın yeterli ivmeye sahip olmaması, yönetsel yapının dır, Bu yeniden degerlendirmeler uluslararası krıterlerle olmalıbozuklugundan, büımsel degerlendirme olçutlerinin olmamasmdır. Bugun, maalesef normal kadrosunun 5 katı ogretim üyesiyle dan, kadro yapısının karmakarışıklıgından, ekonomik sorunları şişmiş klinikler vardır. nın deıınleşmesindendir U Ciddi bilimsel ve yönetsel hatalar var Turkıye Cumhuriyeti ünıversıtelerindekı tıp fakulteleri yapüanması ve kadro esasları, Üniversitenin diğer Fakültelerınden yönetsel ve idari yapılardan bagımsız olmayıp, aynı kanun ve kurallarla yönetümektedir Son zamanlarda, sıvıl olmayan donemlerde yapılan ve daha sonra çarpuk çurpuk yapısal degişikliklere gidilen tıp fakulteleri yönetımlerınde, ciddi bilimsel ve yönetsel hatalar vardır. Bu hatalar, tıp fakültesi yapılannı gittıkçe hantallaştırmakta, yavaşlatmakta ve bilimden uzak yapılaı haline getirmeye başlamıştır. Bu sorunlu konulara, Batı dunyası üni Kadrolar sürekli olmamalı Universite ogretim uyesi kadrolanmn hiçbiri sürekli kadro olmamalıdır. Sürekli kadro, ögretim üyelerıne "kinueye hesap vermeden", uretmeden, yazmadan, egitmeden hayat boyu iş yeri garantısi verıp tembelliğe itmektedir. Bugün, ülkemizdekı tıp fakültelerine bakın, böyle olanların yüzdesını sız soyleyın, Bu nedenle, tum asamalarda, yardımcı doçentlikde 2 yılda bir, doçentlıkde 3 yılda bir, profesorlük de 5 yılda bir çalışmalara ve uretime bakarak, kdşinin durumu dekanlık ve rektörlük tarafından degerlendirümelidir. Dekanlık, bu degerlendirmeyi, bağııruız uluılararası nitelikteki kifilere yaptırmalıdır. Bugun bunun tam de Almanya'da ogreıumine devam edebümektedır. Üretımde ol dugu gıbı, egıtımde de rekabet artık uluslararası düzeydedır. Bütün burada söylenenler demek degüdır ki, bir ülkedeki tiım çalışmalar yabancı bir düde yapüacaktır Sahip ohman bügı birikiminin yeni kuşaklara aktarılmasmda mutlaka kendı anadüünızı kıülanmalı ve üretımde bulunmalıyız. Bu nedenle, şöyle bir ayrımı yapmak durumundayız. Bir ülkedeki egitim ve ögretim düı kendı anadılinde, büım dili de (bilimsel yayınları kapsıyor), istege baglı olarak, yabancı bir düde olabüır. Bir ülke kendı öz düinde çok sayıda çalışma yapabüır; ancak bu çalışmalar büime evrensel düzeyde ve o ülkenın uluslararası düzeyde büimsel tanıtımına katkıda bulunmuyor ise bir anlam taşımayacak. Bu nedenle, bu konuda bencü olunmamalı ve yabancı bir düde yapüacak her çalışmanın bıreye oldugu kadar ıçınde yaşadıgı topluma da önemlı ölçude katkısınm olacağı unutulmamah. Orneğın; lngüız hukurnetı universitelerin yülık performans düzeylerım yurutulen büımsel çalışmalara (yayımlanan makale ya da kıtap sayısı, ulusal ve uluslaıarası konferanslarda sunulan büdiri sayısı vs.) gore ıncelemekte ve parasal destek sağlıyor. Unıversıte yonetımi de, benzer yöntemi kendı ögretim elemanlan için uygıüuyor Böylece ögretim elemanlannın uluslararası büime katkı yapmaları gudulenmekte. Dr Metin Kozak Muğla Unıversıtesı ügıetmı Uyesi Email M.Kozakl8lfniPftronlmR mm Bilimde yabancı dilin yeri ir \ilkede yabancı dılde yaym yapüması zorunlu oLsun mu olmasm mı, gibi bir soruyu yöneltmeden önce o ulkenın kullandıgı dilin uluslararası düzeyde bilım düı olarak kabul edilip edilmediginin ve bılımde ılen ulkeler sualamaaında hangı düzeyde oldugunun dıkkate alınması gerekir. Ülkelerın bilimdeki sıralaması yapılırken de daha çok uluslararası kabul goren bir dılde yapılmış olan çalışmaların nıtelık ve nıcelik durumuna bakılmaktadır, Az ya da çok yaygın bir dil olsa bile, bütün dillerın bilım düı olarak kabul edümesi kuramsal ve uygulama açısından mumkun görünmuyor. Örnegin; tspanyolca dünyada en fazla konuşulan dülerin başında gehr. Bu düı konuşan ulkelerde yaşayan toplum bireylerının "Dünyada en lazla konuşulan dil lerden bınsı de Ispanyolca'dıı, bu nedenle bilim dili Ispanyolca olacak, olmasa bue bız çahşmalanmızı kendı düımızde yapacağız" şeklinde bir düşünceye sahip olabüeceklerını duşunemeyız (Bu nedenledir ki, bir çok tspanyol aıaştırmacı yabancı bir dılde yaym yapmak ıçın bırbırüerı üe yarışır) Uluslararası yayınlar tarandıgmda dunyanm bir çok kesimınden ögretim elemanı ya da araştırmacının kendı anadüı dışında uluslaraıası yazma katkıda bulundugu görülür. Büımırı temel özelligi evrensel olmasıdır. Bu nedenle, dogudakı bir araştırmacının batıda yapdan; batıdakı bir araştırmacırun da doguda yapılan çalışmalardan bügısmm ol B Burada özellikle vurgulamak istediğım husus yurt dışına göçen beyinlerimize hayıflanalım derken bu ülkeye hizmet ermeye çalışan özverüi gençlerimize haksızlık edilmekte oldugudur, Çünkü, tavrımız ve dıle getırdıgımiz duşünceler bu ülkenin üniversitelerinde çalışan ınsanların yurt dışına gidemediklezi ve gidenler kadar başanlı olamadıklan anlamını taşıyor. Unutulmamalıdır ki bugün ülkemiz üniversitelerinde yuz bınlerce ögrenci ogrenım gor mekte ve genç elemanlara lisansüstü çalışmalar yaptırılmaktadır, Bu çalışmaların hepsi, yurt dışına gitmektense burada kalmayı tercih eden ınsanlar tarafından yurütulınektedir. Bu günlerde moda olan "ttlkem için seve t e v e " sloganını sanıyorum biz ogretim elemanları zaten bir yaşam tarzı haline getirmışiz. Ogretim uyeleri için yurt dışında iş olanagı bulmak hıçbir meslekte olmadıgı kadar kolaydır. Her şeye ragmen, bugün büyük sıkıntı içinde gordügumuz bu üniversiteler inanıyorum kı gelecekte sorunlarının üstesinden gelebıleceklerdir. Ancak, bu başarıyı saglayacak olanlar bu gunün misyonerleri, yani yurt dışına göçmeyen beyinler olacaktır. Prof Dr A. Hamit Serbest Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çukurova Üniversıtesı, Balcalı, Adana eposta: serbestflicu.,edu,tr 771/12 ması gerekir. Bunun temel koşulu da büım dürnde birlücteligin saglanması olacaktır. Dunya büimde çok hızh üerliyor, Fen, sağlık ve toplumsal büimlerin degişik alt dallannda yüda bınlerce ulusal ve uluslararası konferans, kongre ve sempozyum duzenlenmekte; rralyonlarca dergı, kıtap ve makale yayımlanmakta. Bunlarm bir kısmı uluslararası düzeyde kabul gören dülerde olmakla bulıkte, her ulkenın kendi anadümde yapmış oldugu çalışmalar da çogunluktadır. Türkiye ve benzeri ulkelerde yaşayan bir araştırmacı ya da ögretim elemanının kendi anadüi dışında yapüan çalışmaları duzenli olarak ızleyebilmesi için de bir ya da daha fazla yabancı dili bümesi zorunludur, Gönul ısterdı kı, uluslararası düzeyde rekabet edebüen ve yabancı bir düde yayımlanan Türkiye kökenlı akademik dergi sayısı da çok olabılsın. Son yülarda Japonyadan başta ABD olmak uzere Avustralya ve Ingütere'ye yönelık ogrenci ve ögretim elemanı akışı gıderek artmaktadır. Amaç, daha güçlü bir ülke ıçm daha nitelikli insan gücıme sahip olmaktır. Benzer şeküde, Avrupa Toplulugu "Erasmus" adını verdıgı ogrenci degişım yöntemi ile, üye ülkelerdekı universite ogrencüerine 1 üe 2 dönem arası degışen sürelerde başka bir üye ülkede yüksek öğrenımlerme devam etme hakkı tanımaktadır. Bu şeküde, Almanya'dakı bir universite ögrencisı 2. smıfı Ingüteredekı bir üniversitede tamamlarken, Ispanya'daki bir öğrencı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear