01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N K I S A H A B E R L E R Astımın tuz ile ilgîsi vap mıdıp? Anadolu ile Yeni Zelanda akraba mı? Alplerle başlayan dağ zinciri Torsları'da kapsıyor. vusturalyalı ıkı jeoloğa gore, Hı malayalar, Alp Toroslar ve Kafkasya Dağları, bır zamanlar çok buyuk bır dağ dızısı ıçınde yer almaktaydılar Bu jeologlar 40 45 mıl yon yıl önce, parçalanmamış bır dağ zıncırının Ispanya'dan başlayarak As ya'yı katettığını ve Guneybatı Pasıfık'e, buyuk bır olasılıkla da Yenı Zelanda'ya kadar uzandığını belırtıyor 1 98O'lı yıllardd yapılan araştırmalar kan basıncıyla gunluk tuz alımı arasında bır ılışkının var olduğunu ve bu ılışkının yaşlılarda daha guçlu olduğunu gostermıştı Tuz alımının bronş astmasını etkıleyıp etkılemedığı konusu da yıne aynı tanhlerde gundeme gelmış ve halen de uzerınde araştırmalar devam etmektedır Astma bellı bır genetık zemın uzerınde bazı çevresel faktorlerın etkısıyle gelışen, ulkemızde %5 cıvarında gorulen onemlı bır hastalıktır Dunyanın fakır bölgelerınde nısbeten daha az bır oranda gorulmesı ve 1986'da Ingıltere'de Wales ve England bölgelerınde kışı başına düşen sofra tuzu tuketımı ıle astmadan olumler arasında cıddı bır ılışkının gosterılmesı, bu konu uzerıne eğılınılmesı gerektığını ortaya koy muştur Aynı yıl Ingıltere Hampshıre'da ıkı köyun erkeklerı uzerınde yapılan bır çalışmada gunluk tuz alımının kesınlıkle bronş hıperreaktıvıtesını etkıledığı bulunmuştur Bronş hıperreaktıvıtesı, anlam olarak bronşların aşırı duyarlılığı yanı efor, soğuk, sıgara dumanı veya kımyasal maddelerle temas esnasında spazm ortaya çıkarabılme ozellığıdır Toplumdakı kışılerın %2030'unda az ya da çok bu ozelhk vardır Bu kışıler fazla efor yapamaz, grıp olduklarında hastalık hemen göğuslerıne ıner ve 48 hafta geçmez veya bazı kokuları tolere edemezler (sprey, sıgara vs ) hemen nefeslerı tıkanır, öksurmeye başlarlar Işte astma hastalığı, bu durumun çok egzajere edılmış ve sureklı devam eden şeklıdır Yanı bronş hıperreaktıvıtesı ıle astma arasında çok yakın bır ılışkı vardır ama her bronş hıperreaktıvıtesı olan kışı astmalı değıldır Pekı bronş hıperreaktıvıtesını etkıleyen tuz, astmayı etkılıyor mu? Uzun yıllar su ren araştırmaların ılk sonuçları tuzun sadece astmalı erışkın erkeklerı etkıledığı ve hanımları etkılemedığı yonundedır Bu konuda halen Avrupa'nın 13 ulkesınde yaklaşık 6 yıldır onemlı bır çalışma surmekte ve sonuçları zannedıyorum yayınlanmak uzeredır 1992 de Israıl'de Ben Gurıon Unıversıtesı'nde yapılan bır dığer araştır mada ıse gunluk tuz alımının hafıf derecedekı astmayı etkılemedıt|i bulunmuştur Dıet konusu gerçekten de astma ıçın yıllardan berı tartışılan bır konudur Dunyanın neredeyse en yuksek astmalı oranı na sahıp (ortalama her 10 kışıden bırı) Avustralya'da, haftada ıkı kez balık yenmesının astmanın ortaya çıkışını onemlı oranda azalrtığı bulunmuştur Bu araştırmayı yapmaya ıten en onemlı sebep de, ana besınlerı balık olan Eskımolar'da ast manın çok ender gorulmesıdır Bu konuda halen açıklığa kavuşmamış bırçok soru bulunmaktadır Goçmenler yanı hayat larının bır donemınde anıden butun çevre ve dıet koşulları değışen kışıler astma ıçın buyuk rısk altındakı kışılerdır Herhalde bunun sonucu olarak Avustralya'ya goç eden Hong Kong'lularda veya Belçıka Antvverp dekı Turk goçmen hanımlarda astmanın görulme oranı %14 5'a tırmanmıştır * Doç. Dr., Hacettepe U.T.F. Fuat Kalyoncu* A Melboume'dakı Monash Unıversıtesı, Avusturalya Yerkabuğu Araştırma Merkezı Muduru Gordon Lıster ve oğ rencısı Tım Ravvlıng kuramlarını, Avrupa ve Pasıfık'te bulunmuş olan bazı kayaçlara dayandırıyor Araştırmalar, bu kayaçların daha ılerı zamanlarda yok olan 15 000 kılometre uzunluktakı dağ zıncırının eksık kısımlarıyla ılgılı ıpucu oluşturduğunu ıfade etmektedır ler Hımalayalar'ın da arasında yer aldığı bazı sıradağlar, 55 mıl yon yıl önce, Gondvvanaland adı verılen bır su perkıtanın bolumlerının yanı Afrıka, Hındıstan ve Avusturalya , "V PitBİfik Dağları zinciri kuzeydekı bır başka super kıta ıle çarpışması sonucu oluşmuşlardı Aynı zaman ıçınde, kuzeybatıda yer alan In doAvusturalya levhası, subduk sıyon adı verılen bır sureç geçıre Esrarengız dağlar Ispanya'dan Yenı Zelanda'ya bır dağ dızinı uzanmış olabılır mi? rek Avrasya levhasının latına kaymıştır Yerkabuğunun bazı bolumlerı 70 kılo metre derınlığe kadar çokmuştur Basıncın 1520 kılobar, sıcaklığın ıse 500°C'ye ulaştığı bu derınlıkte, bluşıst ve eklojıt adı verılen kayaç turlerı olu şur Lıster ve Havvlıng, bu kayaçlara, bafı Yunan adalarında, Yenı Gıne'de ve Avusturalya'nın doğusundakı Yenı Kaledonya Adası'nda rastladılar On lara gore bu kayaçlar, çarpışan levhaların tum sınırları boyunca uzanmış olan sıradağların kalıntılarıdır Araştırmacılar, kayan Indo Avustu ralya levhasının "menteşelerınden" kı rılarak mantoya gomulduğunu ılerı surmektedırler Onunla bırlıkte dev dağ dızısmm buyuk bır bolumu de gomulmuştur Batan ve bluşıstlerle ekolojıtle rı oluşturan yerkabuğu malzemesı, çevresındekı okyanus ortusunden çok daha hafıftır ve yaklaşık 30 mılyon yıl sonra yenıden yuzeye çıkmıştır Araştırmacılar geçen ay, Avusturalya Jeodınamık Araştırma Merkezı'nın Bel larat'ta duzenledığı bır toplantıda araş tırmalarının sonuçlarını sunmuşlardır Monajsh Unıversıtesı'nden jeofızık uz manı Greg Hauseman'a gore bu du şunce oldukça ılgınç olmakla bırlıkte dağların oluşumlarının bırbırlerıyle bağlantılı olmama ıhtımalı de vardır Hauseman "Yerkure, aynı anda bır den çok yerde bu tur olayların olmasına olanak verecek kadar buyuktur" demekte ve 'Aralarında ıllakı global bır bağlantı olması şart değıldır " dıye ek lemektedır Lıster'e gore kuram ları, Notho fagus turu her zaman yeşıl kayın ağacının, tropık bol gelerden Yenı Kaledonya Adası'na kadar nasıl yayılmış olduğu gıbı bazı goç lerın sırlarına ışık tutabılır Lıster başka hayvan ve bıtkı turlerlnın goçlerının ın celenmesının de ılerıde tartışmalara delıl oluşturabıleceğını ummaktadır lan Anderson, Melbourne yuzeyındekı krıstallerı erıtme den, rnolekul yuzeyınde kaba taslak çızımler elde etmeyı ba şardı Soz konusu yontem molekul lerın dızılış ve devınımını gozler önune serıyor Berkeley ekıbı sıcaklığın eskı 183 dereceye duşmesı durumunda bıle buzun yuzeyındekı su molekullerının katı molekullerıne kıyasla çok daha yoğun bır devinım içinde olduklarını, bunun da buzun yuzeyıne sıvı ozellıklerı taşıyan, ancak akışkanlığı olmayan "yarısıvı" bır nıtelık kazandırdığını belırtıyor DEEK yontemıyle elde edılen resımlerı yakından ınceleyen bılım adamları, yuzeydekı su molekullerı ıçınde bulunan hıdrojen bağlarının yarısının eksık olduğunu goruyor Ancak zamanla boşta sallanan hıdrojen atomlarının gozle gorunmeyen oksıjen atomlarına bağlı oldu ğu anlaşılıyor Bu oksıjen atomları alt katmanlardakı atomlara kıyasla çok daha hızlı devındıklennden gozle gorulemı yor Yuzeylerle dolu bır evrende sıvı ve ka tı kavramları bulanık, behrsız bır nıtelığe burunuyor Yuzeydekı atomlar alttakı atomlardan çok daha farklı bır gorunum sergılıyor Ne var kı, kuramsal ornekler buz yuzeyının bu yarısıvı ozellığını Ber keley ekıbının ınceleme yaptığı çok da ha duşuk sıcaklıklarda da koruyabıleceğı yonunde bır kestırımde bulunmuyor du Gerçekten de, buzun yuzeyı çok duşuk sıcaklıklarda hafıf yapışkan bır yapıya dönuşuyor Uzmanlar paten cılerın eksı 60 derecenın altında zorlanacaklarına dıkkat çekıyor Rita Urgan Buzun kaygan oluşunun gizi Buz, eksı 183 dereceye dek kayganlığını yitirmiyor. Nedeni: Sıvımsı yuzey, buza sürekli kayganlık kazandırıyor. cıyla buzun anında erımesı sonucunda kaydıklarına ınanılıyor Erıyen buz daha sonra yenıden donarak buza donuşen ınce bır su katmanı oluşturuyor Ne var kı bu açıklama pek yeterlı gorulmuyor Örneğın, kayak yaparken ağırlığımız daha buyuk bır alana yayıldıgından karı erıtmeye yetecek denlı bır basınç meydana gelmıyor Ama bu durum ınsanla rın kayak yapmalarını engellemıyor Son bırkaç yıldır bılım adamları buzun doğal olarak sahip olduğu sıvımsı bır yuzeyın ona sureklı kayganlık sağladığı goruşu uzerınde du ruyorlar Kalıfomıya Lavvrence Berkeley Laboratuvarı'ndan bır grup bılım adamı Duşuk Enerjı Elektron Kırılması (DEEK) adlı bır yontem den yararlanarak bu goruşu doğruladı Buzun elektronlarla ıncelenmesı son kerte ıncelıklı bır ışlem Ne var kı Ber keley ekıbı duşuk yoğunluklu bır ışın aracılığıyla, buzun 9'uncu yuzyılın başlarından berı ınsanlar buyuk buz kıtlelerının kaya lar uzerınden kolaylıkla kayabılme yeteneğı karşısında hayrete duşmuşler, olaya bır açıklama getırmeye çalışmış lardır Kalıfornıyalı bılım adamları artık buzun neden bu denlı kaygan olduğunu bılıyorlar Buzun yuzeyındekı katmanlar katı ıle sıvı arasında garıp bır durumda bulunuyor Buz patenı yapanların patenın basın U lusal uzay programı ıçın gelıştırılen mınyatur bır alıcı (sensor) acıl amelıyatlardan sonra akcığer tumorlerı ve dıyafram fıtığı tehlıkesını onlemek ıçın fetal yaşamı kontrol ekmede kullanılacak Ureter basıncı ve cenının kalp atışlarını ve ateşını kontrol eden alıcılar henuz tamamlanmadı fakat NASA Ames Araştırma Merkezı'nde amelıyattan sonra hastaların dokularında oluşan asıdıteyı olçen bır alıcı gelıştırıldı Kalıfomıya Unıversıtesı Fetal Tedavı Merkezı'nden Dr Harrıson "Bu bıze onemlı yaşamsal sınyaller veren mukemmel bırşey çunku asıdıte derecesını ölçerek cenının amelıyattan sonra onemlı sorunlarının olmadığını gorebılıyoruz" dıyor NASA'nın yenı nakıl cıhazı şu andakı modellerınden daha kuçuk, yaklaşık ust uste konmuş ıkı madenı para buyukluğunde Sezeryan cenını amelıyatla karşı karşıya getırır ve uterusa donmeden once derısının altına kontrol cıhazları yerleştırılır Doğumdan sonra bebek, alıcı ve nakıl cıhazları çıkarılana kadar sabıt tutulur (n c) Bebek kontrolü 5255
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear