Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Zümrütten akisler Baharatlar: Yemek masasındaki cankurtaran A. M. C. Şengör Doğu ve Batı Turk biliminin insan bilgisine yaptığı en önemli katkılardan biri Doğu ve Batı admı taşır. Büyük arkeolog, sariat ve kultur tarihçimiz Ekrem Akurgal, 1966 yılında OrifftundOkzidat adlı bir eser yayınlamıştı. Bu eser hııla pek çok diğer Batı diline, bazılanna birden fazla, çevrildi ve hölâ da DoğuBatı kultur alışverişinin tarihi konusunda dünyada en çok atıf yapılan başvuru kaynaklarından biri (ama daha Turkçe'ye çevrilmedi!). Bu eserin ana tem'ası, Hellen kultur çevresinde sekizinci yüzytldan itibaren gorülen büyük kültürel uyanış, hattâ sıçrayışın, malzeme ve esin kaynağının hemen tamamen Ön Asyada bulunan büyük doğu kültürleri oldugu idi. Akurgal daha önce geliştirdiği stil eleştirlsi yöntemi Ile güzel san'atlann doğudan batıya doğru nasıl geliştiğini buyuk bir ustalıkla belgelemişti. Yalnız kanımca Akurgal'ın bu çok önemli eserini sadece zengin bir arkeoloji belgeseli ve enfes bir san'at tarihi kitabının da otesinde, buyuk bir fikir tarihi sentezi haline getiren ozelliği, yazarının Hellen san'atının ilham ve malzemesinin doğudan gelmiş olmasına rağmen, yepyeni bir mentalitenin ve onun kontrolundaki parlak bir çağın müjdecisi oldugunu görmüş, bu büyük değişikliğin Hellenlerin düşunce surecinde yaptıkları mucizevî bir buluşun sonucu oldugunu farketmis olmasıydı. Akurgal eserinin sonunda güzel san'atlarda gorulen bu büyük atılımın, aynı anda ve aynı yerde siirde ve tiyatroda da olduğuna ve bunun bugun doğa bilimlerinin doğuşunu simgelediğini bildiğimiz felsefi hareketle de zaman ve mekânda çakıştığına dikkat çekerek, tüm bu yeniliklerin ortak paydasını teşhis etmiştı: Bireysel özgürlük üzerinde yükselen eleştirel akılcı düsüncel Akurgal, büyük eserinden on yıl önce verdiği bir konferansta bireysel hürriyetin batıda toplumsal bir gündem haline gelmesinden sonra doğunun gelişmede batıyı bir daha yakalayamadığının altını çizmişti (Orta Çağda doğunun batıyı isgal ettiğini unutmamak gerekirl). Sömürgeciliğin pek çok çirkin yuzunun açıkseçik ortaya dökülmesi, sömürülen uluslarda kendilerini sömürenlerden ayıran her türlü kollektif etikete karşı pek haklı bir antipati uyandırmış, sömüren ulusların aydınlan da bu antipatiyi paylaşmakta gecikmemişlerdir. Doğu, "orient", antipati duyulan bu terimler arasındadır. Hattâ yirminci yüzyılın ilk yansının sonuna kadar bir bilim dalı olan orientalizm de sömürgeci güçleri simgelediği için bu nedenle admı terketmek zorunda kalmıştır. Ancak son zamanlarda giderek artan dozlarda doğubatı sentezinden bahsedildiğini, batıyı ve doğuyu temsil eden külturlerin kaynaşarak ortak, daha zengin bir kültür oluşturacaklan inancının dile getirildiğini, dolayısıyla doğunun rehabilite edildiğini, duyuyoruz. Özellikle ülkemizde geçtiğimiz bir yıl içinde pek çok entellektüelin yazı ve sohbetlerindebazan halkımızın bilinen güncel sancılarına atıf yapılarakbu inancın dile getirildiğini gördüm. Epey bir zamanını Asya'nın değişik ülkelerinde jeolojik araştırmalar yaparak geçirmiş bir bilim adamı olarak, bu inancın, külturlerin de her düşunsel sistem gibi evrim geçirdiklerini, kültürel öğelerin, yaşamın insana sunduğu sorunlara önerilen çözumleri temsil eden hipotezler oldugunu gözardı ettiği kanısındayım. Demokratik idare sistemleriyle ancak günümüzde tanışmaya başlayan doğunun, tüm tarihi boyuncaHeHen biliminin vârisi 715. yüzyıl Islâm kültür çevresi hâriçbilimsel bir gelenek geliştirmemiş, gerek toplumsal gerekse de doğal çevrenin ele alınmasında eleştirel aklıistisnâl ve çok önemli bazı bireyler dışındakullanmamış ve topluma mal edememiş olması, bugün hemen tüm doğunun da kendi isteği ile geleneksel düşunce tarzından ayrılarak batının, yani bilimsel, düşünce tarzına geçmeye başlaması sonucunu doğurmuştur. Burada da Darwin'in evrim mekanizmasının en önemlilerinden biri gereği üstün olan düşünce sistemi, az gelişmiş olanı doğal olarak tarihe gömmektedir. Yanlışla doğrunun "sentezinden" doğrunun çıkmasıkim ne derse desinmantıken mümkün değildir. Yanlış doğuracak gaynbiHmsel romantik sentezlerde ısrara kalkmak, tarihin defaatla gösterdiği gibi, insanların gömülmesiyle sonuçlanır. Marifet, insanları değil, yanlışlığı belgelenmiş düşünceleri gömmektir. I nsanlann baharat duşkunluğu tarıh oncesı donemlere dayanıyor Bıyologkra gore bakterı oldurucu bıı nıtelığe sahıp olan baharatlar, aynı zamanda damak zevkının vazgeçılmez bır unsuru Bılım ddamlan tarıh oncesı donemlerde, bazı kabüelerın baharat kullanmadıkları ıçın zehırlenerek olduklerını behrtıyor ABD'de 36 ulkeye aıt 4,500 yemek tarıfının ıncelenmesıyle gerçekleştırılen bır çalışmada, baharat kullanan msan toplulukldrının hayatta kalma şanslarının arttıgı ve baharattan zevk alma egılımının de genler kanalıyla nesılden nesıle gectıgı ortaya çıktı Araştırma ekıbı başkaru Cornell Unıversıte'sınden Profesor Paul Sharman baharatlardan zevk alma nedenlerını ınceledı "Yararlı deneyımler kultur ve genleı yardımıyla nesılden nesıle aktarılır Bunların arasında agızdakı tat reseptorlen de vardır Ozellıkle sıcak ıklımlerde yaşayan ınsanlar baharatlı yıyeceklerden hoşlanırlaı ve baharat sevmeyenlere oranla daha sağlıklıdırlar" dıye konuşan Sharman, "Baharartlı yıyecekleıe me rakü olanlar daha uzun yaşarlar ve fazla sayıda çocuk yaparlar Bu ınsanlar çocuklarına bdharatı rıasıl kullanacaklarını ogretırler Baharat kullanmaran temel gerekçesı yıyeceklerle bulaşan bakterı ve mantarlan yok etmektu" dıyoı Araştırma sırasında her ulkenın ete dayalı mutfak geleneğı, bu ulkeleı ın ıklımı ve bıtta ortusu kapsamında ele alındı Bugun büe sıcak ulkeler daha fazla baharai tuketıyor En etkılı bakterı olduruculerın başmda sarmısak, sogan, farekulağı ve yenıbahar gelıyor Kekık, tarçın, kımyon, tar hun, kırmızı bıber bakterılerın yuzde 80'ırıı oldururken, kara bıber ve beyaz bıbcr cınsının bakte rılcr uzenndekı etkısı ancak yıızde ?,5 dolaylarında Bakterı oldurucu etkısı yuzde 25'ı aşmayan baharatlarm arasında ıse zencefü, anason kerevız tohumu, lımon tuzu ve mısket lımonu sayılabıhr Sıcak ulkelerde et yemeklerınde en az bır çeşıt, genellıkle de bırden fazla, baharat kullanıl dıgına dıkkat çeken Dr Sharman, Tayland, Füıpınler, Hındıstan ve Malezya'nın baharat tuketınunde on sıralarda, Isveç, Norveç ve Fınlandıya'nın ıse lıstenın en sonunda yer aldıgını behrtıyor ABD ve Çın orta sırdlarda bulunuyor Ouarterly Rewıev of Bıology admdakı bılım dergısınde yer alan yazısında Dr Sharman ve çahşma arkadaşı Jennifer Billing bahardt tuketımının altında daha onerrısu başka nedenlerm de olabücceğıne ışaret edıyor Bazı bılım adamları baharatlann terleme yoluyla ınsanları serınlettıgını ılerı suruyor Ne var kı bu goruşe karşı çıkanlar, baharatlann ardsında teı yapmayanların da bulun duğunu, golgeye kaçmak gıbı yontemlerle de serınlememn mumkun oldugunu one suruyor Baharatlar, ayrıca sebzelerı aratrrnyacak oranda vıtamın ıçerıyor Reyhan Otaay Th<jTımes5Maıt 1998 Doğu kültürünün, Batı'nın eleştirel akılcı düşüncesiyle tanışmaya başlaması olumlu bir gelişmedir. Yaşamda kalabilmenin incelikleri C hıcago Unıversıtesı de ayak uyduracaklan konusun bılım adamlannddrı da bır kestırıme de olanak ver David Jablonski mıyordu jablonskı dınozorlann yok oluşunu ızleyen 10 mılyon yıl dunyadakı ekosıstemlerın kıtıçındekı yumuşakçaların fosıl ka lesel yok oluşlaı karşısında yıtlarını ınceledı Bunun ıçın Kufarklı yontemler gelıştırdıklezey Afrıka, Pakıstan Kuzey Hın rme, bu yontemlerın kavıan dıstan Teksas, Louısıana, Mıssısması dunımunda turlerın yok sıppı, Georgıa ve Kuzey Avrupa olmasından kdyndklanacak gıbı yerlerı seçtı uzun erımlı etkılerın onceden kestırılebıleceğıne, dahası Bu yorelerın her bırınde yaşam onune geçılebılecegıne parhızla ve çarpıcı bır bıçımde yemak basıyor Kısa bır sure on nıden soluk kazanmış ortaya ceye dek, kıtlesel yok oluşlahızla yenı turler çıkmıştı Ne var rın uzun erımde evrımın gekı, Amerıka'nın Korfez kıyıların Dev Istlridye foslli yofamm nel akışını etkılemedıgı duşu da bu sureç daha duzensız yanuluyordu Derken bılım evrlmlne illşkln Ipuçları içeriyor şanmıştı Kımı cdnlı tutleıı yaşa adamları kıtlesel yok oluşlar ma hızla yenıden uyum sağlarken, bır bolumu hıç sırasında Danvın kurdlldrının geçersız olduğunun ortaya çıkmamıştı Bu yorelerın tumunde yok olu ayırdına vaıdılar Boyle olunca, dogal yaşam koşulşun etkılerı aynı oranda yaşandıgından, Korfez kıyılarına tam anldmıyla uyum sağlayan turlerın de yok larında 'tukenme sonrasmdd ydşarna uyum sagla olması ışten degıldı ma yonundekı ıtış kakışa" başka bır etmen yol açmış olmalıydı Bu etmerun ne oldugu şımdılık gızıDırımbüımcılerm çogu, çokuş ne denli yonı koruyor Kımılen bunu yorenın Yucatan'a çarpan gun olursa, uyum saglayamayan turlerın kuşatması kuyrukluyıldızın yolu uzerınde olmasına baghyor karşısında ekosıstemın de o denlı korunmasız olaJablonskı bu bulguların gunumuzde yaşanan ve cağma ınanıyordu Gelgelehm, kısa bır sure once ozellıkle ınsanların neden oldugu soy tukenmelerıDavıd Jablonski tukenmenm yogunlugu ıle uyum ne ışık tutabüecegıne uidnıyor saglayamayan cdnlı turlermın yoğunluğu arasında kesın bır ılıntı olmadığını ortaya koydu Dahası, yok oluşun boyutu turlerın daha sonra yaşama ne olçuRita Urgan New Scientist, 7 Mart 1998 siT/s