Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PSİ KlYATRİ HAFTANIN GÜNDEMİ 10 polisten biri intiharriskiiçinde... Polisler arasmda intiltar riski biiyiik dinamiklerinin olduğu ve sık sık sık depresyonla karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Kuşkusuz bu olgu da mesleki koşulların yoğun rolü ve işlevi vardır. Başbakan ya da bir devlet büyüğü bulvardan geçecek diye beş saat öncesinden yolun her ikı yanında soğukta sıcakta beklemek zorunda bırakılan, zorunlu gereksinimi olan tuvaletten bile uzakta kalan bir polisin sağlıklı davranmasını, doğru düşünmesinı beklemek bilimsel gerçeklerle çelişir. Hele polisin aldığı eğitim yetersizse şiddete başvurması kaçınılmaz hal alabilmektedir. Burada önemli olan "o halde ne yapmalıdır?" sorusudur. Bu soruya verilecek en önemli yanıtlardan birisı kuşkusuz daha ciddi ve tutarlı eğitim olacaktır. Bir diğer yanıtta siyasilerln polis örgütünü politize etmek ve baskı altında tutmaktan kaçınmalarıdır. Bu da ancak polis örgütünün özerk olmasıyla sağlanabilir. Polis örgütü politize olmaktan kurtarılmalı, yükselmeler kıdeme göre yapılmalıdır. İkinci ve en önemli olgu da toplumun her çeşit yönüyle karşılaşan (arsızı, hırsızı vurguncusu, fahişesi, mafyası, kara para aklayıcısı, eroincısi) polisin ekonomık ve psikolojik olarak güçlü olması gerekmektedlr. Üniversiteye giremeyen işsiz insanlar ış kapısı olarak örgütü açarsanız, başarı sağlamanız mümkün değildir. Polisin polis olmadan önce yoğun psikolojik testler ve eğitimden geçmesi zorunlu hal almıştır. O nedenele askerliğini komondo olarak yapanlara ihtiyaç olduğu gibi üniversiteye başarı ile bitirenlere de bu örgütün ihtiyacı vardır. Polis akademısinin tamamen politize olmuş kadrosu değiştirilerek daha bilimsel bir yapıya kavuşturulması, polis akademisinden ya da üniversiteden mezun olmayanlann polis yapılmaması çağımızın do gurduğu şartların bir gereğıdir. Eğer karakolların dayak atılan, ışkence edilen yerler olmamasını, sevgi ve adalet dağıtan sıcak yuvalar olmasını ıstıyorsak bu olmazsa olmaz koşulları sağlamamız gerekecektir. Toplumsal olaylara sık sık rastladığımız, şiddete başvuran polis, ya da yasadışı işlere karışmış polis ımajı en çok polis örgütüne zarar vermekte, halkın nezdinde polis örgütünün güvenilirliğini sarsmaktadır. Kitap okumayan, çiçek büyütmeyen, hayvan beslemeyen bir insanı çağdaş batı ülkelerinde asla polis yapmazlar. Bizdeki gibi polis örgütü bir ışsizlerin istihdam edildıği alan değil çok ciddi toplumsal işlevi olan önemli bir kurum olduğu asla unutulmamalıdır. (x) Gazi Üniversitesi Fen Bfllmleıi Enstitüsü 1) Naıl Yalçın, Yayınlanmamıs yüksek lisans tezı, TODAİE 2) Saffet Arıkan Bedük'ün emniyet amirlerıne astlarınıza iyi davranın yönündeki genelgesi 3) Faruk Güçlu, İntihar, Ankara Yeni üniversiteler kurulmalı mı? Yeni açılan ve açılma karan alınan üniversiteler ile biriikte, üniversite sayısı kaç oldu? 72 mi yoksa daha mı fazla? Ankara'da III.Tıbbi Etik Sempozyumu'nun açılışında yapılan "Akademik Yükseltilmeler ve Etik" panelinde de konu gündeme geldi. Bir konuşmacı, yeni üniversite karariannı, üniversitelere vurulmuş büyük bir darbe, siyasilerin Türkiye'de bilimi ve üniversite öğrenimini iyice sulandırma çabası olarak nitelendirirken, bir başka konuşmacı, Yücel Kanpolat, yeni üniversiteler açılmasını Türkiye toplumunun dinamik yapısına bağladı. Konu üniversitelerimiz açısından görünür gelecekte gündemden çıkacağa ve şıcaklığını kaybedeceğe pek benzemiyor. Olumlu ve olumsuz görüşlerin de çok sağlam gerekçeleri bulunuyor. Yeni üniversiteler açılması kötüdür. Bu görüşü savunanlann gerekçeleri: Çünkü, bu üniversitelerin altyapısını oluşturacak, alete, cihaza, öğretim elemanına; özetle fiziki, teknik ve insani altyapıya Türkiye sahip değildir. Yeni üniversiteler, zaten her bakımdan yetersiz olan kamu üniversitelerinin bütçelerinden, öğretim üyelerinden, araştırma fonlanndan vb "yiyeceklerdir". öğrenimin kalitesi düşük olacaktır. Akademik insan ihtiyacı, nitelik fazla dikkate alınmadan karşılanmaya çalışılacaktır. Yeni kurulan bir üniversitenin, bu yetersizlikler içinde, eski üniversitelerin düzeyini alt sıralardan yakalayabilmesi için bile yıllar gerekecektir vs. Yeni üniversiteler açılmak zorundadır. Bu görüşü savunanlar ise toplum dinamiğinin yeni üniversiteler açılmasını dayattığını belirtiyoriar. Milyonlarca genç üniversite öğrenimi görmek istiyor. Türkiye bir an önce insanını çağdaş bilgilerie, bilimsel düşünme yöntemleri ve bilgiyi bilimsel kullanma yetenekleriyle donatmak zorundadır. Hem de hiç vakit geçirmeden. Türkiye'nin okullaşma oranı hızla yükseltilmelidir. llköğretim . okulundan sonra, lise ve üniyersiteye devam edenlerin sayısı arttınlmalı, okuyan nüfusun oranı yükseltilmelidir. Bilgi toplumu olmak, yannlara bırakılacak, ertelenecek bir olgu değildir. Bu konuda ne yapılabilirşe yapılmalı, ülkenin elinde hangi olanaklar varsa seferber edilmelidir. Politikacının üniversite açılmasını sürekli gündemde tutması, toplumun baskısının, isteğinin sonucudur. Yeni üniversiteler için altyapı eksikliklerinin geçmişteki baş sorumlulan, Türkiye'nin yakın geleceğini bile programlayamayan, buna göre yatınmlan yapmayan, planlayamayan hem politikacılar hem de yüksek öğrenimi yönettikleri savında olanlardır. Yeni üniversiteler, istesek te istemesek de açılacaktır. Bu biraz iradi olmaktan çıkmıştır. Kimse bu konuda vurdumduymaz davranamaz. Şimdi bütün sorumluluk daha çok YÖK'tedir. Yeni üniversitelerin altyapısının mümkün olduğunca iyi olabilmesi için elden ne gelirse yapılmak zorundadır. Rektörieri, kadrolan iyi seçilmeli ve denetimleri iyi yapılmalıdır. Üniversitelerde akademik yükseltilmeler konusu, YÖK'te de hazıriığı son aşamaya gelmiş bazı kıstaslara göre kesin bir çözüme bağlanacak gibi görünüyor. Kurallar konmaz ve bu kurallara titizlikle uyulmazsa, üniversitelerde kaliteyi yerieştirmek ve etik sorunlan asgari düzeye indirmek mümkün olmayacaktır. Bu görüş, III. Tıbbi Etik panelinde bütün konuşmacılar tarafından paylaşıldı. Gelecek cumartesiyeniden biriikte olmak umuduyla.... U lkemizin ordudan sonra ikinci büyük silahlı güvenlik kuruluşu olan polıs son yirmi yılda büyük değişimlere maruz kaldı. Bir zamanlar sağcı, solcu diye ayrılan bu büyük kuruluşun elemanları şimdi tek bir ideolojide birleştiler, radikal sağ ıdeoloji. 12 Eylülcüler ye onların devamı olan özal yönetimi polis örgütüne büyük maddı olanaklar ve kadrolar sağladı. "Komünizm korkusu" ile polis örgütüne Ülkü Ocaklılar ya da "Müslüman"lar ahnmaya başladı.. Bugün toplumsal olaylarda polisin yanlı davranıyor izlenimi vermesi aslında yaşadığı bu politize olma olgusundandır. Polis örgütü üzerinde, siyasal baskının yanı sıra sosyal ve toplumsal baskılar da söz konusudur. Çoğu ilkokul, ortaokul veya lise mezunu olan polıslerımız kendilerınden daha eğitimli üniversite mezunu insanları sorgulamak olgusuyla karşı karşıyadır. Ya da ÖSYM sınavına bile girmeyi göze alamayanlar kolayca polis oldukları için hınçlarını harçları protesto eden öğrencilerden alabilmektedirler. Başarılı polis müdürlerinden Nail Yalçın tarafından yüksekk lisans tezi Fümık Güçlü* olarak TODAlE'ye sunulan araştırmada (1) polisin zor görev koşulları, amir baskısı, ekonomık baskılar ve çevresel baskılar nedeniyle intihar eğilimiyle karşı karşıya kaldığı ifade edılmek tedir. Eskı emniyet genel müdürlerinden şimdiki DYP milletvekili olan Saffet Arıkan Bedük'ün emniyette yaşanan intihar olaylarıyla ilgili yayımladığı genelge (2) hâlâ belleklerdedir. 1980 öncesi "anarşi ve terör" ortamında "can güvenlığı olmamasına" rağmen polis intiharları yok denecek kadar azdı. 12 Eylül sonrasında polis ıntıharlarının alabildiğine artması (3) bir somut olgunun sonucudur. Bu somut olgu henüz hazır olmayan polis örgütüne işlevi ve kapasitesi üzerinde bir görev verilmesıdir. On polisten biri intihar riski içinde Son yirmi yılda ülkemizde sayısı bini aşan intihar gırişimi olmuş ve sayısı yüze yaklaşan polisimiz intihar yoluyla yaşamına son vermiştır. Bir o kadar olayın da resmi kayıtlara yansımadığı ya da farklı biçimde yansıtıldığı dıkkate alındığında her on polisten birinin intihar riski ile karşı karşıya kaldığını düşünmemız gerekecektir. Polis hastanesi, devlet hastaneleri ile üniversite hastaneleri psikiatri kliniğine başvuran polis sayısı son yirmi yılda yirmi binı aşmıştır. Bu somut olgu polislik mesleğinin yoğun psiko Kaynaklar; e posta: obursali@prizma.net.tr Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 554 1 Kasım 1997» Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı A.Ş. • Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazı Işleri Müdürleri: Ibrahim Yıldız , Dinç Tayanç • Sorumlu Yazı Işleri Müdürü: Fikret llkiz* Yayın Yönetmeni: Orhan Bursalı • Grafik Yönetmeni: Tüles Hasdemir • Roklam: Medya C. 5543